hesabın var mı? giriş yap

  • yarım ekmeği ortadan kesiyoruz, klasik ekmek arası yapacak şekilde. sonra açıp tost makinesine bastırıyoruz. o arada kaşar ve sucuk ayarlanıyor, sonra makineyi açıp içine biraz yağ sürüp yeniden kapatıyoruz ve yağ iyice içine siniyor ekmeğin...

    sonra sucuğu alıyoruz ve ekmeğin üstüne diziyoruz, ekmek açık halde yeniden bastırıyoruz ki sucuğun yağları ekmeğin içine aksın ve sucuklar pişsin.

    sonra üstüne kaşarları diziyoruz, ekmeğin kaşar ve sucuk olmayan tarafına acı biber salçasını abartmadan sürüyoruz. tostu kapatıyoruz ve iyice bastırıyoruz, kaşarlar eriyip akana kadar makinenin içinden almıyoruz, aktığını gördüğümüz an alıyor ve yanında güzel bir içecekle gömüyoruz.

    sonuç: 105 kiloyum amk.

    bir kaç ay sonra edit: 92 kilo oldum ve artık tost yiyemiyorum. ama siz yiyin benim yerime ben yemiş kadar olurum.

    edit: artık 85 kiloyum ve tost yiyebiliyorum nihaha dombililer sizi.

  • çünkü bir zamanlar melodi değiştirebilmek lükstü.
    ilk mobil telefonlarda zil sesleri standarttı, daha sonra custom melodi eklenebilen telefonlar çıktı, yani "yeni ve pahalı telefon sahibiyim" deme aracıydı bu custom melodiler. ayrıca custom melodiler satın alınan şeylerdi.
    bu melodiler monofonikti, daha sonraları ise polifonik melodiler çıktı ve yine "pahalı telefonum var" aracı oldular.
    zil sesi teknolojisi sürekli gelişti ve her zaman yenisi rağbet gördü ve hava atma aracına dönüştü.
    en son wav, mp3 gibi formatlar gelince insanlar artık sevdikleri müzikleri direkt zil sesi yapabildiler ve hemen bu özelliğin de cılkını çıkardılar, çünkü bu yeni özellik de yine "pahalı telefonum var" göstergesiydi.
    apple'dan sonra ise işler değişti. artık insanlar samsung veya apple'ın standart zil sesini kullanarak, kendi çaplarında sosyal statülerine ilişkin sinyal vermek istiyorlardı. standart zil sesi kötü olan telefon sahipleri ise mp3'leri zil sesi olarak kullanmaya devam ettiklerinden, mp3'den zil sesi yapmak toplumun alt kesiminden olduğuna işaret eder bir algıya dönüştü ve gerçekten de durum biraz böyle gibi şuan ilginç şekilde.

    bu arada bu trendlere ayak uydurup sevdiği parçaları piç etmeyen insan da azdır. zaten hayatta 4 şeyi asla yapmamak gerek:
    1- zil sesini sevdiğin bir parçadan seçmek
    2- alarm sesini sevdiğin parçadan seçmek
    3- söylediğin lafı unutmak

  • hiç tanımadığınız birinin 3 gün evinizde kalması ve bu durumdan ev arkadaşınızla rahatsız olup başka yerde kalmanız.

    bir gün eve geldik baktık bir kadın oturuyor evde. merhaba dedi merhaba dedik. sonra aynı apartmanda oturan başka bir arkadaş geldi işte bu da bişey söylediğim gibi (söylemedi) sizde kalacak,sorun olmaz herhalde (olurdu) bende kalamaz çünkü ailem geliyor (bize ne?) dedi. biz de ayıp olmasın diye o an tamam tabi dedik. e sonra da tamam demiş bulunduk ama bildiğin salonda oturan bir kadın. koltukta yaşıyor. çay demliyor. lan kadın çamaşır yıkadı kuruttu salonda. ilk gün karşı koltuğa oturduk biz de. demlediği çaydan içtik. sonra baktık kadın rahatsız oluyor yani tip tip bakmamızdan. gittik başka arkadaşta kaldık.

    hayır kadın bize nasıl girdi? girdi neden kaldı? kaldı hiç mi tırsmadı amk biz tırstık. sonra bizim arkadaş mal mı kızı bıraktı gitti? biz mal mıyız evimizi bıraktık gittik? bir öğrenci evinde hiç mi normal olay yaşanmaz? babamın böyle yapmayı öğrendiği pastaya sokayım.

