hesabın var mı? giriş yap

  • kucukken cocukların elini yıkaması icin yapıldığını sanardım, pek sevinmiştim bizi adam yerine koydukları ve boyutumuza gore bisi yaptıkları icin. ama annem o anda beni yakalayıp napiosuuunn sesiyle acı gerceği anlatmıstı. butun bu sebeplerden ilk hayal kırıklığımı yasamamı sağlayan olaydır taharet muslugu.

  • türkiye'de olsa bebeğin psikolojisinde bozulma olmadığı ya da olay esnasında bebeğin direnmediği dolayısı ile olayda bebeğin rızası olduğu ve sanığın mahkeme esnasında iyi halinden dolayı beraat kararı çıkma olasılığı yüksek olurdu.

  • kızılayda sıra beklerken iki türbanlı çalışan birbirine girmişti. "ben akp üyesiyim seni attıracağım." diye tehdit ediyordu biri diğerini.

    iş adamları ihalelerde öne geçmek için, çalışanlar yükselmek için üye oldu partiye.

    aynı zamanda akademik hospital'da da çalışan tanınmış bir doktor, bir yakınımızı pendik devlet hastanesine yatırmak istediğimizde "akp üyesi misiniz?" diye sormuştu. değilsek olmazmış.

    yani hastanız varsa iyi bir hastaneye yatırmak için de gerekiyor akp üyeliği. böyle olunca desteklemediği partiye zoraki üye olan bir sürü insan oluyor.

    sürü karpuzu sıyırınca kabuğun üstünde bir tane karınca kalmıyor. doğada akp'lilerin durumuna daha çok benzeyen örnekler de var tabi. yemek vakti midemi bulandırmak istemiyorum.

  • - baba, sümeyye'nin babası ona 20-25 göndertiyor sürekli.benim harçlığımı ne zaman yollarsın?

    + yüzde bir zamlı alacağım emekli maaşım yatsın,hemen yollayacağım kızım.

  • tezgahta yazan:
    - ayranın sırrını söylemem.

    diyalog:
    + ne var abi içinde.
    - biber, nane, kekik, limon, soda, reyhan.

  • hani her boktan cafede var olan cafe de paris biftek var bilir misiniz?
    monaco'da bu cafe de paris'nin olduğu meydanda tek bir afiş vardır. orada tarkan gördük biz. prensin özel davetlisi olarak yaza kapanış partisine katılır. coşar coşturur.

    ukrayna rusya filan geçtim meksikalı kızlar bile 2 3 şarkısını ezbere bilir. avrupa'da herhangi bir ülkede mekan tarkan çaldığı an çığlık atılır görürsünüz yaşarsınız.

    sen hiç gittin mi? sordun mu? yaşadın mı?

    cehalet ne güzel her şeyi biliyorsunuz.

    debe editi: 1- ülkemizde yaşamayan ve yasal şakilde en az 5 senedir ikamet etmeyen yabancıların oy kullanmasının kesinlikle yasaklanaması için gerekli kamoyu oluşturulmalıdır.

    2- debe listesinin [burada https://sozlock.com/yazarlar/?s=1] çok güzel tutulan bir arşivi var. sevdiğiniz yazarların veya konuların debe entrylerini okuyabilirsiniz.

  • tycho brahe isimli danimarkalı astronom ve bilim insanıdır.

    bu adamın ölüm hikayesi şimdiye kadar hayatlarını okuduğum tüm bilim insanları ve düşünürler içinden en absürt ve açıkçası havalı olanı.

    tycho brahe 1546 yılından çişini tuttuğu için öldüğü 1601 yılına kadar yaşamış bir astronom. her ne kadar o dönemler henüz tam anlamıyla bilimsel yöntem olmadığı için astroloji ve simya ile uğraşıyor olsa da dönemine göre deney ve gözlem yöntemine en çok önem veren araştırmacılardan biri.

