hesabın var mı? giriş yap

  • yoktan haraç çıkartıp sildiler; ödeyeni sikip ödemeyeni mutlu ettiler. bir kez daha bu topraklarda devlet vatandaşı ile dalga geçti.

  • tehdit içermeyen sözdür.

    eskiden bu kesim fetö deyince, hoca efendiden özür dile diyordunuz. ne oldu şimdi fetöcü değilim diye kırk takla atıyorsunuz. ileride aynı şeyi akp için yapmayacağınız ne malum.

  • bu basit olayı karanlık maddeyle açıklayanları gördüğümüz başlık.

    daha önce temel olarak anlatılmış, ama üniversitede termodinamik dersini aldığım için kendimi biraz daha ayrıntıya inmekte yükümlü hissettim.

    öncelikle ısı dediğimiz şey sadece atomların birbirine hızlı bir şekilde çarpmasıdır. dalgadır anlayacağınız. ısının üç temel aktarım şekli var. kondüksiyon, konveksiyon ve radyasyon. kondüksiyon ile konveksiyonu birbirinden ayıran tek etmen birinin katı öbürünün ise akışkanlarda, yani sıvı ve gazlarda görülmesi. atomlar arasındaki mesafeden başka bir farkı yok. o yüzden bu ikisine iletim diyelim. bunun için maddeye ihtiyacımız vardır.

    öbür yöntem ise radyasyon. her madde belli bir miktarda radyasyon yayıyor. sen de, ben de, elinde tuttuğun telefon ya da bu satırları okuduğun bilgisayar da. ama önemsenemeyecek kadar az miktarlarda. güneş'e gelecek olursak, bizim için son derece radyoaktif. evren için ise o kadar değil. çok daha büyük yıldızlar var. peki radyasyon nedir? nasıl boşluktan buraya kadar gelir? uzayı neden ısıtmaz bu illet?

    radyasyonun pek çok çeşidi var, ama bizi ilgilendiren iyonize radyasyonun alt dalı olan gamma ışınları. döteryum iki protonla birleşerek helyumu oluşturuyor ve bu olay sonucunda foton açığa çıkıyor. foton dediğimiz bildiğimiz ışık. bu fotonlar güneş'in çekirdeğinden gelmekte. takdir edersiniz ki çekirdekteki yüksek basınç altında bu olay çok fazla gerçekleşiyor. saniyede yaklaşık 10 üzeri 45 foton güneş'ten çıkarak ışık hızında dünya'ya geliyor. fotonların buraya ulaşması için bir maddeye ihtiyaçları yok. bu sebepten dolayı güneş'i görebiliyorsunuz ama üzerinde gerçekleşen patlamaları duyamıyorsunuz, ve yine bu sebepten dolayı uzay ısınmıyor çünkü başta da söylediğim gibi titreşecek madde yok. dünya'ya çarpan fotonlar havadaki gaz moleküllerini, yüzeydeki atomları hareketlendiriyor ve bu sebepten dolayı ısınıyoruz. işte bu kadar basit.

  • her takım 15 oyuncuya kadar anlaşabilir. bunun 12'si maç kadrosuna alınır. o ilave 3 kontratın espirisi olası sakatlıklar cezalar durumunda sahada eksik kalmamak.

    genç oyuncular lige draft sistemiyle katılır. her takım her draftta 2 tane seçim hakkı kazanır. gençler adını draft aday listesine yazdırır. sırayla takımlar tarafından seçilirler.

    seçilenler direk oynamayabilir. seçen takım kontrat yapma hakkını elinde tutar. isterse drafttan 5 sene sonra kontrat yapabilir. hakkını başka takıma takas edebilir. yada hiçbir zaman kontrat yapmayabilir. bizim cenk akyol bu durumdadır mesela draftta seçilmiş ama yıllardır kontrat yapmamıştır.

    draft yoluyla seçilen oyuncuların yaptığı kontratlar garantilidir fes edilemez. oyuncu kontratında yazan parayı basketbolu bıraksa bile alır. (bkz: chris bosh).

