ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sevilmediğini fark edip görmezden gelmek
-
kabul ettiğin an kendine bile boyun eğip, sırtını zorla dönüp, hayatına devam etmek zorunda kalacağından, o yalnızlık / acı \ şaşkınlık üçgeninde hapsolup sıkışacağından, zamanı durdurmaya, atlatmaya, kandırmaya uğraşırsın..
bütün umut kırıntılarını bile tüketmişken ve görmek istemediğin, gözlerinin önünde kocaman pankart açmışken, kafanı çevireceğin, bakışlarını kaçıracağın hiç bir yer kalmamışken, gözlerini kaparsın..
durmadan kulağına pollyanna replikleri fısıldayan "iç ses"in bile susmuş, bütün ihtimaller kurumuş ve sen kendini kandırmaktan bile yorulmuşken, elin telefona, kapı ziline, mail adresine gider nedense..
sanki bunca zaman, zaman sana yalan söylemiş, bir daha denersen bütün boyaları dökülecekmiş ve o filmlerdeki mutlu son birden gelecekmiş gibi içine bir huzur dolar nedense..
her seferinde zorlamaktan bıktığın kapalı kapılar senden haberdar bile değilken belki, daha kötüsü yukardan seni izleyip, sinsi sinsi gülerken "o", sen kendini bile görmezden gelirsin..konuşmaya gelince yerleri yerinden oynatan "ego"n, "gurur"un ve dik kuyruğun..hiç biri yerinde değildir nedense..
sessizliğin göbeğinde, kulağında koca kulaklıklar, açmışsın sesini sonuna kadar, sana dönen gözleri görmezden gelir, kendi kendini eğlersin..
uzun bir uyku olsa..uyandığında "hiç yaşanamamış olan, hiç yaşanmamış olsa"dır tek dileğin..
zafer havalimanı'na dört ayda 61 yolcunun uğraması
-
ak partinin vatan hainliklerine tekrar yeniden bir ornek.
(bkz: türk halkı 25 yıl boyunca müteahhitlere çalışacak)
cozummu ise belli (bkz: beşli çetenin projelerini kamulaştıracağız)
bir mhp'li olarak erken seçimde oyum akp'nin
-
(bkz: aktroll)
--- spoiler ---
fuatavni ?@fuatavni_f 13h13 hours ago
20. mhp ile koalisyon seçeneğine karar verildiği an mhp görünümlü akp trolleri akp-mhp koalisyonu şart kampanyasına başlayacaklar.
fuatavni ?@fuatavni_f 13h13 hours ago
18. kendilerini mhp'li gösteren akp'li troller, mhp chp koalisyon kurarsa bir daha mhp'ye oy vermem' diyecek.
--- spoiler ---
patronun asgari ücretin 300 tl sini geri istemesi
-
yazacak bir şey bulamıyorsan yazma arkadaşım, "bir şey yazamıyorum" diye entry mi olur amk?
köpek
-
köpeğimiz asla tut getir oyununu öğrenemedi. attığımız şeyi yakalıyor ama bize getirmiyor. tam tersine alıp kaçıyor bizim onu kovalamamızı istiyor. "getir!" diyorsun getirmiyor. "gel!" diyorsun attığın topu bırakıp geliyor. biz de "herhalde aptal biraz ondan" diye düşünüyorduk.
aptal olduğunu düşünmemizin bir diğer sebebi de topunu sürekli tv sehpasının altına kaçırması. sürekli salonda tv sehpasının orada oynuyor ve illa ki bir noktada top sehpanın altına kaçıyor. sonra başlıyor ağlamaya. biz de mecburen her seferinde işimizi bırakıp gidip topu çıkarıp ona geri veriyoruz. ama üzülüyoruz tabi bir yandan "ne kadar aptal köpeğimiz var şunun sehpa altına kaçacağını öğrenemedi" diye.
bugün fark ettim ki köpek bizle tut getir oynuyo lan. o topu atıyo biz getiriyoruz. bunu da bir tek top sehpa altına kaçtığında yaptığımızdan bilerek hep orada oynuyor. biraz oynar gibi yapıp topu ittiriveriyo sehpa altına. sonra iki üç ağlama sonrası biz getiriyoruz. resmen bizim ona öğretemediğimiz şeyi o bize öğretti. sadece tut getir de öğretmedi bir şey nasıl öğretilir konusunda iyi de bir ders verdi şerefsiz köpek.
