hesabın var mı? giriş yap

  • iki elle üst demirden tutmak suretiyle dişleri demire dayayıp yavaş yavaş kemirerek alınan tattır. demirdeki boya diş vasıtasıyla itinayla soyulur taa ki alttaki kahverengi paslanmış demir ortaya çıkana kadar. bu esnada arada yoldan geçenlerin kafasına tükürülür, leblebi atılır ya da hşştt pşşt diye bağırılıp saklanılır. hey gidi.

  • aslına bakarsanız, adam da o hareketi yapacağının farkında değil.

    ilk vurduğunda balona, normalde balonun uzaklaşması gerekirdi.

    balon dizine doğru gelince, röveşeta kaçınılmaz olmuş.

    bence balon suçlu.

    müzik ile daha bir güzel olmuş. buyrun!

    edit: imlâ

    edit 2: video bağlantısı ekleme.

  • "kendimi yalniz birakmamak icin butun gece aynanin karsisinda oturdum" diyecek kadar yalniz bir adam

  • -hımm gövdeli bir tadı var.
    -tam ağzınıza layık.
    -meşe mi bu?
    -evet efendim hem de budaklısından.
    -fazla ıslatmışsınız sanıyorum.

  • sırf müzik dinlemek için radyo programcılarının birbirinden saçma muhabbetlerine maruz kalmak istemeyen bizler, müzik uygulamalarını, hışırtısız, çekme problemi olmadan rahat rahat dinliyoruz.

    karşımda bir şeyler anlatan birini dinlemek istersem de podcast açıyorum.

    yeniliklere ayak uydurabilenler kazanıyor. ayrıca teknolojik gelişmeler ve değişen ihtiyaçlarla birlikte yok olan birçok meslek var, radyocular tek değil.

  • yanlışlık olmasın diye söylüyorum:

    barış getireceğini iddia eden hdp daha 2 gün önce bu örgütün kurucusu ve liderinin posterleri gölgesinde yürüyüşler yaptı.

    ancak tabi bizim sıradan akıllarımızın almayacağı bir şeyler vardır. mit filan yapmıştır. ondan hdp harika bir örgüt.

  • atatürk musul'u ve 12 adayı bırakmamıştır. 12 adalar, cumhuriyet kurulmadan çok önce uşi antlaşmasıyla italyanlara trablusgarp yenilgisiyle "geçici" olarak bırakılmıştı. bunun geçici olmasının nedeni adalardaki italyan işgalinden ileri gelmektedir. 10 şubat 1947 paris'te imzalanan barış antlaşması ile oniki ada, sadece adalarda oturanların çoğunluğunun rum olduğu gerekçesi ile yunanistan'a verildi.

    musul ve kerkük'e gelince, lozan'da türk tarafı musul, kerkük ve halep için epeyce diretmiştir. netice alınamadığından konferans ikinci bir defa daha toplanmak üzere dağılmıştı. ikinci kez toplanan konferansta da ingilizler ikna edilemedi bu demek değil ki türk tarafı da ikna oldu. konu daha sonra milletler cemiyeti'nde konuşulmak üzere rafa kaldırıldı. ancak diplomatik yönden zayıf olan yeni cumhuriyet bu konuda daha fazla diretemedi. ingiltereyle devletlerarası boyutta 1925 yılında musul ve kerkük’te hak iddaası sürdürüldü. hatta iki devlet savaş pozisyonu bile almıştır. ancak ne hikmetse, aynı tarihlerde şeyh sait isyanı patlak vermişti. ordunun mobilizasyonun önemli bir kısmı bu isyanı bastırmak için harcandı. ingiltere türkiye’ye ırak petrollerinden 25 yıl boyunca %10 pay teklif etti ancak yeni kurulan devletin nakit ihtiyacı ağır bastığından, türkiye bunun yerine 500 bin sterlin nakit para alarak musul ve kerkük’den vazgeçti.

