hesabın var mı? giriş yap

  • şimdilerde yeni çevrimi izlenen batı cephesinde yeni bir şey yok filminin 1930 yapımı ilk filmi, cumhuriyetin ilk yıllarında siyasete küçük de olsa şekil vermiştir. filmin savaş karşıtı yapısı dönemin alman ve türk siyasi hayatının ve türk-alman ikili ilişkilerinin bir şekilde özeti gibidir.

    1930 yapımı filmi mustafa kemal atatürk istanbul elhamra sinemasında izlemiş. görsel
    1930 yılında almanya'da naziler iktidarda değilken bile önemli bir nufuza sahipti. militarist söylemi eleştiren film, nazilerin karşı çıkmasına rağmen almanya'da gösterime girdi. ama tepkileri de beraberinde getirdi tabi. cumhuriyet gazetesinin haberine göre "milliyetçi sosyalistlerin şiddetle faaliyete geçmiş olmaları nedeniyle film gösterimden kaldırıldı. salonlarda büyük gürültüler yaptılar ve dışarıdan getirdikleri yüzlerce beyaz sıçanı salona bıraktılar. bu yaşananlardan sonra hükümet için geri adım atmaktan başka çare kalmamıştır"

    filmi ülkeye kemal seden getirdi. hatta mustafa kemal atatürk'e özel gösterimi de kendisi yaptı. henüz sansür kurulundan onay süreci devam ederken izletti filmi. osman f. seden'in babasıdır. atatürk filmi çok beğenir ama gerçekçi olması nedeniyle türkiye'de gösterilmesinin sakıncalığı olabileceğini söyler. yanında oturan dahiliye vekili şükrü kaya'ya filmi çok beğendiğini, savaşın getirdiği felaketleri en iyi biçimde anlatan bir belge niteliği taşıdığını, fakat savaştan yeni çıkmış türk halkına bu filmin gösterilmesini sakıncalı bulduğunu, bunun için vaktin henüz erken olduğunu söyler.

    mustafa kemal'in film hakkındaki düşünceleri kemal seden'in filmi gösterime sokma düşüncesini etkiler. ama asıl sebebi, almanlarla olan ilişkilerin yeni yeni düzelmeye başlaması. diplomatik kriz çıkmaması için sansür kurulu filme izin vermeyecekti zaten. adamlar kendi ülkelerinde filmi yasaklayınca biz komple gösterime sokmuyoruz yani. almanlar yenilince biz de yenilmeye devam ediyoruz yani bir şekilde.

    o dönemin bir başka savaş karıştı filmi "batı cephesi dört piyade" filmi almanya'da yasaklı olmadığı için (naziler iktidara henüz gelmediği ve filmle uğraşmadığı için) ülkemizde gösterime girdi. ama naziler iktidara gelir gelmez yasaklamıştı filmi.

    kaynak: gazi'nin sineması kitabı.

  • faciadan dönülmüş o nası bir gözü dönmüşlüktür yaraabbiii .. haftanın 5 günü taciz tecavüz linç girişimi haberlerini okuduğumuz akkoyunlar bi kadının kağıt bayrakla arabaya vurmasıyla açtığı başlığa bak . malsınız mal

  • babam öldü.

    bir iki saat oldu , cenazesini yarın alacağız . 7 yıldır alzheimer, son iki yıldır yatalak , son 4 aydır hastanede son bir ayını da yoğun bakımda geçirdi .

    bekliyorduk elbette , son bir haftadır daha yoğun bir şekilde git gide kötüleşen vaziyetteydi. çok zor bir süreçti bizim için , kendisinin içinde yaşadığı şeyleri zaten aklım hafzalam almıyor. kim bilir nasıl bir durumdaydı. tek tesellim artık bilinç olmadığından çok da acı çekmediğini düşünmüş olmam.

