hesabın var mı? giriş yap

  • dram içerir.
    gönül isterdi '' sadece fazla düşünme sorunu yaşayan insanların anlayabileceği şeyler'' diye bola döke başlık açabileyim. hepinizin malumu yine karakter sınırına takıldım.
    ben de fazla düşünme sorunundan muzdarip olduğumdan acımı paylaşmak, benim gibileri görüp daha normal hissetmek için gündemde bu konuya da yer vereyim dedim.

    1) her zaman, her yerde kafasının içinde konu ve konumla alakasız bir sürü şey vardır;
    en yakın arkadaşın nasıl aldatıldığını göz yaşları içinde anlatırken, sen bir yandan onu dinliyor gibi yapıp bir yandan arkadaki masanın ceviz ağacından mı olduğunu, kahve içmeyi, saatin kaç olduğunu ve aynı anda bir sürü şeyi daha aklından geçirirsin.

    2)pratiktirler;
    hemen her konuda baştan savma bir çözümleri vardır. bira kapağını kilit karşılığı ile açmak gibi harika yöntemlerle hızlı ve bir o kadar da kirli sonuçlar elde ederler.

    3)çok yönlüdürler;
    fotoğrafçı olmaya karar verip bunun için yanıp tutuşurken, bir anda aslında kısa film çekmenin de ne harika bir fikir olduğunu düşünüp bununla alakalı derin araştırmalara girebilirler. odaklanma sorunları hayatları boyunca yakalarını bırakmaz. çevrelerindeki herkes potansiyellerinin farkındadır fakat maymun iştahları yüzünden hemen her şey proje evresinde kalır.

    4)bir dönem gece kuşu, bi dönemse yalnız kurt pozlarına girerler;
    çevrelerindeki kimse buna bir anlam veremez. gecelerin aranan isminden kıvrak bir hamleyle ev kuşuna evriliverirler.

    5)geçmişlerindeki herhangi saçma ve küçük bir hata ansızın akıllarına gelebilir;
    obsesiftirler, gece uyumakta güçlük çekerler ve yaratıcı olmalarına rağmen odaklanma problemi yaşadıklarından bunu üretime dökemezler.

    edit: ''dün gece çok uzun zamandan sonra ilk kez yalnız hissetmedim. teşekkürler herkese...''

    şöyle bir yazarların bulunduğu destek grubumuz var

  • sedat peker’in iddialarıyla çalkalanması gereken bir içişleri bakanlığı varken gülşen’i hukuksuzca tutuklayan yargıya rağmen “yok kılıçdar aday olursa oy vermem, yok imamoğlu oyumu alamaz” gibi şımarıklıklarıyla artık yoran muhalif güruhtur.

    siyasal islamdan kurtulmak için, şeriat düzeninden önce son çıkışta bu şımarıklığı artık saçma bulmamız lazım.

    her gün yeni bir rezalet, her gün yeni zamlar, her gün yeni hukuksuzluklar gırla önümüze düşerken şuna oy vermem, o çıkarsa oyum reise demek; bu zehir altında eriyip gitmenin size müstehak olmasıdır.

  • güneş ve dünya gibi gök cisimlerinin neden manyetik alan yarattığını açıklayan teoridir. güneş için temel kavram alfven teoremini de kapsayan biraz daha karmaşık bir yapıdadır ama dünya için daha basitçe açıklamaya çalışayım.

    öncelikle dünyanın iç yapısını basitçe açıklamak gerekirse, dünyayı bir portakala benzetin. bizim bildiğimiz anlamdaki toprak tabakası ancak bu portakalın kabuğu kadardır, geri kalanı oldukça kalın bir yapıdaki manto ki dünya hacminin yarısından çoğunu oluşturur. gerisi sıvı demirden oluşan dış çekirdek ve katı demirden oluşan iç çekirdektir.

