• kişinin etrafındaki dünyayı değerlendirirken ağırlıklı olarak ya da sadece kendisini referans noktası almasına denir. zannedilenin aksine, kendini üstün tutmak ya da kendini sevmekle eş bir kavram değildir, bu kavramlar daha çok narsizm ve/veya benlik şemaları ile ilgilidir. benmerkezcilik ise, 3 yaş öncesinde herhangi bir konuda sadece kendisini referans almaya sebep olur, 4 yaşta ise bireylerin bir şeyi değerlendirirken başkalarını da referans almaya başlamasını konu alan bir gelişim psikolojisi terimidir egocentrism yani benmerkezcilik. bunun yok olmaya başlamasını, ve 3-4 arası çocukların perspective taking denilen başkalarının ne düşündüğünü/konumunu bilme odaklı perspektif alma yetisini en iyi ölçen çalışmalardan biri şudur:

    3 ila (36 aylık) 4 yaş (48 ay) arası çocuklara bir bonibon kutusu gösterilip içinde ne olduğu sorulur. tabii bu deney belli sosyoekonomik statünün üstünde, bonibonun ne olduğunu bilen çocuklarla yapılıyor, zira psikoloji alfred adler'in geniş alanlarda halka toplu terapi fikirleri dışında yüksek ve yerine göre orta sosyoekonomik statünün bilimi olmuştur, bunu bir elde var bir yapmak lazım tabii. neyse, bonibon diyen çocuklar deneyin kalanına katılıyor, bilmeyen ya da teşvik edici sorulara cevap vermeyen kuzular eleniyor. sonra bonibon kutusunun kapağını açıp bonibonları masaya döküyor ve "evet haklısın kutuda bonibon vardı" deyip ekliyoruz:

    - şimdi bu bonibonlar yerine kutuya bu kalemleri koyup kapağını kapatıcam (eş zamanlı uygulama da var). sen odadan çıktıktan sonra başka bir arkadaşını çağırıp bu kutunun içinde ne olduğunu sorucam. sence arkadaşın ne cevap verecek?

    işte 3 yaş buna "kalem var diyecek" diye cevap verirken 4 yaş "bonibon var diyecek" cevabını veriyor. başka deyişle, 3 yaş için kendisinin bildiği her şeyi bütün dünya biliyor, o nedenle odaya girecek arkadaşı da "bu kutuda ne var?" diye sorulduğunda "kalem var" diyecek. 4 yaş grubundaysa kendisinin bildiği her şeyi tüm dünyanın bilmediği bilgisi ve perspektifi artık geliştiği için, gelen arkadaşının "bonibon var" diyeceğini tahmin ediyor. tabii "bonibon var diyecek" diyen 3 küsür yaş da, "kalem var diyecek" diyen 4 yaşa yakın da var, zira gelişim "üç- iki- bir, 2008 heyyoo!!" şeklinde yıl değiştirir gibi değişmiyor, daha çok bir süreç meselesi, ve bu süreçte genetikten anne-babanın çocukla ne kadar ilgilendiğine, beslenmeden gelişimsel anormalliklere bir çok faktör rol oynuyor.

    otistik çocuklardaysa bu özellik çok daha geç ve sadece basit düzeyde gelişse de, hayat boyu perspektif alma konusunda gelişimi normal olan yaşıtlarının seviyesine ulaşamıyor. şu örnek daha iyi açıklar sanıyorum,mild autism denen hafif otizm, ya da autistic tendency denen otistik eğilimi olan bireyler (erken yetişkin birey) bir konferans salonunda bir konuşma dinliyorlar diyelim. "konuşmacı bu anlattıklarını kime anlattı/ konuşmacı konferans boyunca kime konuştu" dediğinizde "tabii ki bana anlattı" diye cevap veriyorlar. bu otizmle ilgili örneğe uyar biçimde "dünya onların etrafında dönüyor" benzetmesi yapılıyor benmerkecilik tarif edilirken. ancak bu dünyanın kişinin etrafında dönmesi durumu kişinin kendini herkesten üstün tutmasından değil, başkalarının duygu/düşünce/konum/durumlarını değerlendirmeye alamamaları, duygusal ya da konumsal ipuçlarını birleştirememelerinden kaynaklanıyor.