    kendisi soylu ve zengin bir aileden gelip iyi eğitim almış olmasına rağmen okumaya alışık olduğumuz sıkıcı soylu hayat hikayelerinin aksine hayat hikayesi gerçekten ilginçliklerle ve absürt durumlarla dolu bir adam. yani öyle soylu bir ailesi var diye her şey normal falan değil. hayatındaki gariplikler daha doğmadan önce başlıyor.

    mesela tycho doğmadan önce babası, tycho'nun hiç çocuğu olmayan amcasına "çocuk doğsun al sen bak" diye söz veriyor ama tycho doğduktan sonra aslında güzel bir çocuk yaptığına karar verip çocuğu vermekten vazgeçiyor. amcası da babasına "bana ne lan söz vermiştin" diyerek çocuğu kaçırıp kendisi büyütüyor. amcası buna hukuk okutuyor ama bu daha önceden gerçekleşme tarihi tahmin edilmiş bir güneş tutulmasına tam da beklenen günde şahit olunca "nasıl ya" diyerek astronomiye merak salıyor ve gizli gizli astronom olmaya karar veriyor. astronom olmaya karar verdikten sonra da hukuk işlerini göstermelik yapıp bütün ilgisini alakasını astronomiye veriyor. bu işi ciddi ciddi matematiğiyle, geometrisiyle yapıyor ve bu konuda kendisine çok güveniyor.

    mesela tycho'nun burnunun bir kısmı yok çünkü kendisi 20 yaşındayken 3. dereceden kuzenlerinden biriyle birlikte öğretmenlerinden birinin evinde yapılan nişan törenine gidip sarhoş oluyor ve sarhoş olduğu esnada kuzeniyle kimin daha iyi matematikçi olduğu konusunda kavga edip sorunu matematik düellosu yerine dümdüz kılıç düellosu ile çözmeye karar veriyor. sonuç olarak iki sarhoş en iyi matematikçinin kim olduğunu kararlaştırmak için düello yapıyor ve tycho burnunun bir kısmını kaybediyor. burnunu kaybettikten sonra da hayatının kalanında gümüş, pirinç gibi malzemelerden yapılmış çakma burunlar takarak yaşıyor.

    tycho'nun çakma burnu

    tycho uzun süre astronomi ile ilgilendikten sonra bu alanda gerçekten de önemli çalışmalar yapan biri olarak ismini duyuruyor. bu süreçte epey saygın ve sözü dinlenen bir adam olduğu için avrupalı asilzadeler ve özellikle danimarka kralının içki masasında aranan birine dönüşüyor. danimarka kralı tycho'yu o kadar çok seviyor ki, tycho'ya kale ve askeri rütbe vermek istiyor ama tycho askerlikle falan ilgilenmediği için gizlice danimarka'dan kaçıp bir gözlemevinde çalışma planları yapıyor. bunun haberini alan danimarka kralı da "e iyi öyleyse ben sana ada vereyim sen bu adada kendi gözlemevini kur" diyerek tycho'ya ada hediye ediyor. tycho da kendisine ada hediye eden kral frederick ile epey içli dışlı oluyor ve saray ortamında takılan bir adama dönüşüyor.

    yıllar sonra kral frederick ölünce yerine 11 yaşındaki varisi geçiyor ama varisi 11 yaşında olduğu için krallığa onun yerine bakacak bir kral naibi çocuğun yerine yönetime bakıyor. yönetime bakan bu naip tycho'dan pek hoşlanmadığı için çocuğu tycho'ya karşı doldurup duruyor. bu yüzden tycho sarayda etkisini kaybediyor. yine de tycho yıllar içinde gidip çocuğa "bak gel bilim yapalım medeni olalım" diyor ama çocuk ille de savaş yapacağım diyor. tycho da bilim diye tutturunca çocuk en sonunda çevresindeki tycho düşmanı naip ve arkadaşlarının da gazıyla tycho'yu ülkeden sürgün edip o zamanlar kutsal roma imparatorluğu sınırlarında olan hamburg çevresine gönderiyor.

    ama tycho bu hiç durur mu?