    bunu takımların lehine dengeleyen kural ise şöyle: yeni draft olmuş oyuncuya lebron dahi olsa az bir miktar ödenir kuralla sabittir. genç oyuncu fos çıkarsa takım çok birşey kaybetmemiş olur. buna çaylak kontratı denir. bu bittikten sonra yüksek paralar ödenebilir kendisine. bunun da bir üst sınırı vardır örneğin en fazla 30 milyon gibi.

    draft olmadan lige oyuncular katılabilir ama bunlar garantili kontrat hakkına sahip olmazlar. genelde yaşı ilerlemiş avrupalılar bu duruma düşer(bkz: ibrahim kutluay)

    kontratı biten oyuncu boşa çıkar (bkz: free agent). istediği takımla yeni kontrat için görüşebilir. onu draft eden takımında kalırsa bir miktar daha fazla para alabilir takımından. bu da oyuncuyu onu draft eden takımda kalması için teşvik edici kuraldır. ya da gider nba dışında avrupa'da falan oynayıp sonra tekrar nba'e dönebilir (bkz: deron williams'ın beşiktaş'a transfer olması). bir kere draft olduysa sonsuza kadar draft edilmiş oyuncunun haklarına sahiptir

    kontratların çeşitleri olur. örneğin ilk 3 yıl kesin ama 4. yıl opsiyonlu. yani 4. yıl geldiğinde kontratta takım opsiyonu varsa oyuncuyu 4. yılda tutup tutmama kararı takıma aittir. oyuncu opsiyonu varsa 4. yılda kalma yada boşa çıkma kararı oyuncuya aittir.

    bazen kontratlarda oyuncu için bonus para kazanma hakkı yer alır. örneğin oyuncu all star olursa şu kadar bonus kazanır gibi. bu bonus salary cap'i etkilemez.

    takımların güçlerini dengelemek için salary cap vardır. oyunculara ödenen toplam miktarın üst sınırı yani. lig tarafından ortalama tv gelirleri hesaplanarak belirlenir. bir takım bu limiti aşarsa aştığı miktarın 2 katı kadarını lige öder. lüks vergisi denir. örneğin 100 milyon dolarlık limiti aşıp toplam 110 milyon dolar ödeyen takım 10x2 yani 20 milyon dolar lüks vergisi öder. salary cap olmasaydı toplam 110 milyon para harcayıp hesabı öyle kapatacakken bu sistem ile 130 milyon harcamış olur

    aynı zamanda ödenen toplam miktarın alt sınırı da vardır. takım kafasına göre ben para harcamayacağım diyemez o alt limite ulaşmalıdır yoksa gene aradaki farkı ceza olarak lige öder. bu alt limit üst limitin yaklaşık %10 aşağısıdır. örneğin 100 milyon üst limitse 90 milyon da alt limittir

    takımlar kadroda değişiklik yapmak isterse önlerinde 4 seçenek vardır:
    1-drafttan oyuncu almak
    2-elindeki oyuncuları diğer takımlarla takas etmek. burada kural şöyle verilen oyuncunun kontratı yılda 20 milyonluksa alınan oyuncu yada oyuncuların toplam kontratları da o civarda olmalıdır. buna ilaveten takım takas paketine gelecek draftlarda sahip olacağı draft haklarını dahil edebilir. geçmişte seçtiği ama kontrat yapmadığı oyuncuların draft hakkını da dahil edebilir (bkz: cenk akyol)
    3-boştaki oyuncuları almak. salary'de yer olduğu kadar miktarda para karşılığı kontrat yapılabilir. yer kalmamışsa sadece minimum ücret sunulabilir oyuncuya. bu minimum salary cape eklenir ve lüks vergisi ödenir
    4-elindeki kontratları parası neyse verip kadrodan düşmek (bkz: waive). oyuncu kadrodan çıkarılır ama kontratindaki para garantili olduğu için onu almaya devam eder. burada amaç kadroda yer açmaktır.

    oyuncular takımlarında mutlu değillerse takas isteyebilirler. ama takas edilecekleri takımı ve takasın detaylarını belirleme hakkı kontratların sahibi olan takımlarınındır. hatta takımlar takas istememiş oyuncuyu onun haberi bile olmadan durduk yere takas etme, takas istemiş oyuncuyu istemedigi takıma takas etme ya da isteğine itibar etmeyip hiç takas etmeme haklarının hepsine sahiptir.

