hesabın var mı? giriş yap

  • antik yunan filozofları açısından doğru bir tespittir.

    ayrıca bu durumun 3 farklı nedeni olması gerektiğini düşünüyorum bu küçük aklımla.
    birincisi, zeytinyağı ticaretinden gelen zenginlik ve ölü sezonun yarattığı boş zaman.
    ikincisi, özgür demokratik ortam. (bkz: eski yunan demokrasisi)
    üçüncüsü, pers ve mısır kültürüyle tanışmanın yarattığı füzyon.

    antik yunan filozoflarını doğum yerlerine göre özet geçersek:

    thales: miletli thales diye anılıyor. ilk filozofumuz aydın iline bağlı balat köyünden. köy bafa gölüyle ege denizi arasında kalıyor. hayatı boyunca da bolca atina senin, mısır benim geziyor.
    anaximander: yine doğma büyüme miletli. karadeniz taraflarında bir milet kolonisinde yöneticilik ya da sürgün hayatı yaşarken ölüyor.
    anaximenes: miletli. anaximenes of miletus diye anılıyor.
    heraclitus: efes'te doğdu ve büyüdü. babası şehrin yöneticisiydi. biraz da asosyal olduğu rivayet ediliyor.
    pythagoras: bildiğin pisagor. samos adasında doğmuş ki hemen kuşadasının karşısında. burada eğitim alıyor. uzun yıllar mısır'da yaşıyor.
    socrates: atina'ya yakın bir yerleşim olan alopeke'de doğduğu sanılıyor. hayatı da askerlik dönemi haricinde genellikle atina'da geçiyor.
    platon: atinalı zengin bir ailenin çocuğu. atina akademisinin kurucusu
    aristoteles: makedonya'da doğdu, atina'da eğitim aldı.
    democritus: trakya'da selanik yakınlarında abdera'da bir iyon kolonisinde doğdu. kendisine miletli dediği de rivayet ediliyor. babasının pers imparatoru xerxes'le bağlantısından dolayı çok zengin bir yaşam sürüp bilinen dünyanın çoğunu hindistan ve mısır dahil dolaştı.
    anaxagoras: izmir ilçesi urla'ya yakın klazomenai'de doğdu. hayatının büyük kısmı atina'da geçti.
    xenophanes: colophon, yani izmir'in menderes ilçesinden. bütün yunan şehirlerini dolaşıp durdu.

  • modern, aydın görüşlü genç bir kadınım. uzun yıllardır spor yapıyorum. bir dönem sadece kadınların gittiği spor salonuna gittim. normal spor salonundan daha rahat hissettiğimi söylemem gerekir. ben hunharca spor yapıp kendimden geçerken tek amacı spor salonuna gelip birilerini ayarlamak olan ve devamlı etrafı dikizleyen erkeklerin olmaması güzel bir his. kadın kadınasın, kimse kimseye bakmıyor, biri yanına gelip konuşmaya çalışmıyor. sadece sporunu yapıp gidiyorsun. bir de bu açıdan bakmak gerek.

    edit: sizin fikirlerinizi merak etmiyorum. boş boş mesajlar atmayın arkadaşlar :)

  • türkiye'de sinemaya gitme oranının 2019'un ilk yarısında %45,1 azalması durumu.

    http://www.beyazperde.com/…emekov1thaaqaz-6x_ef7i3g

    yeni sinema yasasıydı, yılmaz-cem-şahan üçlüsü dahil olmak üzere sinemacıların bu yasaya alkış tutmasıydı, kampanya ve promosyonların kaldırılmasıydı, mısırıydı kolasıydı derken, seyirci de bu karmaşadan ve sinemaya gelen bok gibi filmlerden, devamlı süper kahraman filmlerinin gösterime girmesinden rahatsız olacak ki, seyirci sayısı yarı yarıya düşmüş.

    valla su veren itfaiyenin hortumu meselesi geçerli bizim açımızdan! sinema seyirci içindir; seyirciyi düşünmeyen sinema salonları ve yapımcılar, firmalar düşünsün gerisini. kola mısır hesabına birbirinizi yiyip sonra gelin güvey oluyorsunuz, ama olan bizim bilet paralarımıza oluyor, üstüne bir de reklam bombardımanı! öööyle sikimsonik filmlerinize seyirci bulamazsınız işte!

