hesabın var mı? giriş yap

  • iyi de aga; adamlarin karsisina cikip adamlara nazi dediniz lan 2017 yilinda. ustelik bunu soyleyen adam da erdogan yani. ben anlamiyorum ki sonra sizi boyle kapak edince niye boyle sesiniz hirlamaya basliyor yine.

    hep bir magdursunuz

    tanim: hakedene iyi kapak olan kapaktir.

  • eğer tanımadığım biri ile telefon konuşması yapacaksam aradığım kişinin adını soyadını söyler, görüşmek istediğimi iletirim telefonu açana.
    şaziment isminde bir müşteriyi arayacağım, soyadını sormadım, kaç tane olabilir ki diye makarasını bile yaptım.
    şaziment hanımla görüşebilir miyim dedim, soyadını sordu telefonu açan kişi. üç şaziment varmış şirkette.

  • yedi yıl önce ülkemizde polisler, ali ismail korkmaz'ı döve döve öldürdüler. döve döve. hiçbir suçu, günahı, yanlışı yoktu. daha iyi bir yaşam istediği için öldürüldü.

    almanya'da gerçekleşen bilmediğim bir olay üzerinden nefret kusacak değilim. ama o zamanlar tepki göstermeyenlerin şimdi dış güçler demesi de gülünç olur. kendi ülkesinde medeniyet olmayan bizler, başka ülkelerin asayişlerine had bildirebilecek mertebede değiliz.

  • bazen artislik yapıcam derken insanı gülme krizlerine sokan kasiyerdir..

    + merhaba ben bir adet çikın rep istiyorum(chicken wrap)
    - çikın reyp mi? (chicken rape)
    + ahaha ne günahı var lan tavuğun!

    10 yil sonra gelen edit: en cok begenilen entrymin bu olmasindan dolayi bir durum raporu vereyim dedim. bir süredir et yemiyorum ve süt ürünlerini de olabildigince az tüketmeye calisiyorum. hem dünyamizin amina koydugumuzdan ve gelecekte ciddi bir yiyecek, temiz hava, su ve benzeri pek cok sorunu yasayacagimizdan, hem de hapir hupur mideye indirdigimiz en boktan sartlar altinda katledilen hayvan lesi yemeyi etik sebeplerden dolayi hayatimdan cikarmak icin. yani demek ki, belki de yukarida bahsettigim fast food kasiyeri hanim "çikın reyp" diyerek dogru bir sey demis, ukala ve cahil olan benmisim.

  • latince "concertare" - çarpışmak, rekabet etmek, yarışmak anlamına gelen, solo çalgı ve orkestra için yazılmış virtüözite karakterli enstrümantal eserdir.

    16. yüzyılın sonlarına doğru vokal kilise müziği aracılığıyla ortaya çıkmıştır. venedik okulunun büyük temsilcisi giovanni gabrieli, enstrümantal eşlikle seslenen dini yapıtlarında iki koronun arasında yankılar, dinamik karşılaşmalar ve yarışlar kullanmıştır.

    solo çalgı için ilk konçerto, italyan barok bestecisi giuseppe torelli tarafından yazılmıştır. daha sonra corelli, vivaldi, bach ve handel gibi bestecilerle birlikte konçerto büyük bir gelişim sürecine girmiştir. klasik dönemde haydn ve mozart'ın öncülüğünü ettiği yeni formal yapı ile birlikte, zirvesini beethoven ile yaşayan konçerto, daha sonra neredeyse tüm besteciler tarafından kullanılan bir müzik biçimi haline gelmiştir.

    konçerto, klasik-romantik geleneklere göre üç veya dört bölümlü olarak bestelenir. ilk bölüm genelde sonat allegrosu formunda olmaktadır. ilk olarak liszt, üç yada dört bölümlü kurguyu tek bir bölüme indirgeyerek farklı bir konçerto geleneği başlatmış ve saint-saens gibi dönem bestecileri bu yeni gelişmeyle tek bölümlü konçertolar yazmışlardır.

