ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
1 temmuz 2016 türklere vize kolaylığı
-
(bkz: das bsg)
binali yıldırım'ın anayasayı çiğnemesi
-
tbmm başkanlığı'ndan istifa etmeden mensubu olduğu partisinin aday tanıtım toplantısında bulunması, adaylığının açıklanması durumudur.
türkiye cumhuriyeti anayasası
94. madde
türkiye büyük millet meclisi başkanı, başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti grubunun meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine, görevlerinin gereği olan haller dışında, meclis tartışmalarına katılamazlar; başkan ve oturumu yöneten başkanvekili oy kullanamazlar.
https://www.tbmm.gov.tr/…c_anayasasi.maddeler?p3=94
edit: "tbmm başkanı siyasi partinin veya parti grubunun meclis içinde veda dışındaki faaliyetlerine katılamaz." bu maddeye rağmen hala anayasaya uygun diyebilenler var. onun ak parti'nin düzenlediği seçim programında bulunması bile suç.
edit2: anayasa'nın çiğnenişini bu kadar normal karşılayamıyorum kusura bakmayın. evet ilk defa çiğnenmiyor ama anayasa biz vatandaşlara karşı uygulanırken, iktidar yanlısı isimlere uygulanmaması zoruma gidiyor. o yüzden gülemiyorum kusura bakmayın.
ankara bala'daki trafik kazasının görüntüleri
-
şu durumda bile iyi niyetle frene basıp onca ton makineyi 7-8 metrede durdurup bi de hala kaçıp gitmeyen adama saldırmaya çalışan malların soyu yürümese de olur ya aslında.
5 nisan 2019 recep tayyip erdoğan açıklaması
-
kendini bitirecek hareketleri desteklemesi basiret bağlanmasıdır.
edit: değil istanbul'u iktidarı da kaybedeceklerdir, umut vermektedir, destekliyoruz.
muhalefet uyuma.
fahriye evcen'in makyajsız filtresiz fotoğrafı
-
açılın plastik cerrahım. rinoplasti, botilinum toksin enjeksiyonu (botox), orta yüz ve dudak hyaluronik asit dolgu. "no dr" dediğine göre tüm bunları merdiven altında kuaföre yaptırdı sanırım.
hatıra olsun diye saklanan garip nesneler
-
sevgili ile gidilen ilk sinema bileti.
(bkz: harry potter and the deathly hallows)
an itibari ile 4 yaşında çocuğumuz var. iyi ki izlemişiz.
letgo ölücüleri
-
bir arkadaşım 20.000tl'lik motosikletinin egzozunu satıyordu. egsozun fotoğrafını da motora takılıyken çekmiş öyle koymuş ilana. yalan olmasın 1500 lira mı ne yazmış. kamilin teki son fiyat ne olur diye sormuş, bu da atıyorum 1400 lira demiş. bunun ardından alıcının/ölücünün sorduğu soru," muayenesi ne zamana kadar geçerli". evet 20.000 tl'lik motoru 1500 tl zannetmiş. ve bunun üzerinden bile pazarlık yapmaya kalkmış hayvan evladı.
22 ocak 1974 ecevit'in associated press röportajı
-
türkiye'nin attan inip eşeğe bindiğinin ne de güzel bir örneğidir.
sarhoş diyalogları
-
-abi sen çok kızardın!!
-hıı?
-kızardın diyorum, buraların filan kızarmış.
-hıı?
-sen içince kız-a-rı-yor-mu-sun diyorummm..
-abi, kız olunca arıyorum, niye aramiim???
-??!!!
sözlükçülerin evi olunca yapacakları şeyler
-
her duvarını ayrı renge boyamak. bildim bileli bizim ev krem renginde. bi türlü değiştirmeye ikna edemedim bizimkileri.
ulan bi evim olsun kaç tane duvar varsa o kadar ayrı renk kullanıcam. ayrıca salondaki bir duvar kesinlikle elma şekeri kırmızısı olacak. bir tane duvarı ise boya kutusunun dibinde kalan boyaları duvara seperek boyayacam. hem fütürist hem sürrealist olacak o duvar. elimi boyaya daldırıp avup içimı duvara basarak imzamı da atacam.
yeter lan krem de krem. bok gibi renk işte
edit: çatı katına da jakuzi koymazsam adam değilim
boğaz köprülerinin çift taraflı ücretlendirilmesi
-
desteklediğim karar. hatta köprüye bakanlardan da 2-3 tl kesilebilir. yok öyle çengelköy'de köprüye karşı oturup çay içmek beleşe bro. muhafazakarsan muhafazakarlığını bil. devletine katkını yap. oraya koca köprüyü sen beleşe manzara izle diye mi yaptı devlet?
yıllar sonra anlaşılan imalar
-
bazen en olmadık yerde akla gelirler. hiç alakasız, aniden, böyle bir anda bundan beş yıl, on yıl, on beş yıl öncesinden annenizle babanız aranızda geçen bir konuşma aklınıza gelir ve ancak yıllar sonra anlam verirsiniz o konuşmadaki imalara. "çok yorgunum erken yatalım", "ben de yorgunum, yatıyorum, hadi oğlum yerine git sen de". tüylerim diken diken oldu yazarken bile... ne de safmışım. saat 20:00 p.m'de neyin yorgunluğu, neyin uyuması bu acaba günahkar bedenler???
ya da ofiste (ofis: türkiye'de sözlük yazarlarınının yaşadığı yerlere verilen ad) aniden akla gelen liseden bir kız arkadaşın söylediği şey: "hafta sonu annemler yok. özge ve beril erkek arkadaşlarıyla bize gelecek, sen de gel, patates kızartırım". bakın burdaki genel imayı o zaman anlamamış ve ezgi'nin davetine sınıftaki en yakın arkadaşlarımdan yaşar'la gitmiştim. ama yıllar sonra ofiste anlayınca hayata isyan edesim geldi. ama yine de patates kısmı kafa karıştırıcı geliyor hala. onu niye söyledi lan acaba?