ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
naruto
-
uzun suredir japonya'da cizgi roman seklinde gorulen, su anda da haftalik dizisi yayinlanan mukemmel anime serisi. dizide uzumaki naruto isimli karakter kendini kanitlamak icin caba harcamakta ve ninja egitiminde yuksek seviylere ulasmaya calismaktadir. naruto'nun yaninda uchiha sasuke ve sakura adli iki karakter de gorulmekte ve ninja sinavlarina birlikte girmektedirler. cogu anime'nin aksine bir savas yaklasik 8 bolum surebilmekte ve savasin tum detaylari anlatilmaktadir. buna ragmen gayet surukleyici ve zaman zaman da her anime gibi komiktir.
pırlanta üzerindeki ötv'yi kaldırmak
-
vatana, millete hayırlı uğurlu olsun, ileri demokratik ülkemizde, en modern şekilde ülkeyi yöneten hükümetin yeni icraatlarından sonuncusu: http://ekonomi.haberturk.com/…firlamaya-calisiyoruz
"ekonomi bakanı zafer çağlayan,: pırlantada ötv'nin tamamen kaldırılması için 2 aydır çalışıyoruz"
benim aklım durdu, birisi bana yol göstersin; kardeşim özel tüketim vergisi'nin esası zaten herkesin kullanmayıp, lüks sınıfa giren mal ve hizmetlerin ilave olarak vergilendirilmesi değil mi? şimdi sen lüks tüketim kabul edip, cep telefonu ile görüşmeyi ötv'ye tabi tutup, ondan sonra gerçekten lüks nitelikte olan pırlantayı nasıl bundan muaf tutabiliyorsun?
birisi bana şu yapılmaya çalışılanı gerçekten akıl mantık sınırları içerisinde açıklayabilir mi?
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
-
bizans hükümdarlarının kızlarına türkçe seslendiğine inanan insanların var olması. ve hatta günümüz türkçesiyle seslendiklerine.
demet evgar'ın 9 maddelik açıklaması
-
"bir juri düşünün ki, bir kimsenin san'ât veyâhûd kâbiliyet yönünden üstünlüğünü kitlelerin alkışlarına göre belirlesin."
"veyahûd" ney lan? 4.murat mı hack'lemiş hesabı?
7 mart 2015 rte'nin chp'ye 400 milletvekili isteği
-
sayın cumhurbaşkanımız hukuksal engeller yüzünden parti adı zikredemiyor fakat biz onu anlıyoruz.
bu seçimde oyumu cumhurbaşkanımın isteği ile cumhuriyet halk partisine vereceğim.
teşekkürler uzun adam.
isteseler de istemeseler de o kışlayı yapacağız
-
- idam idam idam idam idam.
+ halk isterse geregini yaparıız.
- gezi parkı yıkılmasın, ağaclar kesilmesin.
+ isteseler de istemeseler de o kışlayı yapacağız.
biz halk degil miyiz?
atalay demirci'nin yüzüne tüküren muhabir
-
5 sene önce feto 'yu görse "muhterem hoca efendi" diyecek muhabirdir. 5 sene değil 3 sene önce bile derdi muhtemelen.
recep tayyip erdoğan
-
esas mesleği nedir diye sorulduğunda "iett şoförü" deniyor. hayır değildir. iett şoförlüğü de bir meslektir ama tayyip erdoğan iett şoförü dahi değildir. iett'de topçudur.
erdoğan'ın futbol kariyerini anlatırken ağzındaki pek çok baklayı çıkaran aman babam görmesin kitabı bunu açıkça ortaya koyar.
erdoğan'ın ta lise yıllarından beri tek meşgalesi politikadır. okulu, işi vs. sadece yaşamını idame ettireceği kadar ağırlık verdiği hususlardır.
tayyip erdoğan futbol kabiliyeti sayesinde iett'ye girmiş ve oynamıştır. o takımda oynayabilmesi için kadroda gösterilmiştir. bu net. kitap da bunu ikrar ediyor.
iett'den çıkarılmasını erdoğan şöyle anlatıyor: 12 eylül'de bir subay gelmiş. sakalı var diye erdoğan'ı işten çıkarmış.
gerçekçi olarak bakınca; 12 eylül'de kadroları denetleyen bir subay, futbol takımında oynayıp maaş alan ama iett'de şoförlük vs. hiçbir iş yapmayan bu genci tespit edip kovmuştur. 12 eylül'de sayılamayacak kadar insan hakkı ihlali olmuştur ama herkes bilir ki sivil yolsuzluklara da hemen hiç göz yumulmamıştır.
erdoğan'ın sakalı var idiyse bile o ancak erdoğan'ın kovulmasının cilası, bilemedin avuntusu olmuştur.
