hesabın var mı? giriş yap

  • konuşmadığım görüşmediğim ama öylesine facebookta duran arkadaşımın adıyla, fotoğraflarıyla aynı bir hesap daha açmışlar. tabi bu hesap beni ekleyince kabul ettim. heralde ailesi işi için yeni hesap açtı, başka bir iş için açtı vs. gibi olaylar geçti aklımdan. sahte hesap olabileceği hiç aklıma gelmemişti.

    gel zaman git zaman bu sahte kişilik yeni fotoğraflar paylaşıyor durumlar yazıyordu. (tabiki çalıntı fotoğraflar). fake olabilceğini kimse düşünmez.
    bir gün benden kredi kartı numaramı istedi acil olarak. ben de her ne kadar konuşmasam da ilkokul arkadaşım diye verdim gitti.(hala sahte hesap olduğunu bilmiyorum)

    öteki hesabı da online görünce kıllandım. ve arkadaşa sordum: sonuç dolandırılmışız amk bu kadar basit bir yöntemle.

    yapılan ödemelerin iptal edilebilenlerini iptal ettim
    neyseki gariban bir insan olduğum için ve verdiğim kredi kartının limiti düşük olduğu için toplamda sadece 11 tl dolandırıldık.
    fakirliğin gözü kör olsun lan. ağız tadıyla 1 kg altın bile kaybedemiyoruz.

    bu da böyle bir mallık anım.

    11 tl ye gülenler olmus işin acinasi tarafi 11 tlyi geri almak içinde uğraştım. ama kart numaramı kendim verdigim için ben sorumluymusum. geri alamadim

  • keşke her zaman tekrarı yayınlanan programın tekrarının yayınlanmamasının da sebebini açıklasaymış ...

    hatta ve hatta "ama vakit bitti" dedikten sonra "ya bari reklama gidelim hiç olmazsa da sus iki dakika be adam" komedisi...

    ben yapmadım ben etmedim. başka da bir açıklama yok.

    dip not : geçen hafta bin-ali'nin programında 4 pusuladan 3'ü nün kabul sayılıp 1'inin sayılmamasını sormuştu ve bin-ali 10 dakika geveleyip hiçbir dişe dokunur cevap verememişken en sonunda "ben ikna oldum" demişti. dileyen arşivden çıkarip bakabilir.

    bence ysk'da kabul oyu verenler bile ikna olmamışken muazzam bir yalakalıktı. detaylıca tebrik ederim.

  • içerde biletimizi beklerken şahit olduğumuz olaydır. elinde satırla biri cama vurdu kıramadı. bir taraftan bu konser olamaz diye bağırıp bir taraftan da satır salladı. artık ülkenin boktanlığı, vaziyetimizin sıçıklığı üzerine bir şey demeye gerek olmadığını düşünüyorum.

  • dört italyan ile birlikte izlediğim maç olmuştur.

    yaptığım bazı gözlemleri yazmak istiyorum.

    öncelikle, italyanlar benim tuttuğum takımı sordular, fenerbahçe cevabımdan sonra :

    - "ooo bene, bene, benfica sikilaççi de cimbome, mehehehe, zehehehe" gibi laflar ettiler.

    dilim döndüğünce türklerin büyük kısmının yerel ligde rakibi olan takımları avrupa kupalarındaki maçlarda içten bir şekilde desteklediğini anlatmaya çalıştım ve :

    - benfica sikilaççi cimbome? nooo noo... cimbome mokoko benfica. uefa copa de 2000? moroni!"

    biraz alındı sanki italyan misafirlerimiz benim yaptığım yoruma. her neyse, maçı izlemeye başladık.

    fark ettiğim net bir şey var, bu elemanların dördü de açıktan benfica'yı destekliyordu.
    şimdi türk'ün türk'ten başka dostu yok edebiyatına girmek istemiyorum. ancak italyanlar can'ı gönülden benfica'nın galatasaray'ı yenmesini, hatta fark atmasını istiyordu. lecce'li italyanların ne işi olur portekiz'le, benfica'yla allasen? sırf türk takımına rakip diye destekliyorlardı benfica'yı. mamma li turchi güzelim, evet.

    ilk yarı ortada geçti, fazla pozisyon yoktu ama mücadele ve galatasaray'ın oynama azmi takdire şayandı.

    devre arasında elemanlara türk kahvesi ısmarladım, pek beğendiler, "içtiğimiz en güzel yunan kahvesiydi" dediler. "boğazınıza dursun, zıkkım olsun pezevenkler" dedim gülümseyerek. serde diplomatlık var sonuçta.
    sanırım bir gün önce hacıoğlu'nda lahmacun yerken: "pizza, pizza diye dünyayı ele geçirdiğiniz yemeğin fikri aha işten bundan çalıntı, habarınız olsun eeey" demiş olmamın etkisi vardı yaptıkları bu talihsiz yorumda.

