ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
en yakın arkadaşın karısına aşık olmak
-
(bkz: ekş-i memnu)
neden yabancı dil öğrenemiyoruz
-
basarili 2 (ingilizce, isvecce) basarisiz 1 (allahin belasi fince) yabanci dil ogrenme girisimi ve dil ogrenmenin kendisine dair bazi okumalardan sonra bu konuda kendimce cikardigim notlar:
- insan beyni haftada 10 saatin altinda bir dil ile hasirnesir olmuyorsa o dili cozemiyor. yogun ve saglikli bir ogrenme icin ise min. 20 saat gerekiyor. yani haftada 10 saatin uzerinde ayiramiyorsak zaten dil ogrenemiyoruz.
- dil ogrenmek icin cok farkli yontemler mevcut. herkesin beyni ve ogrenme yapisi ayni olmadigi icin bunlarin bazilarini deneyip kendisine uygun olanlarini (olanini degil, olanlarini) bulmasi gerekiyor. kendimize uygun olmayan bir yonteme saplanmissak dil ogrenemiyoruz.
- öncekiyle baglantili olarak: tek bir yontem asla ise yaramiyor. sadece duolingo’dan dil ogrenen varsa sapka cikartirim. onun yanina kelime calistiracak baska app bulmak, onun yanina da dilin akisini, ritmini kavramaya yarayacak dinleme ve pratik kaynaklari eklemek gerekiyor. tek bir kaynakla, kaynak iyi bile olsa, dil ogrenemiyoruz.
- insan beyni yeni dili ogrendigi kaynagin yontemine alisip bir sure sonra, istemeden de olsa, o yontemin kisayollarina yoneliyor. bunu asmanin yolu yine test icin birden fazla kaynakla hasirnesir olmak. yeni ogrenme, ve soru tipleri gormek. zira beynimiz konfor bolgesinden cikmadikca dil ogrenemiyoruz.
- kitap okumak onemli, lakin kitaptaki en buyuk sorun ”sadece dil ogrenme amaciyla” kitap secmek. icindeki hikayeyi/bilgiyi merak etmedigimiz kitabi salt dil icin okuyunca bir noktada sikilip birakiyoruz. dil seviyesi cok daha zor da olsa enteresan buldugumuz bir kitabi okumaya calismak daha mantikli. icerigi ilgimizi cekmeyen okumalarla dil ogrenemiyoruz.
- insanin hayatinin bir kismini o dilin kulturune de adamasi gerekiyor. ogrendiginiz dildeki dizilerle, sinemayla ve edebiyatla ilgilenmemiz gerekiyor. kulturune zerre ilgi duymadigimiz dili ogrenemiyoruz.
- hangi dili ogreniyorsaniz intermediate asamasindan itibaren tum isletim sistemlerinizi o dile gecirin derim. gunluk yasantimizdaki bazi pratikleri o dile geciremiyorsak dil ogrenemiyoruz.
- pratik yapma imkaniniz yoksa kendi kendinize konusun. konusmayi sevdiginiz konulari secin. orada kendinize biseyler anlatin. sonra biraz dinlenip ayni seyi bir daha anlatin. 6 aylik askerligimde kendi kendime konusmaktan adim deliye cikmisti ama son gun girdigim ielts sinavini da gecip yurtdisina gidebildim. en sevdigimiz muhabbeti bile o dile uyarlamaya kasmiyorsak dil ogrenemiyoruz.
- yogun calismak iyi ama uzun vadede surekli yogun calismak da beyni yoruyor. 3 ay yogun calisip 1 ay hafifletmek genelde daha saglikli. ayrica dil calismaktan bikmamak icin de iyi bir ritm. psikopata baglarsak ve arada rahatlamazsak da dil ogrenemiyoruz.
benden bu kadar. hemen dil calismaya geri donuyorum.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: nasıl kör oldum anlatıyorum
1. asdkıdgfıw kjlfıskudaadll mamsej msuj masuduakag lhldfgı oadldslfs mfhgksf
5. @1 adam başlığı yazmış sonra kör olmuş
justin bieber
-
genç kızların rüyalarını süsleyen ergen. 3-4 sene sonra azalarak kaybolur gider, yerini başkası alır.
