hesabın var mı? giriş yap

  • "22 milyar euroya havalimanı yaptık" diyor, hayatı boyunca uçağa binemeyecek olan yoksullar alkışlıyor. bizim büyük çaresizliğimiz..

    iste aradaki fark budur.

  • manası "hastalığı atlattık" değil malesef.
    manası "hasta olana iyi kötü bakacak kapasitedeyiz, ölen ölür, kalan sağlar bizim" olan karar.

    birazcık kafası çalışan kimse reyiz arka arkaya 3 hafta cemaatle cuma kılmadan önlemlerini gevşetmez.

  • içlerinde büyüdüğüm için oldukça tanıdık olduğum özelliklerdir. ilk aklıma gelenler:

    1. cahil kelimesini hakaret kabul ederler.
    böyle bir insana bir konuda "bu konuda çok cahil kalmışsın" deyin hele, bakın ne oluyor. inanılmaz kırılırlar; hatta böyle demeye cüret ettiğiniz için sonunda siz suçlu çıkarsınız.

    2. az düşünüp çok konuşurlar.****
    hani "ağzı olan konuşuyor" diye bir laf var, işte bunlar için söylenmiş. cahil takımına ağız denen organ yeterli. düşünmek, sormak, tartmak diye bir şey yok hayatlarında. çünkü her şeyin en iyisini onlar bilir. işin kötüsü, konuştukça cehaletleri daha da ortaya çıkar, battıkça batarlar. bu konuda zaten muhteşem bir söz söylenmiş: "bir şey biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus âlim sansınlar!..."

    3. sizi cahil çıkararak ironinin dibine vururlar. çünkü cehalet ile ego doğru orantılıdır.
    kendilerinden o kadar eminlerdir ki, onlar o konuda çok bilgilidir; ancak siz cahilsinizdir. ve buna da derinden inanırlar. ayrıca: (bkz: #56135015) (bkz: #41090044)

    4. değişime, gelişime olağanüstü direnç gösterirler.**
    inanılmaz derecede bir muhafazakârlıkla çepeçevre sarılmışlardır. zaten çevrelerinde de kendileri gibilerini bulundururlar ki, kolay anlaşabilsinler.

    5. sizin tahsil durumunuz, uzmanlığınız, kendinizi geliştirdiğiniz konular, alıntı yaptığınız kaynaklar...hepsi fasafisodur; "hayat üniversitesi" bunların hepsini yarıp geçer! kendi ipe sapa gelmez tecrübelerini de şark kurnazlığı yaparak meşrulaştırmaya çalışırlar.

    6. eziklerdir. duygusal olgunlukları maksimum iki yaşındaki bir çocuğunki kadardır. tavşan gibi üreyip, insan psikolojisinden bihaber oldukları için nesiller halinde zincirleme reaksiyon olarak öyle yetişmişlerdir.* hatalarını asla kabul etmemekle birlikte, karşılarındaki insanın en küçük yanlışına acımazlar. çünkü kendilerini olumlayabilmek için kendileri gibi görmedikleri insanları ötekileştirmek/aşağılamaktan başka çare yoktur. bir konuda bilgi ve fikir beyan ederseniz, her an "ukala, adam olmamış.. " gibi bir damga yemeniz veya manipüle edilmeniz çok kolaydır. kendileri birey olmadıkları/olmalarına izin verilmediği için, sizin de öyle olduğunuzu öngörmek isterler. bu yüzden ya narsist olurlar, ya da ezik. sağlıklı bir zihne sahip olanları çok azdır.

    7. üzerinde şahsi olarak hiçbir emekleri, çabaları olmayan; hiçbir şekilde kendi iradeleri ve tasarrufları ile seçmedikleri şeyler üzerinden kimlik oluşturur, bu kolektif kimlikle gurur duyar ve yalnızca o kavramlarla bir varoluş sergileyebilirler. örnek: aile, cinsiyet, mahalle, şehir, etnik köken, kültür, din, inanç. bunları sorgulamak veya üstüne bir şey katmak/eksiltmek, kendi kimliğini oluşturmak ömrü billah akıllarına gelmez; zaten çoğunlukla küçükken "ayıp-günah-yasak" baskısıyla bu yeteneklerini köreltmişlerdir.

