• bağlanma stilinizi bulmak için pek çok envanter bulunmakta fakat cindy hazan ve philip shaver tarafından hazırlanan şu üç paragraftan; ilişkilerinizdeki duygu ve tavırlarınızı en iyi ifade eden paragrafı seçerek de bağlanma stilinizi öğrenebilirsiniz.

    -başkalarıyla yakınlık kurmaktan, onlara tabi olmaktan ve onların da bana tabi olmasından rahatsızlık duymam. terk edilme ya da birinin benimle fazla yakınlık kurması gibi konularda pek endişelenmem.

    -başkalarıyla yakın olmaktan biraz rahatsızlık duyarım, birine tamamen güvenmek, ona bağlı olmak benim için zordur. herhangi biri çok yakınlaşırsa rahatsız olurum ve sevgililerim kendimi rahat hissettiğimden daha yakın davranmamı ister.

    -başkalarının benim istediğim kadar yakın olmayı tercih etmediğini görürüm. partnerimin beni gerçekten sevip sevmediği veya benimle olmaya devam edip etmeyeceği konusunda sıklıkla endişelenirim. biriyle tam olarak bütünleşmek isterim ve bu istek zaman zaman insanları korkutup uzaklaşır.

    birinci paragraf güvenli bağlanma stilinin ölçütü
    ikinci paragraf kaçıngan bağlanma stilinin ölçütü
    üçüncü paragraf kaygılı bağlanma stilinin ölçütü

    kaygılı veya kaçıngan bağlanma stiline sahip olmak patolojik bir durum değildir. daha az çatışmalı ve mutlu ilişkiler kurmak için kendinizde ve ilişki kurduğunuz kişilerde bilmenizin faydalı olacağı bir durumdur. örneğin; kaygılı bağlanma stiline sahipseniz, kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler sizin için zorlayıcı olabilir. kaçıngan bağlanan tarafın davranışları kaygılarınızı tetikler. bu aşırı derecede harekete geçmiş bağlanma sisteminin adına aşk, tutku deme yanılgısına düşmenize neden olabilir. bunu baştan bilirseniz bu kişileri yolun başında ayrıt ederek uzak durursunuz. kaygılı-kaçıngan eşleşmesi zorlayıcı olabilir yazdım fakat bu eşleşmenin olasılığı oldukça yüksek. çünkü; güvenli bağlananların ilişkileri uzun sürdüğünden ve kaçıngan bağlananlar diğer kaçıngan bağlananları tercih etmediğinden, kaygılı-kaçıngan eşleşmesi olasılığı artar.

    bağlanma stilinizi öğrendiğinizde ihtiyaçlarınızın farkına varır, karşı tarafın bağlanma stilini öğrendiğinizde de bu ihtiyaçların giderilip giderilemeyeceğini öngörebilirsiniz.

    amir levine ve rachel heller tarafından yazılan "bağlanma" kitabında başkalarının bağlanma stillerini çözmede kullanabileceğiniz birtakım ipuçları verilmiş.

    kaçıngan:
    -karışık mesajlar veriyor.
    -bağımsızlığına fazlasıyla değer veriyor.
    -siz(ya da eski partnerlerini) değersizleştiriyor.
    -uzaklaştırma taktikleri uyguluyor -duygusal ve fiziksel.
    -ilişkideki sınırlara vurgu yapıyor.
    -bir ilişkinin nasıl olması gerektiği konusunda gerçeklikten uzak, romantik bir bakış açısı var.
    -güvensiz- partneri tarafından suistimal edileceğinden korkuyor.
    -ilişkiler konusunda katı görüşleri ve taviz vermeyeceği kuralları var.
    -tartışma sırasında uzaklaşması gerekiyor, yoksa "patlıyor."
    -niyetlerini net olarak belirtmiyor.
    -aranızda olup bitenlerden bahsetmekte zorlanıyor.

    güvenli:
    -güvenilir ve istikrarlı.
    -kararları sizinle birlikte alıyor.
    -ilişkilere dair görüşleri esnek.
    -ilişkiyle ilgili konularda iyi iletişim kuruyor.
    -tartışmalarda uzlaşmaya varabiliyor.
    -bağlılık ve bağımlılıktan korkmuyor.
    -ilişkiyi zor bir iş olarak görmüyor.
    -yakınlık, daha fazla yakınlık getiriyor.
    -erkenden aileyle ya da arkadaşlarla tanıştırıyor.
    -hislerini doğallıkla ifade ediyor.
    -oyunlar oynamıyor.

