hesabın var mı? giriş yap

  • bunun tek sorumlusu vardır arkadaşlar o da meb’dir . kalmayı kaldıran uzaklaşmayı kaldıran okuldan bir gün gelse bile geçirilen öğrencileri oy olarak gören hükümettir . okuma yazma bilmeyen öğrenciyi zorla sınıf atlatılmasını isteyen işine öyle gelen meb’dir . bir insan yaptığının bedelini görmezse o hareketi tekrar yapar . bu öğrencilerin bu davranışlarının bedeli sadece 2 gün uzaklaştırma oldu . medyaya yansımasaydı o da olmayacaktı . eğitim sisteminin ırzına geçiliyor lakin halkımız bu konuda çok duyarsız . ya bir allah’ın kulu açıklasın kalma niye kalktı ? kimin işine yarar cahil bir neslin yetişmesi ?

  • eğer tanımadığım biri ile telefon konuşması yapacaksam aradığım kişinin adını soyadını söyler, görüşmek istediğimi iletirim telefonu açana.
    şaziment isminde bir müşteriyi arayacağım, soyadını sormadım, kaç tane olabilir ki diye makarasını bile yaptım.
    şaziment hanımla görüşebilir miyim dedim, soyadını sordu telefonu açan kişi. üç şaziment varmış şirkette.

  • ailece akşam yemeğinde anaokuluna yeni başlamış ilay (4,5) ve ilkokula yeni başlamış ege (6,5)...

    ilay: durun durun, yemeyin, önce yemek namazı yapmamız lazım...
    romica: yemek namazı da nedir?
    ilay: açın elinizi, benim bağırdığımı bağırın benden sonra, tamam mı?
    romica: tamam.
    ilay: kan içelim, kan içelim!!!
    romica: o ne be???
    ege: of ilay, öyle değil o... yediğimiz can olsun, içtiğimiz kan olsun, hepimize afiyet olsun!

  • kuranın türkçe olarak okunmasından öyle çok korkuyor ki..

    fussilet suresi 44. ayet:
    "velev ce’alnâhu kur-ânen a’cemiyyen lekâlû levlâ fussilet âyâtuh(u)(s) e-a’cemiyyun ve ’arabiy(yun)(k) kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâ/(un)(s) vellezîne lâ yu/minûne fî âzânihim vakrun ve huve ‘aleyhim ‘amâ(en)(c) ulâ-ike yunâdevne min mekânin ba’îd(in)"

    nasıl? anlamadınız değil mi.. muhtemelen arapça biliyor olsaydık hükmünü anlardık.
    şimdi aynı surenin türkçe mealine bakalım:
    "biz o kur’an’ı yabancı bir dilde indirseydik, onlar elbette: “onun âyetleri anlayacağımız bir dille iyice açıklanmalı değil miydi? arap olmayana yabancı dilde bir kitap olur mu?” diyeceklerdi. de ki: “o, iman edenlere doğru yolu gösteren bir rehber ve eşsiz bir şifa kaynağıdır.” inanmayanlara gelince onların kulaklarında bir ağırlık vardır; kur’an kendilerine kapalı ve karanlık gelir. onlara sanki çok uzak bir yerden sesleniliyor da söyleneni duymuyorlar!"

    bugün, cumhuriyetin ilanından neredeyse 100yıl sonra, laik ülkemize bir mikrop gibi çökmeye çalışan tekke ve zaviyedeki insanlara gidip "ben kuran okuyorum" derseniz karşınızda böbürlenerek ağızlarında sakız gibi uzatarak "siz anlamazsınııııızzzz" derler.

    neden biliyor musunuz? çünkü öyle istiyorlar. onlara göre sadece kendileri anlayabilir. onun hikmetini sadece kendileri çözmüştür.

    o kadar korkuyorlar ki,
    insanların kuranı türkçe okumasını ve öylece anlamasını istemiyorlar. böylece din konusunda kendilerine ihtiyaç duyulmayacağını biliyorlar.
    biz biliyoruz ki kuran türkçe okunduğunda diyanet denilen cemaatin kuklası olmuş kuruma da gerek kalmayacak.

