• güzel bir kitap ancak 140. sayfasında vahim bir kronolojik hata var. 1961'deki açılışla, 1990'ların sonundaki açılış karıştırılmış. fahrettin aslan'ın solist olarak pinar eliçe'yi düşündüğü yazıyor. pınar eliçe o tarihte babasının bile aklında yoktu.
  • kitabı bu sabah bitirdim. bugüne kadar dinlediğimiz, gördüğümüz ve bize tanıtılandan çok farklı daha doğrusu bilinmeyen zeki müren'i bize anlatabilmiş radi dikici. okuduğum kitaplarda hata yanlış aramaya meraklı değilim ama benim de resmen gözümü tırmalayan, okuma akışımı bozan kronolojik hatayı yukarıda arkadaşım yazmış zaten. ayrıca kitabın bir yerinde verdiği bilgiye referans olarak ekşi sözlüğü göstermiş. bu bana ilginç geldi ve itiraf edeyim biraz tadımı kaçırdı. sonuçta biz buraya kişisel görüşlerimizi, kendi bakış açımızı vs yazıyoruz; evet kitabi bilgi de mevcuttur ama!? bir biyografi kitabında sanal bir sözlükten (bu x sözlük de olabilirdi) ne kadar sağlıklı emin değilim.
    ilk defa göreceğiniz resimler vs diyor, doğrudur var ama nette çok daha fazla arşiv var.
    zeki müren'in bodrum günleri ile ilgili yüzeysel bir bilgi geçilmiş. daha fazlasını bir okuyucu olarak öğrenmek isterdim.
    sanatçılar, cerrahlar kıskanç olur bunu bilirdim ama zeki müren'de bunun o kadar had safhada olduğunu tahmin edemezdim. kendi kulvarında tekti. sesi şahaneydi, biricikti. bir bület ersoy'u bu kadar kafaya takmaya lüzum var mıydı düşünüyor insan ama bunu hissedebilmek için demek ki zeki müren olmak gerekirmiş.
    hasılı meraklısına tavsiye edilir...
  • dikkat spoiler içerebilir:

    bu kitapta yer alan bir çok anı ve hikaye zeki müren’in yardımcısı tarafından sağlanmış.
    ancak bu yardımcı ile de gerçek hayatta bir papaz olma durumu olmuş.
    bu yüzden bilgi kaynağını çok güvenilir bulmadım.
    bir çok olay tek taraflı olarak aktarılmış.
    bazı olaylara ikinci bir tanık vs bulunup dinlenilmiş ama yeterli değil.
    sonuçta ölmüş gitmiş bir adamın arkasından biyografi kitabı yazıyorsun ama onu da gelininin teyzesinden dinleyerek yazıyorsun. üstelik bu gelin teyzesi zeki bey ile mahkemelik olmuş. allaseniz biri hakkında objektif bi biyografi yazmak isterseniz gidip de kaynak olarak sadece 25 yıl yardımcılığını yaptı diye böyle bir kaynak mı seçersiniz? ne kadar objektif olabilir bilemedim yani.
    onun haricinde bu teyze kendi anlatımına göre 1955-1980 yılları arasında zeki beye yardımcılık yapmış ama kitapta 1947-48 den 55 e kadar olan kısım da anlatılıyor. özellikle hayri bey ile olan yakınlığının bu döneme ait kısmını kanıtlayacak pek fazla veri yok elde.
    yine müzeyyen senar olayı da sadece müzeyyen hanım’dan dinlenildiği kadarıyla yazılmış.
    ortada başka bi şahit, başka bir görüş, başka bir fikir yok.
    müzeyyen hanım 50 yıl önceki bir olayı anlatırken nasıl her şeyi bu kadar net hatırlıyor olabilir ki? herkes hatırladığında yanılır.
    kitabın dizilimi ise baştan sona yanlış. biyografi kitabı değil kısım başlıklar altında belli konulara değinmiş.
    ayrıca çok fazla derinlik yok kitapta.
    ha bizim bilmediğimiz bir çok eğlenceli kısma ışık tutuyor mu? evet. gayet de okunuyor, okutturuyor kendini.
    ama anlatılmayan ve irdelenmeyen bir hikaye var. üstü kapalı her şey söyleniyor ama olayın aslı çok masum bi şekilde geçiştiriliyor. muhtemelen yazar burada, ismi geçen diğer yaşayan kişilerin ya da mirasçılarının gelip kendisinden kan almasından korkuyor. ama zeki bey hakkında her şeyi çok rahat açığa vurabiliyor. tabii zeki müren için gidip dava açabilecek kimse yok hayatta.
    bu biraz ne bileyim en basitinden çifte standart.
    benzer şekilde muzaffer akgün olayında da objektif bakınca sanki bir sahne çalma ve anlaşılmış kuralları ihlal etme söz konusu olmuş olabilir, düşüncesine kapılıyorsunuz . ama burada da tek suçlu zeki müren gibi anlatılmış.
    daha ilerledikçe daha fazla bilgi yorum ekleyebilirim sanırım.
    ama şunu net söylemem gerekir ki zeki müren gibi bir sanat harikası hakkında kitap yazılmış olması olumlu. en azından 25. yıl anması olarak açıp okuyabileceğiniz bir kitap.
    kitabı okuyunca zeki beyi daha çok seviyorsunuz her şekilde. benim için öyle oldu en azından.
  • çarpıcı ve objektif bir kitap.
    klasik biyografilerin aksine yıkama, yağlama yapılmamış fazlaca. zeki müren icabında nezaketle yerden yere de vurulmuş.
    müzeyyen senar'ı hem çok sevdiği hem de kıskandığını gösterir yaşanmışlıklar, kendisini elinden tutup şöhrete ulaştıran hayri terzioğlu'na ve yardımcısı berrin hanıma yaptığı vefasızlık, muzaffer akgün'ü bir kaprisle gazinodan kovdurması, sadık ve emekçi çalışanlarını hırsızlıkla suçlayıp mahkemeye vermesi, basına asparagas kalp krizi haberi yaptırıp sahneden çekilmesi can alıcı satır başları kitaptan.
    tabii bunlar yazarın ve dinlediği tanıkların iddiası ama şayet gerçekse "zeki müren'i gözümüzde fazla mı büyütmüşüz" diye sormadan edemedim kendime.
  • ilgiyle okunabilecek bir kitap ama 1950li yılları anlatırken 80li yıllara atlaması, cahide sonku ile olan anılarını anlatırken birden bülent ersoy'a geçmesi biraz tırmalayıcı olmuş.
    zeki müren'in kıskançlıklarını, onu bunu çekemeyip önüne taş koymasını da bir nebze anlayabildim ama 30 yıllık emektarına, tazminat vermemek için hırsız damgası vurup kadının üzüntüden hasta olmasına sebeb olmasına oha dedim.
  • radi dikici’nin müzeyyen senar’dan sonra ikinci çalışması olan zeki müren biyografisidir. zeki müren’e ait bilinmeyenlerin anlatıldığı kitap olma ilanıyla yola çıkan radi ekici zeki müren’in en yakınlarınlarından aldığı, bu zamana kadar basına yansımamış ilginç bilgileri anlatıyor.
    ben şahsen bir çırpıda bitmemesi için her gün bir bölüm bitecek şekilde okuyorum. anlatımı ve akıcılığı çok hoş olmuş.
hesabın var mı? giriş yap