hesabın var mı? giriş yap

  • mekik fırlatılmadan onceki gece, havanın cok soguk (normalden 5 derece daha soguk = - 8 c ) olmasından dolayı, lastik contalar, ozelliklerini kaybetmis ve fırlatılmadan sonra mekik uzerine yakıt sızmaya baslamıs ve yuseyde kucuk bir yangın cıkmıstır. isınan yakıt tankı patlamıs, fuze ve mekik akrep seklinde parcalanarak dagılmıslardır. astronotların da icinde bulundugu ana unıte parcalanmadan, saglam olarak dagılmıstır. nasa, unite icindeki astronatların, unıte okyanusa carpana kadar hayatta kaldıklarını ve carpma anında hayatlarını kaybettigini acıklamıstır.

    nostradamus'un bu olayı kehanetlerinde acıkladıgı söylenmektedir.

  • divan ekseni uzantısı olan topkapı sarayı'nı yarımadanın doğu ucuna, avrupa'ya giden karayolunun başlıca kapısı olan edirnekapı'ya bağlayan ana arteri oluşturan alan.

    bu konu ve alan sınırları hakkında birçok tartışma vardır. bunun sebebi de buranın salt bir mekan veya cadde olmaması, birçok şeyi açığa vuran bir sembole ve işlevsel bir olguya sahip olmasıdır. tabi bu, diğer birçok batı ve doğu şehirlerinde de olduğu gibi, şehrin en başta gelen ticari ve anıslal sembollerin birçoğunu içinde toplayan işlek bir ana cadde olmakla karıştırılmamalı.

    oldukça uzun, neredeyse beş kilometre olan bu kıvrımlı yol, osmanlı mimarisinin mirasi olan yapılarla süslenmiştir; ancak yine de kudret ve ihtişamın sergilenmesine dair bir iddiasal yapı bulunmamaktadır. bu caddede, gösteriş ve güce dayalı mimarı anlayış yükseltilmedi. genellikle sokaklar plansızdı; ancak şekil, uzunluk, tip bakımından çeşitlilik vardı. kendine özgü bir alandı.

    genellikle istanbul'un ana tören güzergahı, resmi geçit alanı, sultanların gösterişli alaylarının, önemli padişahların günlük geçişlerinin sahnesi bu caddede gerçekleşirdi; ancak salt bu caddeyle gerçekleşirdi demek veya bu caddede olanları bunlarla sınırlandırmak kocaman bir yanlıştan öteye gitmez.

    her ne kadar bizans zamanında dahi önemi olan bir cadde olsa da (bizans tarihi boyunca ticari ve kültürel yolu oluşturan bir ana yol olarak kabul edilirdi) divanyolu şeklinde adlandırışı ve bu adın sıkça kullanılması 18. yüzyıldadır. öncesindeki ismi mese regia idi.

    ayrıntılı bilgi edinmek isteyenlere; kitap yayınevi'nden çıkan maurice cerasi eseri için (bkz: the istanbul divanyolu)

  • kel, kısa boylu, deli gibi koşturan, dengesizce topa dalan, terden üstünde tek bir kuru nokta kalmayan, kırmızı suratlı, sırıtkan bir tip. her maçta vardır. eğer bizim maçlarda yok hiç görmedim lan diyorsanız o tip sizsinizdir.

  • attığı o doğaüstü golden sonra sanırım matrix'te bir kırılma meydana getirdi. o gol atıldığından beridir futbol sahalarında saçma sapan şeyler oluyor. mexes'in, bekir'ın rövaşataları, melo'nun penaltı kurtarması, servet çetin'in orta sahadan başlayıp bütün takımı çalımlayıp gol atması.. bakalım nereye varacak bunun sonu. al kırdın kırdın demek istiyorum kendisine.

  • kozyatağı'ndaki karga popülasyonun altında cevizin yatması.

    istanbul'un kozyatağı semtinde oturanlar bilir. etraf karga dolu. sabah akşam demeden pencere balkon takılıyorlar. sen kovalamaktan bıkarsın onlar gelmekten bıkmaz. pisliği ayrı, gürültüsü ayrı, evin içine bakanı ayrı. benimki de dahil olmak üzere kozyatağı'nda neredeyse her apartmanın bahçesinde ceviz ağaçları var.

    birkaç yaz önce babam ziyarete geldiğinde sokağın yakınlarında yürüyorduk. yine her yer karga tabi. durdu ve dedi ki "bu kargalar ceviz yemeye geliyor. baksana her yer ceviz ağacı. bu semtin ismi de ceviz yatağından geliyor olmalı. koz eski dilde ceviz demek (farsçaydı sanırım)." ulan bende bir aydınlanma oldu. hem kargaların sırrı çözüldü hem de semtimizin adı, o kadar ağaç falan birden anlamlandı. biz burada karga kovalamaya uğraşırken adam geldi tespiti koydu gitti.

