hesabın var mı? giriş yap

  • "araplar beni bilirler, ben de arapları" sözleri ile tanınan ve müslüman filistin halkı için "ezilmesi gereken bir böcek" gibi küstah ifadeler kullanan ariel şaron'un eseri.
    filistinlilerin evlerini bombalamak, mülteci kamplarının üzerinden buldozerle geçmek, yüzlerce filistinli genci hiçbir gerekçe göstermeden tutuklamak ve sonra işkenceye uğratmak gibi psikopatça ve insanlık ölçüsünde değerlendirmeye alınmayacak pislikler yapılmıştır.
    ariel şaron'un gazze bölgesinin güvenliğinden sorumlu olduğu dönemde ise yüzlerce kişi suikaste uğramış, binlercesi tutuklanıp sınır dışı edilmiş, yalnız gazze'de 2 bin ev yıkılmış ve 16 bin kişi ikinci defa sürgüne gönderilmiştir. sabra ve şatilla katliamları dışında 1982'de israil'in lübnan'ı işgali esnasında birkaç hafta içinde 14 bin insan hayatını kaybetmiş (bunların 13 bini silahsız sivillerdir), yaklaşık yarım milyon insan ise evsiz kalmıştır.
    (bkz: allah belanı versin ariel saron)

    edit:kötülense de; evet, allah belanı versin ariel saron

  • bu satırları ne zaman okusam yuzumde bir gulumseme beliriyor;

    " new york, california'dan üç saat ileride ama bu california'yı yavaş kılmaz.
    kimisi 22 yaşında mezun olur ama iyi bir iş bulana kadar 5 yıl harcar.
    kimisiyse 25 yaşında ceo olur ama 50 yaşında ölür.
    bir başkası 50 yaşında ceo olur ama 90 yaşına kadar yaşar.
    kimisi hâlâ yalnızdır.
    kimileriyse evlenmiştir.
    obama 55 yaşında emekli oldu.
    trump ise 70 yaşında işe başladı.
    bu hayatta herkesin kendi zaman dilimi vardır.
    çevrendeki insanlar senin önündeymiş gibi gelebilir.
    kimilerini de arkandaymış gibi hissedebilirsin.
    ama herkes kendi yarışını, kendi zaman diliminde verir.
    onlara özenme, onlarla alay etme.
    onlar kendi zaman diliminde, sen kendi zaman dilimindesin.
    hayat harekete geçmek için doğru anı beklemekten ibarettir.
    o yüzden, sakin ol.
    geç kalmadın.
    erkenci değilsin.
    tam da zamanındasın. "

    debe edit: paylaştıgım satırların bir cok kişiye umut olduguna ve iyi geldiğine dair cok fazla güzel mesaj aldım, tesekkur ederim. umarım kendi zaman diliminizdeki kendi yarışınızı en mutlu sekilde verirsiniz...

  • bu başlığı açan kişi yüksek ihtimal twitter'da demarke, tribündergi tweetlerinin altında jorge jesus uzay futbolu oynatıyor diyen tiplerden.

    galatasaray gerçekten fb'nin iyi top oynadığı algısını balonunu çok güzel patlattı. kendilerini bu üstün galibiyetten dolayı tebrik ederim.

    not: bjk

  • laik, rahat ve batı özentisi hayat yaşamasına rağmen, siyasal islamcılarla da arasının çok iyi olmasıdır.

    özellikle reisle arası pek bir iyidir.

    itici insanları meşhur edip, sosyal medyada sürekli önümüze düşmelerine sebep olmuştur. şeyma subaşı, eser yenenler, oğuzhan koç gibi şımarık tipleri görmekten gına geldi.

