hesabın var mı? giriş yap

  • üzgünüm kızlar aşık olunacak o güzel erkekler o güzel atlara binip gittiler siz de demirin tuncuna erkeğin picine kaldınız. kalanları da ya evlendiler ya da dark side'a geçtiler*

  • başlığı görünce;
    -sobanın aşırı ısıtmasıyla odanın kapısını açmak, akabinde balkanlardan gelip bizim hole yerleşmiş olan soğuk hava dalgasını anında hissedip kapıyı 10 saniye sonra kapatmak.
    - yemeklerin sobanın üstünde pişirilmesiyle odanın yemek kokması.
    - her daim sıcak su olduğundan sürekli çay içmek.
    - sobaya odun almak için dışarıya çıkmak ve çıkarken üşenildiği için üste birşey alınmadığından kıçın donması.
    - sobanın fırınına bütün patates atmak ve bu patatesleri pekmeze sürerek yemek.
    - yeni gelen misafirleri hemen sobanın yanına bir minder atıp oraya oturtmak
    - sürekli sobanın altında uyuklayan miskin kediyi rahatsız etmek.
    - saba tüttüğü zaman odanın içerisinin dumanla dolması,dumanın gitmesi için kapıyı açmak fakat içeriye soğuk geldiği için kapıyı kapatıp dumanla bereber oturmak ardından gözlerin yanmasıyla tekrar kapıyı açmak.
    - küçük olduğunuz için sizin sobalı odada yatmanıza izin verilmesi ve sabah sobayı yakmaya gelen babanın gürültüsüyle uyanmak.
    gibi çocukluğuna dair güzel anılar aklına gelen çocuktur.

  • ben ve 5 yaşındaki ilayda arasında dun aksam gecen diyalog:

    what ablası ilayda'yla matematik oyunu oynamaktadir zira ilayda'nin matematiği biraz zayif olduğu için whatyouget abla da evde ilayda'ya takviye yapmaktadır.

    w: ilayda'cim, 2 mi büyük 1 mi?
    i: mmm.... bilmem, ayyy bilemedim offf bı dakka düşüneceğim.
    w: peki tabii ki dusuneceksin.
    ...
    i: offf bilmiyoruuum! sen bana cevabı soyle, ben yorum yapayım?
    w: hahaha yek yeea? tamam o zaman söyle sorayım. (masadaki leblebileri kullanarak..) bak burada kaç tane leblebi var?
    i: biiiiir tane akıllım!
    w: afferin! peki şimdi kaç tane var ? (bir leblebi daha koydum yanına)
    i: bir... iki... ikiiiiii akıllım !
    w: afferin! e o zaman 2 mi büyük 1 mi?
    i: hoffff bilmiyorum dedim ama!
    w:peki... söyle sorayım. sana bir tane çikolata mı almamı istersin iki tane çikolata mı ?
    i: ikiiiiii!!! :) (ağız bes karış oldu o sırada tabii)
    w: hah o zaman 2 mi büyük 1 mi?
    i: annneeaaa yaaa :'(

    ben elimden geleni yaptığımı düşünüyorum :/

    edit: aldigim 353735363 mesajdan sonra edit yapma ihtiyaci hissettim.
    kiz mal degil arkadaslar. raad olun.
    sadece "buyuk" sifatinin ilayda'daki algisi, "boyutsal acidan buyuk" şeklinde.
    bu nedenle dun aksam ayni soruyu "çok" ve "fazla" sifatlarini kullanarak tekrar sordum.
    ve bingo, 2'nin 1'den fazla oldugunu bildi!!

    o nedenle rahat uyuyabiliriz. cocugun beyni yerinde.

  • "sahnede eğer bir silah varsa mutlaka patlar." bunu hepimiz biliyoruz.

    gülse birsel de bunu o kadar göstere göstere, gözümüze soka soka yapıyor ki, bir sonraki sahnede ne olacağını anlamak hiç de zor olmuyor.. hatta ne olacağını çözdüğümüz için devamını izlemesi ziyadesiyle sıkıcı geliyor.

    misal;
    orçun, eylem'e içirmeyi düşündüğü kızları coşturduğu söylenen içkiyi cebinden çıkarıyor, eylem'e sesleniyor. birden annesi gelince, o elinde dursa bile görünmeyecek küçücük şişeyi panikle baharatların arasına atıveriyor. (ki cebine geri koyması daha kolay bir hamle olabilirken)

    hee bu demek oluyor ki, onu oradan alamayacak ve annesi onu yemeklere koyacak.

    peki yanıldık mı? hayır? aynen düşündüğümüz gibi de oldu.

    bu kadar mı? tabi ki değil..

    emir hasta yatıyor. rıza'nın deniz'e hediye ettiği orkideden oldukça rahatsız. çiçeğin ortamki oksijeni aldığını ve bu yüzden rahat nefes alamadığını söylüyor. çaktırmadan, deniz görmeden çiçeği terasa koymak için hızlıca çiçeği kapıp terasa çıkıyor. çiçeği masanın üzerine koyuyor. sonra da ne alakaysa çiçeği sulamaya kalkıyor. (çiçeği koy içeri gir, çiçek sulamak da neyin nesi) derken deniz'in sesi duyuluyor. panik yapan emir elindeki suyu nereye koyacağını bilemezken su yere dökülüyor ve koşarak içeri giriyor.

    hee, yere su döküldüğüne göre biri bu suya basıp düşecek.

    bi'şeyler bi'şeyler oluyor, diş ağrısı çeken bora terasa çıkıyor. "heh! suya basıp, kayıp düşecek kişi de geldi" diyoruz hepimiz.

    neden bora? çünkü tüm uğraşlara rağmen dişi çekilemedi, ayağı kayıp düşsün ki, diş kendiliğinden çıksın.

    eee yanıldık mı, hayır!

    çünkü gülse birsel, bir sonraki sahnede ne olacağını şıp diye çözmemizi sağlayacak basit oyunlar kurguluyor. ve bu da bildiğimiz, sevdiğimiz gülse birsel'e hiç yakışmıyor. kendisinden daha yaratıcı kurgular bekleyen bizleri hayal kırıklığına uğratıyor.

    şahsen ben uğruyorum.

  • kokladığınız o şey asetilen... bazı mermerlerin yapısında bulunan kalsiyum karbürün türkürdüğünüzde ıslatıp , salyanızdaki su ile tepkimeye sokuyorsunuz. bu tepkime de asetilen gazı ortaya çıkartıyor. kokladığınız şey işte bu gaz.

    e peki evde neden kokmuyor diyoranız, mermer ne kadar az işlenmişse içinde o kadar fazla kalsiyumkarbür kalır... yani bu mermer sizn eve gelene kadar defalarca kesim ve cila işleminden geçiyor ki bu da su soğutmalı bir işlemler zinciri. kısacası mutfağınıza gelene kadar hiç kalmıyor...

    ama 80ler ve 90lar'da müteahhitlerin sıklıkla kullandığı o dandik, az işlem görmüş ucuz mermerden aklınızda kalmış bu iz koku...

    neyse ben aşağı iniyorum, köprülere bakayım biraz asetilen çekeyim ciğerlerime...