şimdi kendimi baya aptal hissediyorum. adi köpek.
20 yıldır ölü halde teknesiyle dünyayı gezen adam
-
tekne de 40 metre değil 40 feet'tir. o da yaklaşık 12 metre eder.
kuru yük gemisi mi lan bu.
ambulansa yol vermeyen sürücünün yakalanması
-
819 tl çok olmuş. “bir daha olmasın” deyip parmak sallamak yeterdi.
otobüste yaşanan dumur olaylar
-
otobüs değil ama iki gün önce dolmuş versiyonunu yaşadım.
ayakta da yolcu var; balık istifi ilerliyoruz.
önümüz açık, inecek yolcu da yok ama şoför zönk diye durdu. sonra kapıyı açıp geriye doğru koşmaya başladı. arka camdan izliyoruz adam baya baya gittiğimiz yönün aksine doğru depar atıyor.
içerdeki teyzeler cıkcıklıyor. bi tanesi “ay terk etti bizi” deyip dizine vurunca kayış koptu. ergen bebeler “piston aşşaa” deyip gülüyorlar. her kafadan bi ses geliyor: bi haber vermeden gidilir miymiş, bari paraları alıp kaçsaymış üstümüze niye bırakmış, biri mi ölmüş, galiba karısı aldatmış duyunca delirmiş… neyse hemen arabayı sürecek vekil tayin ettiler, vekile güvenmeyip paralara göz kulak olacak yaşlı bi amcayı yan koltuğa oturttular. apaçinin biri koşan şoförü videoya çekmek için aşağı inmişti, başka bi velet onu çağırmak için indi “abi gel kalkıyoz biz seçim yaptık yeni şoför var” diye bağırıyor falan… bunların hepsi de maksimum 4 dk içinde oluyo bu arada he.
neyse sonra baktık bu sefer şoför dönmüş dolmuşun arkasından koşuyor. gene zehir gibi bi türbanlı teyze farketti bunu tabii; neyse durduk aldık adamı. yeni şoför kalkmıyo da koktuktan çabuk adapte oldu helal olsun; yan koltuğu gösterip “abi sen buraya geç istersen bi soluklan ne oldu anlat hele” falan diyor.
meğer camdan desteyle iki yüzlükler uçmuş. bu da nereye düşürdüğünü sonradan farkedip bi şey demeden inmiş işte…
yaşadığım en komik ve dumur anlardan biriydi.
o değil de millet nasıl sıyırdıysa artık en saçma sapalak vaziyetlere bile anında uyum sağlayabiliyor.
işin aslını öğrenince “valla bizi bırakıp gaçsan da şaşmazdık yavrum” diyen amca +1
soft power
-
yumuşak güç. bir devletin, başka bir devletin davranışlarını ve çıkar tanımlamalarını kültürel ve ideolojik araçlarla dolaylı olarak etkilemesi. bu araçlar tarih, kültür,edebiyat,sinema,sanat ve uygulanan diplomasi olabilir. yani kısaca, ekonomik ya da askeri güç kullanmadan diğer ülkeyi kendine çekmek denilebilir.
serdar ortaç'ın tüm telif haklarını satması
-
kınanacak bir durum değil ey sözlük ahalisi..
bu kumar denen bağımlılık, belki uyuşturucudan bile daha kötü bir bağımlılık.
zenginmiş, fakirmiş ciddi anlamda fark etmiyor.
benim rahmetli pederden biliyorum. 90'lı yıllarda, oluk oluk para getiren bir kafe sahibiydi bizim peder.