  • eskiden ne kadar pis oldugunuzu gosterir. nedendir bilinmez ama bir toren seklinde pazar gunleri anne sinirli bir sekilde eline gelen herseyi bir daha yikar, banyoya girilir, daha gunes batmadan isik acilir; ki igrenc bir duygudur, banyodan cikilir, kardesl/abla ile kavga edilir, sonra "olacak o kadar" izlenir ailecek, gulunur. ne aciklidir bunlar simdi dusununce, biraz da ic kararticidir. (bkz: anılar)

  • annemle babam bosandiktan sonra annemle, ust katinda ev sahibinin oturdugu kucuk bir bahce kati eve tasinmistik. eski ama derli toplu bir evdi. ev sahiplerimiz hamdi amca ve canan teyze (ki sonradan adinin aslinda iffet olduğunu ama hamdi amcanin ona canan dedigini ve zamanla da oyle kaldığını ogrenmistik) uzun yillar almanyada yasamis oradan emekli olmus medeni seviyeli kendi hallerinde insanlardi. biz tasindigimizda orta yasin uzerindelerdi derken uzunca yillardan sonra hamdi amcaya alzhimer teshisi kondu ve onun durumunun zorlasmaya basladigi ilerleyen yillarda da canan teyze bagirsak kanserine yakalandi. tedavi ve ameliyat sureclerinde kizlari melek abla uzunca süre onlarla kaldi. cunku hem bagirsak ameliyati sonrasi cok zordu, hem de hamdi amcayi kontrol edebilmek guclesiyodu. kac kez kimseye farkettirmeden evden cikip giderken gorup döndürdüm yoldan sayisini hatirlamiyorum. canan teyzenin de ameliyat sonrasi pek beklendigi gibi olmadi... bigun evde uyuklarken ust kattan melek ablanin cigliklari geldi firladim ciktim yukari canan teyze kendinden gecmis gozlerini acmiyor boylu yapili da kadindi melek ablanin gucu yetmedi ben kucakladim canan teyzeyi. karninda bagirsaklarinin gorundugu kocaman bir pencere vardi. hic unutmam o kareyi. neyse biz melek ablayla canan teyzeyi torununun arabasina koyarken hamdi amca da kapi onune kadar gelmisti cok ilgili diil olan bitenle haliyle. melek abla canan teyzenin yanina binerken bana bakti hamdi amca yalniz kalamazdı. konusmadan anlastik bi an. dedim ben ilgilenirim. onlar gittikten sonra hamdi amcayla evin kapisinda başbasa kaldik hem cekindigim ne yapacagimi pek bilemedigim hem de kontrolu daha rahat olur diye kapinin tam onune sandalye cekip yola donuk oturttum onu ben de duvarin kenarina yaslandim. ıcimden de artik canan teyze icin pek de yolunda gitmeyecek isler diye dusunurken, basindan beri herseyden bi haber duran hamdi amca buz mavisi gozleriyle bakip aglamakli bi sekilde "o benim herseyim o benim gencligim o benim gecmisim allahim onu benden alma diye" aglamaya basladi. o ana kadar hicbisi hatırlamadan bombos bakan adamcağız herseyi bir saniye icinde hatirladi ve ne olduğunu anlayamadan kocaman bi acinin icinde buldu kendini. ben de sadece yasli bir amca bedenine goz kulak olacakken tarifsiz bir acıyla yanan bir eşi teselli edebilme yuku altinda ezildim un ufak oldum. elimden de dilimden de birsey gelmedi. canan teyze de hastaneden eve bir daha donemedi... yaklasik bir yil sonra hamdi amca da gitti cananınin yanina.

    bu ani benim, baslarda burnumun diregini sizlatsa da, simdi "gercek sevgiyi tadabilmiş sansli insanlar da gecti bu dünyadan" diye içimi ısıtıyor hatirladikca.
    hamdi kadar sevmek canan kadar sevilmek düssün hepimizin payina.

  • anladığım kadarı ile sistem şöyle işleyecek. diyelim uğur şahin öldü. arkadaş sanırım bir 15-20 milyar dolar kazandı biontech aşısından şu ana kadar. helali hoş olsun diyor adam yaşarken harca. ama bu 20 miyar doları çocuklarına ful aktar(a)ma. en fazla %70'ini aktar. iki çocuğun varsa 7şer milyar dolar alsınlar. kalan 6 milyar doları da diğer alman gençlerine pay edelim. işte gerekiyorsa iş filan kurma veya eğitim alma şartı getirelim. senin çocuklara 7şer milyar dolar hiç bir şey yapmasalar danalar gibi yatsalar bile yeter. hatta bu kesinti oranı ile seni takip eden yüz jenerasyona da yeter.