    büyük rus besteci çaykovski, konçertoyu şöyle tanımlar: "bu müzikte söz konusu olan iki eş değer kuvvettir. yani tükenmez tınılarla zengin ve son derece kudretli orkestra ve onunla mücadele ederek galip gelen küçük, gösterişsiz fakat ruhen güçlü olan bir rakip."

    konçertoda kadansı ilk kullanan besteci beethoven olmuştur. romantik dönemde yazılan konçertolar, çalgı tekniğini aklın alamayacağı derecede genişletmiştir. bu dönemde özellikle schumann, brahms, çaykovski, chopin ve saint-saens gibi bestecilerin konçertoları önemli yer tutmaktadır. fakat rahmaninof'un piyano konçertoları, tüm müzik literatüründe ayrı bir öneme sahiptir. bu eserler, konçerto biçimine yeni bir nitelik kazandırmıştır. bestecinin bu yapıtları aslında solo piyano ve orkestra için senfonilerdir. senfonideki dramaturji ve büyük kurgu, bu eserlerin temelini oluşturmaktadır ve senfonik konçertant türüne kapı aralamıştır.

    20. yüzyıl bestecileri de konçerto tarzına yeni bir soluk getirmek için sürekli çabalamışlardır. ravel, prokofyef, bartok gibi besteciler son derece parlak ve üstün nitelikli eserler vermişlerdir. hatta ravel ve prokofiev sırf sol el için piyano konçertoları bestelemişler, gershwin blues etkileri taşıyan bir piyano konçertosu ve rhapsody in blue adlı eserini yazmıştır.

    stravinski, şostakoviç, berg gibi besteciler de bu dönemde dikkate alınması gereken konçertolar bestelemişlerdir. türk bestecilerden ulvi cemal erkin ve ahmet adnan saygun'un yazdığı muhtelif konçertolar, bu yüzyılda parmakla gösterilen yapıtlar arasında başı çekmektedir.

  • orjinal adı kokaku kidotai, ingilizce çevirisi mobile armored riot police olan. masamune shirow tarafından ilk kez 1989 de young magazinde yayınlanan aynı isimli manga'dan uyarlanan 1995 yapımı mamoru oshii tarafından yönetilmiş cyber-punk bir animedir. manga'sının çok ses getirmesi üzerine çekilen bu anime, manga'sından daha fazla ses getirmeyi başarıp, çoğu cyber-punk yapımına ön ayak olmuştur (en bilineni `the matrix`). sadece bir action ve science fiction filmi olmaktan çıkıp çok farklı yönlere eğilim göstermesi yönetmenin ustalığı ile ilgili olan bir konudur. kabuğun içindeki ruh anlamına gelen gelen ghost in the shell, içerdiği felsefe ve psikolojik olgulardan dolayı japonya'da bazı üniversitelerde artık eğitim amaçlı kullanılıyor bile kullanılıyor. manga'sında kesin bir yer belirtilmemiş olsada rivayete göre kobe şehrinde yani mangasının yaratıcısı masamune shirow'un yaşadığı yer olarak söylenir. film'inde ise asya kültürü ( genel olarak çin) kullanılmıştır. ilk gösteriminde istenilen ilgi görmeyen film sonralalarda blade runnergibi kült olma yolunda ilerlemiş ve bunu başarmıştır da.
    konusu, birim 9 isminde gizli bir bölümün " kuklacı (puppet master)" olarak bilinen bir hacker'ın peşine düşüp onu yakalamasını ele alıyor.kovalamaca sonucunda asıl önemli olan anakarakter binbaşı kusanagi'nin, insan ve cyborg arasındaki tek farkın " ruh" olup olmamasını sorgulamasıdır. açılış sahnesinde geçen " beyninde çok ses var " cümlesinin üstüne binbaşının " adet dönemim geldi " demesei en akılda kalıcı noktalardan biridir . bu konuşmanın sonunda akılda kalan soru " binbaşı acaba insanları hor görüp onlarla alay mı ediyor? yoksa binbaşı aslında ne kadar insan olmadığnı (kanama "canlı" bir varlığa ait bir durum olduğundan) ama olmak istediğini mi gösteriyor bize". akılda kalıcı en önemli noktalardan biride ayrıca binbaşının nerdeyse hiçbir zaman göz kırpmıyor olmasıdır. yönetmen bunu " kusanaginin bir " kukla olarak gösterme " durumundan ibaret olduğunu söylemiştir.