    öyle donuk hissediyorum ki , artık acı cekmiyecek diye bir yanım seviniyor bir yanım yıkık . iki dağın arasında kalmış gibiyim. donuk bir şekilde son iki saatimi öyle yere bakarak geçirdim . bu dünyada çok zorluklar çekti bir kısmına ben şahidim , olamadıklarıma da şahit olanlar anlatır. fakirliği çok yaşadı ama hiç bir anında isyan duymadım ağzından. hep çalıştı. hiç boş oturmadı , zaten oturamazdı da. hayat o lüksü hiç tanımadı.

    çok sertti. sert iklimde büyümüş , zor bir karekterdi.ne olursa olsun bizi kimseye muhtaç etmedi. çok gururluydu, hiç düşürmedi ne bizi, ne de kendisini. yeri geldi tarlada çalıştı , yeri geldi bekçilik yaptı , işçi oldu amele oldu. gocunmadı , kıt kanaat da olsa hepimize çok iyi bir hayat sundu. beni sonuna kadar okuttu. yemedi yedirdi giymedi giydirdi. boyle bir fedakarlıga karşı yüklenen borç nasıl ödenir bilmiyorum.
    bence imkansız.
    bu dünyada yok artık kendisi ama geriye bize çok büyük bir miras bıraktı. bıraktığı mirası paha biçilemez şerefli ismi , onurlu bir hayatla taçlanmış bir soyad.

    bu dünyadaki en büyük miras babanızın size bıraktığı şerefli bir isim . bunu da yeni öğrendim. benim için son derece gurur veren bir mirası yere düşürmeden onun ismini sonsuza kadar taşımak , inşallah bunu başarırım.

    bir mart ayında kaybettiğimiz annem gibi seni de bir mart ayında kaybettik. inşallah bu dünyada göremediğin güzelliklerin hepsini öteki tarafta kavuşur ve rahat edersin.

    anneme de sana da allah rahmeti ile şefaat etsin. mekanınız cennet ,yattığınız yer nur olsun. amin

    edit : çok mesaj geldi , bir çok insanın güzel mesajları inanılmaz destek ve güç oldu bana öncelikle hepinize çok çok teşekkür ederim iyiki varsınız. hepsine teker teker dönüş yaptım ama arada atladigim olduysa hakkını helal etsin.
    insanların hiç tanımadığı bir insanin derdiyle dertlenmesi , acisina ortak olması kadar yüce bir duydu heralde yoktur.
    bu yüce gönle sahip insanların varligi yok olmaya doğru giden umutlarımı yeniden tazeledi gerçekten. iyiki varsınız çok teşekkür ederim hepinize.

    eleştirenler de oldu tabiki , hani böyle bir durumda enty mi girilir diye. çok iyi anlıyorum onları da , haklılar da bir yerde . ama babamin hatiratini bir yerelere kazımak , herkese duyurmak , onun varlığının sürmesini istediğim için içimden geçenleri yazdım.
    burda amacım kendime bişey devşirmek degil.
    ne kazanabilriim ki bundan. eksi verdim diyen var , yemin ediyorum bir gram umrumda değil. bir milyon eksi alsın isterse.
    iyi ya da kötü, yine de eleştirenlere de bir gram kızmadım yemin olsun. allah hepinizden razı olsun . hepiniz var olun .

  • uzun zamandır şöyle kallavi bir rezalet göremiyorduk. donanımhaber’den çok güzel bir jest oldu sözlüğümüze can geldi, neşe geldi.
    t: yine anadolunun ıssız kenarlarında bir şark kurnazının icraati.

  • bizi parçalamamasının nedeni düşük enerjisidir. yeterince yüksek enerjiye sahip olsaydı eğer bizi deler geçerdi ve yarattığı radyasyon nedeniyle hepimiz ölürdük.

    ışık farklı dalgaboylarında ve frekanslarda yayılsa da, vakum ortamında hızı sabittir ve bildiğimiz ışık hızıdır. başka bir deyişle vakum ortamında ışığın dalgaboyuyla frekansının çarpımı sabittir ve ışık hızına eşittir.

