hesabın var mı? giriş yap

  • " ben çocukken beşiktaş ve galatasaray'ın şampiyonlukları toplamı fenerbahçe'den azdı." söylemi doğru olan televizyon sunucusu.

    güntekin, 1971 doğumluymuş.
    1984 yılında 13 yaşında bir çocuktu ve 1984 yılında fenerbahçe’nin 11 beşiktaş’ın 4 galatasaray’ın ise 6 şampiyonluğu vardı. ((11>(6+4))

  • ulan, motosikletli kuryeleri bile 3-5 km'lik mesafeye yiyecekleri sıcak ulastiramiyor, bisikletle dagitacaklarmis bir de.
    aferin, cok iyi dusunmussunuz.

  • ölüsü 6 cm olan dondurmanın sahibine verdiği serzeniştir.
    porsche değil fiat linea çekilişine katılınabilir.

    büdüt: tamam aq porş değil maserati ;)

  • 10 saniye. 400 metrelik bir binadan atladığınızda, yere düşene dek geçecek olan zaman.

    o gün dünya ticaret merkezi'ne gitmişsiniz. büyük ihtimalle iyi bir işte çalışıyorsunuz. geleceğe dair hayaller kurarak evden çıkmışsınız. büyük ihtimalle o sabah, o gün öleceğinizi düşünmüyorsunuz.

    camın kenarındasınız. içeride boğucu bir duman var. aşağı inme şansınız yok. itfaiyenin gelme imkanı yok. helikopterle kurtarılma imkanınız yok.

    o gün öleceğinizi biliyorsunuz artık.

    aşağıdaki insanlara bakıyorsunuz. yalnızca size bakan noktalar görüyorsunuz, o kadar küçükler. 400 metre aşağıdaki insanlar yaşayacak.

    10 saniye. rüzgar yüzünüze vuracak, kulaklarınızda basınç oluşacak. üşüyeceksiniz. muhtemelen yere düştüğünüz an, canınızın yandığını fark edene kadar ölmüş olacaksınız.

    atlamasanız dumandan zehirlenecek, yanacak ya da betonların arasında kalacaksınız.

    ------

    bu korkunç bir psikoloji. ilk olarak "neden ben" dersiniz, kabullenemezsiniz.

    "onca insan varken, hatta karşıdaki binadaki insanlar yaşayacakken neden ben?"

    rüyadaymışsınız gibi gelir. sanki o anı yaşayan siz değilsinizdir. sonra havadaki zehir, ciğerlerinize dolduğu an gerçekle yüzleşirsiniz. o anda, oradasınızdır, karar vermek zorundasınızdır ve hayat size yalnızca bir seçenek sunmuştur; 10 saniye.

    evimde, bilgisayarın karşısında o insanların psikolojisini anlamaya çalışıyorum. sadece düşünmek bile içimi ürpertiyor. beni korkutan şey ölüm değil, bu hayatın bir gerçeği. sadece çok kısıtlı bir an içinde ölüm şeklinize karar vermek zorunda kalma psikolojisi bu. doğduğunuzdan o yana, sizinle birlikte olan yaşama içgüdünüzü kaybediyorsunuz bir anda.

    yapabileceğim en iyi şey, hayatta olmayan sevdiklerime 10 saniye içinde kavuşabileceğimi düşünmek olurdu herhalde. gözlerimi kapardım ve kendimi boşluğa bırakırdım.

    edit: doğrudan benim yazıma atfedilmiş olmasa da, yine de "amerikalılar ölünce duygu sömürüsü, ıraklılar ölünce bir şey yok" gibi düşünenlere birkaç şey söylemem gerek. çaresiz insanların ölümle yüzyüze gelmesi ile ölen insanların nüfus kağıdında yazan vatandaşlıkların bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. hala bu konuda bile nasıl rövanş edebiyatı yapılabileceğini aklım almıyor.

  • vücut geliştirmeciler için en kolayı shake olarak tüketmektir. bir blender'ın içine:

    . 300-400 ml süt,
    . 2-3 çay bardağı kadar yulaf,
    . biraz ceviz, fındık,
    . 1 adet muz,
    . varsa 1 ölçek protein tozu

    bunları blenderda 1 dakika kadar karıştırıp afiyetle içebilirsiniz. yulaf falan kalmıyor zaten ortada.

  • sürekli kitap aldığım sahafta şöyle bir diyaloğu duymama neden olmuştur;

    çocuk: neden pahalı o kitap o kadar?
    sahaf abi: pek bulunmayan bir baskısı
    çocuk: olsun. marquez o kadar iyi bir yazar değil ki.
    sahaf abi: kalk git lan bu dükkandan!!

    edit: hazır başklıktaki en beğenilen entry bu olmuşken bir de bruada belirteyim. ekşi şeylere de giren o satırların marquez ile pek alakası olduğunu düşünmüyorum. veda mektubu diye paylaşılan şeyin ise kesinlikle ama kesinlikle marquez ile alakası yok.

  • 1 türk vatandaşına karşılık 1000 radikal islamcı zihniyetlinin cirit attığı yerde patlama haberi hem korkutuyor hem şaşırtmıyor.

    cansız bedenleri ve yan duran bebek arabasını görünce üzüntüden ve sinirden olduğum yere çöktüm. allah belanızı versin.

  • canım benim ya. ne kadar babacan insanlar görüyor musunuz? evet, bundan sonra oyum size. işte aradığım huzurlu, şefkatli yönetici.