(bkz: amin)
edit: gitmiyor lan, git-mi-yor !
edit2: lan 2012'ye 28 gün kaldı hala gündemde piç.
edit3: ohoooo..
edit4: 2016'ya girdik, top 100'ün ilk iki sırası bu piçin.
edit2020: (bkz: bitti demediniz mi lan)
14 mart 2015 tuğçe kazaz'ın attığı tweet'ler
-
(bkz: tuğçe çelakıl)
yaran facebook durum güncellemeleri
-
ibrahim tatlıses bile evlenmek için beyninin yarısını kaybetmeyi bekledi. :)))))))))
suudi arabistan'dan dönecek 21 bin umreci
-
büyükşehirlerden birinin ilçesinde filyasyon yapan bir sağlık çalışanıyım. umreden gelen zorunlu karantinaya alınmayan sadece karantina formu imzalatılıp eve gönderilen umreden gelen vatandaşlar pozitifleşmeye başladı. pozitifleşmesi sıkıntı değil ama malesef çoğu yalan söylüyor. kim kaldı evinizde diyorsun kimseyi söylemiyor, harfi harfine uyduk diyorlar kurallara. sonra bi öğreniyorsun 40 kişi gelmiş öpüşülmüş koklaşılmış beraber aynı evde kalınmış. biz bunu nasıl öğreniyoruz. temas ettiği kişilerin testleri pozitif çıkıyor ve temaslıları umreden dönen şunu ziyarete gitmiştik diyorlar. velhasıl yalan söylemeyin ey müslümanlar bir başkası sizin yüzünüzden hasta olur ve ölürse katil olursunuz. artık alıştık umreden dönenlerin yakınlarını çapraz sorguya çekiyoruz. misal umreden dönen kaynanaysa geline odaklanıyoruz. taktik geliştirmek zorunda kaldık yahu.
türk bayrağında değişiklik önerisi
-
öncelikle haberimizin linkini verelim:
http://www.hurriyet.com.tr/…/4295486.asp?m=1&gid=69
şimdi efendim, akp diyarbakır milletvekili aziz akgül, meclis başkanlığına vermiş olduğu yasa teklifi ile bayrağın, sağa bakan ayın sola bakacak şekilde değiştirilmesi için teklifte bulunmuş. gerekçe olarak da "ayın batış şeklinin değil, doğuş şeklinin esas alınması"nı göstermiş.
işin komik yanı, anayasanın 3. maddesi "bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır." demekte, 4. maddesi ise "anayasanın 1 inci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez." hükümlerini içerir.
hadi bu eylemin arkasındaki niyeti geçtim, insan böyle konuda kanun teklifi vermeden önce, açıp bir geçerli düzenlemeleri okumaz mı?
bayrağın değiştirilmesini talep edebilen bir kişi; acaba diğer emellerini ne zaman gösterecektir?
(bkz: türk bayrağı)
edit: bu ve benzeri entry'leri kötüleyerek, zamanın ötesine geçiren suserler bilsin ki bir kısım gizli veya açık niyetleri her fırsatta ifşa edeceğiz ve bu ülkenin dingo'nun ahırı olmadığını biraz olsun anlamanızı sağlayacağız.
volkan demirel'in yardım çağrısı
-
saha içinde ne kadar nefret ediyorsam, dışarıda yaptıklarını duydukça bir o kadar sevdiğim eski kaleci. soma’da maden faciası sonrası ailelerin kredi kartı borçlarını sessiz sedasız kapatmış, kimseye reklam yapmamıştı. hatta o aileler sonradan söylemişlerdi bu durumu, volkan demirel de böyle şeyler haber yapılmasın lütfen demişti. şimdi de gözleri doldurmuştur kaptan. yine hatay’da reklam yapmadan elinden gelenin fazlasını yapacağına eminim.
eczacılığın gereksiz bir meslek olması
-
açılın ben eczacıyım.
türkiye'de bir çok ilaç üretim firması var ve bunlarda eczacılar üretim yapıyor. üretim yapmıyorlar tezini hele bir geçin.
serbest eczanelere gelirsek. eczacı olmadan önce ben de sizin gibi düşünüyordum. evet yaptığımız şey ticaret. yalnız ben ticaretini yaptığı şey hakkında bu kadar bilgi sahibi olan ve bilgi sunan bir meslek görmedim memlekette. altı ay önce araba aldım, kendim internette araştırdım, karar verdim, küçük bi test sürüşü sonrası aldım. arabayı satan firmadan aldığım bilgiler şu: bu düğme radyoyu açar bu düğme klima falan. ulan 65 bin para verip aldığım mal ile ilgili adam bilgi verme aşamasında hepi topu 5 dk ayırdı bana. ben hastama 10 tl'ye ilaç verirken yüz çeşit soruya maruz kalıyorum. keşke dediğiniz gibi olsa ben de raftan ilacı alıp versem, ama öyle değil işte. hamileyim, çocuk emziriyorum, şekerim var, tansiyonum var, kolestrolüm var, araç kullanıyorum, içtikten sonra kabız, ishal oluyorum, iki tane birden atsam bişey olur mu, ilaç kilo yaptı vs. yüz çeşit soru. bakkaldan bisküvi alırken bunları soruyor musun?