doğru dürüst liseye gittiğini de sanmıyorum. üniversite durumu zaten malum. fakat dediğim gibi tüm bunları "çok boş beleş bir adamdı, bedavadan geçinirdi" edebiyatı paralamak için yapmıyorum. erdoğan tam anlamıyla çekirdekten yetişme bir politikacıydı ve tüm zamanını kahve kahve, cami cami, kapı kapı, dükkan dükkan gezip politika yapmaya harcamaktaydı. halk ağzına vakıf olmakta, hangi söylemin halk nezdinde prim yapacağını anlamakta, toplumun, en azından kendi seçmen kitlesinin nabzını tutmakta çok başarılı olmasının sebebi bu.
bu da bir sosyal deney olsun. tüm ömrünü politikaya adayan bir insan barajı aşamayan bir siyasi ekolü bile ülkeye hakim kılabilir. fakat bu siyasi başarı ciddi bir eğitim, gerçek bir tahsille desteklenmezse gelen kandırır, giden kandırır. her ikisi de ayrı ayrı gerçek.
iş emaillerindeki vahim klavye hataları
-
(bkz: ahmet merhaba)
iki kelime arasında ki bey'i unutunca; hele de bu ahmet, holdingin genel müdürü olunca, insan biraz stres yapmıyor değil.
yönetmen: gm. ahmet bey
ülke: türkiye
tür: gerilim/korku/gizem
ımdb: 7,8
vizyon tarihi: 6 eylül 2017
süre: 6 dakika
arjantin
-
ekonomik kriz dolayısıyla zor günler geçiren ülke. doğal olarak ekonomik kriz politikayı da etkiliyor. geçen pazar yapılan önseçimlerde iktidardaki mauricio macri yüzde 30'larda kaldı (bkz: 11 ağustos 2019 arjantin seçimleri/@eachart muller) ve hemen akabinde arjantin pesosu yeni bir devalüasyon dalgasına yakalandı (1 usd= 60 ars). borsa çakıldı ve faizler tavan yaptı. son iki yılda yaklaşık yüzde 400 oranında devalüasyona uğrayan yerel para çok istikrarsız bir grafik çiziyor. uluslararası para fonu (bkz: imf) ile daha yeni 50 milyar dolarlık destek anlaşması (bkz: stand-by) imzalayan ülke için bu bir ilaç olmamış gibi gözüküyor. yalnız burada kritik olan reform yapılması gerekliliği ama sistemin reform hareketlerini sistematik olarak tıkaması.
bunu biraz açmakta fayda var: ülke demokrasisi genel olarak iyi durumda olsa ve freedom house başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu tarafında özgür ülke kategorisinde gösterilse de bazı geleneksel yapısal problemler var ki aşmak epey güç. bir kere başkanlık sistemi çalışmıyor. başkan çok güçlü oluyor ve parlamento ile senato işlevsizleşiyor. yargı başta olmak üzere pek çok alanda başkan atama yapıyor ve yargı üzerinden gidecek olursak, arjantin'de yüksek yargıçların ortalama görev süresi 4-5 yıl kadar. çünkü başkanlar kendilerine engel çıkardıklarını düşündükleri zaman mevcut hakimi değiştirip yerine yenisini atayabiliyor. bu hem yargının özgürce çalışmasını engelliyor hem de parlamentoyu baltalıyor.
bir diğer sorun ise yerel yönetimler. taşrada ciddi hanedanlık egemenliği var. eyaletleri geleneksel muhafazakar tarım sanayiine mensup (latifundistas) aileler yönetiyorlar (bkz: latifundiya/@eachart muller) ve bu ailelerin merkezde (buenos aires) de temsilcileri var (parlamentoda milletvekilliği, senatoda senatörlük gibi). hal böyle olunca merkez reformları taşraya taşıyamıyor. böyle durumlarda başkanlar başkanlık emri yetkilerini kullanıyorlar ama bu seferde işler müzakere olmadan yürümüş oluyor ve kaos çıkıyor. yani yeniden parlamento pas geçilmiş ve tekrardan işlevsizleştirilmiş oluyor.
her şeye başkanlık emri kullanmaya başlayan başkan (ne kadar idealist olursa olsun) buna alışıyor ve bir süre sonra her işini kimseye danışmadan yapmaya başlıyor (arjantin tarihi idealist söylemlerle iş başı yapıp sonradan büyük hayal kırıklıkları yaşatan başkanlarla dolu). bu sistem (ya da sistemsizlik) bir kısır döngü doğuruyor. başkan sorumluluğu paylaşamıyor ve olası bir başarısızlık ve (ekonomik veya politik) kriz anlarında tek sorumlu oluyor. bütün fatura başkana kesiliyor, seçimlerde cezalandırılıyor ama yapı baştan bozuk olduğu için yeni gelen kişi de pek bir şey yapamıyor ve aynı hikaye farklı aktörlerle yeniden yazılıyor/oynanıyor (aslında bu bütün latin amerika'nın problemi. neredeyse bütün bölge ülkelerinde başkanlık sistemi var ve hepsi aynı dertlerden muzdarip).
