ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tosun paşa
-
herkesin hata olarak gördüğü bir sahne var filmin başında benim de kafama takılmıştı. şaban'nın filmin başındaki kavga sahnesinde görülmesine rağmen "seferoğullarının hiç görmedikleri biri olmalı" denilerek tosun paşa yapılması ile ilgili, arzu film'in instagram sayfasında zamanında şöyle bir cevap verilmiş;
"film'in başında çıkan kavgada şabanı gördükleri halde tosun paşa kılığına girince seferoğulları şabanı nasıl tanımıyor diye merak ediliyormuş... bunu biz de merak ettik vaktiyle, yapımcı ertem eğilmez'e bu sahnede bir hata mı yaptınız acaba diye sorduk , hayır dedi.. .peki bizi farkedemiyecek kadar enayi mi sandınız dedik, hayır seferoğullarını sandık dedi... başka sorun var mı dedi... yok dedik, kalktık gittik zaten"
https://instagram.com/p/z41rjom6dp/
hakan hepcan
-
hakiki ruh hastasi bir adamdir bunu twitterda sabri reyiz ile yaptigi kavgada da gorebiliriz iste boyle adamlari bastaci ediyor millet ozellikle de kizlar.
edit:bizi kendisini kıskanmakla itham etmiş twitterda.şöyle bir düşünüyorum da bu adamın heralde diğer erkekler tarafından kıskanılcak tek yanı o karakterine rağmen yanında dolaşan kızlardır ki o kızların da kalitesi bu adamdan belli, kaldı ki şahsım adına açıklama yaparsam ben kadınım seni niye kıskanıyım şimdi?hani erkek olsam belki herife bak bir de yanındaki kızlara bak felan derdim.ayrıca 30 küsür yaşında olmasına rağmen ergenlikten çıkamamış bir adamın insanlar neyine özenir allahaşkına,özenilip kıskanılcak arkasından bok atılcak tek bir tane özelliği olmayan bir adamsın.
aman allahım hayatımda galiba ilk defa ekşi sözlük linç ekibine katıldım hiç sevmem ama bu adam haketti.
otobüste kitap okuyan artist tip
-
muzaffer izgu'nun su an adini hatirlayamadigim bir oykusunde anlatilmistir bu.
kahramanimiz, otobuse biner. otobus kalabaliktir. yer bulup oturur, kitabini acar. ancak oturacak yer arayan yaslilar ve kadinlarin hedef tahtasi olur, "biz yer ariyoruz, bu oturmus kitabini okuyor" minvalinde soylenirler. bu kez ayaga kalkar, ayakta durdugu yerde rahat okumak icin pozisyon bulmaya calisir, bulur bulmaz da bir eliyle askiya tutunur bir eliyle de kitabini tutar. bu sefer de diger insanlara yaranamaz. "burasi kutuphane mi, git evinde oku, amma israr etti canim" laflari havada ucusur. itiraz etmeye kalktiginda da soforun ve diger baska herkesin tepkisini ceker, darp edilmek uzereyken otobusten kendini zor atar.
otobuste ondan baska kimse kitap okumamaktadir. buyuk ihtimalle hayatlarinin akisinda kitap okumaya yer de yoktur. bu nedenle adama, belki kendilerinin dahi bilmedigi bir nedenden oturu tepki gostermektedirler.
fenerbahçe
-
futbol kadrosunda emre belözoğlu'dan oluşan açığı emre belözoğlu'yla kapatan kulüp.
petek dinçöz
-
canlı hayatlar adlı programda az önce kendini nostradamus ilan eden sanatçı. canlandırmalarda bi arkadaşı buna "bildiğim kadarıyla senin gibi 10-15 kişi var dünyada. amerika topluyo onları" dedi. petek dinçözden 15 tane olması korkutucu ama neyseki amerika toplatıyomuş.
