• davranış bilimlerinde grup düşünceye göre; aynı trendler gibi, kişilerin daha çok insanın kabullendiği inanışlara ve seçimlere yönelmesine verilen addır. örneğin hiç tanımadığı bağımsız iki belediye başkan adayının, yerel seçimlerde aldığı anket sonuçlarına bakarak daha çok oy alanı seçmesi demokrasilerde oy manupilasyonunun en kolay yolunun anketlerle oynamak olduğunu gösterir. amerikada east coast ve west coast'ta birer gün arayla yapılan seçimlerde hiç bir zaman ilk seçimde çıkan sonuçlar ikinci seçimde değişmemiştir. bu da ilk gün çıkan başkan adayının ikinci güne avantajlı girdiği anlamına gelmektedir.
    tersi de underdog effect olarak adlandırılır.
  • kısaca, zayıf devletlerin güçlü devletlerin yanında yer almasıdır. genelde görece küçük devletler kendilerinden daha güçlü olan* devletlere karşı gelmek yerine onların yanında yer alarak çıkar sağlamak isterler.

    aslında, bandwagoning yani eklemlenmek ya da katılmak diyebileceğimiz bu durum daha çok küçük devletler için avantajlıdır, zaten güçlü olan bir devlete etkisi azdır.

    edit: evet, bazen fayda sağlamaz ve bu da nereden baktığımıza bağlı olarak değişir. örneğin, neo-realisme göre sistemdeki anarşi devletleri balance yapmaya teşvik eder. küçük devletler, sürekli olarak güçlerini tehdit altında hissedecekleri için bandwagoninge değil balancinge yönelmelidir ki tehdit riskini azaltabilsinler. ancak bazen de bandwagoner olan güçlü taraf, kazancını güçsüz olanla paylaşarak durumdan yararlanmasını sağlayabilir.
  • faydası kime takıldığına göre değişir.
    mesela abd gibi götü başı ayrı oynayan bir hegemonla birlikte hareket ediyorsan burnun boktan kurtulmaz.
    ama takıldığın ülke, ağalık vermekle olur düsturunca hareket ediyorsa o zaman fayda sağlayabilir.
  • politik ve kitlesel anlamda güçlü ve popüler olanın dümen suyuna girme haline verilen bir çeşit adlandırma. güçlü ve popüler olanın çekim kuvvetine kendini bırakma veya ondan nemalanmak için ona dahil olma durumu.

    insan ve kitle psikolojisi, kendini güçlü ve popülarite yaratma kabiliyetine sahip olan faktörlere eklemlendirme eğilimindedir. bireysel, kitlesel ya da ülkesel düzeydeki örnekleri farklı teknik ayrıntılarla yorumlanacak olsa da, meselenin özü köken itibariyle farklı kavramlar için bile benzerdir.

    zayıf bir ülkenin politik olarak güçlü bir ülkenin yakınına konumlanmaya çalışması, toplum içinde silik bir karakterin görece daha karizmatik olduğu kabul edilen insanların yakınında bulunmaya çalışması ve hatta insanların çoğunluk benimsediği için bir şarkıya, bir kültüre ve hatta bir siyasi partiye sempati duyma eğiliminde olması, bandwagon etkisi olarak nitelendirilebilecek çekim kuvvetinin insan algılarında açığa çıkardığı etki sonucunda şekillenir.

    bandwagon etkisinin uluslararası politikteki karşılığı, çoğunluğun veya güçlü olanın yakınında pozisyon alarak kazanımları maksimize etme eğilimidir ki, söz konusu olgu bildiğimiz anlamda uluslararası politik sistem devam ettiği müddetçe varlığını sürdürecektir. zira güçlü devletlerde kendi yörüngelerine girme eğiliminde olan daha küçük aktörlerin çabalarından da kendi menfaatleri gereği genellikle hoşnut olmaktadır.
  • ekonomi biliminde de karşılığı olup sürü etkisi olarak çevrilebilir. bir ticari malın 'herkes alıyor' diye alınması ve talebin bu şekilde katlanarak artması durumudur. büyük markaların katlanarak büyümesinin ardındaki etkidir.
  • (bkz: sürü psikolojisi)'nden tek farkı sanırım zaman zaman çobana ihtiyaç olmadığıdır - yoksa çoban hep var mı?- , sosyal medyada popüler bir gönderiye verdiğiniz her beğenide bu etkinin, etkisi altında olabileceğinizi unutmayın.

    ayrıca sanırım sosyal medyayı sevmemenin yanlarından biri de bu, herkes beğenilerini ortaya savurmasa(ya da burada favorilerini) gerçekten ve gerçekten kaliteli gönderilere saklasa, sosyal medya gerçekten kaliteli bir yer olabilirdi belki de..
  • şu şekilde de örneklendirilebilir;

    örneğin bir f firması bir yere yeni bir şube açacak. tabii en yüksek fayda/kar sağlayacak olana karar verilmesi gerekiyor.

