hesabın var mı? giriş yap

  • euro bölgesi olunca böyle oluyor işte. bizde a haber spikerleri bile mutlu değil; kuzey kore depresifligi hakim. başkan erdoğan zart dedi, başkan erdoğan zurt dedi.

  • az once gokhan zan in programdaki haykirislarindan sonra, koordinasyon sorununun halledildigini soyleyen kisidir. aradan 10 dakika bile gecmemistir. tiksiniyorum. senin gibi aydini olan ulkeden ne beklenir ki.
    seni celal sengor ve fatih altayli cig cig yesin insallah bugun arsiz adam

  • erbakan zammıymış. %100 de zam verseler oy moy yok.

    oyunu parayla satan, her şeyini satar. her şeyini.

  • toplamı 1 saati belki bulacak zorunlu aralıkları bir kenara koyarsak, 16:30 - 06:30 arasında hiç durmaksızın 14 saat boyunca dinlediğim insanüstü varlık. ertesi gün arkadaşıma sordum; "bir insan neden gün boyunca leonard cohen dinler?". "leonard cohen'in sesine ihtiyacı vardır o gün." şeklinde cevap verdi. peki bir insanın neden cohen'in sesine ihtiyacı olur ki? nasrettin hoca'nın şu hikayesi açıklayabilir belki bunu: hoca bir gün damdan düşer. doktor çağıralım diye etrafına üşüşen kalabalığa; "bana doktor değil, damdan düşmüş bir adam bulun" der... işte böyle biridir leonard cohen. dinlemeye başladığınızın 14. saatinde dahi aynı şeyleri hissettirir. ne midir o şey? karanlık...

  • minibüse binmeden önce teyzelerin cikarttigi ses, artik ka$ar derecesinde minibüs deneyimi olanlar "pis" le isi bitirirler

  • sırp elektrik mühendisi hayatına bir köy evinde başladı, abisinin ölümü üzerine ailesinin aşırı baskısı ile karşılaştı, zayıf bir bünyeye sahipti. yıllarca anası ona abisini anlattı durdu, o da sonunda patladı, ne oldu, günde 20 saat çalışan bir canavar oldu, takıntılı bir deli oldu veya bilinen deyimle "elektiriğin tanrısı" oldu.

    tesla'nın hayatı boyunca yapmak istediği şey, elektrik dalgalarını, aynı hertz dalgalarında (bildiğimiz radyo dalgaları) olduğu gibi atmosferde iletebilmekti. böylelikle tüm insanlık için bir merkezden üretilen, bedava elektrik sağlanmış olacaktı. sürekli bu hedef üzerine çalıştı durdu, ancak amerikan elektrik dağıtım şebekesinin patronları bu fikri pek beğenmediler (önce edison'un şirketi, sonra westinghouse). ona verdikleri destekleri bir bir çektiler, oysa tesla ta o zamanlar kısıtlı imkanlarıyla şimşekten dahi güçlü arklar yaratmayı başarmıştı, şu bahsedilen tesla bobini aracılığı ile.

    yalnız bırakılması ile mecburen silah projeleri ile dikkat çekmeye çalıştı, ayrıca hitler'in kesinlikle durdurulması gerektiğine inanıyordu (2. dünya savaşı sırasında bir alman gemisi elektrik atlaması sonucunda batmıştı, bu olayda tesla'nın parmağı olduğu düşünülüyor). o projeleri bugün için bile son derece ütopikti; elektrik kalkanları, mikrodalga silahları vesaireler.. hatta o kadar ki, tungutska patlamasında bile tesla'nın izi aranmaya başlandı.

    tesla'nın bugün günlük yaşamda kullandığımız herşeyde direk payı vardır; bilgisayar, televizyon, radyo, internet. hatta o kadar ki, radyoyu tesla'nın bulduğunu amerikan yüksek mahkemeleri 50'li yıllarda kabul etmişti. bugün evlerde kullandığımız ac şebekeler yine tam olarak onun icadıdır; ac şebekeler sayesinde tesla, edison'un dc sistemini darmadağın etmiş ve elektriği uzak mesafelere iletmeyi başararak, bu rahmeti her eve sokmuştur. ama onun için tüm bunlar pek basit uğraşlardır.

    çok bağlı olduğu annesinin ölümü üzerine çok etlilenir; insan aklını ve dolayısiyle beyin dalgalarını araştırmaya koyulur; beyinde alfa, beta ve teta olmak üzere 3 ana dalga çeşidi olduğunu keşfeder, dünyanın rezonansını ölçer; düşünceyi ekrana yansıtma deneyleri yapar, telapati üzerine çalışır.

    tesla 100'lerce patenti olan, zamanının ötesinde bir dahi (hatta einstein'ın rölativite teorisinde hata bulacak ve bu yıllar sonra ispatlanabilinecek kadar büyük bir dahi); ancak isminin 1920'lerden beri kitaplardan yavaş yavaş silinmesi insana "ne hikmettir" dedirtmiyor, açıkladık işte neden dedirtmiyor, nedeni işte budur, böyledir.

