hesabın var mı? giriş yap

  • çok acımasız birşeymiş.

    - merhaba tatlım nasılsın?
    - iyiyim buket sağol. sen nasılsın? ne güzel olmuş saçların?
    - ay çok sağol. beğendinmi? senin için yaptırdım.
    - neydi bu şimdi?
    - ne neydi?
    - soru ekini ayırmadın?
    - soru ekinimi ayırmadım?
    - bak yine.. buket sanırım senle ilişkimizi gözden geçirmemiz gerekecek.
    - ya nasıl yani niyeki?
    - bak hala..

    edit: imla (ehehe)

  • içinde bulunduğumuz bedenimizin aslında şu an yaşadığımız ve doğduğumuz dünyaya ait olmaması.

    ve altın takan herkesin aslında bir yıldız parçası taşıyor oluşu.

    yani, aslında hiçbirimiz dünyalı değiliz... hepimiz uzaylıyız. vücudumuzdaki hiç bir atomun asıl kaynağı dünya değildir. tek bir atomumuz bile dünyada oluşmamıştır.

    cümlelerle açalım...

    insanoğlunun hikayesi aslında birkaç yüz bin yıl once değil, taa kainatın oluştuğu andan itibaren, yani bundan yaklaşık 15 milyar yıl öncesinden itibaren başlıyor. yani şu anki yapımızı oluşturan ve vücudumuzda şu anda bulunan her element aslında 15 milyar yaşında. yani aslında hiç birimiz 4, 8, 15, 16, 23, 42 yaşlarında değiliz, hepimiz aslında çoook daha yaşlıyız.

    daha da açalım, en iyisi…

    fakat yazı biraz uzun, neden? çünkü, 15 milyar yıllık sürecin özetini çıkarmaya çalıştım. e bu da o kadar kolay olmuyor haliyle. 15 milyar seneyi birkaç dakikaya sığdırmak zor.

    ama önce şu bilgileri verelim.

    yukarda insan vücudu elementlerden oluşur demiştik... hadi lisede pek takmadın bunları, ama kesin breaking bad izlemişsindir, e o zaman bunu zaten biliyorsun...bu elementlerin vücutta bulunma oranları şöyledir; oksijen (65%), karbon (18%), hidrojen (10%), nitrojen (3%), kalsiyum (1.5%), fosfor (1.0%), potasyum (0.35%), kükürt (0.25%), sodyum (0.15%), magnezyum (0.05%) = 99.3% ve diğer...yani bedenimizin tamamı elementlerden oluşurken, hayatın kaynağı üç element olan oksijen, hidrojen ve karbon, vücudumuzda en fazla yer tutuyor(%93).

    peki bu kadar farklı element dünyada hiç yoktuysa, hiçbir zaman da olmadıysa, nerden geldi o zaman?

    ------------ giriş------------

    dünyada gördüğümüz herşey aslında 92 elementten yapılmıştır. bu yazılanları okuduğun ekran, elinde tuttuğun elma, bahçedeki ağaç, cebindeki telefon, içtiğin çay, karşındaki insan… evet hepsi de bu elementlerden oluşmaktadır. daha da geniş bir anlatımla; ispatlanmıştır ki, tüm evren aslında 92 elementten oluşmaktadır. (peki periyodik tabloda neden 118 element var, diye araştırmadan sorularla gelmeyin... üzerim)