    8. dinlemeyi bilmezler.
    sizi asla dinlemezler. sevdiğim bir söz vardır: "bir kere konuşacaksan, önce bin kere dinle". siz bir şey anlatmaya kalkıştığınızda ne dediğinize kulak kesilmezler, lafınızın bitmesini bile beklemeden hemen atlarlar. öylece kalakalırsınız. ha siz konuşmuşsunuz, ha eşşek osurmuş.

    9. konuştukları konular genellikle başka insanların hayatlarıdır. toplumun kendilerini -herhangi bir konuda- yargılamasından ölesiye korkarlar. ama başka insanları gıyabında linç etmeyi çok severler.

    10. ömür boyu gelişmek, ilerlemek diye bir kavramları yoktur. öğrenmek yalnızca okulda olur sanırlar. o yüzden okul bitince de okumak-yazmak rafa kaldırılır.

    11. köylü-tarım zihniyetine sahiptirler. yani köylünün feodal, kolektivist, mülkiyetçi, menfaatçi ve bu sebeple de muhafazakâr-statükocu* ve tabii ki cinsiyetçi kafa yapısını taşırlar. bu sebeple de birey olma bilincinden yoksundurlar. birey olamadıkları için içinde bulundukları grubun/kabilenin zihniyeti neyse onu kabullenirler. sürü halinde hareket ederler. ülkenin eğitim sisteminin çürümüşlüğü sebebiyle en iyi tahsili alsalar da bu zihniyetten kurtulamazlar. işin kötüsü bu durum, içinde doğulan sosyo-ekonomik sınıftan bağımsızdır. ***

    12. kötücül / kötü niyetli bir insan olmaya meyillidirler. kötülük bir karakter özelliği değil, bir tercihtir. bunu tercih eden insanların ortak özellikleri: yeterli bireysel gelişim göstermemiş, olgunlaşmamış ve insanlığın ortak değerlerinden* üstün tuttukları bazı kavramları* kılavuz edinerek bunları hayatın salt gerçekliği zannediyor olmalarıdır. hatta sizin de default olarak aynı düşüncede olmanızı beklerler.

    13. güce taparlar. önemli olan neyin/kimin doğru, gerçek, haklı olduğu değil; kimde/nede daha çok güç olduğudur. tapınılan bu gücün nesneleri* değişse bile bâki kalan iktidar hırsı ya da en güçlü olma/görünme, sahip olma arzusudur.

    14. yüksek bağlamlı iletişimi bilirler. yani bu insanlarla düzgün bir münazara, insan gibi bir konuşma yapamazsınız. çünkü söylediklerinize odaklanmak yerine: jest, mimik, bakış, yüz ifadesi gibi detaylara takılırlar. " türklerde tartışma kültürü yok " sözünün temeli buna dayanır. yalnız kalmış, iyi eğitilememiş bireylerden oluşan duygusal ve geri kalmış bir kültürün yansımasıdır bu.

    15. en büyük kültürel kaynakları ve tek eğlenceleri televizyondur. interneti de yalnızca geyik yapılan bir yer zannederler. biraz eğitimli olanları da interneti kendi menfaati için kullanır veya manipüle eder.

    16. "çok düşünme, kafayı yersin" hayattaki en büyük mottolarıdır. hatta, cehaleti bir erdemmiş gibi size pazarlamaya çalışırlar.* " (bkz: cehalete övgü) hayatları düşünmemek, kurcalamamak, sorgulamamak üzerine kurulmuştur. aileden gördüklerini fotokopi makinası gibi kopyalarlar ve bunu da üstün nitelik olarak kabul ederler. ezbere yaşamak daha kolay ve rahattır çünkü. daha fazlasına gerek görmezler. ataletin, kabullenmişliğin vücuda gelmiş halleridirler. ayrıca bkz.

    17. yukarıda saydığım özellikleri taşımayan, hatta bunlara muhalefet eden birileriyle karşılaştıklarında ezberleri bozulduğu ve iskambil kâğıdından ev gibi zorlama ve kırılgan hayatlarına anlık da olsa koca bir: "?" işareti girdiği için hemen dışlama ve ötekileştirme mekanizmasını devreye sokar ve saldırganlaşabilirler. merak etmeyin, gelip geçici bir durumdur. sizi ötekileştirerek cahil ve dolayısıyla düşünmekten uzak mutlu hayatlarına ışık hızıyla geri dönerler. sizin de onlardan uzak durmanız akıl sağlığınız için elzemdir.

    ben hayatımda kitap okudukça, düşündükçe, kendimi geliştirdikçe ilk hissettiğim şey: ne kadar cahil olduğumdu. şu hayatta bildiğim tek şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir. cahil bir insana cehaletini tanıtamazsınız; cahil olduğunun farkına varırsa, artık cahil değildir; ya da en büyük eşiği geçmiştir diyelim.