    kaygılı:
    -ilişkide çok fazla yakınlık istiyor.
    -güvensizliklerinden bahsediyor - reddedilmekten korkuyor.
    -ilişki içinde olmadığında mutsuz.
    -ilginizi/dikkatinizi canlı tutmak için oyunlar oynuyor.
    -onu neyin rahatsız ettiğini ifade etmekte zorlanıyor. sizin tahmin etmenizi bekliyor.
    -trip atıyor.
    -ilişkideki bazı şeyleri kişisel algılamamakta zorlanıyor.
    -ilişkinin seviyesini sizin belirlemenizi istiyor.
    -ilişkiyle fazla meşgul.
    -en ufak şeylerin ilişkinizi mahvedeceğinden korkuyor, ilginizi canlı tutmak için çabalaması gerektiğinde inanıyor.
    -aldatacağınızdan şüpheleniyor.

    altın kurallar:
    -yakınlık ve samimiyet arayışında olup olmadığını netleştirin.
    -ilişki konusuyla ne kadar meşgul ve reddedilmeye ne kadar duyarlı olduğunu belirleyin.
    -bir tek belirtiye güvenmeyin, başka işaretler de arayın.
    -etkin iletişim konusundaki tepkilerini değerlendirin.
    -yapmadığı şeylere bakın ve söylemediği şeyleri dinleyin.

    son olarak popüler kişisel gelişim öğütlerine kanarak ilişkilerdeki bağlılığı ve bağımlılığı kötüleyip, duygusal olarak kendine yetmeyi yüceltmeyin. yetmiyoruz çünkü. yakınlığa, bağlılığa, bir olmaya ihtiyaç duyuyoruz.
  • yetişkin bağlanması üzerine olanı bartholomew (1990) tarafından geliştirilmiş teori. bu teoriye göre insanlar bebekliklerinde birincil olarak bağlandıkları kisiyle*aralarında olan ilişkiye göre gelecek yaşamlarındaki bağlanma stillerini geliştirirler ve bu onların hem arkadaş hem de romantik ilişkilerini etkiler.
    teoriye göre 4 çeşit bağlanma stili vardır. güvenli baglanma tarzı(secure), saplantılı (preoccupied), kayıtsız (dismissing) ve korkulu baglanma tarzı (fearful).

    1) güvenli bağlanma tarzı, düşük kaygı ve düşük kaçınması olan bireylerde görülür. güvenli bağlananların hem kendilerine hem de ilişkilerinde karşılarındaki kişiye güvenleri vardır. ama mesela bağlandığı kişi sevgilisiyse, sevgilisi bıraktığında bunu kabullenir*, gitmek istiyorsa gider diye düşünür, yoluna devam eder. güvenli olanların kendilerine ve bağlandıkları kişiye tutumları pozitiftir, yani hem kendilerine hem karşılarındakine değer verirler.

    2) saplantılı bağlanma tarzında yüksek kaygı ve düşük kaçınma vardır. bağlandığı kişiye yapışır, sanki mutual yaşam sürmek ister, bırakılmaya dayanamaz, aşırı kontrolcü ve kıskanç tipler bu gruba girer. kendileri hakkındaki görüşleri negatiftir (bkz: aşağılık kompleksi) bağlandıkları kişiye karşı pozitiftir yani onu gözlerinde büyütürler.

    3) kayıtsız bağlanma yaşayan insanların düşük kaygı ve yüksek kaçınmaları vardır, yani ilişkiye girmeye istekli değillerdir ama bunun sebebi kaygılı olmaları değildir. ilişkilerde karşılarındaki kişiye değer vermezler, sadece kendi çıkarlarını düşünürler. bunların kendilerine bakış açıları pozitiftir, bağlandıkları kişiye karşi negatiftir yani kendilerini bir şey zannedip karşılarındakine değer vermezler. işkolik insanların bir kısmı böyledir, işler yüzünden ilişkiye vakitleri olmadığı gibi bahaneler üretirler halbuki insanlara değer vermeyip kendilerini yücelttiklerinden düzgün ilişkiler yaşayamıyorlardır.