    yani bencillik (selfishness) beni en öne koymak ve başkalarının perspektifleri görebilmeye rağmen bunları umursamamak olarak tanımlanabilecekken, benmerkezcilik ben'in merkezde olması ve o merkezin çapının başkalarının perspektiflerini anlayabilecek kadar geniş bir alanı aydınlatmaması olarak tanımlanmalıdır. biri seçim, diğeri yetidir.

    not: egocentrism'in türkçeye uyarlaması, sözlükte egosantrizm olarak verilmiş. egosentrizm olması gerekmez midir? konuya el atabilecek bir dilbilimci var mıdır aramızda?

    9 yıl sonra gelen edit: maria de fosforosa egosantrizm'in doğru uyarlama olduğunu belirtti, teşekkürler!
  • "ben" "ben" "ben" "ben" "ben"
    "ben"________________"ben"
    "ben"_____"ben"_______"ben"
    "ben"________________"ben"
    "ben" "ben" "ben" "ben" "ben"
  • insan denen organizma istedigi kadar dunya tatlisi olsun, istedigi kadar sosyal, iyi niyetli, yardimsever, hosgorulu olsun, ozunde gayet de benmerkezci bi yapiya sahiptir bi kere, kinamamak lazim, hepimizde var..
    ustun dokmen'in bi konusmasina denk gelmistim, soyle bir ornek vermisti, hadi gelin bu ornekteki testi beraber yapalim..
    simdi uc tane soru sorucam..panige gerek yok, gayet de kolay sorular, sip diye cevap verilecek cinsten..

    - aylardan agustos..hava nasil sicak! yolun kenarinda bir kopek olusu var..yanindan gecerken nasil bir koku gelir?

    - nemlendirici krem nasil kokar?*

    - zeytinyagi sagliga yararli midir?

    eveet, cevaplari aliyim..

    mebrure sen soyle bakiyim ilk olarak..
    - ya moralitecim kopekleri cok seviyorum ben aslinda ama soz konusu olan les yaa, iyyk, igrenc kokar tabi ki
    - nemlendirici mi, super kokar, hatta benim kullandigim bi tane var, dur ben sana adini veriyim onun..(ohem)
    - zeytinyagi sagliga yararlidir..hatta gecen gun bi diyetisyen dediydi, rejim yapiyosan bile zeytinyagini kesmicekmissin..cildi de guzellestirirmis (oh la la)

    simdi de sen soyle bakalim murat..
    - ya ben zaten kopek sevmem, o yuzden direk igrenc kokar demek istiyorum (peki, otur yerine sifir)
    - nemlendirici kullanmiyorum aslinda ama bizim hatununkisi guzel kokuyo bayaa
    - zeytinyagi da yararliymis valla, annem cogu yemege koyuyo, hatta bi zeytinyagli dolmasi var ki, oof super! gel bi gun, yiyelim beraber (yavas, laubalilige gerek yok)

    2 ornekte de gordugumuz uzre cevaplar asagi yukari ayni
    deneklerimizden ikisi de; lesin igrenc, nemlendiricinin guzel koktugunu, zeytinyaginin da sagliga yararli oldugunu soylediler..
    ha? efendim? siz de ayni fikirdesiniz demek..guzeeel
    simdi de testimizin sonuclarina gecelim..

    - les igrenc kokar
    -- les, taze, pismis et yiyen insanlara igrenc kokar..akbabalar gordu mu affetmezler, ustune atlayip bi guzel de yerler

    - nemlendirici krem guzel kokar
    -- nemlendirici insana (kullanan kisiye, kullanan kisinin sevgilisine) guzel kokar..evinizde bir kediniz varsa soyle burnuna burnuna tutun bakalim nemlendirici kremi, yuzunuze cirmik atmiyosa moralite degilim!