    bu sefer de gidip zamanın kutsal roma imparatorunu kafalıyor ve onunla vakit geçirmeye başlıyor. yalnız bu sefer danimarka kralı gibi bir adamla değil, belki de avrupa'nın en önemli adamıyla vakit geçirdiği için işler pek şakaya gelmeyecek ciddiyette ve kibarlıkta oluyor. imparatora ve çevresine saygısızlık veya yanlış bir hareket hiç hoş sonuçlanmayacağı için herkes aşırı derecede görgülü ve kibar takılıyor.bu kibarlıktan nasibini alan tycho da içki masalarından diğer insanlar kalkmadığı sürece kalkmama huyu ediniyor.

    bir gün bu çevrede verilen ziyafetlerden birine katılıp çok fazla içiyor ama kibar olduğu için masadan "benim işemem lazım" diyerek kalkamıyor. bir süre boyunca diğer kişiler kalksın diye bekliyor ama kimse de masadan kalkmayınca adamcağız çişini tutmaktan prostatik hipertrofi geçiriyor. yani çişini tutmaktan prostatı genişliyor ve kısa sürede idrar yolları iltihaplanıyor.

    artık hiç çişini yapamaz hale gelen tycho, 11 gün boyunca acı içinde kıvranıp en sonunda ölüyor.

    peki biz tycho'nun bu şekilde öldüğünü nereden biliyoruz?

    o dönem öğrencisi olan kepler'den.

    tycho ölümünden çok kısa süre önce öleceğini anlıyor ve öğrencisi kepler'in yanına gidip ölmeden önce halletmek istediği işleri halletmeye çalışıyor. bu işlerden biri de çok yakın zamanda gercekleşecek olan kendi ölümü hakkında "alim gibi yaşadı, aptal gibi öldü" şeklinde bir yazı yazmak oluyor.

    zamanında bu hikayenin uydurma olduğu ve tycho'nun aslında zehirlenerek öldüğü düşünülüyor ama 1901 yılında mezarı açılarak yapılan otopsi sonucu gerçekten de çişini tuttuğu için öldüğü ortaya çıkıyor.

    tüm bunlar bir yana, bu girdide anlatılanlar adamın hayatındaki ilginçliklerin yarısı bile değil. o kadar değişik bir hayat hikayesi var ki oku oku bitmiyor. ben de buraya fazla uzun bir yazı girmek istemediğim için hikayeyi özetlemiş bulundum. bu sebepten konuyla ilgilenenlere ileri araştırma yapmayı tavsiye ederim. adamın hayatında türk dizilerini aratmayacak imkansız aşk falan bile var.

    ileri okuma için:

    destan gibi wiki sayfası

    livescience otopsi

  • "vasattan farklı, çekici***, karizmatik bir tipe sahip olarak doğmak."

    evet bu rehberin ilk kuralı bu bence. zira;
    *berkcan selam vermez "cool çocuk" olur, babür selam vermez "odun" sayılır.
    *pelin kimseyle samimi olmaz "cool kız" olur, ayşe kimseyle samimi olmaz "asosyal" sayılır.
    *selin erkeklere yüz vermez ya da hiç vermez "cool hatun" olur, fatma erkeklere yüz vermez "sorunlu" olur.
    *bora etrafa küçümseyici bakışlar atar "cool adam" olur, mahmut öyle baksa "gıcık, uyuz" sayılır.
    *koray bir köşeye çekilip çevreyi süzer "cool çocuk" olur, necati böyle yapınca "depresyonda" sanılır.
    yalan mı?!

  • artık ben şundan eminim.

    bu adamlar ülkenin bütün güzelliklerini yok etmek için elinden geleni yapıyorlar.

  • okumaktan paramparça edilebilen kitap.

    "insanlar o boktan anılarından, çektikleri sıkıntılardan bir türlü vazgeçmek istemezler ve ne yaparsanız yapın bunun dışına çıkmalarını sağlayamazsınız. ruhlarını böyle oyalarlar. bugün yaşadıkları haksızlıklardan intikam almak için geleceği bokla sıvamaya uğraşırlar kendi içlerinin derinliklerinde. hem adil hem de ödlektirler aslında. doğaları budur"