    4) korkulu tarz kişininse yüksek kaygı ve yüksek kaçınması vardır. ne kendisine ne karşısındakine değer verir yani ikisine de tutumu negatiftir. böyle insanlar ilişkiye girmekten kaçınırlar, diğer insanlardan uzak dururlar ama kayıtsızlar gibi kendilerini bir şey sandıklarından değil değersiz olduklarını ve kimsenin onları sevmeyeceğini düşündüklerinden olur bu.
  • bağlanma kuramı'nın öncüleri olan john bowlby ve mary ainsworth, ebeveynlerle (daha temel ve daha güçlü bir bağ olması nedeniyle özellikle anneyle) erken çocukluk döneminde kurulan bağın, ilerleyen yıllardaki ilişki kurma davranışını önemli ölçüde etkilediği fikri üzerinde durmuşlardır. bu davranış anneyle ilk yıllarda kurulan bağın şekline göre olumlu ya da olumsuz taraflar içerebilir.

    bu kuram ve stiller özelinde; hemen her ilişkisinde benzer sonuçlarla karşılaşanların, hep yanlış insanlarla karşılaştığını düşünenlerin ve farklı kişilerle bile kurdukları ilişkide hep aynı süreci ve sonucu yaşıyorum diyenlerin bulabilecekleri cevaplar olacaktır. karakter oluşumunda ve bağ kurma davranışında tek ve sarsılmaz gerçekler elbette değillerdir, ancak belli bir stile uygun davranış gösterenler için bu etkinin oldukça baskın ve geçerli olduğu söylenebilir.

    farklı akademisyen ve araştırmacıların yaklaşım ve terminoloji farklılıkları beklenen bir durum. sharon martin'in oldukça başarılı ve anlaşılır bulduğum makalesini, linkin ölme ihtimaline karşı aşağıya bırakıyorum:

    --- spoiler ---

    mutsuz bir ilişki yaşıyorsanız, sürekli başarısız ilişkilere takılıp kalmış gibi hissediyorsanız, doğru ilişkiyi bir türlü bulamamışsanız bunun nedeni bağlanma stiliniz olabilir.

    insan ilişkilerini hepimiz ilk ilişkilerimizden öğreniriz; ebeveynlerimiz ya da ilk bakıcılarımızla kendi bağlanma stilimizi anlamak, ilişki problemlerimizin kökenini bulmamızda yardımcı olacaktır.

    ideal olarak ebeveynler çocukların güvenliğini ve korunmasını sağlarlar, çocuklar da gerekli ihtiyaçları karşılandığı için ebeveynlerine güvenmeyi öğrenirler. ebeveynler çocukların rahatını sağlarlar, onlar üzüldüğünde, korktuğunda sakinleşmelerine yardımcı olurlar. bunun sonucunda da, çocuklar ebeveynleriyle güvenli bir duygusal temele sahip bağ kurarlar. sonrasında çocuklar, ebeveynlerinin onların güvenliğini sağlayacağını bilerek güven içinde dünyayı keşfederler.

    biliyoruz ki insanların birbirine ihtiyaçları vardır ve bağlanmak zorundadırlar. hayatta kalmamız buna bağlıdır! yetişkin birer birey olduğumuzda bile başkalarına bağlı olmamız sağlıklıdır. insanlarla sağlıklı ve güvenilir bağlar kurduğumuzda daha mutlu, verimli ve başarılı oluruz.

    “herşeyi yalnız yapmak zorunda değiliz. hiçbir zaman yapmak zorunda olmadık.” brene brown

    üç farklı temel bağlanma stili vardır: güvenli bağlanma, kaçıngan bağlanma ve kaygılı bağlanma. her bağlanma stilini aşağıda açıkladım:

    güvenli bağlanma:

    çocukluğunuzda tüm ihtiyaçlarınız karşılanmıştı. ebeveynleriniz güvende olduğunuzu, iyi bakıldığınızı hissetmeniz için ihtiyaçlarınıza karşı özenli ve duyarlıydı. bunun sonucunda kendinizi yakınlık ve samimiyet duygularında rahat hisseden biri oldunuz:

    *yakın ilişkileri devam ettirmeye çalışırsınız.
    *duygularınızı ve ihtiyaçlarınızı kolaylıkla ifade edersiniz.

    kaçıngan bağlanma:

    ebeveynleriniz muhtemelen uzak, soğuk ve tepkisizdi. bunun sonucunda daha bağımsız ve kendine güvenen, değişken insanlara bağlanmak istemeyen biri oldunuz:

    *yakın ilişkiler sizi boğucu hissettirebilir ve bağımsızlığınızı tehdit edecek gibidir.
    *samimiyeti çok yoğun hissettiğinizde uzaklaşırsınız.
    *kendinize ayıracak daha çok zamana ihtiyaç duyarsınız.
    *bağlanmaya karşı koyabilirsiniz.

    kaygılı bağlanma:

    ebeveynleriniz ihtiyaçlarınızla ilgilenme konusunda tutarsızdı. bunun sonucunda, ihtiyaçlarınızın karşılanması için savaşan biri oldunuz:

    *samimiyete ihtiyaç duyarsınız ve gösterilen samimiyet hiçbir zaman size yeterli gelmez.
    *partnerinizin sizi gerçekten sevip sevmediğini veya kendinizin sevilecek biri olup olmadığınızı sık sık sorgularsınız.
    *kaygılı bağlanma ‘muhtaç’ ya da ‘yapışkan’ olarak tanımlanabilir.
    *partnerinizden umutsuzca güvenlik ve ilgi ararsınız ama çoğunlukla bu onu uzaklaştırabilir.

    bağlanma stili neden önemli?

    bağlanma teorisi, anneler ve bebeklerle çalışan john bowlby’nin çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır fakat şimdi fark ediyoruz ki bağlanma stilimiz yetişkin romantik ilişkilerimizde de rol oynuyor. ebeveyn-çocuk bağlanması, duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanacağı konusunda partnerlerimize güvenme yeteneğimize zemin hazırlar.

    bağlanma stilimiz kalan tüm samimi ilişkilerimiz için bir plan haline gelir. bağlanma stilimiz eş seçimini ve ona nasıl bağlandığımızı da etkiler. bağlanma biçimimizi, kendimiz hakkındaki inançlarımıza kanıt bulma umuduyla yeni insanlarla defalarca deneriz.

    bu durum sıklıkla aynı ilişki düzenlerine saplanmış hissetmenizin sebebidir. örneğin, çoğu kaygılı bağlanan kişi, onlara hiçbir zaman yeterli yakınlık ve güven vermiyor gibi görünen kaçıngan bağlanan kişilerle ilişki kurar veya evlenir. bu durum kaygılı bağlanan kişilerin terk edilme korkularını ve kusurlu ya da sevilmeyen biri oldukları inancını doğrular.

    bağlanma stilinizi anlamak, sadece size ebeveynlerinizle olan ilişkiniz ve çocukken hissettikleriniz hakkında içgörü sağladığı için değil, yetişkin ilişkilerinizdeki problemlerinizi anlamanıza yardımcı olduğu için de faydalıdır. sonuç olarak, bağlanma stilinizi anlamak, daha tatmin edici ilişkilere sahip olmanız için ne yönde değişebileceğinizi anlamanıza yardımcı olur. diğer bir deyişle bağlanma stilinizi anlamak, sağlıklı bir ilişkiye sahip olmak ‘doğru’ partneri seçmek, sağlıklı ve güvenli bir bağ, bir ilişki biçimi geliştirmekle ilgilidir.

    nasıl güvenli bağlanan biri olabilirim?

    bağlanma biçiminiz size iyice yerleşmiş olsa da yeni yetenekler öğrenerek ve çok pratik yaparak daha güvenli bir bağlanma stili oluşturabilirsiniz.

    `bağlanma stilinizi değiştirmeye başlamak için:`

    *bağlanma biçiminizi fark edin. kaygılı ve kaçıngan davranışlarınızın farkında olmaya başlamanız değişimin ilk adımıdır.
    *neye ihtiyacınız olduğuna ve ne hissettiğinize dikkat edin.
    *duygularınızı partnerinizle paylaşın.
    *zihinsel çarpıklıklarınızı fark edin ve onlara meydan okuyun.
    *ilişkiye dair ihtiyaçlarınızı ve beklentilerinizi partnerinize açıkça iletin.
    *kendinizi iyi izleyin davranışlarınız hakkında farkındalık geliştirin.
    *kendiniz hakkında iyi hissettirecek şeyler yapın. güçlü yanlarınızı ve başarılarınızı kabul edin.
    *bir terapistle çalışın (bağlanma stilinizi değiştirmek sanıldığından zordur.)
    *sağlıklı ilişkiler konusunda örnek olan insanlarla vakit geçirin.

    umarım bu yazı bağlanma stilinizi ve onun ilişkilerinizi nasıl etkilediğini anlamanıza biraz ışık tutmuştur. her zamanki gibi, değişmek için kendinize meydan okumaya karar verirseniz, kendinize karşı sabırlı ve nazik olun.