    ikinci yarıya geçtik.
    emre aşık ilk golü taktığında elemanlar biraz bozuldular "tesadüfiyaçço" gibi birşeyler dediler.
    "yarramiyeoo tesadüfiyaçço" dedim ben de. gol geleceğim diyordu sonuçta.
    güldük.
    ben daha çok güldüm ama.

    ardından, gerek hazırlanışıyla, gerek bitirilişiyle mükemmel bir gol olan ikinci galatasaray golü ümit karan'ın ayağından gelince ben hafif kontrolümü kaybedip alessandro'nun ensesine sağlam bir tane yerleştirmişim. "al sana tesadüfiyaçço dallameooo" diye de bağırmışım.

    derken maç bitti. italyanlar sanki maçın öncesinde benfica alır, benfica deşer, benfica mokoko yapar diyen kendileri değilmiş gibi nasıl bir yalakalık yarışına girdiler anlatamam. övgüler, hamaset kokan ifadeler havada uçuşuyor.

    ben ise gülümseyerek garsona "bize dört bardak soğuk su getir" diye seslendim. anlamadılar ama içtiler. afiyet olsun dedim. "sen niye içmiyorsun" diye sordular. güldüm. anlamadılar. anlamasınlar zaten.

    kısacası, benim için oldukça keyifli bir maç oldu. 1999-2000 döneminden beri görmediğim kadar ne yaptığını bilen bir galatasaray vardı sahada. bakın buraya yazıyorum, şükrü saraçoğlu'nda uefa kupası finali çok büyük bir hayal değil. bu gece oynadığı futbolla galatasaray'ın üzemeyeceği takım yok.

    olur da bu hayal gerçekleşirse ne yapıp edip mabedimize gidip galatasaray'ın başarısını alkışlamak üzere stattaki yerimi alacağım. umarım yanıma bir kaç tane italyan düşer. mehehehe.

    not : bu entarinin yazılması esnasında hiçbir italyan zarar görmemiştir. alessandro'nun ensesi kalın merak etmeyin.

  • güney amerika'da ispanyolca konuşulmasının sebebidir.

    1300'lü yıllara kadar büyük gemilerde dört köşe yelkenler kullanılıyordu. bu yelkenler gemi rüzgarı arkasına aldığında yüksek hız sağlıyordu ancak güzergahı rüzgar yönüne oldukça bağımlı hale getiriyordu. rüzgar yönünden daha bağımsız hareket etmeyi sağlayan üçgen yelkenler ise küçük balıkçı teknelerinde kullanılıyordu.

    1400'lü yıllarda portekizlilerin uzun mesefade ticaret yapabilme gerekliliği zamanla portekizli denizcilerin büyük gemilerde üçgen yelken kullanımıyla ilgili sorunları çözmesine ve üç direkli üçgen yelkenli karavela adlı geminin icat edilmesine yol açtı. bu geminin açık denizlerde nasıl kullanılacağını ve ters yönden esen rüzgara rağmen nasıl ileri gidilebileceğini keşfeden portekizliler, karavela kullanarak okyanusları aşmaya başladılar ve yeni karalarla deniz yollarının bulunması konusunda öncü oldular.

    diğer ülkelerdeki denizciler düşük hızları nedeniyle karavela tipi gemilerle uzun süre ilgilenmediler ve bu gemilerin nasıl inşaa edileceğini ve kullanılacağını öğrenmek için çaba harcamadılar. bu durum uzun bir süre yeni kıtaların keşfedilmesi konusunda portekizlilere ve portekiz denizcilik akımını takip eden ispanyollara ciddi bir avantaj sağladı. ingilizler bile karavela yapımına, ispanyolların inka hazinelerini ele geçirip tonlarca altını avrupa'ya getirmesinden sonra hız vermeye başladı.

  • tam 4 kış oldu. 4 kıştır içimizden geçtiniz. şu saatte ısrar edip yandaşına para kazandıran ya da kazandırmaya çalışan varsa hakkımın her zerresi vergimin her kuruşu haram olsun.

    akla mantığa sığmayan ama hiç kimsenin de ses etmediği uygulama

    edit: bir baktım mesaj kutum patlamış. 6 oldu diye uyardılar. benim kafa gitmiş demek ki ben 4 ten öncesini hatırlayamadım. uyaranlara teşekkürler.

    ayrıca bi kişi de nasıl para kazandırılıyor diye sormuş. üşenmedim nasıl elektrik harcadığımızı anlattım.

    300 küsür de fav almış amacım fav filan değildi hiç olmadı. ama benim gibi birçok insanın mağdur olduğunu öğrenmiş oldum. parasını geçtim karanlıkta evden çıkmaktan bıktım yahu. ben servise biniyorum daha cami hocası yeni ezana başlıyor. ilerleyen günlerde şirkette ezan dinlemeye başlayacağız. geçen kış öyleydi mesela. hadi biz yetişkiniz ya çocuklar. hiç mi acımanız yok.

  • yeni mezun maaşı değildir. çoğu özel sektör çalışanının hayali olan bir rakamdır.

    gerçek türkiye'den selamlar.