    - zeytinyagi sagliga yararlidir
    -- zeytinyagi insan sagligina yararlidir..evde hasarat falan varsa dokun bakalim ustune, 20 saniye icinde olmezse gelin bana, en olmadi terlikle ezer oldururum ben

    simdiii bu uc soruda da gorduk degil mi canlarim? herkes kendisine gore yanitlar verdi, icinizden acaba kac tanesi durup da;
    - lan les hakkaten akbabaya guzel kokabilir
    - nemlendirici krem mi, hmm bizim minnos sevmiyordu sanki?
    - zeytinyagi mi? aslinda yogun bir yapisi oldugunu dusunecek olursak ve icerdigi cesitli lipid kompleksleri veee(ohem, cizztt) bocekleri oldurebilir, evet..veyahut tereyagi gibisi var mi bea! hakiki tereyagi, en yararlisi o!

    dedi? ha?
    yaa yaaa

    demek ki neymis? herhangi bir olayla karsi karsiya kaldigimiz zaman, kendimize gore, kendimizi merkez kabul ederek davraniyormusuz..
  • herkeste bir "ben" bulmaktır.
  • (bkz: beniçincilik)
    (bkz: egosantrizm)

    "dört ile altı yaşları arasındaki çocukların doğal özelliği sayılan bir zihin durumu" tdk büyük türkçe sözlük

    diyelim ki önümde bir raf var ve üzerinde kitaplar var. dört tane kitap görüyorum.
    diyorum ki sana "bana üçüncü kitabı getir."
    getiriyosun bi kitap, ama benim istediğim değil

    neden?
    çünkü senin baktığın açıdan görüntü daha farklı
    yani senin bakışın ile "üçüncü kitap" benim bakışımdaki "üçüncü kitap" ile aynı değil

    fakat şöyle bir ince ayrıntı var.
    ben dört kitap görüyorum evet,
    ama daha dikkatli bakarsam senin bakış açından dört kitap görünmediğini anlayabiliyorum
    senin görüşünü engelleyen bir nesne var ve sen üç kitap görüyorsun
    ve aslında bunu fark edebilirim. bunu fark etmem demek ikimizin de dünyayı aynı biçimde görmediğini kabul etmem demek. bu fikri içime sindirebilmem demek. kendi gördüğümün evrenin esas biçimi olduğuna dair kesin bir inanç sahibi olmamam demek.

    yani ben sana diyebilirim ki "bana ikinci kitabı getir"
    sen de sana göre ikinci fakat bana göre üçüncü olan kitabı getirirsin
    ve ben amacıma ulaşmış olurum
    kimsenin de canı yanmaz

    buradan zekanın mütevazi bir tanımını yapmak istiyorum:
    zeka "bana ikinci kitabı getir" diyebilmektir.

    neden mütevazi? çünkü üçüncü olduğunu gördüğüm halde "ikinci" diyebiliyorum. kendi gördüğümün mutlak gerçeklik olduğuna dair önsel bir inancım yok. "hayır o üçüncü" diye tutturmuyorum. seninle sidik yarışına girmiyorum. sana kendi dünya görüşümü ispatlamak gayreti içerisinde değilim. senin dünyayı daha farklı görmen bende hiçbir rahatsızlığa sebep olmuyor. bunu veri olarak alıyorum ben.

    peki bilgi nasıl oluşuyor?
    evrene bakıyorum, dinliyorum, dokunuyorum, tadına bakıyorum, hissediyorum
    vücudumla ve beynimle evreni ölçüyorum
    peki bu ölçümün hatasız olduğuna dair bir garanti var mı?
    elindeki terazi ile patatesin ağırlığını ölçmen gibi
    elinde bir bilgi var, diyorsun ki ikibuçuk kilo
    kanıt?terazi
    onun doğru olduğunun kanıtı?

    yani sen evreni doğru ölçebilecek bir cihaz olduğuna nasıl hükmedebilirsin?
    var mı böyle bir hayvanlık
    var mı böyle bir kendinetapınmacılık

    milyonlarca insanın yaptığı ölçümleri karşılaştırabilirsin mesela
    nası bir varyasyon var bi bak, bi zahmet
    yine de senin ölçümün daha doğru. dimi?
    kanıt? çünkü o ölçümü sen yaptın.