    -- spoiler ---

    link
    çeviri
  • aşk hayatınızı, insanlara nasıl bir bağ kurduğunuzu, nesnelerle ilişkinizi, annenizle veya yerine bakım veren kişi ile kurduğunuz ilişkiyi bağlanma stiliniz belirler.

    ainsworth'ün bağlanma stillerini üçe ayırarak tanımlar. bunlar:

    1-güvenli bağlanma,
    2-kaygılı/ikircikli bağlanma,
    3-kaçıngan bağlanmadır.

    güvenli bağlanma:

    güvenli bağlanma stiline sahip olan kişilerin kendilik ve öteki algıları olumludur. iyimserdirler. başkalarının sorumluluğunu alabilirler. araştırıcı ve yeniliğe açıktırlar. stresle başa çıkmada etkin yöntemleri vardır, gerektiğinde de sosyal destek alabilirler. tehdit algıları daha düşük ve umutlu kalmayı başarırlar. aynı kişi ile uzun süre doyumlu ilişki ve cinsel hayatları olur. terkedilme korkusu ve kıskançlık tepkileri düşüktür (bakım veren kişilerce ihtiyaçları zamanında karşılanmış ve istikrarlı olumlu duygusal yakınlık almış çocuklardır).

    kaygılı/ ikircikli bağlanma:

    bu bağlanma stiline sahip kişiler ilişkilerde abartılı tehdit algılar ve bağlanma figürünü sürekli kontrol etme ihtiyacı hissederler. olumsuz sonuçları abartıp olumsuz duygulara odaklanır ve endişelere saplanırlar. eşe karşı abartılı ilgi göstermek ve reddedilmeye ilişkin uyarıları abartılı ve tüm ilişkiye genellerler. bu yüksek kaygı bilişsel yetilerini de etkiler ve sağlıklı değerlendirme yapamazlar. tehdit sayılmayacak durumlarda bile bağlanma figürünü test etme ihtiyacı duyarlar. bazen aşırı güvenirler. duygular inişli çıkışlıdır. kendilik ve öteki algıları olumsuzdur. karamsardırlar, umutsuz, endişelidirler. strese duygusal tepkiler verirler. acı verici anıları hatırlama eğilimleri yüksektir. kıskançtırlar. ilişkileri kısa olsa da onlar derin yaşadıklarını düşünürler. ancak bu derinlik değil duygularında bol miktarda acı olmasındandır. içlerinde doldurulması gereken büyük boşluklar kalmıştır bu da acı olarak duyumsanır. acı ve kıskançlık aşkın doğasında değil, kişinin bağlanma stilindedir (bakım veren kişilerce ihmal edilen, bakım veren kişinin kendisinin sorunlarının olması lohusalık depresyon v.b. ve/veya istismar edilen çocuklar).

    kaçıngan bağlanma:

    bu bağlanma stilinde olan kişiler temel korku ve kaygılarını, acı verici düşüncelerini hasıraltı ederler. olumsuz duygularını fark etmezler. olumsuz özelliklerini başkalarına yansıtırlar. insanların kendilerine bağlanma fikrinden korkarlar, sorumluluk alamazlar. partnerlerine güvenmezler. kimse onlar için yeterince iyi değildir. metropol ilişkilerinde sıkça görmeye başladığımız uzun süreli ilişki kurmak yerine tek gecelik ilişkilere yönelmek kaçınmalı bağlanmanın bir işaretidir(bakım veren kişilerce sürekli eleştirilmiş ve reddedici davranışlara maruz kalmış çocuklar).

    bu bağlanma stilleri değişmez kişilik özellikleri değildir.
    bunlar yaşamın ilk yıllarında oluşturduğumuz şemalarla ilgilidir. şemalara müdahale etmek ve onların hayatımızda yarattığı olumsuz etkilerden kurtulmak mümkündür.
  • some of them want to use you
    some of them want to get used by you
    some of them want to abuse you
    some of them want to be abused
  • bu konuyu star wars, marvel cinematic universe ve good will hunting gibi popüler kültürden örneklerle açıklayan şöyle bir video mevcut, başarılı buldum.

    kaçıngan bağlanmaya örnek olarak tony stark, güvenli bağlanmaya örnek olarak da captain america'yı vermişler, cuk oturmuş. anakin'in* üzerinden kaygılı bağlanmayı anlatmaları da bu stili daha iyi anlamamı sağladı şahsen.
    kaygılı ve kaçınganın karışımı olarak görülen korkulu bağlanma için verdikleri nebula* ve will hunting örnekleri de bu stili anlamak için faydalı olmuş.

    işin ilginci bu karakterlerin açıkça görebildiğimiz bağlanma stillerini, geçmişlerine dair bildiklerimizle kolayca ilişkilendirebiliyor oluşumuz. anakin'in küçük yaşta annesinden ayrılması, nebula'nın çocukluk travmaları, tony stark'ın ailesinin soğukluğu... işin teorisini dikkate aldılar mı yoksa gözlem ve içgüdüye dayanarak mı yazdılar bilemiyorum ama bu karakterlerin iyi yazılmış olduklarını gösteriyor.

    videoda stilleri özetledikleri kısım da iyi bir referans.

    kaçıngan: derin bağ kurmaktan rahatsızlık duyar
    kaygılı: kurulan bağı kaybetmekten korkar
    korkulu: sağı solu belli olmaz, en çok istediği şeyi kendi elleriyle bozar*
    güvenli: kaybetmeyi kaldırabilecek güçte olduğuna inanır
  • çocukken yaşadığımız, özellikle anne ilişkisinin diğer ikili iliskiler üzerine etkisinin incelenmesiyle ortaya çıkmıştır.