    şimdi şu an yaşıyor ve hayatta isek, bunun en büyük sebebi aslında hidrojenin helyuma dönüşme süreci sayesinde. evet güneşten bahsediyorum. o muazzam büyüklüğüne ve muazzam derecedeki sıcaklığına ve dünyadaki tüm canlılara hayat kaynağı olmasına ve çekirdeğindeki ısının milyonlarca derece olmasına rağmen, aslında güneş son derece cılız ve küçük bir yıldızdır ve aslında an itibariyle sadece hidrojeni helyuma, yani en basit birinci elementten en basit ikinci elemente, dönüştürebilmektedir. öte yandan, dünyada bulunan 92 adet elementi üretebilmek için bundan çok çok daha fazla bir sıcaklık ve daha büyük ebatlara sahip olmak gerekir. bu muazzam sıcaklık ancak muazzam büyüklükteki bir dev yıldızın çekirdeğinde ve ölüm anında oluşur. yani ölen her dev yıldızın çekirdeği içinde aslında dünyadaki örneklerini gördüğümüz elementler oluşmaktadır…fakat bunlar için daha yüksek dereceler gerekir: mesela, altıncı element olan karbonun ve sekizinci element olan oksijenin üretilebilmesi için, ölmek üzere olan yıldızın çekirdeğindeki ısının 100 milyon derece sıcaklığa ulaşması gerekir.

    ------------ gelişme------------

    ortalama bir yıldızın ölümü sonucunda sadece ilk 26 element ortaya çıkar, ki demir bunların en sonuncusudur. yıldızın ölüm sürecinde helyum üretimiyle başlayan ve milyonlarca yıl devam eden süreç, yıldızın ölümüne doğru ısısının iyice artmasına ve yeni oluşan elementlerin ise daha çabuk bir sürede oluşmasına sebebiyet verir. mesela 2 nolu helyum üretimi milyonlarca yıl sürerken, 26 nolu element olan demir’in üretimi sadece birkaç saniye sürmektedir.

    etrafımızda bu derece büyük yıldız patlamaları (supernovalar) olmadığı için, diğer elementler yer yüzünde çok az bulunmaktadır. altın neden bu kadar pahalı? işte tam da bu yüzden. mesela, dünyadaki tüm altın elementini saflaştırıp birleştirsek sadece 3 adet olimpik yüzme havuzunu doldurabiliriz. yani dünyadaki tüm altın rezervi aslında sadece o kadardır. yani diğer ağır elementlerin oluşması için güneşten en az 9 kat büyüklükte yıldızların ölmesi gerekmektedir. ayrıca bunun için çekirdekte milyarlarca derecelik ısı oluşumu gerekir.

    yani aslında, parmağında bileğinde boynunda altın yüzük-bileklik-kolye takan herkes aslında milyonlarca ışık yılı uzaklıkta ve milyarlarca yıl önce ölmüş olan bir yıldızın çekirdeğinden bir parçasını taşıyor.

    işin tuhaf tarafı, bir gün her yer altın olabilir. zira bilim adamlarının incelemelerine gore bir supernova ufukta görünmektedir. böyle bir yıldız vardır ve bizden sadece 600 ışık yılı uzaklıktadır. bu yıldızın büyüklüğü hakkında bir fikir vermek gerekirse, güneşin tam 600 katı büyüklüğündedir: çapı güneş ile jüpiter gezegeni arasındaki tüm mesafe kadardır. böylesine muazzam büyüklükte olan bir yıldızın (bkz: betelgeuese)* “0saniye-10 milyon yıl” aralığındaki bir zaman diliminde ölümünün gerçekleşmesi beklenmektedir. bu yıldız öldüğünde, ölüm anında, günün ortasında ikinci bir güneş kadar parlayacaktır. patlama anı olan o kısacık anda, güneşin milyarlarca yıllık tarihi boyunca yaydığı enerjiden bile daha fazla enerji açığa çıkacaktır ve o ana kadar ürettiği tüm elementleri uzaya yayacaktır. böyle bir yıldız patladığında elementler ve ortasında çok minik bir yıldızdan oluşan bir nebula oluşturur. yani daha küçük bir yıldız ve ona bağlı gezegenler. bu cümle bir yerlerden tanıdık geldi mi? evet, 5 milyar yıl önce güneş ve çevresindeki gezegenler de aynen bu şekilde bir nebulada oluşmuştur. yani güneş aslında ondan çok çok daha büyük bir yıldızın ölümünden arta kalan bir minik yıldızdır.

