hesabın var mı? giriş yap

  • sigortası 212'li ise ve basın kartı varsa ortada tartışacak bir durum yok demektir. zira basın kartı olanlara aşı yapılacak denmiş. berna laçin basın kartını sahtecilikle mi almış? hayır gazetede yazı yazmış (milliyet gazetesinde). o zaman sıkıntı nerede?

    edit: basın kartı sadece savaş muhabirlerine verilir sanan bir mal sürüsü varmış. ülkemizde basın kartı alıp almama patronun sigortanı 212'den yatırıp yatırmamasıyla ilgilidir daha çok. varlığını 100 kişinin bile bilmediği yerel gazetede tırıvırı kasaba dedikodularını yazan birisi de basın kartı sahibi olabilir.

  • sonuna kadar katıldığım gerçekliktir.

    çocukluk arkadaşımın istanbul'un işlek semtlerinden birinde elektronik tamir dükkanı var. küçük yaşlardan beri sürekli giderim. gide gele az çok bir şeyler gözlemledim ve öğrendim.

    birkaç örnek verirsem;
    1- geçtiğimiz günlerde dükkana güzel bir led televizyon geldi. hoparlörleri bozukmuş. bizim arkadaş hoparlörleri yaptı. sonra led ışıkları sökmeye başladı. neden yaptığını sorduğumda "orjinalleri alıyorum yerine çakma takacağım bunları da 2 katına satarım" dedi. o anda soğudum kendisinden.

    2- yine dükkana bir araba geldi. teybin ses açma tuşu bozukmuş. bu arkadaş aldı teybi dükkanın içine, çocuğa da 2 saat sonra gel dedi. neyse düğmeyi söktü kontak sprey sıktı taktı yerine oldu. 2 dk sürdü sürmedi. neden 2 saat sonra gel dediğini sorduğumda "hemen yaparsam fazla para alamam uğraştı gözüküp parça harcadım deyip fazla para alacağım" dedi.

    o günden sonra hiçbir tamirciye güven olmayacağını anladım. gerçekten tanıdığınız kişilere gidin tamir için.

  • sincapa fısıldayan soliste sahip müzik grubu.

    gruptaki fecilik buradan geliyor olsa gerek. kız düşürcem diye bu kafar detaylı çalışmaya gerek yok lan. öyle marjinalliğin amk.

  • ünlü bir perakende firmasının i.k uzmanı ile yapılan iş mülakatında aynen şu diyalog yaşanmıştir:

    ik: işletmenin karlılığını saglamak için ne tür yöntemlere başvurursunuz?

    ben: bla bla bla bla.. ama azalan verimler yasasını düşünerek optimum personel sayısının sağlanması gerekmektedir.

    ik: ne yasası latrak bey. biz hukuk bürosu muyuz :)) (alaycı bir gülümseme)

    ben: ne hukuku ik cı hanım siz beden eğitimi mezunu musunuz? (daha alaycı bir gülümseme)

    sonuç: biz sizi daha sonra arariz.

    yani; bilgisiz, egolu ik cilar ile mülakata girmek işe alınmamaya sebep olabilir.

  • doğrusu oğlunun spermiyle değil, oğlunun sperminin döllediği yumurtaya taşıyıcı annelik yaparak hamile kalan kadındır. oğlunun spermiyle deyince sanki kadının yumurtasını oğlu döllemiş gibi oluyor (gerçi bu başlığı atanların amacı da bu zaten)

  • kafasından zeka fışkıran, muhtemelen istanbul'da üniversiteyi yeni kazanmış bir öğrencinin tespiti.boğaz köprüsünü de satın almazsın sen bu zekayla.

  • ketum bir hayvan..

    sabaha karşı 02:30 civarında edirnekapı otobüs durağında oturuyordu dün biri.. banka oturmuş, kuyruğunu da kendine dolamış bekliyor..

    gittim yanına:

    -"pardon" dedim.. "bu saatte 500t var mı..?"
    şöyle ağır bir edayla başını kaldırıp yüzüme baktı.. gözleri mahmur..
    -"500t diyorum, bu saatte geçiyor mu?" dedim kendilerine doğru biraz daha eğilerek..

    göz göze muhabbetimiz taksicinin ilgisini çekmiş olacak, bizi izliyor..

    ama kedi efendide tık yok.. mahmur mahmur bakıp "miiiv" dedi sadece..

    "sana yol soranda kabahat serseri" diyerek okşadım başını.. aman, o mahmur karizma bir anda sırnaşık bir samimiyete dönüverdi.. iki patisinin yumuşağıyla elimi tutmalar, başını sevdirmeler..

    baktım gelen giden yok.. eyvallah dedim kedi efendiye.. yürüdüm metrobüse..

    bu sefer "miiiv" bile demedi.. çevirdi başını.. hem ketum hem vefasız..

  • iki sevgili olan arkadaştan, kız olan evliliki anlatmaktadır, oglan arkadas bulmaya calismakta, soyle bir diyalog gecmistir.

    kız : biz simdi napıyoruz?
    ogl : cikiyoruz
    k : ilerde ne yapıcaz?
    e : cikicaz
    k : daha ilerde ne yapıcaz?
    e : cikmaya devam edicez...
    k : ama daha da ilerde diyorum.
    e : bana o sözü söyletemezsin..

  • henüz herhangi bir filmi izlemediğim yönetmen. ama rahatlıkla yönetmen diyorum, çünkü bir kere işine saygı duyan bir adam olduğu belli.

    iyi çeker, kötü çeker bilemem, ama bir iki popüler isim haricinde filmlerinin castını saygıdeğer oyunculardan kurar. bir filmden kazandığı parayı diğerine yatırır.

    sinemaya adım attığından beri ben bu adamı bırak televizyondaki magazin programlarında, gazetenin magazin sayfasında bile görmedim. iktidara yakın olduğunu tahmin etsem de, bundan pekala çıkar da sağlayabilecekken, bir gün olsun siyasi görüşünü benim burnuma sokmadı.

    türk sinemasının önce işine ve sinemaya saygı duyan insanlara ihtiyacı var. kırmızıgül bunu karşılıyor. biz daha işin niteliğine takacak durumda değiliz.