    1969 yilinda bowlby tarafından, anne ve çocuk arasında, çocuğun güvenlik ihtiyacını gidermek için kurulan ilişki olarak ileri sürülmüştür ilk olarak.

    daha sonra ainsworth, annenin çocuğun ihtiyacını anlamadaki duyarlılığının önemli olduğunu eklemiştir.

    son olarak bartholomew ve horowitz 1990 da anne (birincil bakım verici) ve çocuk arasında kurulan bu ilişkinin yetişkin romantik ilişkileri üzerinde belirleyici etkisi olduğundan bahsetmiştir. buna göre çocuk anneyle güvenli bir bağ kurmazsa kaygı ve kaçınma yaşantılarıyla ilişki kurar. dört baglanma stili vardır. bu stillerde kaygi ve kaçınma boyutları şöyledir. (-;yok +;var)

    güvenli bağlanma; kaygı-, kaçınma-

    kaçınan bağlanma; kaygı-, kaçınma+

    kaygılı bağlanma; kaygı+, kaçınma-

    korkulu bağlanma; kaygı+, kaçınma+

    ilk entry son stili korkulu baglanma diye almış. kafa karışıklığı yaratmamak adına korkulu bağlanma dedim ben de, ancak literatürde kaygılı/kaçınan bağlanma olarak da geçiyor.
  • ilişkileri kaçan kovalanır fikrine indirgeyen bir toplum içinde güvenli bağlanan veya kendini, kusurlarını, hasarlarını anlayıp güvenli bağlanmayı öğrenmeye başlayan ve kendini olduğu gibi seven, yapmacık olmayan, duygularını gizlemeyen, samimi, net olan bireyler için yalnızlık kaçınılmaz.

    düşünüyorum da insanın güvenli bağlanırken de yüzü gülmüyor. yine de hayat devam ediyor. ne diyelim içtenlikle beklediğimiz o mucize gerçekleşir de belki bir gün içten bir sevmeye sevilmeye kavuşuruz. belki bir gün...
  • hakkında bilgi sahibi olunduğunda kişiye kendisi ve ilişkileriyle ilgili farklı bakış açıları kazandıran önemli bir konu. bilgi edinmek için - garip gelebilir - kpss gelişim psikolojisi videosu önereceğim:
    bebeklikte ve yetişkinlikte bağlanma

    hoca *, konuyu anlaşılır düzeyde ve ilgi çekici şekilde anlatıyor. kendinizi sorgulamanız için de çeşitli sorularla sizi yönlendiriyor.
    sorgulayınca şimdiye kadar farkına varmadığınız gerçeklerle de karşılaşabilirsiniz. benim için öyle oldu.
  • bir tarafta ıssız adamlar, ölümüne trip atan kadınlar, kıskançlık krizleri ve öte yanda 45 yıldır mutlu mesut geçinen çiftler görmenizin sebebidir efenim. bu entry’nin konusu yetişkinlerde, özelikle romantik ilişkilerde gözümüze çarpan bağlanma stilleridir. mevzunun çıkış noktası ve çocuklardaki bağlanma stilleri için sizi şuraya alalım: bağlanma kuramı/@ponjo

    belki önceden bildiğiniz ya da üstte bahsettiğim entry’i okuduysanız tahmin ettiğiniz üzere, bu bağlanma stilleri bir şekilde bizim günümüzde arkadaşlarımızla, partnerlerimizle ve hatta kendimizle kurduğumuz ilişkiyi bile doğrudan etkiliyor. ilişkilerinizde hep sorun yaşıyor ya da herkes sorun yaşarken siz yaşamıyorsanız bu aslında bebekken annenizle ya da sizi yetiştiren kişi kimse (baba/anneanne/komşu ayşe teyze vs) onunla kurduğunuz bağla alakalı bir şey.