küçük boyutlarda yaşamayı sevmek
-
insanın dar alanlarda, sınırlarını görebileceği küçük yerlerde kendini iyi hissetmesi durumu. benim gibi bu durumdan hoşnut olanlar için asosyal ve içine kapanık insanlardır denmiş. içine kapanıklık nispeten doğru ama asosyal olmadığımı net bir şekilde söyleyebilirim. belki de aslında ihtiyacım olan şey asosyal olmaktır kim bilir. ve minik kare bir oda, kare eşyalar, başkasının sığmayacağı kadar dar bir alan. küçücük yer, kocaman özgürlükler.
küçükken birçoğunuz gibi ben de kardeşimle aynı odayı paylaşırdım ve kendimle kalmak istediğimde masanın altına girerdim. çok büyük gelirdi masanın altı, yastıklardan sadece beni çevreleyen bir ev yapardım. bazen elbise dolabına girer otururdum. anneannemin evini çok severdim ama büyüklüğü beni rahatsız ederdi, neyse ki çok ağaç vardı bahçesinde. ağacın üstünde değilsem mutlaka birinin altında kendime topraktan bir sınır belirlemiş oraya oturmuş bulurlardı beni, ya da kümeste. en sevdiğim oyun saklambaçtı mesela, kuytu yerler bulmanın en güzel yoluydu bu ve o yeri bulunca sobelemek için bile çıkmak istemezdim bulunduğum yerden. şimdi de nefes almak istediğimde evin en kuytu ve karanlık yerine gidip birkaç dakika da olsa kendimi geniş yerlerden olabildiğince sakındığımı fark ettim. bunun bana ne kadar iyi geldiğini anlatmamın imkanı yok. tutkunu olduğum uçsuz bucaksız denizlerde, bitmesin dediğim kocaman ormanlarda, uçaktayken dünyanın büyüklüğünü gözüme gözüme sokan gökyüzünde kendimi ne kadar iyi hissedersem hissedeyim hiçbiri o masanın altı, dolabın içi, ağacın kovuğu ya da karanlık küçük bir kiler kadar bana iyi gelmiyor. sınırlar da sadece bu anlarda beni ben yapıyor.
ankara sisi
-
2.5 yaşındaki kızımın sis yorumu: bu ne ya, her yerde bir şey yok.
the mill and the cross
-
brueghel'in tıpkı bethlehem'de nüfus sayımı resmindeki gibi zamanı başka zamana mekanı başka mekana taşımış olduğu resminin bence aynı güzellikte sinemaya yansıması olmuştur. brueghel'in dehası bana göre hemen yanı başımızda olan hakikati hem göstermesi hem de aynı anda saklayabilmesidir. en merkezde ve fakat en gizli. filmde brueghel ve arkadaşının tuval başındaki konuşması muhteşem ötesidir. her sanat severin mutlaka izlemesi gereken filmdir klişe olacak ama tek defa izlemek yetmez.
are you reading at boğaziçi university
-
tamamiyle gramer kurallarına uygun olan soru cümlesidir. ingiliz ingilizcesinde read, study yerine kullanılabilir.
zoge: oxford advanced learner's dictionary'den örnek iki cümle:
she's reading for a law degree.
i read english at oxford.
akıllı olun.
anne replikleri
-
-kızım niye bana telefonda zengin çocuğu gibi annecim diyosun? normal anne desene.
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
-
ömrüm çürüdü levent trafiğinde
şimdi yola çıksam, varışım gecenin köründe
zaten geri döneceğim on saat içinde
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
ya da gideyim bari lan
benim evim bağdat caddesinde
ne güzel otobüsümüzdün sen 500t
güzergahının uzunluğu 62 kilometre
oksijensiz solunumu öğrendim senin içinde
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
ya da gideyim bari lan
benim evim bağdat caddesinde
başörtülü olduğum için üzerime işendi
-
çok iyi anladığım mağduriyet.
direnişçiler benim de bir arkadaşımın kaynının amcasının dayısına osurmuşlar.