hesabın var mı? giriş yap

  • kendisine ait olmayan, kirasını ödemediği için üst kullanım hakkını bile kaybetmiş olması gereken araziyi devlete hibe ettiğini zanneden galatasaraylı arkadaşım, gel sana bir çift sözüm var;

    "biliyorum ki senin sıkıntın aslında stadı kimin yaptığı falan değil. sen basiretsiz yönetimler yüzünden stadının mecidiyeköy'den allahın dağına gitmesine çok üzülüyorsun. türkiye'de 2 takım kendi stadını kendi gücüyle, kendi yerinde yenileyebildi; beşiktaş ve fenerbahçe. diğer bütün takımlar yerinden yurdundan olup stat sahibi oldu. sen beşiktaş ve fenerbahçe ile aynı kefeye giremedin. eskişehirspor, antalyaspor, bursaspor, konyaspor vs.. ile aynı kefedesin. senin gücün, stadını mecidiyeköy'de yapmaya yetmedi.

    yıllar geçecek, beşiktaş boğaz kenarında, fenerbahçe bağdat caddesinde, kendi semtlerinde maça çıkarken, sen seyrantepe'ye gideceksin. beşiktaş ve fenerbahçe köklerinin olduğu yerde, kendi semtinde kendi taraftarı ile büyürken, sen otoban kenarında ruhsuz beton yığını stadında olacaksın. 50 sene sonra bile bu gerçekle yaşıyor olacaksın.

    seni anlıyor ve sana hak veriyorum. ben de olsam çok üzülürdüm."

  • 1488 yılında çukurova'da vuku bulan bir savaştır. bölgede hakimiyet kurmak isteyen osmanlılar ile memlükler karşı karşıya gelmiştir. 1485-1490 osmanlı memlük savaşı'nın bir safhasıdır.

    ikinci mehmet devrinde osmanlı hakimiyeti anadolu sahasında fazlasıyla yayılmıştı; karadeniz kıyıları alınmış, otlukbeli savaşı'nda akkoyunlular adeta anadolu'dan süpürülmüş, karamanoğullarının da nüfuzu iyice kırılmıştı. bu gelişmeler, anadolu'da nüfuzu bulunan bir diğer hanedan olan memlüklerin aleyhine olan gelişmelerdi. iki devleti karşı karşıya getiren bir başka mesele de ''islam dünyasının hamisi kim'' meselesi idi. konstantinopolis'i ele geçiren ve avrupa topraklarında gazadan gazaya koşan osmanlıların islam dünyasındaki prestiji günden güne artmaktaydı. memlükler ise uzun zamandır kutsal olarak addedilen toprakların* hakimiydi. osmanlıların bu denli güçlenmesi, bu mesele özelinde de memlüklerin aleyhineydi.

    ikinci mehmet saltanatının son demlerinde iki ülke arasındaki gerginlik git gide artmaya başlamıştı. memlük sultanı kayıtbay, hindistan'dan dönen bir osmanlı elçisini alıkoymuştu. bunun üzerine savaş çanları çalmaya başlamıştı ki ikinci mehmet hayatını kaybetti. bu vefattan sonra osmanlı devleti'nde taht değişikliği süreci sancılı geçti. ikinci bayezit, kardeşi cem sultan'ı mağlup ederek osmanlı'nın yeni sultanı olmayı başardı. yenilen cem sultan'ın sığındığı adreslerden biri de memlük toprakları olmuştu. bu olay, iki ülke arasındaki gerginliğin iyice artmasına sebep oldu.

    osmanlı'da taht değişikliğinin yaşandığı 1481 senesi itibariyle sınırlar şu şekildeydi: görsel haritada da görüldüğü üzere iki ülke arasında bir nevi tampon vazifesi gören beylikler mevcuttu. bu beyliklerden dulkadiroğulları osmanlılara, ramazanoğulları da memlüklere tabi durumdaydı. kısa süre içinde sınır bölgesinde çatışmalar yaşanmaya başladı. memlükler ile dulkadiroğulları arasında çıkan çatışmalara çok geçmeden osmanlı da müdahil oldu. 1485 senesinde de ikinci bayezit, memlüklerle savaşma kararı aldı.

    savaşın başlamasıyla çukurova topraklarında çok büyük ve bir o kadar da kanlı çarpışmalar yaşandı. iki ülke de bu topraklarda kesin bir hakimiyet kuramıyordu; savaş uzuyordu, bölge devamlı el değiştiriyordu. hal böyleyken, 1487 senesinde ikinci bayezit, bölgede kesin bir hakimiyet kurması için vezir-i azam davut paşa komutasındaki büyük bir orduyu bölgeye gönderdi. paşa, memlüklere bağlı varsaklarla turgutoğullarını ezip, bölgedeki aşiret reislerini itaat altına alıp, adana ile tarsus'u osmanlı hakimiyetine sokmayı başardı.