    hangi bağlanma stilinde olduğunuzu bilmiyorsanız şu sitedeki testi çözebilirsiniz (gugıl ile çevirdiğinizde biraz saçmalıyor ama hala anlaşılabilir). ya daaaa aşağıdaki açıklamalardan kendi stilinizi bulabilirsiniz:

    güvenli bağlanma stiline sahip kişiler;
    - sıcak, sevgi dolu ve duygusal olarak yakın bir ilişkide rahat hisseder.
    - partnerine bağlıdır ve partnerinin de kendisine bağlı olmasına izin verir. partnerinin kendisine ihtiyacı olduğunda oradadır. kendisi bir problem yaşadığında da partneriyle paylaşmayı tercih eder; onun yanında güvende ve mutlu hisseder.
    - ayrı vakit geçirdiklerinde kendini reddedilmiş veya tehdit edilmiş hissetmez; aynı anda hem otonom hem de birisine bağlı olabilir.
    - güvenilir, anlayışlı, farklılıklara karşı hoşgörülü ve affedicidir.
    - duygularını ve ihtiyaçlarını dürüst ve açık bir şekilde ifade edebilir. partnerinin ihtiyaçlarına uyum sağlar ve onlara uygun şekilde yanıt verir. çatışmadan kaçınmaz; birisine saldırmak yerine problemleri çözmek amacıyla konuları tartışmayı tercih eder; yapıcıdır.
    - duyguları iyi yönetir; ilişki sorunları hakkında aşırı üzülmez. ayrılık söz konusu olduğunda yas tutar, öğrenir ve hayatına devam eder.
    - geçmiş ilişki sorunları hakkında iç görüye sahiptir ve kin beslemez.

    toplumun yaklaşık olarak yarısı baskın olarak güvenli bağlanma stiline sahip. bu ne demek; geri kalan yarısı da güvensiz bağlanma stillerinden birisinde.

    kaçıngan bağlanma stiline sahip kişiler;
    - hem duygusal hem de davranışsal olarak bağımsızdır; zorunlu olarak kendi kendine yetebilen bir insandır. yakınlığı bağımsızlık kaybıyla eş görür; birisiyle birlikte olmak yerine özerk olmayı tercih eder.
    - içten içe terk edileceğine ve reddedileceğine dair bir inancı vardır ve bu sebeple yakınlığın kendisini savunmasız bırakacağını düşünür.
    - ilişkide duygusal olarak mesafeli ve umursamaz tavırlıdır; partnerini “kol mesafesinde” tutar. partnerinin bağlanma ihtiyacına, duygularına ve davranışlarına genel olarak kayıtsızdır.
    - partnerine (ya da aslında herhangi bir şeye) bağlı olma fikri ona korkutucu gelir. partnerinin de ona bağlı olmasını istemez; bağlılığı bağımlılık ve dolayısıyla zayıflık gibi görür.
    - iletişimi entelektüeldir; duygularından bahsetmesi kolay değildir. genellikle soğukkanlı, kontrollü ve sabırlıdır. mümkünse çatışmadan kaçınır, sorunların konuşmadan çözülmesini bekler, sonra patlar.
    - duygusal olarak çok dar bir aralıkta insanlara tahammül edebilir; çok fazla insan tanısa da yakın arkadaşları az sayıdadır.
    - partnerinin beklentileri, iş, sosyal yaşantı, kişisel projeler ve tutkular gibi diğer önceliklerden sonra gelir.
    - narsisistik eğilimleri olabilir. (bkz: narsisistik kişilik bozukluğu)

    toplumun yaklaşık %25’i kaçıngan bağlanma stilindedir.

    kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler;
    - yakın ilişkilerde sürekli reddedilme ve terk edilme endişesi içindedir. bu endişe kendilerini yetersiz görmesinden kaynaklanır. ilişkide güvende ve kabul edilmiş hissetmesi için partneri tarafından sürekli onaylanma ihtiyacı duyar.
    - ilişkideyken saplantılı hale gelebilir. partnerlerinin ihtiyaçları kendi ihtiyaçlarından önce gelir; kişisel sınırları zayıftır.
    - partneri başka bir şeyle ilgilendiğinde, ayrı vakit geçirdiklerinde vs. kaygı duymaya başlar. partnerinin hareketlerine ve ruh hallerine karşı aşırı duyarlıdır, ve bunları kişisel algılar.
    - partnerinin onu yeterince sevmediğini ya da onunla yeterince ilgilenmediğini düşünür.
    - ilişki kaygılarını hafifletmek; sevildiğini ve önemli olduğunu hissetmek için drama çıkartabilir. bu, rol yapmak, partnerini kıskandırmaya çalışmak, mesajları veya aramaları yanıtlamayı bırakmak gibi bir şey olabilir. pasif-agresif eğilimleri olabilir. (bkz: pasif agresif kişilik bozukluğu)
    - son derece duygusaldır; tartışmacı, kavgacı, öfkeli ve kontrolcü olabilir. sahiplenme ve kıskançlığa yatkındır. ruh hali değişimleri gösterebilir. çatışma sırasında sonradan pişman olacağı şeyler söyleyebilir.
    - sevilme algısı "ne kadar kavga edersek edelim partnerim beni terk etmedi" üzerine kurulduğu için çatışma yoluyla bağlanır. çoğu, fırtınalı ilişkileri sakin olanlara tercih eder. iletişimi işbirliğine dayalı değildir; sorumluluk almak yerine başkalarını suçlar.
    - tek başına kaldığında zorlanır. bir ilişkisi olmamasından hoşlanmaz.

