hesabın var mı? giriş yap

  • - ehe ehe baba adımızı da yazalım mı (öğrencilerin sınav kağıdına ad soyaddan baska bilumum sey yazmalarını talep eden hocaya sorulan sımarık soru)
    - biliyosan yaz tabi. (hocanın cevabı)
    gercek bir öyküdür

  • yıllardır deprem vergisi toplayıp, o vergiyle "önlem almadığı bir deprem sonrası" yıkılan evlerin yerine yenisini yaparak hak iddia eden troll saçmalaması.

    he buydu amk. yalnız ne türkçe bilmez bir kitlesi varmış arkadaş. 10 yorum okudum, beynim yandı.

    debe editi: devleti reislerinin toprağı, kendilerini de reisin marabası olarak görmeyen bir türkiye için, her türlü sosyal mecrada, meclisin açıldığı günden itibaren, insanlara beklenti veren tüm sorumlu partilerin yaptıklarının takibini yapıp, söz verip de yapmadıkları için hesap sormamız dileğiyle.

  • öyle bir anda gelen hissiyattır. aslında bu durumun vuku bulması için onlarca neden vardır ortada. bakmak zorunda olduğunuz bir anneniz, ilerlemek zorunda olduğunuz bir kariyeriniz kısacası vermek zorunda olduğunuz bir hayat mücadeleniz vardır. her şey darma dağınıkken hayatınızda, bir kişiye daha yer yoktur dünyanızda. içiniz burkulur ilk anladığınız anda. insanız sonuçta sevilmek istiyor egomuz. bir de... bir de çocuk mevzusu var tabi. serde kadınlık var ya illa tadılmak isteniyor o duygu. her bir arkadaşınız doğum yaptığında bu ihtimalden daha da uzaklaştığınızı anlıyorsunuz. velhasıl kelam kabullenilmesi zor bir iştir. kim ne derse desin erkekle kadın birbirine muhtaçtır. gelin görün ki bazıları için tek kişiliktir yaşamak.

    meraklısına 5 sene sonra gelen edit: hala evlenmedim.

    7 sene sonra gelen edit: hala evlenmedim. iyi ki evlenmedim modundayım. bekarlık gerçekten sultanlıkmış. tavsiye ederim.

    9 sene sonra gelen edit: hala bekarım. hayat çok güzel. aynen böyle devam :))

    10 yıl sonra gelen edit: bu entryden sonra neler olduğunun resimli arşivi için instagram hesabımı bırakıyorum buraya :)

    https://instagram.com/…q5zdc2odk2za==&utm_source=qr

    şu an geldiğim noktada iyi ki de evlenmedim diyorum. 37 yılda 5 ülkede yaşadım, sayısız ülke gezdim. evlenmiş olsaydım bunların hiçbirini yapamazdım muhtemelen. bundan sonra ne olur bilemem ama bugün dönüp baktığım dolu dolu bir hayat yaşamış olduğumu görüyorum. iyi ki diyorum, iyi ki… :)

  • karşıyaka belediyesi doğal afet kitapçığını okumuş ve okuduğu kitaplar listesine yazmış. başka sözüm yok.

  • "her yere bakmana rağmen hala aradığını bulamadıysan bunun sebebi , aradığın şeyin zaten elinde olmasıdır" diyen bilge.

  • yaklaşık 5 aydır yalnız yaşıyorum, başta çok korkmuştum, baş edemem sanmıştım ama zor yanları olduğu kadar harika taraflarının da olduğunu görüp, bi de belki de sadece çaresizlikten kabullenip alıştım yalnızlığa.
    şikayet etmez oldum zaman içinde.
    ama bazı anlar var ki sanki hiç yalnız kalmamışsın gibi..

    annem geldi 2-3 gün önce bir iş için, o günden beri birlikte takılıyoruz, ben işten geliyorum annem evde beni bekliyor oluyor, eve bi giriyorum televizyon sesi açık -ki ben tv izlemem-, ışıklar yanıyor, içerde yemek kokusu buram buram, ev mis gibi temizlik kokuyor, ben masayı hazırlıyorum, yemeğimizi yiyoruz, tv'deki bi programa kahkahalarla gülüyoruz, o sadece bahanesi oluyor aslında nasıl da gülesimiz varmış. dışarı çıkıyoruz gezip, eve gelip, tekrar çay koyup oturuyoruz falan filan...

    bugün yolcu ettim annemi ama dalgınlık ya işte aklımdan çıkmış, eve bir geldim her yer kapkaranlık, ışıklar haliyle sönük, yemek kokusu yok sadece temizlik kokusu sürüyor, ısıtıcı açılmamış soğuk yüze vuruyor, mutfağa girdim mandalina almış bana annem, tabağa hazırlamış gelince yerim diye. dolabı doldurmuş aç kalmasın benim uyuşuk kızım diye.

    geliyorum oturuyorum odama. o an bir şeyler ağır geliyor, sapıtıyorum. sanki 7 senedir ailesinden ayrı yaşayan hatta 5 aydır evde tek başına yaşayan ben değildim de dedemdi. -selamlar dedem-

    ilk ağırlığı üstümden atıyorum, biliyorum yine alışacağım, çok değil ertesi gün.
    şimdi televizyonu açtım, izlemesem de evde ses oluyor. güzel bi şey bu. evet.

    (bkz: yalnızlığa alışmak)

  • güzel ve kaliteli bir uyku için en iyi ortamı oluşturan yardımcılardan biridir. çoğunlukla etrafta çıt sesi bile olsa beyaz gürültü açmadan uyumuyoruz. ve son zamanlarda fark ettim ki eğer bu sesler uykuma eşlik etmiyorsa uyumakta zorlanıyorum. sesin yarattığı etki resmen hipnotize edici.

    beyaz gürültüyü açıklayacak olur isek, bizim duyabildiğimiz frekans aralığının bir kombinasyonunu oluşturmaktadır. hatta bazı yapay kaynaklar bu frekansı tam ayarlayamadığı için özellikle bebeklerde uykuya yardımcı olmaktan ziyade, uykuya dalmayı imkansız hale getiren bir yardımcıya dönüşmektedir. beyaz gürültü tüm frekanslarda eşit güce sahip olmalıdır.

    tabi bazen beyaz gürültü kişiye uygun olmayabilir de. frekansların gücünün farklılaşması ile diğer gürültü renkleri elde edilmektedir.

    -pembe gürültü (pink noise) : derin bir ses oluştur ve düşük frekanslarda daha yoğundur. hışırtılı yapraklar, sabit yağmur, rüzgar sesleri bu grupta nitelendirilir.

    -kahverengi gürültü (brown noise) : daha düşük frekanslarda daha yüksek enerjiye sahiptir. beyaz ve pembe gürültüye göre daha derin bir ses oluşturmaktadır. güçlü şelaleler, gök gürültüsü sesi bu gruptadır. gök gürültüsü mavi gürültü kategorisinde de yer almaktadır.

    gürültünün sadece uyku üzerinde yardımcı etkisi yok pek tabii. konsantrasyon arttırıcı özelliği de bulunmaktadır. hatta yapılan bir çalışmada beyaz gürültü ile bilişsel performansın arttığı gözlenmiştir. beyaz gürültü eşliğinde yapılan çalışmalar sonrasında yeni öğrenilen kelimelerin akılda kalıcılığı artmıştır.

    gürültü eşliğinde yapılan çalışmalarda iş verimliliğinin arttığı gözlenmiştir.

    yüksek gürültülü ortamda beyaz gürültü eşliğinde uyumak, uyku kalitesini ve uyku süresini olumlu etkilemektedir.