ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türk kızlarına has özellikler
-
düşük bel pantolon giyip içine zıbın giymeleri.
ahbab'a çökmek isterken eldeki 1.8 milyardan olmak
-
siyasal islamcıların şok olduğu karar.
makam araçlarını 2023 model yapamayacaklar mı şimdi?
youtube'un logosunu fransız bayrağı yapması
-
abi ankara'nın göbeğinde 100 küsür kardeşimiz öldürüldü. bir gün sonra senin medeniyetler beşiğin, eski başkentin konya'da torku arena isimli stadında binlerce insan ışid tarafından katledilen vatandaşların için düzenlenen saygı duruşunu ıslıkladı.
fransa'da olağanüstü hal ilan edildi, fransa başkanı hemen ekranlara çıkıp halkının acısını paylaştı ve g20 zirvesine katılma planını iptal etti.
senin cumhurbaşkanın sarayına birkaç kilometre mesafedeki katliam yerine anmaya kaç gün sonra gitti?
kendi katledilen vatandaşına sahip çıkmaktan acizsin, gelmiş youtube'e çemkiriyorsun. hiç utanmıyorsun.
ütopya ve distopya arasındaki incecik çizgi
-
sanıldığı üzere ütopya ve distopya zıt şeyler değildir.
ütopya olumlu/ideal bir toplumsa distopya olumsuzudur. ama bu direkt olarak zıt olduğunu anlamına gelmez.
dil içinde düşündüğümüz için ve herkesin ütopyası/distopyası farklı olduğu için tam olarak zıt oldukları söylenemez.
bu yüzden bu incecik çizgi tamamen insandan oluşur.
ankara şoförü
-
3 ana kuralları var;
-yeşilde geç..
-sarıda geç..
-kırmızıda az biraz dikkatli geç..
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
karşısındaki insanı yeteri kadar bir süre dünya ilişkilerinden uzaklaştıran beyne oksijen gitmesini engelleyen mucizevi dialogların bütünü..
örnek verelim..
yer: boğazdaki teknelerden bir tanesi. (balık yeniyor)
tekne azıcık sallanmaya başlar. yan masadaki ufak kızımız bir anda.. "anneeeee bağla kendiniiii. anneeeeaa bağla kendiniii." muhtemelen anne olan şahısta "niye?" diye bir soruyla karşılık vermiştir. bunun üzerine kızımız "anne bağla kendini çünkü gemi batıyor..".
heh afferim. bağla kendini daha derine batalım birlikte..
1978 yılında çekilen microsoft personel fotoğrafı
-
o yıllara geri gönderin lan beni. allah'ını seven o yıllara geri göndersin beni. o yılların new york'unda dedektif olarak işe başlamak, ofisimde filtre kahve içmek, suçlu kovalarken mola verip yol kenarında pudralı donut yemek, derin bi lanet olsun çekmek ve akşamları da smith'in barında iki duble bourbon viski içmek istiyorum amk.
harika avcı
-
olgun şimşek gibi, türk olup kızılderili ismine sahip olan biri.
status quo bias
-
seçmek özgürlüktür. çünkü seçerken sorumluluk alırız. ve sebep-sonuç ilişkisinden biz etkileniriz.
status quo bias özgürlüğün idrakına varıp seçme noktasına gelen insanın kendini tembelliğe vurmasından ibarettir. bir nevi entropi, bir nevi gelen lütfu reddetmektir.
tolga zengin vs fernando muslera
-
kendini havaya atıp tutabilecek biriyle, aklından sayı bile tutamayacak bir dangolozun karşılaştırması.
not:bjk.
platoniğin aşırı umut veren sıradan davranışları
-
umudu sonrasında acıya dönüştüren davranışlardır.
3 sene öncesi. ben yine deli gibi aşığı oynuyorum, karşımda değişmeyen karakter. ölüyorum, eriyorum, sürünüyorum, azalıyorum ama severken. sevmekten ötesi, aşk bu. hangi kitabı görürsem elinde, ertesi gün o kitaba başlıyorum. facebook profilinde izlediğini gördüğüm filmlerin her sahnesini ezber ediyorum. sevdiği şarkıcıların şarkılarına sarılıp uyuyorum. umut işte, bir gün. bir gün olur da beraber izleriz o türkan şoraylı filmi, o salata yaparken ben balıkları kızartırım, beraber mırıldanırız o kadının acıklı şarkılarını. umut. olur mu, olur diyorum.
neyse. neysesi çok. neysesi ahhhlı, neysesi kırmızı, neysesi bol tuzlu.
bir gün dersteyiz. kış günü, karın karadenize ayak bastığı ilk gün, unutmam. önümde oturuyor. ya da hayır, ben onun arkasında oturuyorum, kasıtlı istekli. dersin ortasında birden arkasını dönüp ''coşkun sabah'ın aşığım sana doyamıyorum, ne de güzelsin bakamıyorum şarkısının devamı nasıldı yee?'' diye soruyor. söylüyorum, teşekkür edip önüne dönüyor. muhasebe dersinde hesap kitap yerine coşkun sabah mırıldanıyor. içimi karıştırıyorlar.
''bana sormuştu. dönüp arkasını bana aşığım sana'nın sözlerini sordu, seviyor işte, o da kocaman seviyor beni, hayat pek bi güzel, derste çok çabuk mu bitti ne, olsun, otobüste tıkış tıkış gitmek de çok güzel, beni seviyor, aşığım sana''
ahh işte.
nerden bilirdim, derste sevgilisine aşığım sana'nın sözlerini mesaj olarak attığını. bilsem söyler miydim o şarkının devamını ona?
söylerdim.