ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
fernando muslera
-
dünyanın en iyi kalecilerinden biri olduğunu idrak etmek için galatasaraylıların konuşmasına bile gerek olmayan tip.
gerekli olan şey sadece bir adet beyindir. zira bildiğim kadarıyla opta sports ile çalışan maçkolik'te yer alan sezon istatistikleri şu şekildedir:
ceza sahası içi kurtarma yüzdesi: 63%
ceza sahası dışı kurtarma yüzdesi: 93%
ortalama kurtarma yüzdesi: 76%
ne kadar anlamlı olduğunu idrak etmek için bazı isimlerden örnek vereyim:
manuel neuer
ceza sahası içi: 74%
ceza sahası dışı: 90%
ortalama: 79%
david de gea
ceza sahası içi: 66%
ceza sahası dışı: 86%
ortalama: 72%
salvatore sirigu
ceza sahası içi: 62%
ceza sahası dışı: 88%
ortalama: 72%
joe hart
ceza sahası içi: 65%
ceza sahası dışı: 86%
ortalama: 72%
thibaut courtois
ceza sahası içi: 62%
ceza sahası dışı: 87%
ortalama: 71%
bernd leno
ceza sahası içi: 66%
ceza sahası dışı: 80%
ortalama: 71%
hugo lloris
ceza sahası içi: 64%
ceza sahası dışı: 84%
ortalama: 69%
şimdi "tamam da o liglerin forvetleri bizim ligden daha kaliteli" denilecek olursa, beynin bu takdir ettiğim kullanımının aşağıdaki isimleri hatırlatmakla desteklenmesini tavsiye ederim:
1. boateng, kompany, thiago silva, javi martinez, benatia, david alaba, azpilicueta, filipe luis, cahill, david luiz, mangala
2. sabri sarıoğlu, semih kaya, aurelien chedjou, alex telles, hakan balta, tarık çamdal
ek: kıyaslamada baz olarak dünyanın en pahalı ve bilindik kalecileri ele alınıp aralarındaki fark gösterilmiştir. edirne'nin batısında yıllardır bazı nedenlerle maç yapamamış kişileri de işin içine katacaksak elbette yine işbu kaynağa göre dünyanın en iyisi olarak gimnasia la plata'lı fernando monetti, river plate'li marcelo barovero, lillestrom'lü arnold origi otieno veya uluslararası bilinirliği bunlardan farklı olmayan fenerbahçe'li volkan demirel'i gösterebiliriz. ancak şu anda bunu yazdığımız site antu değil de ekşisözlük olduğu için böyle akıl dışı hareketler yapmıyor, kıyas kabul etmeyen insanları ve istisnai olarak bazı hayvan türlerini* işin içine katmıyoruz.
13 ocak 2024 5m migros kayseri rezilliği
-
şunu kaçırıyorsunuz, olay (bkz: kayseri)'de gerçekleşiyor.
kapıyı tutan erkeğe bir teşekkür bile etmeyen kız
-
teşekkür değil de, sen kapıyı tutarken elini uzatmayıp sanki senin görevin oymuş gibi geçip giden kadın/erkek dallamalar var yaaa.. kapıyı suratlarına bırakın.
yıllar sonra gelen edit: bu kapıyı surata bırakmaktan daha iyiymiş.
https://twitter.com/…tatus/1127740242310631432?s=19
ülkece de bu turnuvaya hazırlanamadık
-
aynen ya bizim primler de yatmadı, ben de iyice bıraktım milli takımı.
hocam beni değiştir.
(bkz: ulan ayıptır be)
hoşlanılan kızın whatsapp'tan gönderdiği son mesaj
-
unut işte
en sağlıkçısı
lısı
kibar feyzo
-
sinemada da brecht epiği yapılabileceğini gösteren film. tiyatro oyunu gibi akar. anlatıcımız mahkemeye çıkarılmış olan feyzo'dur. anlatır anlatır... bütün bu anlatının arasında ekrandan sloganlar izleriz. "işçiler kardeş patron kalleş", "kahrolsun faşizm" gibi. sonunda da feyzo ağalık düzenini hakime şikayet eder. son bölümde "sen devletsin, sen bilirsin, sen söyle babam, suç kimde?" dediği anda, hakimin biz olduğumuzu, bir yargıya varmamız gerektiğini, bu yargı ışığında kendi hayatımızda bu tür sorunlar gördüğümüzde müdahale etmemiz gerektiğini anlarız. brecht mumla arasa kendi teoremini özetleyebilecek ancak bu kadar güzel bir film bulabilirdi.
bu film 88'lere kadar yasaklıydı. o tarihlere kadar aynen şimdiki gibi kemal sunal'ın filmlerine ezber olan bizler, 88 senesinde (yanılmıyosam) bu filmin yasağının kaldırılmasıyla, yepyeni bir film gibi izlemiştik. ancak filmin yasağının kaldırılması benim hep canımı sıkmıştı. çünkü 80'lerden beri süren apolitikleştirme sürecinin tamamlandığını, artık tam anlamıyla apolitikleştiğimizi, bu filmin artık "zararsız" hale gelmesi suratlarımıza çarpmıştı. sonuç? filmin zamanında yasaklanmasına neden olan tüm bu göndermeleri ve laf sokmaları, dürtmeleri "gülerek" izlemiş, ağzımızın kenarından sızan "apolitik" salyaları silmiş, yaşantımıza aynen devam etmiştik. zararsızdık artık. ne güzeldi...
yaran diyaloglar
-
internet cafeye polis baskın yapar ve counter strike oynayan çocuklardan birinin yanına gelir:
+ver bakim kimliğini.
-abi kimliğim yanımda değil valla.
+ulan kimlik olmadan ben ne biliyim terörist misin nesin?
-yok abi. ben kantırım zaten.
uykusuz dergisinin paylaştığı ırkçı karikatür
-
uzatılan şey çay yerine muz olsaydı ırkçılık damgası vurulabilecek iken, sıklıkla kullanılan dudak payı kalıbını zenci dudağı ile birleştirmek ırkçılık değil ince görmektir..
ha ben zencinin olduğu yerde hiç ince görmedim derseniz bilemem..