hesabın var mı? giriş yap

  • yahu zaten sözlükte bin tane şöyle kadın, bunu yapan kadın, onu giyen hatun vs başlık var, erkeklerin usanmadan kadınları yerdiği. hayır bunlar yetmiyor, bir de kadınlar kadınları yeriyor.

    bütün makyaj yapmayan kadınlar bu başlığa uğramış, yapanlara illaki bir laf sokmuş gitmiş.

    makyaj sevmiyorsan, saçma buluyorsan yapma gitsin. hangi motivasyon size makyaj yapan kadınlara yalancı deme, içi dökülen bina yakıştırması yapma ihtiyacı hissettiriyor. merak ediyorum gerçekten yargıladığım için değil.

  • ömer aşık'ı ilk 2004 senesinde sahada görmüştüm. o zaman okuduğu istanbul ticaret üniversitesi takımında oynuyordu, daha doğrusu oynamaya çalışıyordu diyelim. devamlı aynı kategoride bulunduğu için bizim üniversite ile, 2004-2006 arası her sene maçımız oldu istanbul ticaret'e karşı.

    burda da yazılmış, "basketbola geç başladı", "hızlı gelişti" şeklinde. ama bu "hızlı gelişim"in ne kadar hızlı olduğunu insanlar tam net bilmiyor. onu anlatmaya çalışacağım.

    2004'te ilk gördüğümde, yürümekte ve koşmakta zorlanan, pozisyon alırken nerde duracağını tam bilmeyen, ama rebound sezgisinin iyi olduğu her halinden belli bir adam vardı. uzun eksikliğinden 195 boyumla ömer'i tutmak zorunda kalırdım ama aradaki 15cm farka rağmen beklediğim kadar zorlanmazdım.

    2005'te gördüğümde gözle görülür bir fark vardı. adamın yürüyüşü bile değişmişti. reboundlarda artık çok daha etkili, yavaş yavaş post-up oyunlarını geliştirmiş, her fırsatta smaç kovalayan bir ömer vardı. hafiften bünyemi zorlamaya başlamıştı koskoca okulda nasıl uzun olmaz, ben niye 3 numara halimle bu adamı tutuyorum lan diye içten içe isyan etmeye başlamıştım. ama yine de 10 sayı civarında tutabiliyorduk.
    hatta maçı kaybettik, bizim hoca da maç sonu "ulan bu iki garibim tuttu 210'luk adamları, siz bi guardı tutamadınız maç gitti." şeklinde azarlamıştı bizim guardları. bizi garip olarak nitelendirdiği için üzülsek mi, ömer'i tuttuk diye sevinsek mi bilememiştik.

    2006'da artık üniversite ligi seviyesi için fazla olmaya başladı. zaten hem sayı hem rebound krallığında direk tepeye oynuyordu adam, bunun üstüne iyice özgüven sahibi olmuştu. o yüzden iyice domine etmeye başladı bizi. biz de hafiften ağlamaya başladık, "ya bu eleman 2 sene önce zor yürüyordu nasıl böyle oldu bir anda" diye.

    daha sonra ben mezun oldum koptum basketboldan. 2008 gibi baktım ömer, türkiye'yi domine ediyor. şimdi sıra nba'de...

    mip ödülüne yakın olduğu söyleniyor. bence adamın most improved player ever ödülünü alması lazım. 8 senede "yürüyemeyen, top tutamayan ömer"'den, "dünyadaki sayılı pivotlardan ömer"'e evrildi adam.

    (bkz: respect)

  • her biri bir bilimdir. içerdikleri bilgilerle her biri kocaman bambaşka dünyalardır.

    senin yaşadığın ülkede bu meslek erbapları iş bulamıyorsa, sektör gelişmemişse, bu senin ülkenin dandikliğidir. bölümlerin değil.

    bilime saygı duyun biraz.

  • şu soruyla olayı derinlemesine tepiklemek istediğimiz bir yargı : kaç gecelik ilişki aldatmaktır peki? ahksahgkgfk hesaba bak, gece sayısına göre pansiyonculuk yapıyo sanki adam. dostum o iş gündüz de olsa, gece de olsa, 3 saat de sürse, 5 dakka da sürse, yanında da yatsan, kalkıp evine de gitsen aldatmaktır. yani aldatmanın manifestosu var da biz mi bilmiyoruz? yapmayın gözün sevem. bazı şeylerde felsefe aramayı bıraksanız aslında yaşamak için bir hayli zaman dilimi artıyor.

    yani bir de bunu söyleyen adamın bu tür açıklamalar yapacak tıynette olduğunu sanmıyorum. doğrusunun bu olduğuna inanıyorsa kimseye laf anlatmak için uğraşmaz ki?

    ama tek gecelik ilişki aldatmaktır yani onu diyim ben.

    insanımız modernleştikçe niye bu kadar salaklaşıyor anlamak mümkün değil

  • ne demiş fuzuli; mey biter saki kalır. her renk solar haki kalır. ilim insanın cehlini alsa da, hamurunda varsa eşeklik; baki kalır.