    işte böyle bişey benmerkezcilik.
    sen orijin olduğunda evren doğru anlaşılabiliyor nedense. hatta anlaşılmasını bırak gerekçelendirilmesi bile senin orijin olmanla mümkün. niye var lan bu evren, senin için niye olacak başka. herşey senin için. (babamın lafıdır: oğlum herşey sizin için)

    bu ahval ve şerait içerisinde görüyoruz ki, illa dört altı yaş aralığında olmak şart değil.

    haa bide bencillik var. o farklı bişeydir. bencil adam "bana ikinci kitabı getir" der ve amacına ulaşır. o kadar. bencillik candır.
    benmerkezcilik zihniyetle ilgilidir. bencillik tutum ile ilgili.
    bencillik menfaatlerle ilgilidir, hedeflerle ilgilidir, mücadele ile gayretle ilgilidir. benmerkezci ise evreni tanımlarken kendini orijin olarak alan kişidir, bencil olması gerekmez. bencil olabilmek için önce hedefleri olur insanın. bu hedefleri ön plana çıkarabilmek ile ortaya çıkar bencillik. benmerkezcinin ise çoğunlukla bir hedefi yoktur. o üçüncü kitaba ulaşmak isteyen kişi değildir, başkalarının "ikinci" olarak gördüğü kitabın aslında "üçüncü" olduğunu ispatlamak için çalışır. bu da pratikte hiç bi boka yaramaz.

    galaksimizde sen de 250 ben diyim 350 milyar yıldız var. aha bu galaksi gibi milyarlarcası daha var. sen hala diyosun ki o kitap dördüncüydü. ben diyorum ki bak üçüncü kitap zaten dördüncüyü müjdelemişti diyorum. bak kötü bişey demiyorum ki kardeşim. senin kitabını da kabul ediyorum ama bak o müjdeledi diyorum bak müjde diyorum.

    tavuk da bizim için var. niye, yumurta yiyelim diye bide bide tavuk döner yiyelim diye. aksi halde niye "tavuk" adı altında bişey olsun ki. niye olsun yani.
  • dünya üstünde yaşayan tüm insanların hızla kaptığı virüs.

    empati kavramıyla ters yönlü salınım yaparlar. empati arttıkça benmerkezcilik azalır. tabii içinde bulunduğumuz zamanda maalesef aksi yönde değişim görmekteyiz.

    herkes çok önemli, herkes çok havalı... kimse burnundan kıl aldırmıyor, kimse fedakarlık yapmıyor, kimse başkası için çabalamıyor, başkasını anlamak için kafa yormuyor. bunlar bir tercihtir ama devamında yalnızlaşan insanların yalnızlıktan ve hayatın boktanlığından şikayet etmesi müthiş ironik. insanın hamurunda iki yüzlülük ve bencillik var.

    bencillik hep vardı, hep var olacak. biliyorum ama insanların biraz empati kurması aslında başkalarının hayatlarına, yani dünyalarına gösterilen hoş bir saygı mahiyeti taşıyor. ancak insanlar, emperyalist güçler gibi bu konuda; kendi dünyalarının en değerlisi olduğuna aşırı eminler ve öyle de davranıyorlar. kendi kayıpları dünyanın sonu iken, başkasının kaybı hiçbir anlam taşımıyor. buna da benmerkezcilik deniyor.
  • bende de var bundan ve kimi zaman rahatsız edici oluyor.
    en basiti herhangi birinin entrylerini hayvan arayıpta okumaya başlıyorum ama fi süre sonra - ki fi sıfıra yakınsamaktadır - açtığım ya da içerisinde entry(ler)im bulunan bir basliga geçip orda kendi yazdıklarımı okurken buluyorum kendimi. kimseye kendim kadar yoğunlaşamıyorum. hadi hayırlısı.

    ilginç olan başka bir şey de bunun beni rahatsız etmesi. etmemesi gerekirdi oysa ki.
  • pergeli kendine batırmaktır.
  • kötüdür, şımarıklıktır. etrafındaki insanları birer birer kaybetmene neden olabilir. ta ki sen ne kadar benmerkezci olduğunu anlayana kadar. huylu huyundan vazgeçebilir mi yoksa 7sinde benmerkezci olan 70inde de benmerkezci olmaktan kurtulamaz mı bilemem ama ne yapıp ne edip önüne geçilmesi gereken kötü huy.
hesabın var mı? giriş yap