    şimdi bu yapıda akışkan olarak tanımlanabilecek tek kısım sıvı dış çekirdek kısmıdır, literatürde convective zone olarak da geçer. dünya döndükçe bu sıvı kısım da dönmeye başlar. ilginç olan şu ki, sıvı demirden oluşan kısım içte ve dışta katı yüzeyle çevrilidir ama ara yüzeylerde böyle bir durum yoktur. fakat sıvı demiri sıkıştırılamaz ve dünya'nın dönme hızını da sabit kabul ederseniz, (1 gün her zaman bir gündür) tıpkı bir silindirin içindeki akışkanın coriolis kuvvetine maruz kaldığında taylor sütununu oluşturması gibi sütunlar oluşturacaktır.

    ama dünya bu videodaki gibi silindirik değil de küresel olduğundan dolayı küçük küçük bir sürü taylor sütunu oluşacaktır, dünyanın dönme ekseni doğrultusunda aynen böyle. gerçi şekil biraz abartı ama daha küçük olmaları lazım.

    şimdi bildiğiniz gibi demir elektriği iletir, haliyle sıvı demirin böyle sütunlar halinde elektriği iletmesi bir elektrik akımı yaratır. sütunlar halinde dönel bir şekilde oluşan elektrik akımı ise sütun boyunca sabittir, yani o da dönme ekseninden bağımsızdır. amper kanunu uyarınca bu taylor sütunlarının hepsi bir manyetik alan yaratır ve böylece dünyanın manyetik alanı oluşur.

    tabii, manyetik indüksiyon denklemine* göre az da olsa, yavaş da olsa bu manyetik alanın beslenmesi ve sıvı demirin hareket edebilmesi için bir ısı enerjisine ihtiyaç vardır. bu enerji de katı iç çekirdekten karşılanır.

    yani ürkütücü gerçek şu ki, dünyanın manyetik alanını oluşturmamız çekirdeğinde kalan enerji miktarına bağlı. tam emin olmamakla beraber, ilk oluştuğu yıllarda dünyada bir günün 6 saat olduğunu okumuştum, bu daha güçlü bir dönme hızı daha fazla coriolis kuvveti ve daha güçlü manyetik alan demek. yani o zamanlar dünya'nın katı iç çekirdeği daha fazla enerjiye sahipti. bu enerji azaldıkça bir gün 24 saate kadar artmış olabilir.

    belki de, o vakitlerde katı iç çekirdeğin kütlesi dolayısıyla kalınlığı daha fazlaydı, tabii bunların hepsi birer varsayım, bilim zaten bu varsayımları doğrulamak ya da çürütmek için var en nihayetinde değil mi?

  • her boşluğa sağına soluna bakmadan pat diye atlamalarıdır. sonra da motorcuları fark edin diye bas bas bağırmalarıdır.
    edit1:imla
    edit2: mesajla uyaran arkadaş eklememi istedi; "yol olmadığında fütursuzca kaldırıma atlamaları"
    edit3: ara sokaklarda yayaların arasından zikzak çizerek hayvan gibi gitmelerini de eklememi istedi bir arkadaş.
    edit4: ters şeritten gidip yol vermedin diye bozuk atmalarını da ekleyelim.

  • sanırım çocukları gece 3'te çıkardıkları için toplama fırsatı bulamamışlar. ayıp oldu hacılara.

  • anlatılmaz bir his, ama deneyeceğim.

    mezarına girdiğimde, kefenini ellerimle toprağa bıraktığımda doğmasına çok az kalan oğlumun da beni o toprağa bırakacağı anı düşündüm. 67 sinde öldü dedem. 65 inde babam. içimden 63 ümde ölür müyüm acaba diye geçirdim. 33 yaşındayım. oğlumun 30 unu görür müyüm dedim. dedem beni görmüştü. babam torununu göremedi. sağlığında en çok torun sevmek istediğini söylerdi. kısmet değilmiş. en çok ona üzülüyor insan. 2 ay daha dayansaydın be baba.

    bir arkadaşımın fikri rahatlattı sonra, belki de hepinizden önce gördü oğlunu, belki şimdi birlikteler dedi bana. umarım öyledir be sözlük. umarım.