• ...dahası ''bağımsız film'' denilen şey de ahmaklıktır.
    tam olarak neyden bağımsızsın?
    hiçbir şeyden bağımsız değilsindir.

    şu kameraya ihtiyacın vardır, şu kamerayı nikon üretiyor.
    ... ve o da büyük bir kapitalist şirkettir.
    dolayısı ile bağımsız değilsinizdir.
    bu boka ihtiyacınız vardır...
    mutlak bir bağımsızlık yoktur.
    ...
    bir bütün parçası olduğunuz sürece bağımsız değilsinizdir. bu bütüne ister hayat deyin ister toplum deyin ister başka bir şey.
    bunlarla yaşamayı öğrenmeniz gerekir.
    tabii doğal olarak bütün bunları nasıl değiştirmeniz gerektiğini de öğrenmeniz gerekir. en nihayetinde bütün mesele gelip buraya dayanır.
    bir şeyler yapan veya yaratan birileri dünyayı değiştirmeye girişmiş olur.
    dünyanın değişmeye ihtiyacı var.
    ...

    doğrusu film yapmayı bıraktım; çünkü söyleyecek bir şey kalmadı.
    yani demem o ki ölümden bahsettikten sonra daha neyi anlatabilirsiniz ki?

    röportajda çok hoşuma giden birkaç cümlesini buraya bırakıyorum. tabii orada söylediği her şey çok değerli.

    https://youtu.be/ryprzdutgy4
  • "tarkovsky, tanrı'ya inanır. filmlerinde yağmur yağdırdığında insanı temizler, benimkiler de ise çamur oluşturur." sözünün sahibi şiirsel minimalizmin babası büyük üstat.
  • süper espiritüel bir de:

    reporter: çirkin çirkin adamlar var filmlerinizde?
    b.t.: iyi de benim halkım böyle zaten.
  • sinemayı şiirleştirenlerdendir.

    "sinemayı her zaman sevdim, film seyretmek için sinema salonlarına gitmeyi de. fakat orada gördüğüm şey aptal yalanlar ve sahte öykülerden ibaret. hiçbir zaman yaşamın kendisini görmedim ve tanıdığım insanlar hakkında hiçbir şeye tanıklık edemedim. gerçek tutkuyu görmedim, gerçek duyguları ya da gerçek görüntüleri hiç göremedim. sonra düşündüm ki, eğer onlar bunları bana gösteremiyorsa ben de kendi filmimi yapmalıyım. […] sorun şu ki pek çok film aynı şablonu uyguluyor: aksiyon, kesinti, aksiyon, kesinti… haliyle insanlar sadece öykü şemasını seyrediyorlar. fakat hikaye yalnızca insanların hareketlerinden ibaret değil, her şey bir hikaye olabilir. köşede bekleyen bir adam da bir hikaye olabilir. gerçek yaşamda önemli olan pek çok şey var fakat yönetmenler onları sıkıcı buluyorlar. bense onları sıkıcı bulamıyorum. ben, filmlerimde hayatın kendisine, sinemaya olduğumdan daha yakın olmak istiyorum."
  • torino atı'nın son filmi olduğunu açıklamış yönetmen. sinema dergisinde kendisiyle yapılan röportajda, senaryonun bir edebi eser olduğunu ve ikinci planda olması gerektiğini, günümüz medeniyetinin iflas ettiğini, siyasetçi ve iş adamlarının sürekli güzel bir dünya tablosu çizdiğini ama bunlara karşı "gerçek sanatçı"'nın güzel şeyler aktarma lüksü olmadığını, tüm olumsuzlukları olabildiğince yalın bir şekilde aktarmakla yükümlü olduğunu söylemiştir.

    kendisiyle geç tanıştım ama kısa filmografisine gereken önemi vereceğim bundan sonra...
  • tarkovsky'yi fazlasıyla romantik ve umut dolu bulan ve en cok john cassavetes le karşılaştırılan yonetmen.. planlarinin o kadar uzun olmasi -werckmeister'de 10 dakikalik değişmez açılı dialogsuz bir yuruyus sahnesi vardır mesela- filmi kurmacalagindan cikarir, belgesele burundurur.. filmlerinde butun planlar bir esas plana dogru gider, sanki butun film tek bir plan sekansi anlatmak icindir -bu werkmeister de hastanedeki sahne ve balinanin meydandaki haliydi.. damnation karhozat'ta ise sonlardaki dans sahnesiydi.- evet agir ilerler filmler ama bu kesinlikle yonetmenin bir plan esittir 1 saniyelik enformasyon snatch sekilli anlatımdan hoşlanmamasındandır.
  • zamanı üç parçaya ayırır: "değişim, tükeniş ve tekrarlayan"

    üç öfke barındırır: "değişen, tükenen ve tekrarlanan"
  • nuri bilge ceylan'ın béla tarr referansları:

    1a: görsel
    1b: görsel

    2a: görsel
    2b: görsel
  • sinema zevkinden yoksun lümpen tayfasının hakkında atıp tuttuğu dahi yönetmen. size recep ivedik bile fazla aq embesilleri.
hesabın var mı? giriş yap