    1488'e gelindiğinde ikinci bayezit, bölgedeki hakimiyetini kuvvetlendirmek adına hem donanmasını hem de vezir hadım ali paşa'yı bölgeye gönderdi. vezir, namrun'u ele geçirip, ramazanoğulları'nın kuvvetlerini dağıtıp, bölgeyi tekrar kontrol altına aldı. ardından da ayas, anazarva ve kozan kalelerini ele geçirdi. osmanlı ordusu bölgeye iyice hakim olmaya başlayınca, memlük sultanı kayıtbay oldukça büyük bir ordu toplayıp, bölgeye gönderdi. emir özbek komutasındaki bu ordu adana'ya doğru yürüdüğü esnada, orduya, osmanlı taarruzundan kaçan ramazanoğulları, turgutoğulları kuvvetleri ve bazı türkmen beyleri de katıldı. velhasıl büyük memlük ordusu ağustos ortalarında ayas üzerinden çukurova'ya giriş yaptı. ardından ceyhan ve seyhan nehirlerini aşıp, adana-tarsus arasında yer alan ağaçayırı mevkiine konuşlanıp, kamp kurdu. memlük ordusunun bu ilerleyişi esnasında vezir hadım ali paşa, ordusunu derleyip, toparlayıp, savaşa hazır hale getirmekle meşguldü. memlük ordusunun ağaçayırı'nda kamp kurduğu haberini alınca da ordusunu harekete geçirdi. -bu noktada ayrı bir parantez açmakta fayda var. bu savaş sürecinde bölgenin kilit isimlerinden biri de dulkadiroğullarının beyi alaüddevle bozkurt bey idi. kendisi, çıkarları doğrultusunda devamlı ikili oynamaktaydı. memlük komutanı, alaüddevle bey'e ordusuna katılması yönünde çağrı yapmıştı fakat alaüddevle onu oyalamayı başarmıştı. diğer yandan osmanlıların tarafında da doğrudan yer almamıştı. kendisini savaşın dışında tutmayı başarmıştı- velhasıl 16 ağustos günü iki ordu ağaçayırı'nda karşı karşıya geldi. osmanlı kuvvetleri büyük memlük ordusu karşısında fazla direnç gösteremedi, bozguna uğrayıp, dağıldı. kaçan osmanlı askerlerinin bir kısmı adana'ya sığındı. memlük ordusu zaferden sonra ilerleyişini sürdürüp, adana'ya ulaştı. şehri kuşatıp ele geçirdi. buraya sığınan osmanlı askerlerini katletti. diğer yandan memlük ordusunun bir kısmı da tarsus'a yönelip, burayı ele geçirdi.

    bu savaş, çukurova'daki memlük hakimiyetini kesinleştirmiş oldu. çukurova'ya yerleşen memlük kuvvetleri akınlarını sürdürüp, niğde-karaman bölgesine kadar ulaştı. bir vakit sonra ikinci bayezit, memlüklerin çukurova'daki hakimiyetini kabullenmek zorunda kaldı ve barış yapmak istedi. memlüklerde ise uzun soluklu savaş ekonomiye de ağır bir darbe vurmuştu. devlet hazinesinin bu savaşın yükünü daha fazla kaldıracak gücü kalmamıştı. bu nedenle de barışa yanaştı. 1491 yılında iki devlet anlaştı. bu antlaşmayla tarsus ve adana memlüklerin oldu. gülek kalesi de iki ülkenin sınırı oldu.

    kaynaklar:
    + fatma akkuş yiğit - ''osmanlı-memlûk mücadelesinde beş yıl savaşları'' makalesi.
    + ismail hakkı uzunçarşılı - osmanlı tarihi - cilt: 2 - türk tarih kurumu yayınları.
    + refet yinanç - dulkadir beyliği - türk tarih kurumu yayınları .