    düşünün o kadar korkuyorlar ki,
    sizinle allah arasına girip kuranı türkçe okursanız "o kuran olmaz" diyorlar. bu sözlerine haşa derler. bu arapça kökenli kelimenin anlamını en iyi onlar bilir ama daha nerede kullanılacağını bilmiyorlar ki allah olup neyin kuran neyin kuran olmayacağına karar veriyorlar.

    düşünün o kadar korkuyorlar ki,
    bu cemaat zırvaları ülkenin kurumlarını, mevkilerini sözcü olarak kullanmaya başlamış, basına demeç verdiriyorlar.

    kuranda şifre mifre yok. sayılar kombinasyonlar da yok.
    sol elle yemek yeme diye söz de yok. kızına hallenen babalar da yok.
    eğer türkçe okursanız ilmini anlarsınız, kandırılmazsınız.
    ama ne var; kul hakkı yeme, öldürme, yalan söyleme, çalma, sapkınlık yapma gibi kuranı arapça okuma sevdalısı insanların alışkanlık haline getirdikleri günahlardan sakın var.

    artık o kadar korkuyorlar ki, kuranı değiştirseler işlerine geldiği gibi düzenleseler yüzleri kızarmayacak. haşa!!!

  • liselerde bir saat olan zorunlu din dersinin iki saate çıkarılması kabul edildi.
    - turizm liselerinde okutulan alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersinin kaldırılması önerisi kabul edildi.
    - anaokulu eğitimi oyun temelli olacak ve değerler eğitimi verilebilecek.
    - okul öncesinde tekli eğitime geçilecek.
    - görsel sanatlar ve müzik dersi haftada en az ikişer saat verilebilecek
    - ilkokullarda ders saatleri 30 saate ile sınırlandırılabilecek. bunun beş saati serbest etkinlik olarak değerlendirilebilecek. serbest etkinliğin içeriğine veli talebiyle okul müdürü karar verecek.
    - 1, 2 ve 3. sınıflarda zorunlu din dersinin verilmesi kabul edildi.
    - din kültürü ve ahlak bilgisi dersi programında alevilik'e ilişkin içeriğin geliştirilmesi önerisi reddedildi.
    - ortaokulda tam gün eğitime geçilebilecek.
    - ortaokullarda haftalık ders saatleri azaltılabilecek.
    - üstün yetenekli öğrencilerin eğitimi için yeni bir müfredat hazırlanacak.
    - ortaokullarda okutulan inkılap tarihi ve atatürkçülük dersi gözden geçirilerek güncel anlayışlar ve yöntemler doğrultusunda yazılabilecek.
    - ortaokullarda sağlık ve trafik dersi kaldırılabilecek.
    - hafız olmak isteyen öğrenciler için ortaokul eğitimine ara vermek isteyenler için süre bir yıldan iki yıla çıkabilecek.

    vay anam vay. tavsiyelere bak. gelinen noktaya bak. atanamayan din kültürü öğretmeni kalmasın.

  • iki kıymetli, tarihe geçmiş sanat adamının zamanı sorgulatan güzel videosu. bak herkes birbirini bu kadar sevseydi, türküler filmler konuşsaydı dünya şu kısacık video kadar güzel olurdu.
    edit : sözlükteki en güzel başlıklardan birinin adıdır.

  • kırmayın. kendi dünyalarının önemli bir anısı demek ki. ılk defa duyuyormuş gibi merakla dinleyin. soru sorun, yorum yapın.

    zaman gelir babanızın sesini bile unutursunuz da o topraktan bir kerecik seslensin istersiniz.

    hem üç günlük dünyada niye üzersiniz ki adamcağızı. çok mu önemli işiniz var. alt tarafı instagramadaki kadınlara bakıp laf yetiştiriyorsunuz. sonra da yapabilirsiniz.

    debe editi bencil, bireyselliğe odaklı, kırıp dökmekten zerre korkmayan ve nezaketsiz bir toplum olmaya doğru evrilirken, bu yazıya bu kadar güzel tepkiler geleceğini ummuyordum. hâlâ birilerinin yüreğinde merhamet saklı. çok mutlu oldum. öyleyse umut var demektir. var olun.

  • bir keresinde zombiler üstüne 10 dakikadan fazla konuşarak gerçekleştirdiğim bir salaklık.

    millet bardak düşürür, kekeler, midesi bulanır filan. şirin bile gözükebilir çoğu insana,
    ben ne yapıyorum?

    zombiler...