hesabın var mı? giriş yap

  • kardeşim krizler her zaman olur. bugün bir esnaf batar, yarın bir başkası onun yerini alır. sistem bu şekilde işliyor.

    ayrıca pek çok esnaf kazandığı parayla milyonluk evlerde oturup, 500 binlik arabalara biniyor. krizden çıkmak istiyorlarsa rahatlarından ödün verip gerekirse evi arabayı satacaklar. nasıl olsa işten kazanmışlardı, tekrar işe yatıracaklar. yarın kazanınca yine alırlar.

    bizde olsa biz verelim ama sadece bize yetimlik var. esnafa versek biz aç kalırız.

    ekleme: benim babam da esnaftı. geniş aile içinde de esnaflık yapanlar var. içlerinde batanlar var, çıkanlar var. zaten ilk paragrafta ne demişim; "bugün bir esnaf batar, yarın yerini başkası alır" garanti iş arayan memurluk kovalasın. biz ne yapalım?

    devletin para dağıtmasından sıkıldık arkadaş. devlet para dağıtacaksa önce mal varlığına baksın. aynı yerde oturan aile içinde üzerine bir şey olan varsa, onlara ipotek koyup kredi versin. devlet para dağıtacak diye, her şeye sürekli zam gelmesinden, sürekli vergi konulmasından sıkıldım arkadaş. buna köprü, yol, ıvır zıvır garanti paraları da dahil.

    ek: entry daha 1.5 yıllık ama sanki 10 yıllık gibi duruyor. fiyatlar öylesine değişti. milyonluk evler 5 milyondan başlıyor artık. 500 binlik araç dediğimiz fiyata artık teneke satıyorlar. eli yüzü düzgün binilecek araç 1 milyondan başlıyor. buradaki 500 binin muadili 1.5 milyondan başlıyor. kredi alabilen esnaf ihya oldu. enflasyon %170, kredi faizi maksimum %40 çünkü. aradaki farkı maliyete yansıtıp cebe attılar. kredi alamayanlar içinde durumu kötü olan olabilir. kredi alıp da durumu kötü olanların çoğu ise zaten bir gün batacakmış. çok azı iyiyken, kötü duruma düşmüştür.

  • 69 kez söylenmiş. 70. kez de söylenir. (bkz: juninho)

    lyon'da fransa liginde frikikten gol atmadığı takım yok adamın. sadece frikikten hepsini sıradan geçirmiş.

  • bozuk bu test.

    benim için sonuç "obsessed with what other people think of you" çıktı. hiç öyle bir insan olmadığımı belirteyim. hemen test sonucu öyle çıktı diye beni öyle yargılamayın rica ediyorum. 10 tane resim yüzünden bana özgüvensiz yaftası yapıştırmayın lütfen. aslında hiç öyle takıntılarım yoktur. bunu bilin.

  • dünyadaki dominant sinema kültürünün tedarikçisi ve yaratıcısı hollywood'dan bundan yaklaşık 27 sene önce çıkmış, klasik amerikan sinemasını dönüştüren, film endüstrisinin yıllar süren patinajını bitiren, 90'lar ve 2000'lerde çekilen bir çok başyapıtın gerçekleşmesinin öncülü olan, "devrimci bir başyapıt" övgüsünün muhtemelen de en çok yakıştığı film.

    1995 yılında gerçekleşen oscar ödül töreninde pulp fiction, aday olabileceği en önemli dallarda ödüle aday olabilmişti. peki hangi dallar oscar'da en önemlidir? hemen söyleyelim;
    bunlar kısaca 5 büyük olarak geçer; birincisi en iyi film, ikincisi en iyi yönetmen, üçüncüsü en iyi erkek, dördüncüsü en iyi kadın ve beşincisi de en iyi senaryodur. eğer herhangi bir film bu 5 ödülü almayı başarırsa, büyük 5'liyi aldı demektir ki, bu, yapılması en zor işlerden biridir. yani neredeyse hile yapmadan kazanmak imkansız gibidir. adeta mülayim sert'in poker masasına bir anda 5 ası vurması gibidir, bende de beş as var:)

    büyük beşliyi almayı başaran filmler elbette vardır ve izleyene olağanüstü sinema keyfi yaşatırlar. hatırladığım ilk örneği söyleyim; the silence of the lambs. 1991 tarihli muhteşem filme daha sonra başka bir entryde uzun uzun değineceğim. diğer iki örnek te; 1975 tarihli one flew over the cuckoo's nestve 1934 tarihli it happened one night tır. buradan anlaşılacağı üzere bu beş dalı almak çok zordur ve bu, neredeyse 30 yılda bir olan bir olaydır.