    3 seçenek olsun ve bu 3 seçeneğin de farklı avantaj ve dezavantajları var. bir seçim yapılması gerekiyor.

    bu seçimi yapmak üzere firma içindeki aynı görev seviyesindeki 5 kişi bir toplantı odasında toplanırlar.

    toplantı sonunda nihai karar; yurt dışı doktora derecesine sahip, 3 dil bilen, daha önce bir kaç farklı firma deneyimlemiş, f firmasında işe başlayalı 6 ay olmasına rağmen x şahsının seçtiği şekilde olur.

    aynı toplantıda bulunan, y kişisi, 20 yıldır f firmasında çalışıyor olsa da bunca yıldır edindiği tecrübe ve teknik bilgi, alınacak kararda es geçilir ve x şahsının kararı geçerli olur.

    en basitiyle budur. işte bu bandwagon effect'tir. daha da vahimi için (bkz: halo effect)
  • (bkz: sürü psikolojisi)

    1823-1900 yılları arasında yaşamış olan amerikalı dan rice, önceleri bir palyaço olarak ünlenmişti fakat bu şahıs aslında sadece bir palyaço değil, aynı zamanda bir hayvan terbiyecisi, şarkı yazarı, yorumcu, dansçı, aktör, yönetmen, yapımcı, politik mizahçı ve hatta politikacıydı.

    sirklerde ilk defa hayvan kullanan insan olarak kayıtlara geçen hayvan rice, bu renkli algı çemberlerine akrobatları ve palyaçoları da katarak gösteri dünyasının büyük bir yıldızı haline geldi. gittikçe popülerleşen sirkler ve palyaçoluk sayesinde ismi artık daha da parlıyor, amerikan halkının dilinde onun yarattığı ilginç terimler dolaşıyor, insanlar onun oyunlarını ve eğlencelerini izlemek için sabırsızlanıyor ve bu sayede ününe ün katan dan rice, amerika'da popüler kültürü sırtlayan isimlerden biri oluyordu. velhasıl, insanlar onu çok seviyor ve kuduruk gibi takip ediyorlardı.

    bu sevgiye mazhar olmak isteyen ve "neden olmasın lan?" diyen rice, politik turlara katılmaya karar verdi. bu karardan epey bir süre sonra, önce amerikan senatosuna ve ardından kongreye girmeye çalışacak, en sonunda da amerikan başkanlığını hayal edecekti.

    eski palyaço, yeni politikacı dan rice, bir bando arabası tasarladı. amacı siyasi olan fakat içinde coşkulu ve eğlenceli müzikler çalınan, parodiler ve oyunlar taşıyan bu araba, "to jump on the bandwagon!" sloganlarıyla sokağı bandoya davet ederek peşinden birçok insan sürükledi; 1 kişi 10 kişiyi, 10 kişi 100 kişiyi, 100 kişi on yüz bin milyon kişiyi çekti ve "bandwagon effect" yani "bando arabası etkisi" literatüre "sürü psikolojisi" kalıbı olarak geçti.

    not: peki bi' başkanlık işi vardı, ona ne oldu?

    popüler kültür palyaçosu, amerikan iç savaşı sonrasında sanayi devrimi, teknolojik gelişmeler, kitle/kütle kültürünün (mass culture) altında ezildi, politik balonu patladı ve ismi yok olup gitti. öyle ki, amerikalı yazar david carlyon yazdığı bu kitapta kendisini "dan rice: the most famous man you've never heard of"/"dan rice: hiç duymadığınız en ünlü adam" sözleriyle tanıttı. fakat hiç duymadığımız bu en ünlü adam, ardında ardından sürekli konuşulacak olan başka bir isim bırakacaktı: (bkz: uncle sam) (bkz: sam amca). dan rice, sam amca'nın ana modellerinden biriydi.

    kaynak: zikipedia ve saire.
    edit:imla.
  • bandwagoning olarak da adlandırılır. genel manada güçsüz devletlerin, hegemon güçlerin peşinden gitmesi yahut sözünden çıkmaması durumudur. tarihimizde de yer yer örneklerine rastlanır. aynı zamanda, bir uluslararası ilişkiler kavramıdır..
hesabın var mı? giriş yap