  • üşenmedim okudum. iyi ki okumuşum*

    otobüste yanımdaki kız feci osurdu benden başka
    kimse anlamadı onun osurduğunu çünkü yan
    yanaydık ve kendi kıç bölgemde titreşimi hissettim.
    çok güzel kızdı aslında böyle bir şey yapması beni
    üzmüştü. daha sonra koku hafiften yayılmaya ve
    kız da bunun farkında olduğu için kızarmaya başladı.
    tabi ben hiç durur muyum ? hemen camı açtım ve
    ayağa kalkarak; hanımlar beyler, az önce talihsiz bir
    şekilde minibüsün içine osurdum. burnunuza çürük
    kavun kokusu gelebilir, aldırış etmeyin. siz hiç
    osurmadınız mı ? sen şoför amca, akşam televizyonun karşısına yatıp ntv sporu açtığın
    zaman, burnunu karıştırırken hiç inletmedin mi
    ortalığı? çocukların odada gülmedi mi hiç ? sen,
    şişman olan kız. sen hiç deprem etkisi yaratmadın
    mı zeminde ? klozeti parçalamadın mı hiç ? beni hor
    görmeyin arkadaşlar, evet osurdum, ama bilinçli değildim. sadece, osurdum. diyerek gözyaşlarımla
    beraber oturdum. yavaştan bir alkış sesiyle beraber
    yıkıldı minibüs. şoför deli gibi kornaya basıyor ve
    herkes zart zurt osuruyordu sonra yanımdaki kızla
    göz göze geldik. gözlerini kapatıp bana doğru
    eğildi. heyecandan kalbim çıkacak gibi olmuştu. ben de gözlerimi hafif kapatıp eğildim. ağzını uzattı
    hafif araladı, yaklaştık.. gargh diye bi geğirdi amk
    kevaşesi kendimden geçtim. direkt gömdüm
    kafayı, müsait bi yerde indim. iyi yapmışmıyım
    beyler ?

  • bu ikisi arasında kesinlikle doğru orantı vardır. farkındalığınız ne kadar artarsa o kadar yalnızlaşıyor ve kafa dengi insan bulmakta zorlanıyorsunuz. etrafınızdaki insanların yaptığı çoğu şey boş ve anlamsız gelmeye başlıyor. hatta dönüp geçmişinize baktığınız zaman kendinizin de ne kadar boş birisi olduğunuz yüzünüze tokat gibi çarpıyor ve zamanında ben de dışarıdan böyle mi gözüküyordum diye kendinizle ufak bir çatışma yaşıyorsunuz.

    fakat bu durumun en güzel yanı ise bu durumun farkına varmış olmanız. işte tam bu farkındalık noktası sizin yalnızlığınızın kesiştiği nokta oluyor. bundan sonra hayatınıza alacağınız insanları adeta bir elekten geçirir gibi sorgulamaya başlıyorsunuz.

    sizi mutlu ve mutsuz eden şeyleri daha net ayırt edebiliyor, hangi tarzda insanların size iyi hissettireceğinin ayrımını daha iyi yapabiliyorsunuz.

    insanın kendisine yapabileceği en iyi şeylerden birisi budur. farkındalığınız arttıkça kendinizi daha iyi tanıyor ve aslında etrafınızdaki insanlarla çok yüzeysel ve saçma ilişkiler kurduğunuzun farkına varıp kendinizin kıymetini daha iyi biliyorsunuz. bu durum da beraberinde güçlü olmayı getiriyor.

    çünkü sahte ilişkiler yerine kaliteli ve bilinçli bir yalnızlık her zaman daha iyidir.

  • "yabancı bir yere gittiğimde elimi yüzümü yıkadıktan sonra tedirgince kullandığım o havlunun,
    yüzümü en temiz yeridir diye sildiğim en ücra köşesi, ya herkesin aynı düşünceyle sildiği yerse?" diye düşünüp kafayı yiyorum.

  • ulan atalarından hiç mi birşey öğrenmedin libos gotlu avrupalı ? doksene kafasından aşağı kızgın yağı ?

  • din sınavlarında kağıdın tepesine bismillahirrahmanirrahim yazınca ekstradan bi on puan alınması, gözü dönen bi elemanın sınav kağıdına arapça bismillahirrahmanirrahim yazması ve o sınavdan 1000 (yazıyla bin) alması.