25725 entry daha
  • özlenmiyor. hele hele istanbuldan dönüşü insana gerçekten kötü hissettiriyor.
  • toplantım olduğu için maalesef bulunmak zorunda olduğum şehir. şehirden bildiriyorum, bir önceki gelmemden beri asla özlemediğimi fark ettim. hiç sevmiyorum sanırım sevmeyeceğim de. bir an önce bitse de evime dönsem.
  • gri şehir artı aspava.
  • gittikçe çok daha kalabalıklaşan ve sıkıcı hale gelen şehir.
  • deprem hissedilmeyen şehir.
    yalan atmayın sakın
  • havaların ısınması ile şu sıralar "vans tutulması" yaşayan şehir.
  • trafiğinden şikayet eden arkadaşlara not: navigasyon kullanmayı öğrenin. unutmayın ki navigasyon sadece gideceğiniz yeri bulmak için değil en kısa ve makul güzergah belirlemeniz içindir de.

    örnek vereyim; eskişehir yolu, sabancı bulvarı ve ankara bulvarı. üçü üzerinden de ümitköy, yaşamkent, yapracık, turkuaz, bağlıca, etimesgut tarafına gidebilirsiniz. ama herkes eskişehir yoluna abanır, çünkü kırk yıllık alışkanlıklarıdır. ve mesai çıkışlarında sonuç; eskişehir yolu kilit, sabancı bulvarı hafif, ankara bulvarı bomboştur.
  • her sikim eskişehir yolunda olduğundan olabilir mi acaba mk?
    trafiği berbat olan şehir.
  • şu tatlı esintiye tuz tadı yakışırdı şimdi
  • "hırpalamaz, yormaz ankara. kırıp dökmez. sımsıkı bağrına basar sizi. biliyorum ki kaç yaşına gelirsem geleyim, bu böyledir.

    bir şehir nasıl bağrına basabilir insanı derseniz...

    sokaklarında flulaşmış suluboya resimler gibi anılarınız saklıdır, onlar basar sizi bağrına. kaldırımlardaki çocukluk ayak izleriniz, tanıdık bir iğde ağacı ya da ıhlamur kokusu, farklı melodide bir kumru ötüşü, çok aşina bir sabah serinliği, hala yerinde duran bir mekan, çok basit bir yer ama; mesela takı tamircisi, ya da bir sahaf... kuğulu parkın kuğuları, köşedeki kestaneci, o tanıdık is kokusu...
    ve ah... o esmer, kavruk, çıtırık ankara simidi...

    sarı ışıklı evlerin ardına kadar açık kapılarında ya da sardunyalı balkonlarından sarkarak sizi bekleyen sevgili insanlar vardır. kollarını kocamaaan açıp sizi kucaklayan. özenle hazırlanmış sofralar, kurulmuş yataklar, sevdiğiniz yemekler, ütülü pijamalar, sabahlara kadar kesintisiz sohbet, ona eşlik eden kahkahalar, gözyaşları.
    saçındaki her beyaz telin, yüzündeki her çizginin hikayesini bildiğiniz insanlar. onların ankara'da parmağı kesilse sizin yüzlerce kilometre ötede canınızın yandığı insanlar...kollarında sizinle aynı çiçek aşısını taşıyanlar. gözleri göz değil, memleket türküsü olanlar. çocukken oynadığınız oyunun şarkısı gibi tıpkı, arkanızda hep, ama hep "yadigar" kalanlar.

    hani ankaralarınız işte. içinizde taşıdığınız yuvanız"
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap