hesabın var mı? giriş yap

  • üzüleyim diyorum, birden aklıma patlayan bombadan sonra 100 dolar tarife açan taksiciler geliyor, uberi duraklarına çağırıp dövmeleri geliyor, sonra birden vazgeçiyorum ve daha beter olmalarını diliyorum.
    ayrıca;
    (bkz: svihs)

  • evet, temel hak dediğin şey cumhurbaşkanının kendine üç saray yaptırıp on üç uçak alması falandır. devletin ne alakası var eğitimle öğrenciyle falan, manyak mısınız nesiniz?

  • ...

    -ikb (insan kaynakları'ndan burcu)
    -b (ben

    -ikb: evet, son olarak öyle bir şey söyleyin ki her şeyi unutalım (artık ne dediysem mülakatın ilk kısmında) sizi işe alalım? (bunu söylerken gözleri parlıyor, dahiyim ben yha:)) diyor içinden)
    -b: hmm.. büyük bir hipermarket zinciri olarak merkezinizin küçükbakkalköy'de olması sizce de ironik değil mi?
    -ikb: ... ??!?

  • nereden cıktı tam olarak bu fikir bilmiyorum. ben machu picchu'ya gideceğim. öyle turla, cok eğlenceli bir arkadaş grubuyla falan değil, yalnız başıma. nasıl bir rota beni oraya vardırır diye geceler boyu düşündüm. salar de uyuni'de olsun bu gezinin içinde titicaca'da atacama'da.. liste yapıyorum yazıyorum oraya buraya. br ay kalacagım ve dünyanın birkaç harikasını birden göreceğim. önce skyscanner'dan bakıyorum, google'dan güney amerikadaki uçak firmalarını aratıyorum. ucuz olmak zorunda. ben gidebilmeliyim oraya. (2015 ocak ayında, güney amerikanın yazında)

    paris'ten 21 aralık en uzun gecede air france ile buenos aires'e indim önce. oradan şili,bolivya ve peru, cusco. dönerken de bu rotayı takip ediyorum, arada bir iki gün otobüslerde uyuyorum.

    cusco'ya vardığım ilk sabah o kadar yorulmuştum ki. tam yirmi gündür yollardayım. nerelerde uyudum uyandım cusco'ya vardığım o sabahı unutamıyorum. pisim, otobüste donmuşum, üstelik artık hostelde kalmaya dayanamıyorum. son yapılacak sey machu picchu, bir bu kaldı, en cok istediğim ama yorgunluktan ölüyorum. nefessiz kalmaya alışsanız da normalden daha kolay yoruluyorsunuz burada hep.

    machu picchuya gidiş ve dönüş yolu bence kaç gün orada kalacagınıza ve de mali acıdan müsaitlik durumunuza göre değişiyor. ben artık yorulmuştum dedim ya. bir otele yerleştim ve portakal sulu bir kahvaltı yaptım uzun önce sonra da inkarail'den tren bileti aldım, bilet gidiş dönüş 120 dolardı.

    aguas calientes'e, burası machu picchu'ya en yakın yerleşim yeri, sadece tren ya da trekking ile ulaşım mümkün, kalmanız gerekiyor bir gece önceden. ben bir hostelde kaldım yine 10 dolara. geziler de mevcut iki gün kalmalıydı sanırım 240 dolar civarıydı.
    güney amerika'da o kadar cok yer var gidilecek görülecek, machu picchu kadar lüks tüketime yatkın ve turizm hizmetinin geliştiği başka bir atraksiyon daha yok sanırım. herseyin birinci sınıfı da mevcut, cünkü sadece gezginlere değil tüm dünyaya ait bir mucize. parayı verirseniz beş yıldızlı bir otelde de kalabilirsiniz aguas calientes'te.

    machu picchu'ya cıkmadan önceki gün aquas calientes'teki büyük pazardan alışveriş yapabilirsiniz. baby alpaca yününden kazaklar var mesela, coraplar ve envayi cesit hediyelik esya. yer sıkıntım olmasaydı sayet masklar vardı, camdan boyama kutular, inka medeniyetine ait şekillerin acıklandıgı halılar vs. sadece bir satranc takımı aldım, aileme ve kendime de kazak. ciu yemek isterseniz burada mevcut, yan masaya dahi servis edilirse kalkmak isteyebileceğimi farkettim, denemedim. lama eti var restaurantlarda. yerel birası cusqueña ya da inca kola.

    sabah cok erken saatte başlıyor servisler beş gibi, otobüs ile gidiliyor belirli bir noktaya kadar, gerisini yürüyerek cıkıyorsunuz. giriş biletlerini internetten alırsanız cıktısını da almanız gerekiyor. wayna picchu için de ayrı bir bilet almak gerekiyor. hepsi sanırım 70 dolardı öğrenci biletinde. bunu tam hatırlayamadım.

    cıkarken etraf sisli ve yemyeşil, bir müddet yürüdükten sonra machu picchu'yu vardığınız bir dönemeçte göreceğinizi anlıyorsunuz, önünüzde yürüyen her grup insan orada duraksayıp gülüyor, nefes almaya calışıyor. ayaklarıma odaklanıyorum. bunlar da ayak diyorum. biz de yürüdük. karşınızda koca bir dağın ortasında tarihi bir inka kenti, dimdik ayakta, bak ben saklandım diyor. hep buradaydım, sizi bekledim gelin diye.

    yemyeşil, karıncalar gibi insanları görüyorsunuz uzaktan, lamalar geziniyor, fotograf cekmek için güneşin biraz daha doğmasını, sisin biraz daha kaybolmasını bekliyorsunuz. yanınıza mutlaka su ve yiyecek alın ki, wayna picchu'ya cıkmak dahil tüm gün geçiyor. lavaboya gitmek için dağı inmeniz gerek. mantıklı da değil mi? koca dağı siz işeyin diye saklamamış tabii adamlar. onun için öğleden sonra fotograflardan bilinen ilk kısmı gezip, aşağı inip, bir ihtiyaç molası ve bir kahve sonrasında da inka gate, inka bridge ve wayna picchu'ya cıkılabilir. kuytu bir köşe bulup uzanabilirsiniz patika yollarda.

    aşağı indiğinizde bitecek ya, bir daha geciyor insan gectiği yollardan, favorim sehrin en asagısında ucurumun kenarındaki bir bankta ayaklarımı sallandırıp, aşağı bakmaya korka korka dinlenmek olmuştu. bir de öylesine bir sarkı mırıldanıp gülümsemek.. bu ayaklar da yürüdü işte hep.

  • hikayesinin şu şekilde olduğunu düşündüğüm video:

    yılmaz: paylaşılamyan erkek
    ayşe: yılmaza yanık
    yılmazın gacesi: eski gacesi olmuştur
    sibel: yılmazın gacesinin kankası
    suzi: fitneci, kameraman
    şuküfe(şükriye): zamansız gelen çağrının sahibi

    yılmaz gacesinden ayrılmış ve ayşe ile konuşmaya, görüşmeye başlamıştır. gace bunu öğrenir ve soluğu can dostu sibelde alır. sibele ağlar, zırlar. genç yaşına aldırış etmeden kendini içkiye verir. sibel kankasının acısına karşı duyarsız kalamaz.sibel kankasının içine düştüğü buhrandan ayşeyi sorumlu tutmaktadır. yanına fitneci suziyi de alarak ayşeyi bir köşede sıkıştırır. ayşe o gün sibel ve suzi tarafından yeterince korkutulur. ayşe yılmazla, sibelle, suziyle bir daha uğraşmaması ve gözlük takması konusunda fazlasıyla uyarılmıştır. hatta akıllı durursa sibel tarafından korunacağı da taahhüt edilmiştir. aradan zaman geçmiş, yaz bitmiş ve kış gelmiştir. ancak gel gör ki ayşe tüm olanları unutmuş ve yılmazla görüşmüştür. bunu haber alan sibel, suzi ve yılmazın eski gacesi akıllanmayan ayşeye bir ders vermek için o gün kaydettikleri videoyu ocak 2009 itibariyle internet ortamında paylaşıma açmıştır.

    peki tüm bunlar kimden ötürüdür? kimden ötürü yaşanmıştır?

    söz konusu videoyu çok karışık ve çok karşıt hislerle defalarca izlememin sonucunda tüm bunların suziden ötürü olduğu kanaatine vardım. ortada bir aldatma yoktur. yılmaz gacesinden ayrılmıştır. bunun akabinde ayşe ile görüşmeye başlamıştır. tahminime göre, yılmazın eski gacesi sibele ağlarken suzi de oradadır.suzi bu iki kankanın arasında varlık gösterebilmek için olaya müdahale etmek ister, suçluyu bulur ve cezasını keser. suzi fitnecidir. zaten suzinin tüm olanları kayda alırken sibeli gazlayan sözleri gözden kaçmamaktadır.

    bu arada bu videoyu her ne kadar kendim defalarca izlemiş olsam da karışık hislerimin bazılarının etkisi ile fazla yayılmamasını temenni ettiğimi de belirtmeliyim.

  • muhiti merkeze alıp 2 km çapında bir daire çizin eğer
    o dairenin içinde tavuk döner satan bir dükkan yoksa
    kaliteli bir muhittesinizdir.

  • baştan edit: (bkz: #muglayahavadestegi)

    fidan kampanyasına 500 bin tl bağış yapan cengiz holding'in bağışının, tema vakfı tarafından iade edilmesi olayı.

    tema yaptığı açıklamada, cengiz holding'in çevreye etki konusunda sahibi olduğu şirketlerin verilerini açıklamaması nedeniyle bağışı kabul etmediklerini açıklamış.

    kaynak (facebook içerir)

    kaynak

    edit: kaynak güncellendi.
    edit2: ilk kaynakta haber kesin bir dille verirlirken ikinci kaynakta iddia edildi tarzı bir sunum var. oysa iki kaynakta aynı, dw türkçe. ilginç bi habercilik.

  • rahmetli dedemin cüzdanından çıkan, annemin kesilen ilk saçı, beyaz kağıdın içinde bi bukle.

    45 sene taşımış cüzdanında.

    huzur içinde uyu güzel dedem.

    edit: güzel anneciğim 6 aydır kanser tedavisi görüyor, ameliyatını oldu; son iki kemoterapisini alacak. dularınızı bekliyoruz.