    ışığın enerjisi ise frekansı ile planck sabitinin çarpımına eşittir. bu enerji arttıkça ışığın frekansı artar ve dalgaboyu küçülür. bizim görebildiğimiz ışık genel toplamda oldukça dar bir dalgaboyu aralığı olan 390 ile 700 nanometre arasındadır. bazı hayvanlarda, farklı dalgaboylarını hissetme yeteneği görülebilir.

    görünebilir spektrumdaki en düşük enerjili renk kırmızıdır. bu yüzden bunun üzerindeki dalgaboylarına kızıl ötesi denir. düşük enerjili olması nedeniyle birçok alanda kullanılırlar. radyo dalgaları bunun en popüler örneğidir.

    görünebilir spektrumdaki en yüksek enerjili renk ise mordur. bu nedenle bundan yüksek enerjili bölgeye mor ötesi denir. enerji yükseldikçe dalgaboyu kısalır ve frekans, dolayısıyla da enerji artar. bu nedenle başlıktaki soru geçerli hale gelebilir. yüksek enerjili fotonlar da tıpta sık kullanılır. röntgen tekniğine yol açan x ışınları bunlardan biridir. yüksek enerjili bu ışınlar insan vücudunda dokulardan geçebilirken kemiklerden geçemezler. bu nedenle kırık vakalarında sık kullanılırlar.

    fakat bütün mor ötesi ışınlar gibi insan sağlığına zararlı olduğundan dolayı özellikle hamile kadınların röntgen çektirilmesi istenmez ve zaten gerekmedikçe radyasyona maruz kalmamak gerekir. aynı nedenle hamile kadınların avm, havaalanı gibi yerlerdeki x-ray cihazlarının içinden geçmemesi de normaldir. güvenlik nedenli üst araması bildiğim kadarıyla ayrı yapılıyor.

    daha yüksek enerji seviyelerine çıkıldığında ise çok ağır radyasyon yanıkları ile karşılaşmak mümkündür. bunlardan tıpta gene faydalanılır. özellikle kanser hastalarında kullanılan kemoterapi teknikleri, yüksek enerjili gama radyasyonuna sahip fotonların kanserli dokuya gönderilerek öldürülmesiyle uygulanır. kanserden kurtulmak için ödenmesi gereken çok ağır bir bedeldir ve genelde ömrün kalitesini düşürmekle beraber uzatır.

    bunun haricinde farklı ışımalar da literatürde muhakkak vardır. ışık kaynağı olan güneş'ten dünya'ya sadece görünebilir ışık tayfı ulaşmaz. bunlarla beraber yüksek enerjili radyasyon yaratabilecek frekanslardaki ışıklar da ulaşır. öte yandan, dünya'nın dönmesi ve çekirdeğinin sıvı demirden oluşması nedeniyle dinamo teorisi uyarınca dünya'nın manyetik alanı bu yüksek enerjili manyetik fırtınaları engeller. ayrıca aurora borealis denilen kuzey ışıkları da manyetik alanın kutuplara yakın bölgesinde dünya'nın çekimine kapılan bu yüklü parçacıkların atmosferdeki atomlarla etkileşime girerek ışıma yapması sonucunda oluşur.

    yüksek enerjili fotonlar euv denilen extreme ultra violet tipi fotolitografi makinalarında da yani bilgisayar çipi üretilen makinalarda da sıklıkla kullanılır. burada üretilen yüksek sıcaklığa sahip plazma iyon ve elektronlarının tekrar birleşmesi sağlandığında elektronlar enerjilerinin çoğunu kaybeder ve yüksek enerjiye sahip foton ışıması yaparlar.

