ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ingilizcede saygılarımla arz ederim diyememek
-
ihtiyaç olmadığındandır.
adamlar rahat işte, arz neymiş, rica neymiş.
yazarsın thanks, best regards, kind regards, bye, c ya olur biter.
babadan işitilen en komik azarlar
-
lise zamanlarım. o zamanlar semtte çok kavga çıkıyordu. yine bir bayram günü kavga çıkmıştı gece. kavgadan sonra baktım t-shirt kan olmuş. birinin burnu falan kanamış üstüme gelmiş herhal. neyse, evdeki herkesin yatmasını bekleyip eve girdim. gece iki falandı saat. girer girmez t-shirt'ü çıkarıp kapıya astım banyoya gittim. eli yüzü yıkadım yattım. unutmuşum t-shirt'ü kapıda. sabah babam işe giderken yakalamış. baktım bir el beni dürtüyor. uyku sersemi yakalanmak da çok fena.
-: hşşş, bu ne bu?
madboy: ne?...
-: niye kanlı bu?
madboy: benim kanım diil...
-: katil piç! akşam görüşücez senle.
attı suratıma t-shirt'ü gitti.
latin alfabesi ile cahil nesiller yetişti
-
güzelim arap alfabesini araplar okumuş da uzaya mı çıkmış? ileri derecede art niyet içeren bir açıklama.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
ablam durakta adamın tekine bilmemne otobüsü geçtimi diye soracakmış, söze afedersiniz filan diye başlayacağına "efendimiz hede otobüsü geçti mi acaba" demiş salaktır.
hoşlanılan erkeğe açılmak
-
allah düşmanımı bile buna mecbur bırakmasın, olay karşılıklı flörtle çözülsün. valla bak. normalde cesurumdur, dışa dönüğümdür, lafımı da kimseden sakınmam ama şunu yapabilmek için 9 ay düşündüm, söylemeden . baktım olmuyor, çevremden de duyuyorum "bir şeyler olacak gibiymiş x'le y arasında.", eski kız arkadaşı sürekli konuşmaya çalışıyormuş bilmem ne, belki iki üç hafta sırf konuşmamı planladım ama nasıl stresliyim, nasıl gerginim. neyse en sonunda üç saniyeliğine beynimi kapatarak düşünceleri, endişeleri bir kenara ittim ve "konuşmamız lazım" dedim, doğru zamanı falan da beklemedim. planladıklarımdan aklımda kalabilenleri söyledim. arada düşünmüyor değilim, "bunu da söyleseydim, bunu da bilseydi, bana böyle dediğinde ben de şöyle deseydim ikna ederdim belki" diye ama sonra diyorum ki, ne değişecekti?insanların kalbini yarım saatlik bir konuşmayla veya bir cümleyle elde edemezsiniz sonuçta.
o hayatına devam edip başka kızlarla çıktı, ben ise hep kendimdeki eksikliği merak ettim.
2018 editi: ya siz ne güzel insanlarsınız, sene olmuş 2018 bana hala "kardeş kendinde eksik arama, onun kaybı" diye mesajlar geliyor. hızlı özet geçeyim, ondan sonra da hoşlandığım erkeklere açılmaya devam ettim. devam ettikçe daha kolay geldi, daha da devam ettim. ve yaşım ilerledikçe de daha kolay olumlu yanıt almaya başladım. olay ergenlikteymiş.
demet akalın'ın 18. sanat yılını kutlaması
-
(bkz: sanat.dll bulunamadı)
adresi bulamayan kuryenin telefonla araması
-
buna canı sıkılanın başka derdi yoktur.
beni de arayan oldu birkaç kere. tarif ediyorum geliyor. konum atıyorum geliyor. canları sağ olsun.
13 ocak 2017 debe'nin kaldırılması
-
olan bitenden az önce duyurulan hede.
ulan keşke kaldırılmasaydı, kesin bu entry ile yarın debe'ye girerdim.
yaran fıkralar
-
türkmen evine bir şıh misafir geldi. içeri buyur edip köylülerle birlikte odaya aldılar. köylüler "ne keramet edecek!" diye ağzının içine bakarken, şıh arada bir irkilir gibi yapıp “hoşt” diyordu.
köylüler bunun bir keramet olduğunu anladılar ama ne kerameti olduğunu anlayamadılar! merakla sordular: “ya şıh hazretleri, nedir o arada hoşt dediğin ?..”
