hesabın var mı? giriş yap

  • bi keresinde,3-4 yaslarindayken,mutfaga girmistim ve omrumde ilk defa kadayıfla karsılasmıstım:annem kadayıf yapmıstı ve ben de kadayıfı babam zannettim cunku babam kıllı bir insandı ve annemin babamı öldürdügünü sonrada yemek yaptıgını dusunmustum,babamın pistikten sonra kıllarının o hale geldigini zannedip babam eve gelene kadar mutfakta oturup aglamıstım,annemin cok kızdıgını hatırlıyorum.

  • richard mayhew adlı insanın bir gün sevgilisiyle yolda giderken kaldırımda yaralı bir kızı görmesiyle başlayan olaylar silsilesini anlatan kitap. yazarı neil gaimandır. konu bir anlamda amerikan tanrıları ile paralellik gösterir. bu kitapta londra şehri aşağı ve yukarı londra olmak üzere ikiye ayrılır. yukarısı bildiğimiz londradır. aşağıda ise bir çeşit tarih yatar. o tarihin kahramanları , kralları , haydutları ve insanları yukarıdakilerin haberi olmadan kendilerince yaşarlar. çarşambanın dediği gibi ; kuliste olmak ile sahnede olmak arasındaki fark. filme çekilmiştir , dvdsi satışa çıkarılmıştır. ilginç bir hikayedir. mr. croup ve mr. vandemar adlı iki katil en beğendiğim karakterleridir kitabın.

  • cevabi umrumda dahi olmayan sorudur.

    ben kadinim ve hemcinslerime birsey soylemek istiyorum: neden ama neden bir erkegin sizi sevmesini bu kadar umursayip kendiniz olmak yerine sirf o sizi sevsin diye olmadiginiz biri gibi hareket edesiniz ki? hayat bunun icin cok kisa degil mi?

    bir erkek sizi sevmezse eksik degilsiniz su hayatta, sunu bir anlayin. kendinizi sevmezseniz eksiksiniz.

    kendinizi sevin, kotu yanlarinizi elbette degistirmeye calisin ama yapmacik davranmayin. bu bir erkegi size asik etmez bence ama hayatta mutluluga sizi bir adim daha yaklastirmaz mi?

  • babamın çatı katındaki minik atölyesinde, kapının yanındaki çiviye, kendi elleriyle astığı çalışma gömleği ve pantolonu.
    19 yıldır orada duruyor. tüm alet edevatlarla birlikte, tozlar içinde..
    ama olsun, o asmıştı.. elleriyle.

  • "avrupa görmemiş öküz türkler." demişim gibi olacak biliyorum ama vallahi amacım türkiyedeki alkol fiyatlarına dikkat çekmek.
    şu pakete verilen 169 tl ile çek ripablikte mandıra alınıyor.
    iki ortak daha bulursanız bira fabrikası kurup bira dolu havuzunuzun keyfini sürebilirsiniz.

    geyiği bir tarafa bırakırsak ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar insanı türkiyede.
    o fiyata içki mi olur lan.

    sırf nasıl düdüklendiğinizi daha açık anlayın diye aynı yahut muadil markaların fiyatlarından örnek vereceğim.

    bira, 60 kuruş. (onlu pakette alınırsa 50 kuruşa kadar düşüyor)
    votka 70lik 19 lira
    johnnie walker black label 32 lira
    şarap 11 lira (tekrar baktım da bugün 11'e çok daha kaliteli şaraplar alınıyor. standart sofra şarapları 6 lira)

    içki içmeyi lüks hale getiren politikaya sokayım.
    onu kanıksayan halkın da dibine vurayım.

  • güzel sanatlar fakültelerinde az rastlanan durumdur.
    bu yüzden seviyorum bu fakülteyi. o atölyelerde beraber çaylar içilir, o çamurlu ellerle yemekler yenir... herkes aynı duyguyu yaşar, keyiflidir. hocanız bir abiniz ya da ablanızdır, en önemlisi arkadaşınızdır.

    edit: bazı kadın hocalar hariç