hesabın var mı? giriş yap

  • kurum: bakkal.
    pozisyon: bildiğin bakkal pozisyonu.
    mesai: esnek.
    maaş: keyfime göre
    artıları: olm bakkalım lan ben bakkal !
    eksileri: lan bakkalım diyorum bakkal ??

  • devlet bahçeli açıklaması.

    delireceğim. biz ölümü mü tercih ediyoruz? keyfimizden mi 40 yıllık binalarda oturuyoruz? asgari ücrete bakın, ''risksiz'' binaların kiralarına bakın. insanlar sizin yarattığınız yokluktan mezara giriyor. kim istemez sizin gibi villalarda, saraylarda oturmayı? insanlar aç.

    tanım: deprem araştırma önergesine hayır oyu veren parti başkanının açıklaması.

    edit: al birini vur ötekine akp’li belediye başkanının skandal açıklaması (bkz: her şeyi devletten beklemeyin 0 ev alın)

  • enflasyona kısaca mal ve hizmetlerdeki fiyat artışı diyoruz. yani zaman geçtikçe aynı mala daha fazla para vermemiz gerekiyorsa burada enflasyon vardır diyoruz. peki neden, nasıl ?

    geleneksel en basitinden arz talep grafiğimizi gözümüzde canlandırıyoruz. hani bu eğrilerin kesişme noktası piyasa fiyatını belirliyor ya, işte o fiyat nasıl yükselir? talep eğrisi sağa kayarsa ya da arz eğrisi sola kayarsa.

    talep eğrisi nasıl sağa kayar? tüketicinin parası artar (nasıl artar? iki paragraf aşağıya), "ohoo ben bu fiyata bunu alırım mis gibi" diyen kişiler artar. arz talebi karşılayamaz, eksik kalır. üretici bakar duruma "vay ürüne bak mis gibi gidiyor" der, hem daha çok üretmek için o maldan yeni yatırımlar yapar hem de yeni yatırımların maliyetini fiyatlara da yansıtır çekinmeden "zaten satıyo mal" diye düşünürekten. böylece bir zaman sonra arz talep yine dengeye gelir. ne oldu, aynı mal daha pahalıya satılmaya başlandı. işte bu iki enflasyon çeşidinden biri yani talep enflasyonu.

    ikincisi ise maliyet enflasyonu. üretici bir mal üretiyo satıyo, fiyat falan dengeli. ama birden hammadde maliyetleri artıyor mesela. "ohoo ben bu paraya satmam artık" diyor bazı üreticiler, arz azalıyor. ee arz azaldı ama o maldan almak isteyen insanlar var hala. işte onlar da daha çok para ödemek zorunda kalacaklar artık. yine ne oldu, aynı mala daha fazla para ödemek zorunda kaldık, yani fiyat artışı, yani enflasyon.

    ikincisini anlamak kolay ve çok sık rastlanan bir durum değil. ama birincisi daha karmaşık bir durum ve asıl devletin başını ağrıtan da bu. talep artıyor çünkü tüketicinin parası artıyor dedik. nasıl oluyor bu? en önemlisi hükümet piyasaya para arzı yapıyor (para basıyor karşılıksız). peki bunu neden yapıyor? bunu merak ediyorsanız buyrun:

    http://makdis.pamukkale.edu.tr/mak11.htm

    ama talep artışı sonucu enflasyon artışı illaha ki para basılmasıyla gerçekleşmek zorunda değildir. şuna da bir göz atın (bkz: #9602746)

    işte enflasyonun oluşma nedenleri bunlardır. ayrıca bir de şu konu var; daha önceki dönemlere bakıyor işçiler, sendikalar: "aman enflasyon var abi paralar yetmiyor zam yap zam yap" diyorlar patronlara. işveren de zam yapıp bunu da fiyatları artırarak telafi etmeye çalışınca ne oluyor? aa, fiyatlar yükseliyor, kendini doğrulayan kehanet oluyor, enflasyon oluyor. böyle yapmamak lazım yani, cıs.

    "enflasyon olsun abi, ne zararı var ki?" ya da "nasıl düzeltiriz ne yapmak lazımdır?" falan diyorsanız buyrun buradan alalım ben sıkıldım:

    http://www.tcmb.gov.tr/…ayin/kitaplar/enflasyon.pdf

  • kate moss'un rezil ettiği fırsatçılardır. bizim sonradan görme zenginlerin pek umrunda olmayabilir ama yabancı insanlar paranın ne kadar zor kazanıldığının farkındalar. o yüzden kişi kate moss bile olsa böyle uçuk bir rakam görünce itiraz eder tabi. çok iyi yapmış tebrik ediyorum.

  • meksika'nın yeni başkanı. biraz arka plandan bahsedelim. abd'ye bakmaksızın, abd'nin politikaları anlaşılmaksızın meksika siyaseti asla anlaşılamaz. nafta, yani kuzey amerika serbest ticaret anlaşması, bize bu konuda epey bir şey anlatmaktadır.

    emperyalizmin yumuşak gücüdür uluslararası 'ticaret' anlaşmaları. bu anlaşmaların temel mantığı malların serbestçe dolaşımının önündeki engellerin kaldırılmasıdır ve bu durum genellikle güçlü olanın daha da güçlenmesi, zayıf olanın ise daha da zayıflamasıyla sonuçlanır. mallar gümrük vergileri gibi 'zincirlerden' kurtulunca sınır ötesinde rahatça dolaşmaya başlar, büyük sermayeyle, tekellerle mücadele edemeyen yerel üreticiler ve çalışanlar işçileşir, işsizlik ve sömürü artar. en nihayetinde bu anlaşmaların kazananı mallarını artık sınır ötesine dilediği gibi ihraç edebilen büyük sermaye sahibi üreticilerdir.

    işte meksika'da da olan budur: 1994'te yürürlüğe konan ve bir veriye göre meksika'da 2 milyon tarım üreticisinin işini kaybetmesine sebep olan nafta, tarım emekçilerinin giderek proleterleşmesi ve kırın çöküşü. ama eğer söz konusu olan böyle büyük toplumsal dönüşümlerse siyasetçilerin (ve sermaye sahiplerinin) yapabilecekleri sınırlıdır: ya bu emekçi kesimler pazarlık etme yetileri ellerinden alınmış bir biçimde ucuz emek gücü olarak sisteme dahil edilir --ki bunun için büyüme potansiyeli olan bir ekonomi gereklidir-- ya da siyasiler olup biteni görmezden gelir, bu kesimleri kendi kaderine terk eder ve salt güvenlikçi politikalarla bu toplumsal gruplarla mücadeleye girişir. ama ironiktir ki salt güvenlikçi politikalar şiddeti durdurmadığı gibi onu genellikle azdırır ve hatta bazı durumlarda onu kurumsallaştırır. silahlı çetelerin yaygınlaşması, uyuşturucu ticareti ve uyuşturucu çeteleriyle işbirliği yapan polisler... yani meksika'da zaten var olan toplumsal problemler neoliberalizmle beraber daha da artma eğilimi gösteriyordu. son 11 yılda meksika'da öldürülen 200.000 insanın hikayesi işte burada saklı. ve tabii lopez obrador'un zaferi de.

    ama lopez obrador'un yapabilecekleri sınırlıdır. buyrun sungur savran'ın yazısına...

  • atm'ler parayı bazen eksik verebiliyor.

    daha önce başıma geldi. akabinde bankanın müşteri hizmetlerini arayıp durum hakkında bilgi verdim. eksik parayı anında hesabıma gönderdiler.

    konu hakkında bilgisi olmayan sığırları dikkate almayınız.

    iyi günler efenim.