hesabın var mı? giriş yap

  • -alo
    -yavruum, nasılsıın?
    -iyiyim sağolun, siz nasılsınız?
    -ben de iyiyim canım kızım sağol. tanıdın mı beni?
    -ehem. şey hayır.
    -kadriye teyzen ben.
    (bilindiği kadarıyla annenin 3 adet kadriye isminde arkadaşı vardır.)
    -ay evet, kusura bakmayın çıkaramadım sesinizden.
    -ne demek canım, nasılsın bakayım okul nasıl? abin nasıl?
    (evet, 1 adet abi de mevcuttur evimizde)
    -iyiii naaapsın. ben de okul, sınavlar filan işte eki eki.
    -iyidiiiir iyidiiiir. gitmiyor musunuz bu yaz antalya'ya?
    (neredeyse her yaz antalya'ya gideriz, evet.)
    -yani bakalım. benim sınavlar biterse işte.
    -biter biter güneş'cim, güzel kızım benim.
    -(hö?) güneş mi?
    -yavrum güneş değil misin sen?
    -yok hayır değilim.
    -ay yanlış aramış olamam ben, nevin hanım'ın kızı değil misin sen çocuğum?
    -yok yok, yanlış aramışsınız.
    -ayyy hah hah haaay... yavrum seninle de sohbet etmiş olduk fena mı?
    -ehi ehi doğru haklısınız.
    -hadi bakalım güzel kızım kendine iyi bak.
    -ehi ehi. teşekkür ederim siz de.

  • dün gece trt haber'e yapmış olduğu canlı telefon bağlantısından;

    -ailen kitap yazdığını biliyor mu? annen, baban?
    -pucca: yok, onlar bilmiyo. sadece kardeşim biliyo.
    -öyle mi, hala bilmiyorlar yani senin pucca olduğunu?
    -pucca: yok hala bilmiyolar.
    -peki kitabı biliyorlar mı, evde hiç konu oluyor mu?
    -pucca: yok hiç konu olmuyo. zaten babamın böyle şeyleri seveceğini zannetmiyorum. "babam böyle çok nasıl diyim bilim teknik falan okuyan bi insan"

    evet, bu kısa diyalogdan fark edeceğiniz üzre annesine çekmiş olmalı. babasına hürmetlerimi iletiyorum.

  • lisede okurken, cuma günleri okul çıkışında servisi çiftlikten* geçirirdik. isteyen kokoreç, isteyen mısır falan alırdı. bir gün yine bazılarımız kokoreç alırken ben yarım ekmek dönerimi yemiş halde tok aslan gibi kokoreççiyi izliyordum; tık tıkı tık tıkı sesleriyle sanatını icra ediyordu ustam. "acı olsun mu?" diye sordu arkadaşlara. onlar da erkekliklerinin bütün gururuyla ilerleyen yıllarda basur olmayı göze alarak "bol acılı" dediler. bir zaman sonra kokoreçleri ellerindeydi. birden ustayla göz göze geldik. "sen almadın mı?" dedi, "hayır" dedim. birden bir çeyrek ekmek arasına kokoreç doldurmaya başladı. ben durumu anlayamadan onu izlerken "al" dedi. "saol amca ben yemem" dedim. "al" dedi tekrar "insanlık ölmedi ya".

  • kardeşim ve ben çocukluğumuzdan beri şener şen hayranıydık, kardeşimin arkadaşından aldığı vcd player ile bir gün 5 defa şalvar davasını izlediğimizi hatırlarım, çiçek abbas ve davaro, üst üste o vcd playerda izlediğimiz filmlerdendir.

    şener şen'in bizim evimizdeki yeri farklıydı, tam muhabbetin ortasında kardeşim can salonun ortasında şener şen'in davaroda karısının düğününde oynama sahnesini veya kibar feyzo'nun sonundaki takla atarak ölme sahnesini taklit ederdi, hiç olmadı mekan elverişsizse filmlerindeki diyalogları kurup kahkahalar atarak kendimizden geçerdik. evet kendimizden geçerdik, biz bu adamla oturup kalkıyorduk. uzunca bir süre gerçekten böyle geçti.

    bir gün kardeşim çok hastalandı, hastaneye yattı, hastaneden çıktı, sonra yine yatmak zorunda kaldı ki, artık çıkıp çıkamayacağından emin olamıyorduk, doktorlar çıkamayacağını biliyordu da, biz ailesi yakıştıramıyorduk, konduramıyorduk, yaşayanlar bilir.
    kardeşim artık yatağından kalkamıyordu, bu çocuğu var olan durum içinde nasıl mutlu ederiz diye düşünürken 'şener şen sevgisi' bize ışık oldu.