    toplumun yaklaşık %20’si kaygılı bağlanma stilindedir.

    düzensiz/korkulu bağlanma stiline sahip kişiler;
    - hem kaygılı hem de kaçıngan bağlanma stillerinin örüntülerini gösterir. hem öz güven konusunda hem de diğer insanlara güvenme konusunda problem yaşar.
    - çocukluğunda terk edilme, vefat ya da istismar gibi travmatik olaylar yaşamış olabilir. bunlar genellikle çözümlenmemiş şeylerdir; kayıp yaşandıysa yas tutulmamış olabilir, terk edildiyse nedenini bilmiyor olabilir, o kişiyle yüzleşmemiş olabilir vs.
    - hem birisiyle yakınlık kurmayı ister hem de birisine bağlanmak onu korkuttuğu için bu durumdan kaçınır. kaygılı bağlanma stilindeki insanlar gibi, diğer insanların niyetlerine, sözlerine ve hareketlerine güvenmez. kaçıngan bağlanma stilindeki insanlar gibi, diğer insanları kendinden uzaklaştırır ve az sayıda yakın ilişki kurar.
    - yüksek libido, ilişkilerde saldırganlaşma eğiliminin artması ya da duyguları düzenlemede zorluk gibi şeyler yaşar.
    - antisosyaldir. empati ve pişmanlık eksikliği gösterir. agresif, tartışmacı ve cezalandırıcıdır. alkol/madde kullanımına ve suç işlemeye meyilli olabilir.
    - ilişkilerinde çatışma (ya da hayali bir çatışma) olduğunda eski travmalarından dolayı tetiklenir ve o insanı kendisinden uzaklaştırır. ama bunu bir kaçıngan gibi yapmak yerine kaygılı bir insan gibi kavgalar ve hakaretler eşliğinde yapar.
    - narsisistik kişilik bozukluğu ve/veya pasif agresif kişilik bozukluğu yaşayabilirler. majör depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu yaşama oranları yüksektir.

    toplumun yaklaşık %5’i korkulu bağlanma stilindedir.

    son söz olarak birkaç önemli nokta:
    1. hiç kimse tek bir bağlanma stilinde değildir. hepimiz birkaç bağlanma stilini farklı yüzdeler şeklinde taşıyoruz fakat baskın olan bir tane bağlanma stilimiz var.
    2. güvenli stildeki insanlar da mükemmel değiller. sadece, diğer gruplara göre nispeten daha olgun bir şekilde yaklaşmasını biliyorlar.
    3. bağlanma stilleri zaman içerisinde (iyi ya da kötü yönde) değişebilir.
    4. birlikte olduğunuz kişiye göre kurduğunuz bağ değişebilir. kaçıngansanız, karşınıza sizden daha kaçıngan biri çıkarsa bir bakmışsınız kaygılı bağlanma stilinde davranışlar sergiliyorsunuz.
    5. annenizle kurduğunuz stil x diye partnerinizle de o stilde bağ kuracaksınız diye bir kaide yok. evet birbirlerini etkiliyorlar ama bu o kadar katı bir şey değil çünkü bağ kurduğunuz tek insan anneniz değil. ailenizin diğer fertleri, geçmiş ilişkileriniz, dostlarınız vs. bağlanma stilinizi tabii ki de etkiliyor.
    6. anneniz ya da sizi yetiştiren kişi zamanında iyi bir iş çıkaramamış olabilir. bu sizin suçunuz değil. bu sizi tanımlayan bir şey de değil. bağlanma stiliniz yüzünden problem yaşıyor ve bunu değiştirmek istiyorsanız -> iç görü ve iletişim. kendinize dürüst olun, davranış örüntülerinizi analiz edin, partnerinizle çözüm yolları üzerine konuşun. yetmedi mi? terapi.

    ayrıca bakınız: kaygılı-kaçıngan kapanı/@ponjo
hesabın var mı? giriş yap