    bu yüksek enerji, çip olacak numunenin üzerine gönderildiğinde onun işlenmesini kolaylaştırır. gönderilen fotonun enerjisi ne kadar yüksek olursa, o kadar hassas işlem yapılabileceğinden dolayı daha yüksek performansa sahip işlemciler üretilebilir. boyutların aşırı küçülmesi sonucu günümüzde popüler olan kuantum bilgisayarlar, kuantum mekaniğinin günümüzde sanayiye geçebilen en ciddi kısmını gösterir.

    bu sadece bir teknik olmakla beraber nükleer reaktörlerde de ve dahi nükleer silahlarda da benzer bir sistemle yüksek enerjiye sahip fotonlar yayılır. bu fotonların enerjisi hayli yüksek olduğundan dolayı başlıktaki soruya cevap verir ve bizi parçalayabilirler. öyle ki enerjisi yeteri kadar yüksek olan bir foton 2 metre kalınlığındaki bir çelik duvarın içinden bile geçebilir ve size nükleer bir saldırı altında dahi zarar verebilir. nükleer reaktörlerde yapılan işlem kontrollü gerçekleştirilirken, nükleer silahlarda enerji yoğunluğunun yüksek olması tahribatı artıracağından dolayı istenen bir durumdur.

    reaksiyon için gereken uranyum 235 izotopu doğal halde yüzdesel olarak uranyumun çok küçük bir kısmını oluşturur. wikiye göre bu oran %0.72'dir. santrifüj tekniği uygulanarak bu u-235 oranı daha yüksek olan uranyum yakıtı elde edilebilir. nükleer silahlar içinse daha yüksek saflıkta u-235 gerekmektedir.

    u-235 yarı ömrü nedeniyle oldukça stabil yapıdadır. fakat bu atoma gönderilecek bir nötron sonucunda oluşan u-236 son derece kararsız hale gelir ve atom parçalanır. parçalanması sonucunda ortaya ciddi miktarda enerji çıkar çünkü parçalanma sonucu ortaya çıkan baryum ve kripton elementlerinin formasyon entalpisi uranyuma nazaran oldukça küçüktür. ayrıca tepkime sonucu ortaya 3 adet daha enerjiye sahip nötron çıkar. bu nötronlar da geri kalan u-235 izotopuna çarparak daha şiddetli bir şekilde tepkimenin hızlanmasını sağlarlar.

    tepkime sonucu kaybolan kütle einstein'ın meşhur formülündeki gibi enerjiye dönüşür. bu enerji oldukça yoğun olan yüksek frekansa sahip fotonları etrafa saçarak nükleer radyasyona yol açar.

    edit: kemoterapi değil radyoterapi olacak. dar olansa ise görünebilir spektrumun kendisi, yoksa görünebilir ışığın dalgaboyu zaten hayli büyüktür.

  • corona olup ölmek istememiş olabilir. çocuklarının boynu bükük kalmasını istemeyen bir ana baba olabilir. bilemezsiniz.

  • din sınavlarında kağıdın tepesine bismillahirrahmanirrahim yazınca ekstradan bi on puan alınması, gözü dönen bi elemanın sınav kağıdına arapça bismillahirrahmanirrahim yazması ve o sınavdan 1000 (yazıyla bin) alması.

  • 16 aylık bebeğimin kahvaltısını hazırlarken aklıma düştü bu başlık. henüz süreci tamamlamadık ama yaklaşık 7 yıl önce başlayan maceramızı evlat edinmek isteyenlere anlatmam gerektiğini düşündüm.