    şener şen'e ulaştık, o'na durumu izah ettik. 21 yaşında bir delikanlının ölümle buluşmasına az kala onu mutlu etmek için ziyaretine gelebilir misiniz? dedik.

    kabul etti. ricası 'basına haber vermeyin.' oldu.

    nedir ne değildir bilmiyorum, bunu anlatacak, tarif edecek bir cümle bulamıyorum, kardeşimin şener şen'in geleceğinden haberi olmamasına karşın (görüşme iptal olur da üzülür diye söylememiştik) o sabah, 'anne bana sakal traşı yap, top sakal istiyorum, üstümü de değiştir' demesi, sanki bu buluşma kalbine doğmuş gibi hazırlık yapması çok enteresan.

    şener şen geldi ve kardeşim mutluluktan ağladı, hemen o an defalarca fotoğraflandı, sohpet ettiler kardeşim en sevdiği filmlerden bahsetti.

    bu buluşmadan 2 yada 3 hafta sonra kardeşim hayatını kaybetti. tarih 15.04.2005 i gösteriyordu,doğum gününü kutladığımız 11 nisandan 4 gün sonra..

    şener şen ölüm döşeğindeki gencecik bir insanı mutluluktan ağlatmış insandir.

  • türkçe seslendirmesi muhteşem olan oyun.

    nathan drake karakterini seslendiren okan yalabık'a gerçekten söyleyecek söz yok. karakteri o kadar güzel seslendiriyor ki orijinal seslendirmesinde bu kadar keyif alamazdım sanırım.

    aynı şekilde nathan'ın yıllardır dava arkadaşlığını yapan sullivan reis'in seslendirmesini yapan ege aydan'a da kocaman bir bravo. karakterin olgunluğunu ama aynı zamanda da espritüelliğini o kadar güzel hissettiriyor ki bize. teşekkürler.

    bir ayrı parantez de elena'yı seslendiren ceyda düvenci'ye. karakterin o naifliğini, her konuşmasının alt metinlerinde nathan'a olan sevgisini o kadar güzel seslendirmiş ki gerçekten emeğine sağlık.

  • şahsi görüşüme göre tüm zamanların en büyük komutanı, mareşal sıfatını tarihte en çok hak eden isimlerin başında gelmektedir. zira moğol imparatorluğuna hizmet ettiği 1206-1248 yılları arasında onlarca muharebe yapmış ve hepsinden de zaferle ayrılmıştır. rusya topraklarını 1237-1242 seferlerinde tek hamlede bütünüyle işgal edebilen tek generaldir(napolyon ve nazi ordularının kış şartlarında yaşadıkları hezimetler malum). ekürisi kurt cebe ile birlikte harzem şahı muhammed'i bir ruh gibi takip etmişler, hazar denizindeki küçük bir adada öldüğünü öğrenince yollarına devam etmişlerdir ve bu süreçte kafkasya'da gürcü ordularını tarumar ettikten sonra kuzeye yönelip yaklaşık 20.000 kişilik ordularıyla 82.000 kişilik rus ordularını darmadağın etmişlerdir. cengiz han öldükten(1227) sonra güney çin(sung) birliklerini ezmiş ve bu bakımdan çin'in tamamının moğol egemenliğine girmesinde çok önemli bir paya sahip olmuştur. bu süre zarfında 300.000 den fazla çin askerini öldürmüş ve şehirleri hunharca yağmalamıştır. kurt cebe ile birlikte komutanlık eğitimini bizzat cengiz han'dan alması onun için muazzam bir deneyim olmuştur. macaristan ve polnya'yı istila ederken kumanda ettiği süvari birlikleri 3 günde 450 km yol alarak bu alanda bir rekor kırmışlardır. mohi ve legnica savaşlarını kazanarak kendinden 3-4 kat daha kalabalık macar ve leh ordularını peş peşe yok etmiştir.