    ama genelde nba'in üstteki garantili kontrat olayı yüzünden takımlar takas istemiş mutsuz oyuncuyu tutmak ve zarar etmek yerine yollamayı tercih ederler.(bkz: kawhi leonard) (bkz: anthony davis)

    bazen takımlar kontratının bitimi yaklaşmakta olan oyuncularının kendileriyle kontrat yenileyeceğine güvenemezlerse hazır ellerindeyken takas etmeyi tercih ederler. çünkü oyuncu değerliyse onu kontratının bitiminde karşılıksız kaybetmek yerine en azından karşılığında üç beş bişey koparırız derler.

    daha başka bu konuların teferruatları var zamanla ekleyeceğim.

    ---ekleme---

    maksimum kontrat: bir oyuncuya kendisinin 6. sezonuna kadar salary cap'in en fazla %25'i kadar para ödenebilir. yedinci sezonundan sonra bu rakam %30'a, onuncu sezonundan sonra %35'e çıkar

    supermaksimum kontrat: bazı kriterleri yerine getiren yıldız oyunculara ve onları draft eden yada çaylak kontratına sahip olan takımlara özel kontrat çeşididir. bu kriterler:
    -all-nba en iyi beşlerinden birine seçilmiş olmak (kontratın imzalanmasında önceki 2 sezon içinde)
    -mvp seçilmiş olmak (kontratın imzalanmasında önceki 3 sezon içinde)
    -yılın savunmacısı seçilmiş olmak (kontratın imzalanmasında önceki 2 sezon içinde)
    oyuncu ve takımı bu kriterlere uygunsa oyuncunun 10. sezonunu beklemeden cap'in %35'i oranında para önerilebilir oyuncuya.

  • istanbul’un bütün varını yoğunu cemaatlere peş keş çekmiş, fetö ile iş birliği kurmuş, bu dünya ona kalmamıştır. hakkımı helal etmiyorum. umarım ölümü; yıllardır ülkenin maddi manevi bütün değerlerini kendi çıkarları için yiyenlere, her şeyin bir sonunun olduğunu hatırlatır da az imana vicdana gelirler.

  • imam hatip fen lisesi nedir biri bana bunu açıklayabilir mi? ilgili zevatın sözleriyle zerre kadar ilgilenmiyorum ama imam hatip fen lisesi medrese gibi bir şey mi oluyor? sabahtan kuran öğrenip öğleden sonra simyaya mı geçiyorlar?

  • haydi inşaallah desem başım belaya gireceğinden acil şifalar dilemek zorunda kaldığım hadise.

  • senin tanrına günah diye herkes ona göre mi yaşayacak? bu dünyada kaç bin tanrı var, herkes sizinkine mi uyacak?

  • ufkunuzu indirir mi kaldırır mı bilemem ama işinize yarayacağı kesin olan bir bilgi paylaşmak isterim.

    bir çağrı merkezini aradığınızda
    -"ne istediğinizi kısaca söyler misiniz? örneğin; hede hödö diyebilirsiniz."
    gibi bir anonsla karşılaşıyorsanız ve ne derseniz deyin müşteri temsilcisine bağlanamıyorsanız
    -"beni aramışsınız" derseniz
    "sizi müşteri temsilcisine aktarıyorum" cevabını anında alırsınız.

    aradığım pek çok kurumsal firmanın çağrı merkezinde işe yaradı.

    işte bunlar hep bilgi. fav'layın lazım olur.

    -------

    debit: öncelikle debe için teşekkür ederim.

    teşekkür etmek için o kadar çok mesaj gelmiş ki, hepsine buradan "rica ederim" demiş olayım.

    bilgi ile ilgili de şunu ekleyeyim;
    %100 her çağrı merkezinde işe yarar diye bir şey yok elbette. fakat pek çok banka ve operatörde işe yaradığını bizzat test ettikten sonra bilgiyi paylaştım. güle güle kullanın :)

    bilgi kimden ve nereden gelirse gelsin iyidir. paylaşın...