    peki pulp fiction büyük beşliye aday olabilmiş midir? aslında olabildiği kadar olmuştur. şöyle ki; filmde çok sahnesi olan ve filmin en iyi kadın oyuncu dalına aday çıkarabilecek bir yapısı olmadığından, sadece en iyi kadın kategorisine aday sokamamıştır. uma thurman, en iyi yardımcı kadın oyuncu kategorisinde aday olmuştur. filmin kendi yapısı gereği, herhangi bir kadın oyuncu başrolü, filmde bulunmamaktadır. pulp fiction diğer tüm önemli dallarda aday olmuş (toplam yedi adaylık) ve en iyi özgün senaryo dalında, henüz 32 yaşında olan yönetmen ve yazar quentin tarantino'ya ilk oscar'ını kazandırmıştır. ayrıca filmin aday olduğu "en iyi kurgu" dalını alamaması da küçük çaplı bir rezalettir. çünkü filmin belki de senaryo ve yönetmenlikten sonra en kuvvetli yanı kurgusudur.

    aynı sene, klasik amerikan sineması örneklerinden olan forrest gump ve the shawshank redemption gibi iki müthiş film daha yarışmıştır. o seneki şampiyon "forrest gump" olmuştur. çoğunluğun tahminine göre eğer forrest gump o sene yarışmıyor olsaydı, bu defa da galip "the shawshank redemption" olacaktı. yani pulp fiction yine klasik sinemaya yenilecekti. tabii bunu kesin olarak bilmemiz zor, belki de imkansız.

    akademi o sene pulp fiction'ın yaratmış olduğu etkiyi hemen fark edememiştir. çünkü kuruluşun reflekslerinin zayıf olması ve bazı üyelerin klasik sinemaya objektif bakamaması bu yolu açmıştır. halbuki 1994 yılında cannes film festivali'nde, pulp fiction altın palmiye'yi alarak, aslında oldukça zor gözüken bir şeyi başarmıştır. çünkü bilindiği üzere fransa ve cannes film festivali, amerikan film endüstrisine alternatif filmlere prim verir. cannes daha evrensel olup, tüm dünyadan seçkin örnekler bulmaya odaklanır. nuri bilge ceylan'ın da hiç oscar adaylığı bulunmayıp, cannes film festivali'nde bir çok ayrı filmle ödül aldığını ve jüri üyeliği de yaptığını biliyoruz.

    pulp fiction'ın böylesi bir değişim ortamında hakkını veren ana etmen, cannes jürisi ve avrupalı eleştirmenlerin de filmi yere göğe sığdıramamasıdır. new york ve diğer amerikalı eleştirmenler burada oldukça geç adım atmışlardır. pulp fiction'ın 1994 yılının ve bulunduğu dönemin mucizesi olduğu gerçeğini ilk gören ve onaylayan aslında avrupa sinemasıdır. avrupa sinemasının sahip olduğu bu refleksle, tüm dünyadaki sinema endüstrisi dönüşmüş, bu dönüşümün lokomotifi de işte bu film olmuştur.

    quentin tarantino'nun bu filminden sonra, benzer kurgu ve şiddet sahneleriyle, enteresan bir espri anlayışına sahip diyaloglar içeren filmler de artmış, bunun gibi tarantino sineması özellikleri taşıyan filmlere "tarantinesk" sıfatı verilmeye başlanmıştır. tarantino, bu filmi yayınladıktan sonra ölseydi bile sadece bu filmi çekmeyi başarabildiği için yine büyük yönetmenler sınıfında yer alacaktı. yönetmenin kariyerinin devamında çekmiş olduğu müthiş filmler de, tarantino sinemasını sevenler için büyük bir hayat şansı olmuştur.

    filmin kaotik, sarsıcı ve şok edici/şaşırtıcı etkisi yıllar içinde virüs gibi yayılmış, günümüzde film yapmaya hevesli birçok yönetmen ve yapımcıya ilham olmuştur. 8 milyon usd gibi mütevazı bir bütçeye sahip olan film, tüm dünyada yaklaşık 215 milyon usd hasılat yapmıştır. tarantino ticari olarak 1 koyup 26 almış, kariyer anlamında ise 1 koyup 1001 almıştır. bariz görünen bir gerçek olarak söyleyebilirim ki pulp fiction, sinemanın devrimsel anlamda son filmi olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. gelecek yıllarda böylesine büyük bir etkiyi yaratabilecek bir fenomenin çıkması olasılığı, maalesef günden güne azalmaktadır.

    14 nisan 1995 tarihinde türkiye'de vizyona giren pulp fiction'ın, ülkemizdeki 26. yaşı kutlu olsun.

  • henüz yörünge mekaniği ve kimyasal yapısı hakkında kesin bilgi olmayan gezegendir.

    "tam olarak, dünya ve ay gibi, 1:1 şeklinde kilitlenmiş olabileceği gibi; güneş-merkür gibi 3:2 şeklinde de kütleçekim kilidine yakalanmış olabilir" deniyor. sürekli aynı yüzünün yıldıza dönük olup olmadığı muamma yani...

    ayrıca gezegenin terrestrial, yani katı kabuklu, olup olmadığı da kesin olarak bilinmiyor henüz. sadece kütlesi için "dünya'nın 1,3 ile 3 katı arasında bir oranda" olduğu söyleniyor. süper dünya da olabilir, atanamamış neptün de yani...

    ayrıca, şu anda r/askscience'ta hakkında ama yapılmaktadır: işte o ama