şöyle söyleyeyim öyle iş yapıyordu ki, o günün parasıyla günlük 1 asgari ücret iş yapıyordu.
fakat peder beyin, 13-14 yaşından beri asla geçmeyen ve hayatına mahvedecek bir hastalığı vardı; kumar bağımlılığı
dedemden yediği dayaklar istanbul'a 4. köprü olur bu hususta. dedem de kumarbaz bir adamdı.
zaten dedem, tütün tarlalarını, koyun sürüsünü vs yemiş bitirmiş hep kumarda.
babamın da ondan kalır yanı yoktu.
askerde defalarca zar yakalatmış bu yüzden dayak yemiş, en sonunda hamamböceklerini yakalayıp yarıştırarak, kumar tutmuş bir adam. öyle hastalıklı..
bu kumarla geçen yıllar, bizim için öyle bombok bir durumdu ki. babam işlettiği kafeden günde 1 asgari ücret para kazanırken, biz evde yiyecek ekmek bulamazdık.
peder beyin içtiği biraların şişelerini satarak ekmek aldığımı bilirim.
eve gelen haciz kağıtları, bakkalın çakkalın veresiyeyi kesmesi, üstümüze başımıza konu komşunun verdiği eski kıyafetleri giymemiz gibi türlü rezillikler de cabası......
ve peder bey kumarhanelerde ( o zaman türkiye'de otellerde kumarhaneler açıktı) dünyanın parasını yerdi.
ki normal kahvehanelerde, batakhanelerde oynadığı kumarlarda kaybettiği paraları saymazsak., sadece otellerdeki makinelerde, şuanki kaba hesapla 1 ev, 1 dükkan, 1 araba, 1 yazlık yemiş bitirmiştir.
oteller kapanınca, yer altına indi bu kumar işleri.
son baskınlarda görüyoruz işte, polis gelince kümesteki tavuklar gibi kaçışanları. gülüp geçiyoruz ama cidden sorsanız baksanız hepsinin ailesi perişandır.
ceplerinde doğru düzgün para yoktur.
bizim peder beyin, işte o baskınlardaki gibi kaçak kumarhanelerde yediği para da otellerde yediğinin x2 katı....
üstelik evde çoluğu çocuğu açken, hacizlerle boğuşurken....
bu yüzden serdar ortaç'ın geldiği noktayı az çok anlayabiliyorum. maalesef tedavisi mümkün bir hastalık da değil.
babamsa 2006 yılında, tam da serdar ortaç'ın şuan olduğu yaşta, akciğer kanserinden, sefalet içinde öldü.
annemden boşanmış, etrafında hiç arkadaşı kalmamış, oturacak başını sokacak bir evi dahi olmayan, saygınlığını yitirmiş, kumar oynadığı kahvehanede yatıp kalkan evsiz birine dönüşmüştü.
o zamana kadar ömrüm hep pederin alacaklılarıyla, kendisinin psikopatlıklarıyla geçmişti.
ilk defa o öldükten sonra rahat nefes alabilmiştim.
doktorlara sorarsanız ölüm nedeni akciğer kanseriydi ama bana sorarsanız kesinlikle kumar derim.
kısacası dostlar, tedavisi imkansız bir hastalık.
o yüzden kesinlikle bulaşmayın derim.
kumar öldürür ama öncesinde süründürür.
ama öncesinde, paranızı, işinizi, çevrenizi, ailenizi, karakterinizi alır sizden...
thy'nin inanç düşmanı müjdat gezen'e sponsorluğu
-
thy bir islam teşkilatı mı aq? barselona'ya falan da sponsor oluyor. hani haç falan var amblemlerinde... buna ne diyorsun?
her geçen gün mallıkta seviye atlıyorsunuz.
imamoğlu'ndan akit gazetesine haciz
-
hakaretin karşılığıdır! helal olsun. hakaret basın özgürlüğüne girmez, yeni akit'e de basın denmez.
not: üstte basın özgürlüğü diyen yazarın provokatör olduğuna dikkat ediniz.