    sonuna kadar mantıklı bir önerme. şimdi diyeceksiniz ki arkadaş komunizmdir bu. evet dibine kadar komunizm. ondan sonra ağlamak istemiyor adamlar saçma sapan deli ibrahimlerin eline para verip yoyulmasın diyorlar. ha uğur şahin de bu kafada bir adam bildiğim kadarı ile. bill&melinda gates'de çokcuklarına sadece servetlerinin %10'ünü filan bırakıyorlar.
    yani babanızdan kalacak 2 dönüm tarlaya, 2 oda bir salon evin banyosuna el koymayacak devlet aman boşa dertlenmeyin...

    edit: kendi kazancı çocuklarına kalacak tabi diyenler oluyor. kardeş madem şahin'den başladık ordan devam edelim. bu alman devletinin okullarında okumadı mı bu adam, alman vergileri ile finanse edilmedi mi bu araştırma ? bundan aşıları alıp tekel haline getirmedi mi? zannedersin adam daşlık tarlayı temizleyip tarla yapmış devlet elinden alıyor. sen parayı adamdan alıp herkese eşit dağıtınca orada bunun çocuklarından daha parlak gençler çıkmayacak mı? sen bunu istersen bill gates ki kendisi abd'nin fikri mülkiyet ayağına en koruduğu girişimcilerdendir, istersen elon musk diye oku. lan bunların en kapitalist tokatlayıcısı musk ona bile abd hükümeti nasa'ydı ürünlerine vergi indirimi idi derken milyarlarca dolar aktardı. kim var bu dünyada serbest girişimci?

  • üniversitede bir kız arkadaş vardı, o da "ben kurban eti yiyemiyorum, kokuyor" dediğinde bu örgütten olduğunu düşünmüştüm. kurban bayramından 6 7 ay sonra bu dediği aklıma geldi, okula dönerken evde kalan etlerden yarım kilo aldım. kızı yemeğe davet ettim, markete gittik yarım kilo et aldık. ben eve geçip etleri değiştirdim, akşam yemeğe geldiğinde eti yiyemedi. çok ciddiyim eti yiyemedi, kokuyor dedi.

    nasıl oluyor bilmiyorum ama anlıyorlar amk, terör örgütüne girince eğitim mi veriliyor noluyor bilmiyorum ama anlıyorlar.

  • ölümüne en çok üzüldüğüm 2 insandan biri.. yıllar önce tesadüfen ankara manhattan'da dinlemiştim. "kim bu? bu nasıl çalmak nasıl söylemek?" şeklinde hayranlıkla izlemiştim bira içmeyi unutarak. davulda utku ünal basta demirhan baylan vardı yanlış hatırlamıyosam. beste de çalmışlardı bolca. hayatımın en boktan senesi olan '99'da * herşeyden uzaklaştığım sadece hiçbişeyi yapmak istediğim bi dönemde müzik marketin rafında bi kaset gördüm. "yavuz çetin-ilk vay! o adam" aldım tereddüt etmeden. dinledikçe müziğe ve gitara yeniden sarıldım. tanışmak istiyodum bu insanla. biri mfö ile olmak üzere 4 kere daha izlemiştim ankara'da. sondan bi önceki programında talkbox'la ilgili bi soru sordum çekinerek. hoşuna gitmişti güzel bi muhabbete dönüştü. benim için önemini , tekrar gitar çalıyo olmamın sebeplerinden biri olduğunu da söylemiştim fazla damar ayrıntıya girmeden. sevinmişti. "ne mutlu bana" demişti. kibar , mütevazi ama değerinin bilinmediğinden emin bi havası vardı. son programında da çıkmak üzere olan satılık albümünden bahsediyodu. şirketlerle ilgili problemlerden bahsetmişti. farklı bi sound olduğundan bahsetmişti.. tam yine gelse ankaraya dediğim günlerde aldım haberi. nacizane çaldığım her notada o da var. peki bu kimin umrunda? benim.. ve yazmak istedim..