    öncelikle aklınıza bir kere düştüyse hayatınız boyunca hep evlat edinmek isteyeceksiniz. bu düşünce peşinizi hiç bırakmayacak. çok uzun bir bekleme süresi var şartlarınız uyuyorsa gidip başvurun, sıraya girin. sıra yaklaşık 6 yılda geliyor o an istemezseniz dondurabilirsiniz. başvurunuz bir dilekçeyle açılıyor tekrar ve kaldığınız sıradan devam ediyor. yani kendinizi hazır hissettiğiniz an dilekçe verip 15 gün içinde bebeğinizi kucağınıza alabilirsiniz.

    evli, bekar 30 yaşını doldurmuş herkes evlat edinebilir. ama heyet raporu almak, psikolojik testlerden geçmek gerekiyor. maddi durumunuzun iyi olduğunu da kanıtlamanız gerekiyor. yani evi olmayan asgari ücretli bir çiftin ya da kişinin başvurusu çok yüksek ihtimalle kabul edilmeyecek. ev varsa parka, hastaneye yakın olması ve bebeğin odasının güneş alması lazım. her aşamada ev kontrolüne geldiklerini de eklemem gerekiyor. başvurunun kabul edilme süreci yaklaşık bir yıl sürüyor.

    başvurunuz kabul edildi ve sıraya girdiniz. bundan sonra yapacağınız tek şey beklemek. ama beklerken uzmanları arayıp arayıp darlamayın. sürekli sıranızı sormayın. ellerinde bir bebek fabrikası yok gelen bebekleri sırayla veriyorlar işte. bekleme süresi şehirden şehire ve tercihlerinize göre 4-7 yıl arasında değişiyor. mesela sağlıklı bir kız bebek isterseniz 6-7 yıl, erkek isterseniz 5-6 yıl beklersiniz. sokağa terk edilmiş anne, baba bilinmeyen bir bebek isterseniz 15 yıl bile bekleme ihtimaliniz var.

    engelli ya da ensest bebek isterseniz sıranız hemen gelebilir.

    her şey olumlu sonuçlandı, yıllarca beklediniz. o telefon hiç ummadığınız anda geliyor. ben mesela sabah uyuyordum, öğleden sonra anne oldum. o da başka bir entryi hakedecek kadar ilginç bir gündü. yazarım bir ara :))

    bebeği aldıktan sonra evlat edinmeye hak kazanmak için bir yıl bakmanız gerekiyor. tabi bu bir yılda sürekli kontrol altındasınız. bebeğin gelişimini takip ediyorlar.

    veeee işin en zor kısmı başlıyor. biyolojik anne, babaya rıza davası açılıyor. bu süreçle çocuk esirgeme kurumu ilgileniyor. hakim karşısında da evlat edindirmek istediklerini beyan etmeleri gerekiyor. bu süreç onlara ulaşamazlarsa yıllarca sürüyor. tabi vazgeçme ihtimalleri de var. rıza davası bitince geri dönüşü olmadan bebeğin tüm haklarını kayyuma devretmiş oluyorlar. bundan sonra bebek artık onlara ait değil.

    biz tam olarak bu sürecin ortasındayız. rıza davası sorunsuz sonuçlandı. şimdi uzmanımızın arayıp “nüfusa geçirme davası açabilirsiniz” demesini bekliyoruz.

    o dava da genelde tek celsede bitiyor. “tebrikler bebeğiniz artık sizin soyadınızı taşıyor” şimdi bunu duymak için yaşıyorum.

    sonrası iyilik, güzellik.

  • ----------
    hatay'da başına gelen gaz kapsülü ile hayatını kaybetteiği söylenen genç. umarım bir hata vardır.
    10.09.2013 01:17 limon kimyon zorro
    -------

    sırf densizin biri çıkıp hatırasını benim üzerimden kirletmesin diye şuraya yazdığım iki satırı on kere değiştirdim. hissettiğim acıyı bile tarif etmiyorum ki adını kullanıp ajitasyon yapıyor demesinler. varsın ben susayım delikanlı kardeşim, nasılsa senin adın özgürlükle beraber anılacak bundan sonra.

    yakında hepimiz unutulacağız, sen hep hatırlanacaksın.

    bir anlamı olur mu bilmiyorum ama seni anmak için bugün taksim'e yürüyeceğim.

    --------
    doğumgünü olan 17 şubatta adına açılacak kütüphane ile ilgili detaylar için bakınız.