hesabın var mı? giriş yap

  • twitter'da bu kadın yazdığına göre ülkenin akp'ye oy vermeyen diğer %60 lık kesiminin de mutlaka aynı fikirde olduğu istektir. çünkü biz akp ye oy vermeyenler olarak bu ablayla %100 aynı şeyleri düşünüyoruz.

    eğer trol değilse bu twitle kabataş olayını ispatlamaya çalışmak da bambaşka bir zeka pırıltısı olsa gerek.

  • futbol hastası ispanyol bir arkadaşım vardı. barcelona alt yapısında çocukların nasıl bir kafa yapısıyla çalıştırıldığını anlatmıştı. her idman sonrası hocaları çıkıp o gün iyi çalışan oyuncuların adını sayar, "sizler bugün ekstra antrenman yapmayı hak ettiniz. diğerleri evlerine dönsün" dermiş. şimdi daha iyi anlıyorum bu adamlar neden bu kadar başarılı. bizde ekstra antrenman ceza olarak görülür. onlarda ödül.

  • geçtiğimiz hafta çinili fırın'ın önünden geçerken marmara üniversitesi ülkücüleri'nin iftar yemeğini bu mekanda düzenlediklerine şahit olmuştum. mekan bayraklarla donatılmıştı ve teşkilat içeride iftar yapıyordu. muhtemelen bu fotoğraf da o yemekten sonra çekilmiştir.

    yani demem o ki, bu haber diye ortaya saçtıkları ifrazat, dezenformasyondan başka bir şey değil.

    mide bulandırıyorsunuz, daha fazlası değil.

  • daha önce yazmıştım, biraz daha editleyerek uzun eklemelerek yaparak tekrar yazdım.

    dumbledore'un her zaman hogwarts güvenli bir okul imajı çizmesinden rahatsız oldum. ve uzun uzun açıklama gereği duydum.*

    özellikle seri'nin ikinci filmi, ve tüm filmler dahil, tüm seri filmlerinde. şu repliği duyuyoruz "hogwarts artık güvenli değil" hatırlarsanız ilk dobby söylemişti. görsel tam bu sahnede söylemişti.

    hogwarts'ın eski öğrencilerinden olan riddle, sırlar odasını açıp, basilisk'i serbest bırakmıştı, ve sonradan olanlar olmuş mızmız myrtle'ı öldürmüştü. ve o dönemler çok öğrenci taşlanmıştı. ama ne hikmetse dumbledore'a göre okulun güvenirliği hiç bir zaman zedelenmedi.*

    bir başka şey anasını satim, hogwarts ne zaman güvenli oldu ki, hiç bir zaman güvenli değildi ki zaten. bir tutturmuşlar hogwarts artık güvenli değil, hogwarts artık güvenli değil. zaten güvenli değildi bu okul, üçbaşlı köpek mi dersin. az daha bu köpekler yüzünden harry ve saz akadaşları geberip gidiyordu. ama ne malum diğer öğrencilerin harry ve arkadaşları gibi hızlı davranıp ölmeyeceği. bu okuldaki köpekler yüzünden bir öğrencinin ölmeyeceğinin garantisini verebilir misiniz.

    şamarcı söğüt mü dersin. özellikle bu ağaç, çok tehlikeli öğrencilerin yaralanmasına sebep olabilir.

    hagrid'in kendince evcil yaratıkları mı dersin, şahgaga ve ejderhaları mı dersin. şahgaga yüzünden draco yaralanmıştı, hemde ciddi bir şekilde. filch'in iğrenç pislik kedisi mi dersin. aman tanrım ne değişik kediydi lan o, garip sesler çıkarıp duruyordu sabahtan akşama kadar. kırmızı gözlü tuhaf bir kedi, öğrencileri tırmıklayabilir. gene bir yaralanmaya yol açabilecek bir sebebiyet verebilir.*

    ilk film de troll yaratık iri dev gibi olan shrek, kızlar tuvaletini parçalamıştı hatırlarsanız. hermione az daha ölüyordu lan, şaka maka weasley sayesinde hayatta kaldı. en tehlikeli olaydı bence, buna rağmen bizim ihtiyar dedemiz dumbledore, hogwarts her zaman güvenli bir okul desin.

    yasak ormanı başka bir bela zaten. ilk film de voldemort kol kol geziyordu o ormanda. harry, yaşadığı için dua etmeli. at adamlar mı dersin, okulun müdürü olan dolores umbridge'i alıp kaçırmışlardı, bu ne cüret lan, okul müdürünü alıp kaçırıyorlar, buna rağmen hâlâ bu okula güvenli diyebilir miyiz acaba. daha bitmedi aragog gibi dev bir örümcek, yasak ormanda kendi krallığını kurmuş, ve öğrencilere hesap sorabiliyor. resmen harry ve arkadaşı weasley'i öldürmeye çalışmışlardı.

    dudley ve dursley ailesi haklıydı, ihtiyar bir adama ve ne idüğü belirsiz bir okula, öğrenci yollamak aptallık olur. çoğu öğrencinin hayatta kalması bile bu şartlarda mucize.

    serinin son filminde son savaşta, hogwarts savaşında ise, öğrenciler en azından tahliye edilebilirdi. *savaşmak isteyip gönüllü olanlar kalabilir, diğer öğrenciler savaş başlamak üzereyken tahliye edilebilirdi. slytherin'li öğrenciler hogwarts'ı koruma derneği başkanı mı neden zorla savaştırıldı. ya da diğer bölüm öğrencileri, hepsi soru işareti. mcgonagall'ın ne kadar gryffindor'un lobisini yapan bir seherbaz olduğunu biliyoruz, sorgusuz sualsiz direkt slytherin'li öğrencileri nezarethaneye göndermesinden belliydi. kurunun yanında yaş da yandı.

    ama şurası doğru dumbledore'un ölümünden sonra karanlık güçlerin sızma girişimleri başladıktan sonra daha da güvensiz hale geldi, ama hiç bir zaman güvenli olmamıştı hogwarts. hiç bir zaman güvenli değildin hogwarts.* hatırlarsanız serinin son filminde harry ile dumbledore şu diyalog geçmişti.

    dumbledore'un hogwarts ile ilgili söylediği katıldığım tek nokta, "harry, hogwarts'da yardım isteyenler her zaman bulurlar." veya hogwarts'da hak edenler her zaman yardım bulabilirler.

    edit: eklemeler, düzeltmeler.