bütün bu sistem problemleri, ülkenin upf (imf) ile yapılan destek anlaşmasının şartlarını yerine getirmesine engel oluyor. sistem aynı arızalara sahip olduğu için hep aynı hataları veriyor ve ülke atılım yapamıyor. aslında ülkenin potansiyeli çok güçlü (zaten bu potansiyel sayesinde borç bulabiliyorlar) ama radikal bir değişime ihtiyaçları var zira bu para ilelebet akmaz. başkanlık sistemi kafadan kötüdür demiyorum ama dünyada çalışan/işleyen başkanlık sistemi pek yok (abd demeyin rica ederim, istisnalar kaideyi bozmaz). hele latin amerika'daki gibi güçlü başkanlık sistemleri aslında başkanlara da haksızlık yapan sistemler (bkz: kaş yapayım derken göz çıkarmak).
not: arjantin demokrasisinin bir de azınlıklar/yerliler sorunu var ama konuyla doğrudan ilgili olmadığı için bu yazıya dahil etmedim (yine de dolaylı olarak etkiliyor). başka bir zaman mapucheler özelinde konuyu ele almayı düşünüyorum.
tema: latin amerika tarihi
emrullah gülüşken için isveç'e uçak gönderilmesi
-
iyileştikten sonra da isveç devletinden uçak istesinler, "türkiye'de mahsur kaldık" diye. bakalım gönderecekler mi.
recep tayyip erdoğan
-
deli ve terörist bir imam olan fetullah gülenin organizasyonlarında stat stat gezerek şarkı söylediği dönemleri anlatan tüm entarileri mahkemelerine sildirten islamcı siyasetçi.
gerçekten bir ilginç, yani bunlar sanki olmadı da biz uyduruyormuşuz gibi davranıyor.
yaparken sorun yok, 14 yıl beraberce herkese zulüm ederken sorun yok ama bu konuşulunca sorun.
bu şekilde muhalif herkesin tutuklandığı, tüm medya organlarının kendisine çalıştığı, 15-20 bin kişinin geyik ağırlıklı takıldığı anonim ortamlardaki muhalif yorumları bile sildirterek siyaseti babaannem de yapar.
zaten seçimlerde de devletin tüm bürokrasisi ve parasal imkanı kullanılmasına rağmen mühürsüz oylarla falan anca oluyor.
ee biz yaşamayalım o zaman da rahat rahat yönetsin madem. gerçi doğru dürüst bir şey yönetebileceği tek olasılık dünyada başka kimsenin olmadığı versiyon ama hadi neyse.
kimsenin olmadığı dünyanın lideri ahaha.
abd müdahalesinde rte'yi savunur musun
-
rte'yi tanıyorsam en sonunda kendi aradan sıyrılır, amerika ile anlaşır, bize de "ben mi dedim beni savunun diye, niye boyunuzdan büyük işlere kalkışıyorsunuz, kafanıza göre iş yapıyorsunuz" şeklinde fırça atar. hatta çin'in uygur türklerine olan yaptıklarında olduğu gibi bizi amerikaya teslim eder biz guantanamoda işkence görürken o keyfine bakar.
bu sözleri eden savunulur mu? savunmak istesen de savunamazsın çünkü sen onu savunurken o çoktan mevzi değiştirmiş olur.
https://www.youtube.com/watch?v=sd4grpxpgk4
edit:
taze taze rte beyanı:
(bkz: bu salgında salonu doldurduğunuz için teşekkürler)
bu sırada insanlar yokluktan kendilerini yakıyorlar.
gel de savun hadi bunu.
boji'ye atılan iftiranın kamera kayıtları
-
dünya tarihinde köpeğe iftira atılan tek ülke olmamızı sağlayan süper olay. kripto fetöcü köpek yallah silivriye.
tmk madde 187'nin iptal edilmesi
-
mükemmel sırada nafaka var. bu konuyu da çözdük mü tertemiz oluruz.
edit: geçin bunları sayın kadınlar, kimseye düşmanlık yok herkes eşit.
edit 2 : kadınların linç girişimi devam ediyor mesaj kutumu şişirmenizin hiç manası yok, boşuna kendinizi kasmayın. çocuğa biz bakarız, nafakaya gerek yok. haydi ikileyin , az biraz ayaklarınız üstünde durun kezbanlar.
edit 3: mesaj kutum hakaret dolu, işte siz bu kadarsınız, yaprağı yerken kırt kırt sapına gelince meeeee. bundan öteye geçemeyeceksiniz, size gülüyorum ama ağzım ile değil.
edit 4: burada sayın kadınlar diye mevzuya girmişiz, uvv hakaretin biri bin para , gelen elinde satır ile atlamış mesaj kutuma. sakin olun hakarete mahal yok , paranızı almaya devam edeceksiniz siz. tamam hadi güldük eğlendik dağılın.