    ------------ sonuç------------

    şimdi neden bu kadar detay verdim, aha işte yukarda okuduğun o ilk cümle yüzünden: bu nebulalarda sadece elementler değil, aynı zamanda elementlerin oluşturduğu su, methanol, formadehit gibi yaşamın kaynağı olan oksijen hidrojen ve karbonun başını çektiği çeşitli ve çok farklı kompleks moleküller de bulunmaktadır.

    peki bu kompleks molekülleri bir arada tutan yapıtaşları yani amino asitler, yani proteinler, nerden geldi ozaman?

    işte orası kesin değil, zira tam olarak ispatlanamadı. ama kesin olan bir şey var ki; dünyada çokça bulunan ve yaşının 5 milyar civarı olduğu hesaplanan pek çok meteorun içinde amino asitler bulunmuştur, yani molekülleri oluşturan asıl yapının da dünya dışından gelmiş olma olasılığı hayli yüksektir.

    (neredeyse 1 sene sonra gelen edit: bu da kesinleşiyor; kuyruklu yıldızda organik moleküller bulundu)

    peki burdan güneşle ilgili ne sonuç çıkarabiliriz? hani çocukken güneş olmazsa neler olurdu gibi konularla bazı öğretmenler bizi korkuturlardı ya, öyle bir şey yok. zira yıldızların ölümü süreci onbinlerce yıl sürer, ve güneş henüz bu aşamanın başında bile değildir, güneşin ölmesi için takribi 6 milyar yıl geçmesi gerekecektir. ama bir de şöyle bir gerçek var, hemen komşumuz olan andromeda galaksisi (2.5 milyon ışık yılı uzaklıktadır) içinde bulunduğumuz samanyolu’na hızla yaklaşmaktadır ve takriben 3 milyar yıl sonra her iki galaksi çarpışacaktır. yani güneşin ölmesinden çok önce başka sebeplerden dolayı gezegenimiz yok olacak.

    ayrıca ek bir not; içinde bulunduğumuz samanyolu galaksisi de aslında kendi çevresinde dönmektedir. fakat galaksi o kadar büyüktür ki ki, kendi çevresinde bir tam tur dönmesi tam 250 milyar yıl almaktadır. tüm insanlık tarihi boyunca bu turun binde 1inden bile çok daha azına tanık olabilmiş durumdayız.

    sonuç: bu evrende bir tozsun.

    ikinci not: periyodik cetvelde tek aklımda kalan; haydarpaşa lisesinin nalet kimyasıcı rabia cismi fırlattı. lisede kimyadan nefret eder ve gerçekten de sorardım, bu benim ilerde ne işime yarayacak diye. bunları öğrenince ‘hayat’a bakış açım değişmişti resmen.

    kaynak

    tamamlayıcı bilgi olarak ayrıca: (bkz: #44929740)

  • olm ne güzel köpek lan. çocuğu koruyor ama dövenin de tanıdık olduğunu bildiğinden pasif direniş gösteriyor. tutup kolunu falan parçalar istese ama mesela hafifçe ısırıyor falan.

    çogzel lan.

  • "12 yıldır tayyip varsa ve 14 yıldır kemal sunal yoksa gülmezsin tabi güzel kardesim"

  • ülkenin melihçi misin, eraycı mısın şeklinde ikiye bölünmesi. şimdi şöyle bir geçmişe bakıyorum, yıl m.ö 40 civarı. batı-doğu hun diye bölünmüştü türkler. o günden sonra en büyük bölünmedir türk tarihindeki. belki bir batı hunlu, doğu hunlu'yu severdi ama, bir eraycı asla bir melihçi'yi sevmezdi. eğer bugünlerde bu kadar ayrıştırysak, aha sebebi bi iki elemandır. çok yaşlandım lan :/

  • tüm tc kimlik numaralarının çift rakamla bitmesi

    11 haneden oluşan numaraların iki bölümü bulunuyor. aslında kimlik numarası ilk 9 hane. numaranın son iki hanesi ise, ilk dokuz hanenin “sağlamasını” yapıyor. çeşitli algoritma hesaplarıyla ortaya çıkan bu rakamın “tek sayı” olması, “matematik” olarak mümkün değil.

    kimlik numaralarının son 2 harfi, sadece ilk 9 rakamının doğrulayıcısı konumundadır. yani asıl numaramız ilk 9 rakamdadır. t.c. kimlik numaraları 11 basamaktan oluşmaktadır. ilk 9 basamak arasında kurulan bir algoritma bize 10. basamağı, ilk 10 basamak arasında kurulan algoritma ise bize 11. basamağı verir.