  • ben de son dönemlerdenim sanırım.

    malatya'da okuduğumdan havacı bir albay gelirdi, 1.85-1.90 boyu vardı, fit vücut, hafif kırlaşmış saçlar. dışarıdan görseniz “ne donuk ruhsuz adam” dersiniz, it gibi de korkuyorduk zaten.

    ilk birkaç hafta geçti, alıştık. zaman zaman anekdotlar anlatıp, arada da espriler yapar oldu. o donuk bakışlı adam yeri geliyor gülümsüyor, yeri geliyor yunan'ın megalo idea'sını anlatırken kaşlarını çatıp 12 mil çerçevesinde yapılan icraatları anlatıyor. kıbrıs barış harekatına henüz bir teğmenken katıldığından anısı çok. pür dikkat dinliyorum dersleri, tarihe özellikle de savaş tarihine ilgim var. ders çıkışlarında arada sorular soruyorum, 5-10 dk sohbet ediyoruz. o sıralar 11 eylül olayları, afganistan'ın bombalanması, öcalan'ın yakalanması ve mahkeme süreci derken konu çok.

    bir ders sonrası, fazla merakımı görmüş olacak, beni hava üssü'ne davet etti, annen babanla konuş, cumartesi 9.30'da kapıda ol, dedi.

    müthiş bir heyecanla gittim, annemler tabii ki ses çıkarmadı zira sefil bir öğrenciyim ve ilk defa ilgi duyduğum bir alan var. öss'ye 2 sene kalmış bende pek tık yok.

    gittim, nizamiyede bir 5-10 dakika kayıt, komutanın aranması derken nizamiyeye willys imitasyonu tuzla jeeplerden biri geldi. şöförü uzun dönem bir er, yanlış hatırlamıyorsam nereden tanıyorsun komutanı falan gibi sorular sormuştu. ben de ortama ilk defa girdiğimden çekinerek cevap vermiştim.

    bağırış çağırış tekmille odaya girdi, ben de arkasından girdim. “gel bakalım” dedi, oturdum. önce bir çay içtik, çayı şekersiz içemeyen biri olarak gıkım çıkmadı, şekersiz şekersiz içtim. sonra uzun gün başladı, üssü, hangarları ve heyecanımın zirve yaptığı jetleri gezdirdi. bir f4'ün pilot koltuğuna oturdum. o yaş için pahabiçilemez bir deneyimdi. ardından içine giremesek de komuta merkezini ve radar kulelerini gösterdi. tabii sayısız hikaye ile, önceden diyarbakır üssünden kalkıp nasıl gabar'da keşif yaptığını, suriye hava sahasına girip nokta operasyonlarını, middilli açıklarındaki it dalaşını… hepsini o sıralar kavrayamasam da, gözümde gitgide efsaneleşti albay.

    gün sonu eve dönünce gördüklerimi yaşadıklarımı yazmıştım, ama annem sağolsun bazı günlük defterlerimi atmış.

    neyse, albayımla iletişimim sürekli devam etti, bayramlarda aradım, bir sonraki sene başka birini derse gönderdiler, göremedim ta ki öss'ye kadar. bu dersler ve iletişim sonrası hava harp okuluna girmeyi ve pilot olmayı iyiden iyiye kafaya koymuştum. puanım da yeterliydi. öncesinde biraz konuştuk, bana sürekli zorluklarından bahsetti, alternatif mühendislik vb alanları önerdi. ama ben o heyecanla tüm aşamaları geçtim ve girdim.

    çok uzatmayayım, 2005'te mezun oldum, devam eden eğitimlerle 2010'da sayısız sorti, zorlu bir fiziksel sınanma sonrası f16 pilotu oldum. bu dönemde yaşadığım yıldırmalar, güç odaklarının mobbingleri çok yıpratsa da artık her şey geride kaldı diye düşünüyordum.

    kazın ayağı öyle değilmiş, tüm detayları veremem ama yaşadığım bazı olaylar hayatın daha kıymetli olduğunu gösterdi ve istifa ettim tüm tazminatları ödeyerek. 2014'te ticari tarafa geçip bir havayolunda pilotluk yapmaya başladım, halen de böyle devam ediyorum. ama gıpta ile bakmıyor değilim f16'lara, ne zaman malatya'ya gitsem o f16 sesi ile anılara dalıyorum.

    komutanıma gelecek olursak, ben pilot olmadan o emekli oldu. kurmay değildi zaten. albaylık son durak. ancak maalesef balyoz-ergenekon kapsamında haince tutuklandı emeklilik hayatı sürerken, sürekli iletişimde kaldık, her fırsatta hasdal'da ziyaretine gittim. sonradan öğrendime göre genelkurmay istihbarat'ta görev yapmış bize ders vermeden önce ve icraatları göze batmış. albayım 2021'de covid'den vefat etti, memleketindeki cenazesine katıldım, helallik alamadım ama ne hakkım varsa helal ettim.

    güzel bir ders, güzel bir uygulamaydı milli güvenlik dersi ve bir askerden dinlemek konuları. müfredatta artık olmaması çok acı.