  • muaviye: yeni sarayım nasıl olmuş ebû zer
    ebû zer: kendi paranla yaptırdıysan israf, halkın parasıyla yaptırdıysan haram olmuş

  • oy kullanan khk'lıların listesini vermişler. arkadaş khk'lıların abi ablası bakan oluyor. büyükelçi oluyor sorun yok oy kullanınca mı problem?

  • (bkz: canım kardeşim) hastalığını öğrenen kahraman ile arkadaşı arasındaki konuşmadır benim için.

    -bana bak, sana bir şey söyliyim mi?
    -söyle
    -kimseye söylemek yok ama!
    -iyi ya söylemem.
    -yemin et bakiyim.
    -valla billa söylemem.
    -ben ölücekmişim.
    -ne var oğlum bunda yemin ettiricek?
    - hiiiiç..ama abimle halit abim “duydun mu?”
    diye bağırdılar akşam bana. ben de korkudan “duymadım” dedim.
    -sen sahiden ölürsen bilyeler nolucak?
    -ne biliyim ben.
    -bana versene?
    - iyi ya, ölünce abimden alırsın.
    -yaşşa ulan.

    edit: son cümle eklendi. @hamsikola ve @gunebakandolmakalem'e uyarıları için teşekkürler.

  • akp faşizminin, tribündeki bizlerin korkusundan çıkarmaya çalıştığı düzenlemedir.

    http://www.hurriyet.com.tr/…por/futbol/24428551.asp

    stadlarda kötü içerikli siyasi ve ideolojik tezahürat yasaklanacakmış, kulüpler de buna ilişkin zaten taraftara taahhüt imzalatmış, yetmemiş kendileri de takip edecekmiş. bir de utanmadan bu tür düzenlemeler avrupa'da da var yalanını tekrarlıyorlar.

    mesela ben hakaret içermeyen "hükümet istifa" ya da "tayyip istifa" diye bağırsam bu ideolojik midir, siyasi olarak kötü müdür? belki istifa etmesi iyi birşey, kötü olup olmadığına kim karar veriyor? hukuk da bilmiyor bu içişleri bakanı.

    korkunun ecele faydası yok, yıkılacaksınız, yok olacaksınız.

    (bkz: hükümet istifa)

  • içinde korkunç subliminal mesajlar barındıran reklam filmi.

    şu kare ne kadar da masum değil mi?
    http://i.hizliresim.com/2reaqq.png

    peki biraz yaklaştırınca?
    http://i.hizliresim.com/v03drz.png

    göremediniz mi? biraz daha yaklaştıralım o zaman:
    http://i.hizliresim.com/dpyz1o.jpg

    ------

    bir uyuyalım dedik, mesaj kutusu yandı alev aldı. güldüğünü belli eden dostlar kadar, tehdit eden ve duyar kasanlar da oldu. bu sırada da ülker açıklama yayınlamış. reklam materyalleri ile ilgili deformasyon yapanlar hakkında hukuki süreç vs şeklinde.

    ülkede mizah bu kadar ele ayağa düşmüşken, "mizah" yaptığını savunarak zor durumda kaldığını söyleyen trilyon dolarlık firma bile açıklama geçiyorsa, gg olmamak adına bir iki söz de biz edelim. çünkü bu memleketin kuralı, büyükler kendini kurtarır ve daima küçükler ezilir.

    son görseldeki yazı, sosyal medyada binlerce aydır trollüğü yapılan, yerleşmiş bir mizah kalıbı olan durumdur. ülker'e gelen saçma sapan tepkiler sonrasında tepkilerin saçmalığını vurgulamak amacıyla yapılmıştır. ne markaya bir saldırı ne de deformasyon vb yaparak bir algı oluşturma saiki yoktur!

    amaç ise sadece gülmek.

    muhtemelen bu başlık ülker tarafından mahkeme kararı ile sildirilir. ekşi sözlük'te mahkeme kararı ile yazdıklarımızın sildirilmesine artık alıştık.

    kendi yaptığı "şaka" için verilen tepkileri anlamsız bulan bir firma olan ülker, şakası hakkında yapılan şakaları bakalım ne kadar mazur görecek?

    son olarak da, bizleri şakalarımızı bile açıklamak zorunda bırakan sistem utansın.