  • qnb miles and smiles ile 1000 tl alışverişe 1 mil kazanıyorsunuz. izmir istanbul için vergiler dahil ödül bilet için ihtiyacınız olan mil 11.342 mil.
    özetle 11 milyon 342 bin tl alışveriş yaparsanız size 1 adet yurtiçi ekonomi bileti veriyor.
    yani "zaten kredi kartı kullanıyorum bari bunlardan alayım mil biriksin" gibi bir düşünceniz varsa boşu boşuna almayın bu kartı. aylık 50 bin lira harcasanız tahmini 20 yılda bir bilet alabilirsiniz. tabi bu kartı alıp thy bileti alırsanız sürekli daha fazla mil kazandırıyor. eskiden 1 liraya 1 mil kazanırken şimdi 4 liraya 1 mil kazandırıyor.
    bu da ortalama 50 bin tl'lik thy bileti alırsanız 1 adet yurtiçi tek yön bilet vereceği gibi kaba bir hesaba geliyor.
    bitmedi, kampanya döneminde alacağınız biletlere gidiş dönüş 300 mil kazanımı ile sınırlısınız.
    yani özetle yaklaşık 1.5 yıldır kullanıyorum, tüm alışverişimi bu kartla yapıyorum, kampanya vs deniyorum ama şu an 1 adet yurtiçi tek yön bileti biriktiremedim.

  • akp'yi hiç tanımadan bu dünyadan göçüp gitmiş olabilir.

    adam ölü ama kaç kişinin hayalini yaşıyor.

  • 1920lerin sonunda amerika birlesik devletlerinde ortaya cikan ve jazzin swing döneminde ve özellikle buyuk orkestralarin ortaya cikmasiyla ortaligi kasip kavuran, 1927 yilinda o dönem hemen hemen her sey de yapildigi gibi charles lindberghin ilk defa atlas okyanusunu ucarak asmasina ithafen lindy hop ismi verilen dans. tipki jazzda oldugu gibi bu dans da köklerini avrupa ve afrika geleneklerinden alir. genelde sosyal olarak yapilan bu dans gösteri amacli yapildiginda karakteristik olarak buyuk oranda "aerials"lara yer verir. (yani havada parende atmak, kizi isaret parmagiyla havada cevirmek, bacak arasindan atmak v.s.)

    abd'de o yillardan bu yana hala bu dansi yapanlar bulunmakla birlikte özellikle 90larin basindan itibaren dunyanin diger yerlerine de yayilmaya baslamistir. cok genis olmasa da inanilmaz sadik bir kitleye mevcuttur * her yil dunyanin bir cok ulkesinden lindy hopperlar temmuz ayi isvecteki herrang köyunde gerceklestirilen workshoplara akin ederler. bunun yaninda özellikle avrupa ve amerika'da öncu hayran kitlenin duzenledigi bir cok workshoplar yapilmaktadir... bununla birlikte kucuk ama sadik kitleyi birbirine baglamak amaciyla "lindy hop exchange" adi verilen bir uygulamada mevcuttur.

    ne menem bir dans oldugunu görmek isteyenler

    http://www.youtube.com/watch?v=hhpokhqutee

    adresinden izleyebilirler. göruntuler bu yilin her sene oldugu gibi bu senede minessota'da yapilan ultimate lindy hop showdowndan alinmistir. bunun gibi videolar yine youtube'da ulhs adi altinda bulunabilir.

    gunumuzde lindy hop'un en iyi danscilari arasinda isvecli swing dans toplulugu olan the harlem hot shotstan özellikle frida segerdahl ve sakarias larsson, amerikali skye humphries, todd yannacone, londra kökenli angela cookie andrew sayilabilir.

    herhangi bir lindy hop festivali, gunler boyu suren hic durmadan danslarla, swing dönemi muzikleri calan big bandlerle, göbeklerine kadar cekilmis pantolonlu askili beylerle dönemine uygun giymis hanimlarin aksesuarlariyla, herkesin yuzunde hic eksik olmayan gulumsemeyle bir ruya gibi ya da tipki filmlerden cikma kareler gibi gecer. özellikle 1 aylik (bu sene 5 hafta) herrang lindy hop kampindan sonra normal hayata adapte olamayan insanlarin depresyona girdikleri de gözlenmistir. inanilmaz eglenceli bir danstir, yapmiyorsaniz yapin, yapmayanlara yaptirin.

    bu dans türkiye'de sadece swing istanbul adlı dans stüdyosunda öğretilmektedir.