şıh: “bir köpek kabe'nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor. onu görüyorum tabii ki, hoşt diye kovalıyorum…”
köylülerin itikadı bir iken bin oldu…
olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazırladı. herkesin önüne üzerinde et olan pilav geldi…
şıhın tabağında ise sadece pilav vardı…
şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra, kapıda beliren hanım ağaya “benim tabağımda et niye yok, bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?” diye sordu…
hanım ağa yaklaştı, tabağı ters çevirdi, onun etlerini pilavın altına koymuştu. pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi şıhın kafasına indirdi:
“ulan tabağındaki eti görmedin de, kabe'deki iti mi gördün deyyus!"
not: fakir baykurt'un on binlerce kağnı hikaye kitabından alıntıdır
oğuz atay
-
asagıdakı kıtapları okumus, gondermeler yapmış yada tavsiye etmiştir.
genc torless - robert musil
m.e.b batı klasikleri
cyrano de bergerac - edmond rostand
the picture of dorian gray - oscar wilde
benim universitelerim - maksim gorki
ulysses - james joyce
godot yu beklerken - samuel beckett
buzul çağının virusü - vusat bener
babalar ve oğullar - ivan sergeyevic turgenyev
sisyphe efsanesi - albert camus
karamazov kardesler - dosteyevski
yer altından notlar - dostoyevski
ecinniler - dostoyevski
budala - dostoyevski
niteliksiz adam - robert musil
içimizdeki şeytan - sabahattin ali
tristram shandy - laurence sterne
don kişot - cervantes
pale fire - vladimir nabokov
ficciones - jorge luis borges
tehlikeli ilişkiler - choderlos de laclos
the real life of sebastian knight - vladimir nabokov
hamlet - shakespeare
great expectations - charles dickens
der prozess - kafka
dun bugun yarın - dogan avcioglu
faust - goethe
the portrait of a lady - henry james
voyna i mir - tolstoy
la chartreuse de parme - henri beyle stendhal
anna karenina - tolstoy
das schloss - kafka
alice harikalar ülkesinde - lewis carroll
varolmanin dayanilmaz hafifligi - milan kundera
games people play - eric berne
zen and the art of motorcycle maintenance - pirsig
walden - henry david thoreau
körleşme - elias canetti
der untergang des abendlandes - oswald spengler
mai ve siyah - halit ziya usaklıgıl
kirik hayatlar - halit ziya usaklıgıl
tum eserleri halit ziya usaklıgıl
dünyanın lanetlileri - frantz fanon
yoksulluk kulturu - oscar lewis
palto - gogol
aşagıdakı yazarlarıda begenmiş, etkilenmiş,ya da başkalarına tavsiye etmiştir.
jean jacques rousseau
balzac
panait istrati
gorki
kemal tahir
andre gide
jean paul sartre
georges bernanos
graham greene
oswald spengler
oscar wilde
kafka
niçe
tolstoy
henri beyle stendhal
henry james
william faulkner
ece ayhan
cemal sureyya
virginia woolf
halit ziya uşaklıgil
joseph conrad
çehov
soren kierkegaard
thomas mann
henri rene lenormand
elias canetti
jean rhys
paul bailey
jacob lindt
gyorgy lukacs
ludwig wittgenstein
albert camus
arnold joseph toynbee
arthur schopenhauer
ve tabiki dostoyevski
kaynak: ben buradayım
izmir'de 15000$'ı reddeden bilgisayar mühendisi
sadece askerde karşılaşılan olaylar
-
diş hekimi olarak sarıkamış'a giden bir zat, askeri hastanenin yanındaki askeri fırına pide yaptırmak için gider.
- oğlum bi kıymalı yapın bana
- emredersiniz komtanım.bu arada biz kısa dönemiz komutanım kimya öğretmeniyim ben (hamurcu asker)
- allah allah, öğretmenin ne işi var fırında ya
- komutanım o ne ki, şu çaycı hakim, yamağı da savcı
- ben de maden mühendisiyim komutanım (kürekçi)
çok istenen bir şeyin olmaması
-
bazen olmaz ama o kadar güzel olmaz ki...
"ancak bu kadar güzel olmayabilirdi" dersiniz.
sigara içenler kokuyor yalanı
-
sigara içen kişi hissetmediği için olmadığını düşündüğü kokudur. koku alma duyuları zamanla körelir, tat alma duyusu gibi.
sigarayı 3 gün bırak nevresim takımlarına kadar her şeyi yakarsın, yıkamak bile kesmez, öyle nefretlik bir kokudur.