hesabın var mı? giriş yap

  • büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. bugün, yarına, dünle beslenerek yol alır. - bertolt brecht

  • cadilar bayrami, cadilarin birbirini ziyaret ettigi, kuskun cadilarin baristigi, kucuk cadilarin buyuk cadilarin ellerini opmek suretiyle harclik seker vs aldiklari gun

  • --- spoiler ---
    gece yatakta çok ağladım. namaz kılarken çok ağladım. şu an tabii bu sosyallikte kılamıyorum. allah affetsin diyelim, içimizi biliyor...
    --- spoiler ---

    şu cümleden sonra okumayı bıraktım. rahat olacağım derken sıçıp batırmak buna denir sanırım.

  • otele gitmeyin airbnb'de kalın, çadırda kalın diye tavsiye veren y*arrak gibi adam da geldiğine göre bu başlığın tutacağı kesin diyebiliriz artık.

  • aşırı duygusal bir toplum olduğumuz için mutlaka birinden birini tutup fanatiklik içinde, bir insanı melek; diğerini ise şeytan yapabiliyoruz. bir taraf mutlak kötü, bir taraf mutlak iyi oluyor. ortası yok.

    bu bağlamda, ben o sahnede tartışmaya konu olan her iki ismin de yanlış hareket sergilediğini ve haksız olduğunu düşünüyorum. fakat ilk yanlışı kim yapmış/başlatmış derseniz, kesinlikle ödülü alan (daha doğrusu 'almayan' mı demeliydim?) kadın oyuncu başlatmış.

    sahneye adım atıldığında, orada bulunan sahne sunucularına selam dahi vermeden arkanı dönüp konuşma yapamazsın. bu çok büyük bir görgüsüzlük ve saygısızlık. sahneye çıkarsın, sunucuların elini sıkıp selam ve teşekkür edersin, ayaküstü bir iki diyalog orada gerçekleşir, ondan sonra mikrofonu alıp topluluğa hitap etmeye başlarsın. heyecan, acemilik vs diyenler olmuş da, çocuk değilsin ki arkadaş nasıl bi acemilik bu böyle?

    bak bir örnek: https://youtu.be/ghuvu_wisig
    kadın sahneye çıkar çıkmaz sahne sunucusunu öpüyor, teşekkür ediyor, ödülü alıyor ve akabinde konuşmaya başlıyor. medeniyet neydi? medeniyet görgü idi.

    tamer'e gelince, yukarıda izah ettiğim durumdan dolayı ilerleyen dakikalarda aşırı rahatsız hissettiği o andaki tavır, hareket ve jestlerinden aşikar oluyor. ancak sormadan edemiyorum, önündeki kadın büyük bir kabalık yapmış ama sen arkaplanda olmana rağmen yaptığın hareketler ve mimiklerle nasıl onun önüne geçmeyi başarıyorsun? sessiz kal, hatta bence hiçbir duygu durumunu belli edecek ifadede bulunma, o anı takmıyormuş gibi davranıp ödülü öylece ver ve bitsin gitsin. sessiz kalmak ve donuk olmak bazen çok şey ifade eder, anlayana. tamer'in yapması gereken şey buydu, şahsi görüşüm. arkaplanda şekilden şekile girmenin manası yok.

    son olarak, kendisi üzerinden "çocuklar duymasın" goygoyu yapıp tamer'i küçük görmeye çalışanlar dikkat etsin, kendisinin büyüklüğü altında ezilmesin. tamer karadağlı bu ülkede kendini yetiştirmiş, donanımı ve kültürü yüksek ender isimlerden biridir. biraz hayatını araştıranlar bilir ne demek istediğimi. tamer'in ağırlığını herkes kaldıramaz. dalga geçerken ona göre geçin.

  • bir de demiyorlar mı "karıncalar zeki hayvanlardır" diye. klavyeyi ısırıyorum sinirden. lan nasıl zekâ bu. demin nereye gidiyordun şimdi ne yapıyorsun. diyecek laf bulamıyorum bu geri zekalılara gerçekten. bildiğin ebleh bir hayvan. diğer yönü de kapatsan yine terse yürür ha. ehehehe. lan o taraf kapalı zaten. ahahah. salak ya.

  • dershaneye yeni başladığım dönem, her gün aynı saatte 8:10 geçe otobüse biniyorum. bir gün sabah otobüs duraktan hareket etmiş gidiyor, ıslıkla durdurabildim, sonra da bindim.

    ertesi gün 2. kez gene bizim sokağın başında ıslıkla durdurdum. 3, 4, 5, derken, şoför alıştı. artık otobüse binmek için, durağa kadar yürümüyorum, otobüs geliyor, sokağın başından alıyor.

    bir gün gene sokağın başındayım ve artık otobüse yalnız da binmiyorum, yanımda aynı otobüsü bekleyen insanlar var. tam otobüs karşıdan geliyorken, bir kitabımı evde unuttuğumu fark ettim ve eve döndüm. evden döndüğümde otobüsün hala beni beklediğini gördüm. şaşkınlıkla otobüse bindim.

    şoför : bak, burada bu kadar insan sen okula geç kalma diye bekliyor. bir özür dile herkesten.
    ben : özür dilerim, kitabımı almayı unutmuşum. otobüsün bekleyeceğini sanmıyordum.
    teyze : olsun evladım, sen ders çalışmana bak!
    şoför : ama bak bir daha olmasın, tamam mı?
    ben : tamam, abi.

    sonrasında geçen zamanda şoförle sohbeti koyulaştırdık. karışık kaset hazırladım ona, bir sene boyunca otobüste dinledik. en dumur edici olan da, benim dershane bittikten sonra, benim otobüse bindiğim yer otobüs durağı oldu.

    şoför de benim dershane bittikten sonra, efsanevi bir şekilde kayboldu. şimdi kimbilir nerede, ne yapıyordur?