yeri gelmişken bir konuya değinmek istiyorum. bakın kardeşim gözlem yapmak çok ciddi bir iştir ve herkes yapamaz, gözlem yeteneğiniz de yoksa yapmayın yahu başınıza silah mı dayıyorlar? yani eczacılığın icrası sizin anlattığınız gibiyse elbette haklısınız, ama gel gör ki değil işte yanlış gözlem yapmışsınız. tekrar ediyorum, 10 tl'lik ilaç için yarım saat konuştuğum oluyor insanlarla, madem bir boka yaramıyoruz o zaman ne diye yarım saat konuşuyoruz olum biz? siz cidden yanlış gözlem yapıyorsunuz. bu toplumun 50 yaş üstü bireyleri, çocuk sahibi kadınları, kronik hastalığı olan bireyleri ile her gün her saat muhattabız biz, bunu siz görmüyorsunuz diye bu böyle deme hakkını nereden nasıl hangi yetenekleri haiz olarak söylüyorsunuz? gece 10da başı ağrayan böbrek nakli olmuş hasta evde bulduğu ilacı kullanmak için beni arıyorsa ben nasıl gereksiz adam oluyorum? hangi bakkalı aramış bu hasta aldığı bulguru nasıl pilav yapacam diye veya hangi bim kasiyerini arayacak bu hasta? daha kritik durumlarda elbette doktoruna ulaşacak, ama günde beş nakil yapan doktoru baş ağrısı için o saatte rahatsız edebilir mi? keşke memlekette saat gibi çalışan bir sağlık sistemi olsaydı, o doktorun günde bir-iki ameliyat yapacağı yoğunluğu olsaydı. zehir gibi kalifiye elemanlarımız olsaydı da beni aramasaydı, ama yok arıyor işte napıcaz, yüzüne mi kapatayım, ne halin varsa gör mü diyeyim? keşke o ütopik sistem olsa da biz de daha güzel bir şekilde konumlandırılsak sağlık isteminin içinde, ama yok işte napalım, bim kasiyerine mi bırakalım mesleği?
bir de eczacılığı majistral ilaç (eczacılar yaptığı el yapımı ilaçlar) üzerinden değerlendirenler var. bakın işte gözlem gücünüz kötü olmasa saldırı silahınız majistral ilaç olmazdı. dünyanın en kolay işi majistral ilaç yapmak. iki merhemle bir tozu karıştırıyoruz, ironi değil majistral dediğin bu. oran orantı bilen ve eline aldığı tokmağı dairesel olarak dönderebilen her insan bunu yapabilir. majistral ilaç yapan bir eczacıyım, yaptığım her ilaç bana maddi zarar veriyor. yani yapmayan eczacı bilmediğinden değil zarardan kaçmak için yapmıyor anladın mı?
mühendisler; hanginiz icat yaptınız? neden aldığım araba ithal mal? ne lan bu cari açık?
avukatlar, hakimler, savcılar; mesleğinizi bu kadar iyi icra ediyorsunuz da neden insanlar adalet sistemimizin eline düşmektense ölmeyi tercih ediyor?
doktorlar; ne bu hastanelerin hali?
öğretmenler; merhaba eğitim sistemimiz nasıl?
siyasiler; :)
kutsal motor sorularınızı yanıtlıyor
-
bizzat bir videonuzda gormustum, utku kutsal motor'a yapilan bazi is basvurulariyla dalga gectiginizi acik acik soyluyordu. siz de bunu destekleye destekleye guluyordunuz. o an anlamistim nasil toksik, kendini ust seviye bir sey sanan ama aslinda kendi asagilik psikolojinizi altinizda calisan gencler ustunden tatmin etmeye calisan insanlar oldugunuzu. direkt dislikeimi verip abonelikten cikmistim.
yillar gecti, utku'yu tam da sizi unfollow etme sebebimden ifsaladiniz. ancak sizin de utku'dan bir farkinizin olmadigini, hatta utku'yla birlikte o toksik is ortamini desteklediginize adim gibi eminim.
sorum su olsun madem; kendinizi suclu hissediyor musunuz? utku'yu gunah kecisi ilan edince sizin yediginiz haltlar halinin altina mi supurulmus oldu?
euro'nun 4 tl olması
-
olumlu yönden bakmak lazım artık direkt 4 ile çarpabileceğiz. küsürat yok. büyük resmi görün.