  • nerede yaşadığının farkında olan komşudur malum elini sallasan magandaya çarpıyor günümüzde kendince beladan uzak duruyordur

  • teknik izahı, kas hücrelerinin etrafındaki yağın hücre zarının içine geçirilip mitokondriye gönderilmesini ve orda yakılarak enerjiye dönüştürülmesini sağlayan gıda takviyesi şeklindedir. eskiden vücutçulardan başka kimsenin bilmediği bu supplement, sektörün büyümesiyle herkese pazarlanabilecek bir gelir kapısı oldu. çünkü yağ fazlası olan birçok insan, tipik bir tüketim toplumu davranışıyla kolay yoldan, yorulmadan yağlarından kurtulma derdine düştüler. supplement firmalarının en büyük gelir kalemleri whey protein tozlarından sonra l-carnitine'lerdir. müşterinin gözünü boyayıp malını satmakta pek mahir olan firmalar da özellikle bahar aylarında karnitinlerini güzelce satarlar. yağlar erir mi peki? işte orası tartışılır.
    eğer düzenli ve etkili (baştansavma değil, bilinçli) vücut geliştirme/fitness çalışıyorsanız, idman sürenizin önemli bölümünü kardiyo teşkil ediyorsa, üstelik bu kardiyo salonla sınırlı kalmayıp dışarda da tempolu yürüyüşler/koşular ya da bisiklet kullanma aktiviteleri şeklinde devam ediyorsa (imkanınız varsa bunları salonda değil hep reelde yapın) , ne abartılı, ne çok gevşek, kısaca makul bir diyet uyguluyorsanız, evet l-carnitine yağ yakmaya yardım eder. "bunların hepsini yapsam zaten yağ olmaz bende" diyen arkadaşlarıma yanıldıklarını söyleyeyim. vücut karbonhidrat aldığı sürece yağ stoklamaya programlıdır. bunların hepsini yapsanız da, vücut her zaman bir miktar yağı stoklayacaktır. tüm bu aktivitelerdeki amaçlardan biri de zaten stoklanan yağ miktarını minimize edip, vücudun yağ oranını düşük tutup, kasların daha belirgin görünmesini de bu yolla sağlayabilmektir. "e o zaman karbonhidrat almayalım olsun bitsin" diyen arkadaşlarıma da "aman!" diyeyim. vücudun karbonhidrata da ihtiyacı var. iflas etmiş bir sinir sistemi ya da bağışıklık sistemi istemezsiniz herhalde?
    özetle; l-carnitine mucize değildir. etkisi ancak belli şartlarda ve az görülen bir gıda takviyesidir. hele kardiyo muhtevâlı bir spor yapmayanlar hiç paralarını çöpe atmasın zaten.
    sporla ve diyetle birlikte kullanana tavsiyem, tablet değil likit l-carnitine kullanmaları ve rüştünü ispatlamış yabancı markaların ürünlerini tercih etmeleridir. likit olanlarını antrenmanlardan yarım saat önce, tablet olanları 45 dk önce alın ve yüksek tempoda antrenman yapın.

  • “sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmazsınız.”

    tam bir polyannacılık örneği, adı üzerinde iş işte, tamam işimizi sevelim(ben çok seviyorum) , ne kadar sevebiliriz ama? sahilde biranla pineklemekten daha keyifli hangi iş olabilir? söyleyiniz bana.

  • beni de yanına çırak alır mı diye merak ettiğim kişi.

    --- spoiler ---

    durmadan para sayıyordu nihat,
    makine yeter diyordu, makine yorgun, makine argın,
    makine terli...
    fakat durmuyordu nihat, saymaya devam ediyordu!

    --- spoiler ---