    + ilk hane 0 olamaz.
    * t.c. kimlik numaralarımızın 1. 3. 5. 7. ve 9. hanelerinin toplamının 7 katından, 2. 4. 6. ve 8. hanelerinin toplamı çıkartıldığında, elde edilen sonucun 10'a bölümünden kalan, yani mod10'u bize 10. haneyi verir.

    * 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. ve 10. hanelerin toplamından elde edilen sonucun 10'a bölümünden kalan, yani mod10'u bize 11. haneyi verir.

    örneğin 10. rakamı bulalım:
    10562272296 bu numaraya uygulayalım.
    1+5+2+7+2=17 17*7=119 119-10=109 109'u 10'a böldüğümüzde kalan 9 çıkar ve bu da 10. rakamı bize doğrular. 10562272296

    şimdi geldik 11. rakama:
    1+0+5+6+2+2+7+2+2+9=36 36'nın 10'a bölümünden kalan 6'dır. bu da bize son rakamı doğrular. 10562272296

    siz de, kendi kimlik numaranızda uygulayarak sonuca varabilirsiniz. kesinlikle doğrudur.

    mustafa kemal atatürk'ün t.c. kimlik numarası ise bu yol ile yapılarak bulunabilmekte.

    0 ile başlamayacağı için 1 ile başlamıştır. ilk kimlik numarası ona verildiği için, ilk 9 rakamı 100000001'dur. son 2 rakamın doğrulaması yapıldığında ise 10000000146 sayısı ortaya çıkar ve bu da mustafa kemal atatürk'ün kimlik numarasını verir.

    gelelim kütükte ardışık 2 kişinin t.c. kimlik numaraları arasındaki bağıntıya;

    11 basamaklı t.c kimlik numaramızın son 2 hanesini atıyoruz. 9 rakamlı bu sayıdan 29999 çıkarttığımızda kütükte bizden 1 önceki birey numarasına sahip olan kişinin t.c. kimlik numarasının ilk 9 basamağını buluruz. az önce anlattığım taktik ile de son 2 rakamı bulabiliyorduk. böylece bizden bir önceki kişinin t.c. kimlik no'sunu bu şekilde bulabiliriz. yine aynı taktiği uygulayarak bizden sonrakileri ve öncekileri kolaylıkla bulabiliriz.

    yani işin özeti şu: her ne kadar karışık gibi görünse de, kütükte sizden sonra gelen kişi sizin t.c. kimlik numaranızın 29999 fazlasına denk geliyor. son 2 rakamı kurulan algoritma ile buluyoruz tabii ki.

    burdan

  • ampül ve hırsızlık çok moda. bu trende yabancı kalmayan bir kiracıdır.
    kim bilir belki havaya atıp zevkle yere düşüşünü seyretmiştir ampülün.

    yanında da bir cigara.

    (yazarken farkettim, ampül; ne iğrenç bir kelime. başka bir şey bulamadınız mı?)

