ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"küçükken büyük sınıfların matematik kitaplarına bakıp bunları nasıl yapıyorlar diye merak ediyordum. anladım ki yapamıyorlarmış."
sadece şeyma
-
cahilin özgüveni bilgede olsa dünya bambaşka bir yer olurdu.
zaytung'un 20 temmuz 2015 suruç patlaması haberi
-
saygısızca bir şey bulamadığım, ülkemizin durumuna konu üzerinden eleştiri getiren ironik haber.
pardon filmindeki ibrahim
-
askere gitmek istemiş ancak kıssmet olmamıştır.
viraja gereğinden hızlı girdiğinin hissedildiği an
-
motosiklet için konuşuyorum. imana geldiğiniz andır.
not : ateistim
tttt.ru
-
igor sergeev isimli bir rus vatandaşın, 1973'ten beri biriktirdği 46308 paket sigaralık koleksiyonunu sergilediği site.
türkiye'den 476 paket var.
bana en ilginç gelenleri ise 1968 yılına ait adalet partili şu sigara; http://www.tttt.ru/32384.jpg ve ibni sina haftası için özel üretilmiş şu sigara; http://www.tttt.ru/28150.jpg
meydan savaşına iki saat geç gelen ordu
-
ciddiyetsiz bir ordu. tam iki saattir bekliyoruz ankara ovasının soğuğunda. 10 bin kişi it gibi titriyoruz yeminle. sümüğümüz burnumuzda donuyor. aa bir baktık bizim düşman ordusu hiçbir şey olmamış gibi sallana sallana geliyor karşı tepenin ardından. şeytan diyor, 'sok şu mızrağı göğüslerinin ortasına'... o derece sinirlendim yaa !!
tam iki hafta önce haberleşmişiz. elçiler göndermişiz karşılıklı. gününü, saatini, yerini belirlemişiz. arsa sahibine kapora vermişiz. her şeyi ayarlamışız. ama bu nasıl bir laubalilik, nasıl bir ciddiyetsizlik anlamıyorum. yahu 'savaşmayacağım, canım istemiyor' de anlarım. zorla çağırmadım ki buraya sizi. ama kardeş ülke işte. atsan atılmaz, satsan satılmaz. karakteri böyle bunların. savaşın başlamasına 5 dakika kala 'fazla mızrağı olan var mı' diyen adamlar bunlar. acımayacaksın böylelerine işte ama neyse... biz onurumuzla savaşımızı yapalım.
- hücuuum !!!
abinin ölmesi
-
bazen sevinirsiniz.
abim 7 yaşında geçirdiği su çiçeği sonrası rasmussen ensefaliti hastalığına yakalandı. bir kaç kez beyin ameliyatı oldu. beyin hücreleri öldü falan bir çok zorluk. doktorlar yürüyemez dedi, yürüdü. konuşamaz dedi, konuştu. ama yardımla, ama destekle. 21 yaşına kadar bakıma muhtaç yaşadı. yemeğini biz yedirdik, altını biz sildik, banyosunu biz yaptırdık. zor günler zor yıllardı.
21 yaşında öldüğünde zekası 3.5 yaşındaki çocukla birdi. sol eli ve ayağı beyninin sol kısmındaki hücrelerin ölmesi sebebiyle felçliydi. ilaçları yeşil reçeteydi ve çoğu yurt dışından geliyordu. sürekli epilepsi nöbetleri geçiriyordu. son yıllarında kalbinde pille yaşıyordu. nöbetleri o şekilde durdurabiliyorduk. engel oranı yüzde 97.
o zekasına rağmen her şeyin farkındaydı aslında. anlıyorduk biz de. o da dışarı tek başına çıkmak, kafasında kask olmadan, yanında biz dikilmeden maç yapmak istiyordu. kız arkadaşı olsun da istiyordu biliyorum. gerçi 50'ye yakın sevgilisi vardı. hemşireler dahil konuştuğu her kadın onun sevgilisiydi. çocuk aklı*
neyse çok uzatmayayım. ölmeden son 1 yıl itibariyle ağırlaştı. yerinden kalkamadı, ilaçlar böbrekleri bitirmeye başladı. yatalak hale geldiği için kalça kısmında yaralar olmaya başladı. her zamankinden daha zor şekilde yattığı yerden temizlemek, yedirmek ve tuvaletini yaptırmak zorunda kaldığımız 1 sene sonunda öldü.
üzüldük mü? çok... ama aynı zamanda çok sevindik. çünkü onun kurtuluşu oydu. ben bunu söylediğim zaman bana kızan çok insan var, hatta bunu okuyup saçma sapan mesajlar da gelecek biliyorum ama yaşamadan bilinmiyor. onun yaşaması onun ve bizim açımızdan çok zordu. o öldü ve kurtuldu böyle bir yaşamdan.
bugün aramızdan ayrılışının 16. yılı. abim ama çocuğum gibiydi. çoğu şeyden feragat edip çok baktım ona. güzel baktığımı düşünürüm hep. hâlâ canım yanar, içim cız eder ama iyi ki diyorum, iyi ki öldü ve kurtuldu. onun adına yıllar geçmesine rağmen çok seviniyorum.
debe edit: arkadaşlar mesajlarınız için çok teşekkür ederim. taktir edersiniz ki tek tek cevaplama şansım yok. buradan teşekkürümü kabul edin lütfen.
seni seviyorum deme eşiği
-
oğuz atay bunun hakkında mükemmel bir tespit yapmıştır tutunamayanlarda:
'' ilk çekingenlikler ne kadar tatlıdır. oysa insan, bu beceriksizlikleri bir an önce yenmeye çalışır. bütün gücüyle büyüyü bozmak, buzları kırmak için uğraşır.
...''
gökçek'in hortumun sebebini imamoğlu'na bağlaması
-
hortumu normalde kendilerine bağlarlardı, şaşırtıcı durumdur.
fiba
-
euroleague uzlaşma çağrısı yapıp en mantıklı fikir olan sezon sonu milli maç takvimi uygulansın demişken burnundan kıl aldırmayan kurum. ellerinde bu blöfü oynayacak kart olmadığını masada oturan herkes biliyor ve buna devam ediyorlar.
sonunda euroleague ve nba hatta eurocup oyuncuları olmadan oynanacak milli maçları organize etmeye devam edecek kurum.