ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
24 haziran 2018 şanlıurfa olayları
-
az önce twitter’da haber olan ve suruç olaylarında yargısız infaz yaptığı söylenen akp milletvekili ibrahim halil yıldız’ın, suruç’ta okulları korumalarıyla basarak hdp ve diğer parti sandık görevlilerini darp ettiği söyleniyor. ayrıca bu şekilde blok oy da kullanılmış. yine orada bulunan sandık görevlilerinin başarısıyla duyulmuştur. o yüzden nöbete devam.
1044-1043 nolu sandık hırsızlık anı:
https://twitter.com/…tatus/1010801735575666688?s=21
hırsızlığın yapıldığı 1044-1043 nolu sandık:
https://twitter.com/…tatus/1010798282602369024?s=21
1068 nolu sandık hırsızlık anı:
https://twitter.com/…tatus/1010807697611153409?s=21
2242 nolu sandık:
https://twitter.com/…tatus/1010789693993181184?s=21
edit:
başka kaynaklar da geliyor:
https://twitter.com/…tatus/1010772503688613888?s=21
bunlara inat muharrem ince lan.
edit-2:
bu sandiklarin iptal edildigine dair haberler geliyor. kisaca sahip ciktigimiz hic bir sandigi kaybetmiyoruz. herkes oy kullandigi okulun bahcesine. basaracagiz, basaracagiz, basaracagiz.
bu arabayla sülaleni kölem yaparım diyen doktor
-
edit: yönetim uyuma (bkz: #143428820)
kız direkt konuşmadan engelleyebilirdi.
"nasıl ödeyeceksin?" diye soru sorulmuş, uzatmanın anlamı yok.
biri para ve statüsü ile hava atmaya çalışan diğeri ise parayı beğenmediği için ifşa eden taraf.
(bkz: 10 bin euro para mı lan)
hiçbir zaman evlenemeyeceğini anlamak
-
hiç bir zaman hiç kimsenin sonsuz aşkı olamayacağını anlamak kadar koymaz adama...
evlenmek kolay. sevmek de zor değil. ama sevilmek... işte onu bilemezsin.
türkiye'de domuz eti yiyenler var
-
türkiye'de kul hakkı yiyenler de var sayın cumhurbaşkanım, ona da müdahale etmiyorsunuz.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"içinde sevgililer günü olmasaydı şubatta 31 çekerdi."
rıza baba'nın görevden alınması
-
bugün değilse yarın olacaktır. zira kendisinin birileriyle sağlam bağlantısı var.
11 haziran 2013 çağlayan adliyesi gözaltıları
-
arkadaşlar, şimdi adliyeden geliyorum. her gün saat 12 civarı yapıldığı gibi yine adliye meydanında toplanmak isteyen avukatların girişine bu sefer özel güvenlik görevlileri ve polis izin vermedi. polis/özel güvenlik darp ederek, yerlerde sürükleyerek 2 avukatı gözaltına aldı. gözaltına alınan avukatların serbest bırakılması için avukatlar tarafından oturma eylemine başlandı. yaklaşık 4-5 dakika sonra da 100'e yakın çevik kuvvet adliyeye girerek, 50'ye yakın meslektaşı yine darp ederek, cüppelerini çekiştirerek, yerlerde sürükleyerek ve hatta kelepçeleyerek gözaltına aldı. taksim'de, ankara'da, izmir'de, adana'da halka müdahale ederken "polisimize taş atıyolar, kamu malına zarar veriyolar, molotof atıyolar" diyerek gerekçelendiriyordu devlet müdahalesini, cübbesini giymiş avukatlar da mı taş atıyordu, molotof atıyordu lan? avukat dediğin kamu görevlisi sayılır, öyle canın istedi diye avukatı gözaltına almayı bırak, ağır ceza suçüstü hali olmadıkça üzerini bile arayamazsın. ama gördük ki hak, hukuk falan hikaye.
olaylar başladığından beri sağduyulu olmaya çalıştım ama hala ve hala "polis müdahalesinde haklı, adamlar kamu malına zarar veriyor" diyen adamın, akp ile demokrasiyi aynı cümle içinde kullanan adamın akıl sağlığından şüphe ederim ben.
tanışma isteği vs taciz
-
kadının hoşuna giderse tanışma isteği, kadının hoşuna gitmezse taciz.
o başlıkta öyle yazıyordu.
türkiye'de evlerde veranda olmaması
-
öncelikle, veranda ne amk diyecekler için; (bkz: veranda)
ya ben köy evlerinde bile çok az gördüm bunu. geçenlerde bi çiftlik evinde görür gibi oldum onu da pimapen ile kapatmışlardı amk. bir de teoman kafası iyiyken bir kır evinde görmüş bunu ama nası uçuyorsa orada bi rüzgar gülüne rastlamış konuşmuş falan. yani o da görmemiş..
her neyse bence amerika'yı amerika yapan şey aha bu verandadır arkadaşım. babanla bir sorunun mu var, otur veranda da konuş. ananla mı var gel verandaya bağır çağır, düşmanın mı var al silahı verandaya otur...
sen bildin onu filmlerden, beyaz boyalı, sallanan koltuk var orada en yaşlı insan oturuyor. 20 sene sonra gelmiş evlat hesap soruyor,şurada bana tokat attın, orada beni mahçup ettin burada bok ettin diyerek.. tanıdın tabii.
türkiye de veranda olmayınca ne oluyor, salon var babaya hesap sormaya geliyorsun altı ay sonra ( bizde öyle 20 sene 25 sene ayrılık olmaz en babası bi bayram arası) ülke tv açık. salondaki büfe enerjini alıyor kafadan, büfe ne amk diye düşünürken az yumuşuyorsun, koltuk örtüsünün üstündeki kırlent, bardakların üstündeki dantel, ülke tv spikerinin naif ve mıymıntı sesi derken odaya girdiğinin 10. saniyesinde yumuşuyorsun. bir de anan poğaça viriyim ayrana katık eden mi diye sorunca ne oluyor, hesap soramıyorsun. ömrünce taşıyorsun o ağırlığı.
amerikalı o verandadan zıpkın gibi çıkıyor. sorunlarını halletmiş, herkes bir diğerini bağışlamış diyor ki sorunum yok madem gideyim afganistan'ı işgal edeyim diye süper güç oluyor, uzaya çıkıyor adam. onun için veranda mecbur tutulmalı. 38 katlı apartmanın hemen giriş kapısının yanında bi veranda olsa fena mı olur?
neyse bi şarkı ile bitireyim, bir kır evinin verandasında bir rüzgar gülüne rastladım, insanmışçasına konuşmaya lay lay lay..
know-how'a türkçe önerileri
-
(bkz: nasıl bilirdiniz)