  • kedilerin yakaladıkları böcek, fare vb hayvanları salonun ortasına, yataklarımızın üstüne bırakmasının nedeni.
    kedi sahipleri bilir kediler balkonda,terasta, bahçede ya da evin her hangi bir köşesinde yakaladıkları hayvanları getirip salonun ortasına bırakır. bu hayvan bazen bir kelebek olur bazen bir fare (bu başıma gelmedi neyse ki) kedi sahipleri de bu davranışı "hediye getirdi" veya "tebrik edilmek istiyor" gibi yorumlar yapar. çoğu kez de espri konusu olmuştur bu konu.
    aslında hayvanlar bunu bizleri eğitmek icin yapıyormuş. kediler her ne kadar yaklaşık 10 bin yıldır evcil hayvanlar olsalar da avcılık iç güdülerini kaybetmemiş canlılar. yapılan araştırmalara göre abd'de her yıl 4 milyara yakın kuş kediler tarafından avlanıyor. bu sayı avladıkları diğer küçük şeyleri de hesaba katınca inanılması güç ama 30 milyara yaklaşıyor. kedileri bu denli iyi avcılar yapan onların içgüdüleri, bu iş için evrimleşmiş vücutları ve yavruyken annelerinden aldıkları eğitim.
    özellikle dişi kedilerde görülen bu evin ortasına böcek vs bırakma nedenleri de sizleri bu hayvanları yakalayamayacak durumda görüp eğitmek istemeleri. o yüzdendir sıklıkla öldürdüğü kelebeği getirip önünüze koyup sizden bir şey bekler bakışları ile size bakması.
    kediler yavrularını eğitirken öncelikle ölü hayvanı getirip yavrunun önüne koyarlar. ikinci aşama ölmemiş ama kaçacak halde olmayan hayvanlarla talim yapmaktır. emin kedi besleyenler salonun ortasında acı çekerek yerde titreşen böceğin başında sabırla bekleyen kedi manzarasıyla daha önce karşılaşmıştır.

    yani hayvanlar 10 bin yıldır bizi eğitmeye çalışıyor. bu davranış özellikle kısırlaştırılmış disi kedilerde çok sık rastlanıyor. hayvanların gözünde ne kadar beceriksiz gözüküyoruz bir düşünün *.

  • jabari smith'in alınmasının kendisi için olabilecek en iyi draft olduğunun belki kendisi bile henüz farkında değil. orlando, paolo banchero'yu 1. sıradan almasa houston 3. sıradan alacaktı muhtemelen ve alperen birkaç seneye takaslanabilirdi bile. chet holmgren meselesine girmiyorum bile. şu an gelişen durumlar sayesinde geçen sene 2. sıradan seçilen jalen green değil de alperenmişçesine takım alperen'in etrafında şekilleniyor resmen. bu direkt olarak alperen için yapılan bir şey değil tabii ki ama isteyerek ya da istemeyerek olan gelişmelerin hepsi alperen'in önünü inanılmaz açıyor. jabari smith'in defansı ve alperen'e boşluk yaratması alperen'i en çok rahatlatacak şey, ikisinin oyunu birbirini çok tamamlıyor. jabari de alperen'in pota altındaki paslarını en iyi değerlendirecek isimlerden biri.

    şu an önündeki tek engel silas, süre sıkıntısı olacağını sanmam bu sene ama alperen'i kullanmayı bilmesi gerekiyor. bu çocuk her zaman kendi oyununu kendisi yaratamaz, zaten kondüsyonu düşüktü x2 yoruluyordu bu yüzden geçen sene. biraz onun üzerinden de oyun çizilmesi lazım. en hayırlısı silas'ın gitmesi olur tabii. şu an bu takımın en büyük eksiği oyun kurmayı bilen bir oyun kurucu. kevin porter jr'ı gerçekten hiç beğenmiyorum. bir uzun için olabilecek en kötü oyun kuruculardan birisi, ayrıca çok toksik bir kişiliği var soyunma odasına da yansıtıyor bunu. zaten mimli daha önceden, hiç de akıllanmıyor ergenliğe kaldığı yerden devam. bu da gitse yerine bencil olmayan bir oyun kurucu gelse cidden bu takım gözümüzün önünde büyür gider birkaç seneye.

    bu sene belki de hayatındaki en belirleyici senelerden birisi olacak alperen için, yazın summer league'de oynayacak mı bilmiyorum ama milli takımda da güzel şeyler yaparsa fanlar arasında hypelanır baya. demem o ki bu sene houston draftının en büyük kazananı alperen oldu. umarım iyi değerlendirir.