  • osmanlı imparatorluğu'ndaki geçmişi tımar sisteminin bozulması, toprak mülkiyetinde devlet otoritesinin zayıflaması ve büyük toprakların, şahısların mülkiyetinde toplanmasıyla birlikte ortaya çıkan "köylü-ağa, köylü-bey" atışmalarına uzanmaktadır. bu gelişmeler kırsal kesimdeki nüfusun şehirlere akın etmesine, şehir nüfuslarının 16.yüzyılda %100 artmasına ve yeni gelen nüfusun şehrin içine kadar gecekondular inşa etmesine sebep olmuştu. öyle ki o dönem yayınlanan fermanlarda devlet toprağından kaçak inşaat yapımı, baraka yapımı gibi durumların yasaklanması yer almaktaydı.

    türkiye cumhuriyeti'ndeki kökeni ise 1950li yıllara uzanmaktadır. türkiye, demokrat parti iktidarıyla birlikte ithalatın serbestleştirilip arttırıldığı ve tarıma dayalı bir büyüme dönemine girmiştir. 1948'de 1750 adet olan ülkedeki traktör sayısı, 1960'ta 40.000'e yükselmiş, yani tarımda makineleşme dönemi ortaya çıkmıştır. ancak bu makineleşme beraberinde kırsal kesimde işsizlik ve şehirlere göçü tetiklemiştir. işte türkiye'de gecekondulaşmanın temelleri bu noktada atılmaktadır.

    27 mayıs ihtilali ve beraberinde gelen "planlı ekonomi" yılları türkiye'de 1962'den 80'li yıllara kadar ithal ikameci sanayileşmeye dayalı ekonomi politiğini hayata sokmuştur. yani kısaca tanımlarsak; dışarıdan ithal ettiğin ürünü artık etme, içeriden temin et politikası. bu ekonomi politiği o dönem ülke için büyük umuttu. temelleri menderes'in son dönemlerinde tıkanma sebebiyle zorunlu olarak atılmıştı. darbeden sonra ise kurumsal anlamda, iç talebi karşılamaya yönelik, korumacı ve kökleri 1930'lu yıllarda atılan devlet destekli sanayi mirasıyla bütünleşen bir ekonomik gelişim planı oluşturuldu.

    işte bu iç talebe yönelik sanayi girişimi için adı üstünde bir "iç talep" gerekliydi. bunun için de en ideal kesim kentlere göç eden ve edecek olan kırsal kesimdi. kırsaldan gelen bu kesim önce kurulan fabrikalarda istihdam edilmeye başlandı. ardından artan gelirleriyle birlikte "tüketim" ekonomisine katkıda bulunup paranın şehirlerde dönmesine katkı sağladılar. ayrıca bu insanlar aynı zamanda köylerdeki topraklarını satmamış kişilerdi. bu da gelir durumlarının görece daha iyi olmasına veya en azından kendilerine şehirlerde teklif edilen işlerde fiyatlar açısından pazarlık yapabilmelerine olanak sağlıyordu. bu sayede o dönem ücretlerde de artış söz konusu olmuştu. gelir durumu artan, çalışan ve tüketen bu kesim, 50'li yıllarda oluşturdukları gecekondularda iyileştirme, kat çıkma gibi eklentiler yaptılar.

    60'lı ve 70'li yıllarda çok partili sistemin getirdiği popülist söylemler ve oy kaygısı hükümetleri bu gecekondulara tapular verme yani bu yapıları kalıcı hale getirme politikalarına sürükledi. örneğin 1966'da 775 sayılı yasa ile gecekondunun varlığı resmen kabul edilmiş, kentte yerleşebilmesine yönelik resmi imkanlar ve kurallar getirilmiş olup 1950’lerde derme çatma, tek çatıdan oluşan ve altyapısı bulunmayan bu gecekondular kanun ve aflarla hem altyapısına kavuşmuş hem de meşruiyet kazanarak rant kazanma aracına dönüşmüştü. böylece gecekondu sahipleri ise her açıdan devletle pazarlık yapabilme kuvvetine erişmişti. çünkü sistemin can damarı devlet dairelerindeki nispeten daha eğitimli ve kültürlü memur/bürokrat kesim değil sanayide çalışan bu kişilerle gurbetçilerden gelen dövizlerdi (bu başka girdinin konusu).

    özetle türkiye cumhuriyeti'nde sanayileşmiş büyük kentler, 50li yılların ikinci yarısından itibaren başlayan gecekondulaşma sürecini 60'lı ve 70'li yıllarda o dönem kalıcı halde benimsemek zorunda kalmışlardır. zamanla genişleyen kent sınırlarıyla birlikte bu yapılar şehir içlerinde kalmış hatta apartmanlaşmalar başlamıştır. bu da zaten pek de başarılı olmadığımız şehir planlama ve kentleşme serüvenimizin acı bir tecrübesi olarak tarihe yazılmıştır.

    türkiye'nin yine bu yıllarda kendisine benzer diğer ükelere nazaran işçi ücretleri, sosyal güvenlik sistemi ve güvenceler açısından daha iyi seviyelerde olması da direkt olarak ithal ikameci ekonomi politiği ve 61 anayasasının getirdiği düzenlemelerle ilişkilidir. bu da bizlere sosyal devlet anlayışı ve sendikal hakların türkiye tarihinde gecekondulaşma ile yaşadığı ilginç paralelliği göstermektedir.

    edit: anayasa 61 olarak düzeltildi.