    olayın atatürk'le veya ismet paşa'yla bir alakası yoktur. uluslararası ilişkilerde basit bir kural vardır; ekonomik ve askeri olarak bağımsızsanız yayılabilirsiniz. bundan ötesi irredantist hayalperestliğe girer ve toplumlarda tramva yaratır. (bkz: yeni osmanlıcılık) bu tür olaylarda kişilerin karizmasına ya da kültüne bakmak yerine kurumların işlevlerine, içinde bulunduğu duruma, açıkçası devlet aygıtının ne kadar "muktedir" olduğuna, yine o şartlar dahilinde bakmak çok daha faydalı olacaktır.

    edit: adaların bırakılması konusundaki tarih karışıklılığı düzeltilmiştir. radmard ' a teşekkürler.

  • arkadaşları olan biz bekar erkekleri doğal pezevenkleri olarak görürler. olum bizde de bize kadar var.

  • osmanlı imparatorluğu'nu yok etmiş devrim.

    hep aynı geyik döner ortamlarda; "osmanlı bilime ve teknolojiye önem vermedi ondan yıkıldı." alakası bile yoktur. osmanlı bilime ve teknolojiye önem verecek bir durumda değildi. bu devrim osmanlı'da yaşanmadı, başka yerlerde yaşandı ve osmanlı neye önem verirse versin, atı alan üsküdar'ı geçmişti bile. osmanlı bunlara önem verseydi çok çok 20 yıl daha tutunur diğer savaşta gümlerdi.

    devrim ingiltere'de devasa etkilerini gösterdi ve tabi ki abd ve avrupa'ya inanılmaz bir hızla yayıldı. özellikle sanayileşme, sömürgeleşme ve silahlanma ayağı öyle hızlı bir şekilde yayıldı ki o dönemler, günümüzden bile daha hızlı ve kontrolsüz biçimde silah üretimine sahne oldu.

    çok çok basit bir örnek vermek gerekirse; 2. dünya savaşı'nın önemli 4 ülkesinden bahsedebiliriz. bu ülkeler geliştikçe ve de silahlandıkça devrimin yakın dönemlerine göre silahlanma konusunda daha büyük paralar harcamaya ve de birbirlerini izlemeye başlamışlardır. günümüzdeki bir uçağı mal etmek çok büyük bir külfet iken 40'lı yıllarda çok daha düşüktü. çünkü diğer bir ülke bu piyasayı domine etmiyordu ve de en önemlisi şimdiki gibi fazla üreten ülkeye sınırlamalar kısaca silahlanmaya karşı bir durdurma mekanizması yoktu.

    abd'nin günümüzde kullanılabilir 13.000 savaş uçağı vardır.
    dünya savaşı zamanında 6 yılda 303.000 uçak kullanmıştır.

    rusya'nın günümüzde kullanılabilir 3.500 savaş uçağı vardır.
    dünya savaşı zamanında 6 yılda 160.000 uçak kullanmıştır.

    ingiltere'nin günümüzde kullanılabilir 880 savaş uçağı vardır.
    dünya savaşı zamanında 6 yılda 130.000 uçak kullanmıştır.

    almanya'nın günümüzde kullanılabilir 800 savaş uçağı vardır.
    dünya savaşı zamanında 6 yılda 120.000 uçak kullanmıştır.

    bu devrimini sanayileşme ayağını ilk yaşayan herkes pisi pisine ölmüştür. mesela amerikan iç savaşı bu devrimin en pisi pisine ölenlerinin var olduğu savaştır. büyük kalabalıklar halinde gerçekleşen savaşlarda askerlerin üzere ölümcül hasarlar veren havan topları, parça tesirli tüfeklerle ateş edilmiş bu denli büyük bir silah yaralanmasına ne doktorlar müdahale edebilmiş ne de topyekün katliamlardan kaçınabilmişlerdir.

    kısaca bu devrim endüstriyel savaşı tüm dünyada başlatarak her şeye sebep olmuştur.