hesabın var mı? giriş yap

  • gecenin bombasını patlatmıştır. bir pozisyonun ilgisizliğini, ortamla uyuşmazlığını şu örnekle açıklamıştır.
    "beyler düşünün.. biz dördümüz bir dağ evindeyiz.. köyde.. etrafta köylüler var filan... kapı çalınıyor.. açıyoruz bi bakıyoruz sharon stone!.. aradan vakit geçiyor...bi daha kapı... zekeriya beyaz!.. ne alaka di mi. işte bu pozisyonda öyle"

    ersin kardeşimiz de boş durmamış bu lafın üzerine:
    "zekeriya hoca gelip sharon stone burda mı diye soruyor mesela?!".. demiştir.

    ama ahmet hoca durmak bilmez..

    .."hatta kazım abi sharon senden buz kıracağı ister.sen olayı idrak edemeyip -o yok,keser vereyim mi dersin."

  • (bkz: kölelik)
    100 yıl sonra insanlar bugünlere bakıp insanlar köle gibi çalışıyormuş diyecekler aynı bizim 100 yıl önceki duruma bakıp dediğimiz gibi.

    (2019 yılında yapılan ekleme) batılı devletler şimdiden 4 gün çalışma 3 gün tatili konuşmaya tartışmaya başladı bile.

  • cevap 2-3-1 şeklindedir. kural der ki; dönel ada/kavşak içindeki araç önceliklidir. 1 numaralı araç, 2 numaralı araç dönel adayı terk etmeden kavşağa giremez. eğer 1 devam ederken 3 bekler, 3 bekliyorken de 2 numara kavşağa girer şeklinde düşünüyorsanız "kural" olarak yanlıştır. dönel adadaki araç çıktığında sağdan gelenin yol hakkı geçerli olur.

    -eski bir direksiyon öğretmeniyim.

    zorunda kaldığım edit:
    değerli suserler... size yukarıda kuralı açıkladım. hepimiz gerçek hayatta 2-1-3 şeklinde kullanıyoruz. görüş alanınızın olduğu, aksine bir işaret olmadığı her yerde, her kavşakta dönel, düz vs. fark etmeksizin sağdan gelen aynı cins aracın yol hakkı vardır. karayollarının paylaştığı modern dönel kavşak gibi dev yapılarda kavşağa giren ve çıkan araçları göremediğiniz büyüklükteki dönel adalarda durum farklı işler, çünkü çok şeritlidir. başlıkta bulunan görsel üzerinden yorumlarınızı yapınız.
    lütfen bana mesaj atmayı bırakın. zır cahile laf anlatmaktan bıkmasam, mesleği de bırakmazdım... bir gün benzer bir şekilde trafik kazası yaparsanız "ulan nasıl bana %100 kusur verirler anlamıyorum, üstüne de 53/1c'den ceza yemişim ben böyle işin..." diye cümleler kurduğunuzda bu başlığı hatırlarsınız.

  • kerem(5) ve annesi femme noir arabada müzik dinleyerek yolculuk etmektedir. the last shadow puppets - the meeting place çalmaya başlar.

    kerem: anne niye sorry diyor sürekli?
    femme noir: çünkü üzgünmüş keremcim.
    k: onu anladım, niye üzgünmüş yani?
    f: çünkü sevgilisinden ayrılmış.
    k: niye ayrılmış peki?
    f: söylemiyor şarkıda onu.
    k: sevmiyorlar mıymış birbirlerini?
    f: seviyorlarmış, o yüzden üzgünmüş zaten.
    k: e seviyorlarsa niye ayrılmışlar?
    f: bazen olur öyle. kavga etmişlerdir mesela.
    k: e biz de seninle ediyoruz ama barışıyoruz. severken ayrılmak çok saçma.

    kendime not: çekirdekten yetiştirip çift terapisti yapayım oğlanı.

  • rüştü'nün günlük hayatında kullandığı kelime sayısını ti'ye alan adamın konuşurken karşısındaki insanı kanser eden biri olması ironik. köşeyi başkalarının yazdığını ima eden bu mektubun da kendisinin elinden çıkmadığı oldukça aşikar, bu da ironinin katmerlisi.
    alttan alta edilen tehditler, seni biliyoruzlar mektubu yazan kişinin terim'i iyi tanıdığının ve işini iyi yaptığının göstergesi.
    yasal yollara başvuracakmış, birini istifaya çağırmak hangi yasada suçtur acep?

  • şunu anlayamıyorum.

    manchester united 5 atar dedi bazıları, olmadı.
    2 maçta gol atamadık. sıfır çeker dedi bazıları, olmadı.
    cluj'dan braga'dan umutlandı bazıları, olmadı.
    manu'yu yendik, "çoluk çocukla geldiler" dedi bazıları.
    drogba'ya, sneijder'e "hepsi birden oynamaz" dedi bazıları, olmadı.
    schalke çakar dedi bazıları, olmadı.
    1-0 oldu, fark olur dedi bazıları, olmadı.

    malaga'yı çekip elesek ballı, psg'yi çekip elesek "e ibrahimovic" yok denilecekti.

    bu takım, şampiyonlar ligi çeyrek finalinde real madrid ile oynayacak arkadaş. real orada 4 tane atsa ne farkeder? sen dün adı sanı duyulmayan takıma karşı, (maalesef o teknik direktörünün sayesinde) son dakikalarda 8 defans, 1 salih, 1 kuyt taktiğiyle kıçından solurken, biz bugün "real madrid'i eleyebiliriz lan belki" gibi bir histeyiz.

    işte bu hisleri, alışkanlıkları, insana kazandıran şeydir "galatasaray"..

  • bir nöropsikiyatrist, sinir sistemi hastalıklarına atfedilebilen ruhsal bozukluklarda uzmanlaşmış bir tıp doktorudur (örneğin, okb, bipolar bozukluk). nöropsikiyatri, psikiyatrinin bir alt uzmanlığıdır (psikiyatriye nörolojinin eklenmesi).

    psikiyatrist, zihinsel bozuklukların tanı, önleme, çalışma ve tedavisinde uzmanlaşmış bir tıp doktorudur. psikiyatri, nöropsikiyatriden bağımsız bir kategori değil, bir şemsiye terimdir diyebilirz. en popüler nöropsikiyatri modeli (bkz: bilişsel nöropsikiyatri) (nöropsikiyatriye bilişsel psikolojinin eklenmesi) olarak bilinir.

    (bkz: psikofarmakoloji) ile birleştiğinde bilişsel nöropsikiyatri birçok vaka için en iyi sonuçları verir. psikoterapinin bu ortama eklenmesi ise hastalar için refahın gelişimini en üst düzeye çıkarır. nöropsikiyatristin aralarında karıştığı olguların türü genel psikiyatrik vakaların bir kısmı için, ancak çoğu zaman sinir sistemine zarar veren hastalığına bağlıdir.

  • migros değil de arabistan sepeti gibi duran sepet. nerede bunun birası, şarabı?

    edit: dinsiz, alkolik diyenler olmuş. yılbaşı paketinden bahsediyoruz uhud savaşı için hazırlanan bir erzak değil bu arkadaşlar.*