    filmin sonraki yıllarda (teknoloji hayatımıza girdikçe aslında) inanılmaz bir sükse yaratması sonucu: ghost in the shell 2: innocence, ghost in the shell: stand alone complex solid state society, ghost in the shell: stand alone complex, ghost in the shell: stand alone complex 2nd gig, ghost in the shell: individual eleven, ghost in the shell: the laughing man ve son olarak ilk filmin remake'i olan ghost in the shell 2.0 (iki film arasındaki farklar; çizim kalitesinin geliştirilmiş olması ve bazı sahne ve konuşmaların kaldırılıp yerine yeni sahneler konması ayrıca seslendirme sanatçılarının (seyu) bazılarının değişmesinden ibaret) diye devam ve ara filmleri çekilmiştir. devam filmlerinin nerdeyse hiç biri ilk film kadar " derin " bir anlam gütmemesindenmidir nedir, diğer filmlerde çok sevilmesine karşın, ilgi herzaman ilk filmde kalmıştır. özellikle ghost in the shell 2: innocence filminden sonra yapılan çoğu yapım felsefe ve psikoloji'den çok siyaset konusunu ele almıştır.

  • --- spoiler ---

    temperli cam oyununda camcı abinin misketi bolmuş gibi atması çok saçmaydı. güç bela bir tane cisim bulmuşsun, o da önceki oyundan kalan bir misket. belli ki adam onu cebellezi etmiş. camcı abi anında fırlatıp "daha yok mu, diğerine de atacam" diyor.

    altındaki cam temperli işte. önce ona atsana misketi. vücut ağırlığı sesi keser diye düşünüyorsan da misketi fırlat, düşmeden önce zıpla işte. en azından temperlinin çıkardığı sesi bilirdin.

    --- spoiler ---

  • haha video güzel, togg'un özeli dışında üretim videolarını izlemeyi severim. ortaya logo koymalarının sebebi sanırım bu tarz videolar stock görseller olarak kullanılmaya müsaittir.

    entry'ler sitem dolu ve bunun nedeni bildiğiniz 100% özel sermaye yani turkcell,zorlu, bmc gibi şirketlerle hayata geçen projeyi iktidar partisinin "akp araba üretiyor, vooaaahh" diye paylaşmasıdır. akp'nin cebinden çıkarıp araba üretiyormuş gibi kastığı siyasetin bu kadar para harcanan bu ticari faaliyete vereceği zararları anlatmak isterim. (ki akp'nin bunları umursadığını sanmıyorum)

    bu proje sırf akp ile siyasete alet edildiği için iç pazarda bunun olumsuz etkilerini çok yaşayacak.(genellikle iç pazarda tutunamayan projeler dış pazara da tutunamaz) togg=akp algısı oluşacağı için akp'ye oy vermeyen demiyorum bizzat nefret eden 50% ve fazlası nüfus kafadan bu arabayı almayacak. bu arabayı gördüğünüz yerde " akp'li" düşüncesi kafanıza zuhur edecek. bunun bi ticari marka için ne kadar berbat olduğunu biliyor musunuz?

    özellikle akp iktidardan düştüğünde, bağımsız yargı ve medya tarafından dökülecek kirli çamaşırlar ve açılan dosyalar ile bu marka çok talihsiz bir duruma düşecektir. o yüzden 100% yerli olmasa da 100% akp siyasetine alet edilmiş bu projeye yatırım yapan şirketlere vah vah diyorum. olsun yine de bir tecrübe işte, bir girişim.