    şimdi bazen pencereden kargaları izlerim. onlar ceviz kırmaya çalışır. aklıma babam gelir. huzur içinde yatsın.

  • 1-0 iken sıçmaya gittim, geldim 3-0 olmuş. netten golleri izleyim bari dedim golleri izlerken 5-0 olmuş. skicem yapacağınız işi hea.
    insanı sıçtığına sıçacağına pişman ediyorsunuz.

    mutluluk editi: goool almanya gol attı beyler. altı oldu. bu defa kaçırmadım.

  • 07.00-17.00: bugün günlerden galatasaray

    18.00-21.45: bu nasıl kadro amk

    23.10 : prandelli istifa

    not: gsliyim

  • öncelikle grafiğe bakalım.

    1

    grafik bazı avrupa ülkelerinin organ bağış oranını gösteriyor. altın renkli olanlar düşük organ bağışı ve mavi renkli olanlar yüksek organ bağışı olan ülkeler.

    araştırmacılar bu kadar yakın ülkelerde ki organ bağışlarının çok farklı olmasının nedenini araştırmışlar ve öncelikle bunun nedeninin dini, kültürel, yaşam tarzı olduklarını düşünmüşler. ancak daha sonra bu kadar büyük farkın nedeninin yalnızca ülkelerin kullandıkları form olduğu ortaya çıkmış.

    mesela danimarka hollanda almanya gibi ülkelerde öldükten sonra organlarınızın bağışlanmasını istiyorsanız formdaki kutucuğu işaretlemeniz gerekiyormuş, ancak avusturya, fransa ve portekiz gibi ülkelerde organ bağışı yapmak istemiyorsanız kutucuğu işaretlemeniz gerekiyormuş. kimse de kutucukları genel olarak işaretlemediği için otomatikman form da ne yazıyorsa o geçerli oluyormuş organ bağışı için. yani dolaylı olarak formu oluşturan kurum sizin yerinize karar vermiş gibi oluyor.

    dan ariely çevrenin insan üzerindeki etkisini, insanların karar verme mekanizmasını inceleyen bir profesor. kendisinin "predictably irratational" kitabında buna benzer çok fazla insanların tutarsız davranışları ve kararları var.

    2

  • kanser olmadığım gerçeği. ayrı ayrı yerlerde 3 doktor o kadar emindi ki ben de inanmıştım gerçi ilk ikisi kıbrıstaydı o yüzden ziktiri çekmiştim tabi içimden. 2 ay önce falan döndüm istanbuldaki de evet deyince baya baya moda girmiştim ama geçer ya moduna. meğerse kanser değilmişim. yeni öğrendim ama ben de garip bi iz bıraktı diyebilirim. öleceğmi anladım er ya da geç. evet bundan müzdarip yaşayıp iş güç okul kurs peşinde koşturmaktan bu gerçeği atlamışım yıllarca. ölecez la ve aniden olacak sanırım ben daha fazla bu strese dayanamaya cağım bu gereksiz koşturmacaya. belirsiz gelecek için bu kadar efor sarfetmeye dayanamıyorum şimdi. yaşamak istiyorum ben gerçekten yaşadığımı hissederek yaşamak istiyorum. ama okul bitmeden bunu yapamayacağımı da biliyorum bu da fazla ikiyüzlüce ve canımı sıkıyo. toplumdan uzaklaşmayı planlayıp yine de toplum içinde sahip olmam gereken vasıfları kazanmanın peşinde koşturuyorum şimdi. kendimden de tiksinmkeye başladım. iç mimar dekoratör ne boksa olmak istemiyorum 3d max bilmek istemiyorum ben insan olmak istiyorum en çok bunu istiyorum. da du bakalım şarteller ne zaman atacak? bekliyor insan gene de.

  • ''sanatçıya bir şey söyleyeme, siyasetçiye bir şey söyleyeme, sporcuya bir şey söyleyeme, nasıl ülke kardeşim burası?'' diyerek duygu ve düşüncelerime tercüman olmuştur.

    ayrıca yalnız milli takıma değil aynı zamanda nepotizme, faşizme ve iş ahlâkından yoksun herkese verilmiş; sosyal nitelik taşıyan bir ayar olarak da kabul görebilir.

  • bu adam yüzünden mahalleye top oynamaya havuz gözlüğü takıp gelen vardı lan. viledanın ucunu boyayıp kafasına takmaya çalışırken annesinden çok pis dayak yemişti hatta.

    olm gürkan bunu okuyorsan cidden çok büyük malmışsın çocukken lfsdjglfjgdf