• aslinda sizin icin onemli olan, fakat o an icin sizin bastirdiginiz duyumlarin saklandigi ve zayif durumdayken ortaya cikan bilgilerin saklandigi kayit ortami. mesela hayatinizda hic gormediginizi sandiginiz bir kizi ruyanizda goruorsunuz, aslinda onu gordunuz ve sizi ilgilendiren bir gorunu$u vardi. ancak beyin o sirada multitasking'le kasamayip me$gul oldugu icin onu ignore etti. nooldu kaldi bilinc altinda. sonra da cikio gece falan. hangi mantikla konulmu$tur insanin bellek sistemine acaba merak etmi$imdir hep.
  • bilinch alti...aslinda bunu arkada$larla bi toplantida incelemi$tik..sonuc ilginch...bence bilinch alti psikolojideki ego...super ego ise ki$iliimizz...super ego muzz bizzle ve yillarla beraber buyuyo netekim...ama ego hala cocuk...zzati ego ile super ego arasindaki mucadele burdan gelio...ornek cok cazzibeli bi bayan gordunuzz...ego nuzz size git gerekeni yap dio...ama super ego sacmalama olm saygidir carttir curttur dio...i$te boole yapamadiinizz ne kadar $ey varsa bilinc alti bunnari yeti$tirio...caresi o cocugu buyutmek...bunun ichin sanat lazzim...sanati sevin
  • çocukluğun doğasını değiştirir, unutmak istenilenleri anımsatır*, inde bulunulan şartların aşağılık taraflarını kafaya vurur*: zehir unsurudur. ancak belki de tüm bunları telafi amacıyla istenilen saatte uyanabilmek için kendiyi şartlandırarak uyumaya çalıştığında*- için çalar saat görevi yapar*. (bkz: bilinç), (bkz: bilinçüstü), (bkz: bilinç düzeyi).
  • bir makale okudum ve öğrendiklerimi aktarmayı görev biliyorum:

    bilinçaltı doktor freud'ta erişilmez yasak bir bölge olarak tanımlanır. bilinçaltınızla ancak bir psikanalistin yatağına uzandığınız yahut hipnoz altına girdiğinizde yüzleşebilirsiniz. ulaşan kim, psikanalist; analist rastgele çağrışımlarla itiraf ettiklerinizi ancak yorumlar, sonra tahmin edileceği gibi yorumları size aktararak tedaviyi yapar.

    teoriye göre bilinçaltı bir bilgisayar gibi tüm yaşadıklarımızı kaydeder; buraya kadar anlaşılır, belki doğrudur, fakat freudçulukta lamarksizmin getirdiği abukluklar vardır..
    lamark'a göre kazanılan karakterler oğul döllere aktarılır. lamarksizm 20. yy'ın başlarında henüz yıkılmamıştı ve freud birçok tezini lamarksizme dayandırarak inşa etmişti. buna göre bilinçaltı yaşadıklarımızı kaydetmesinden öte bir de insanlığın ortak mazisinden izler de taşır ! yani geldiği nokta şudur; odipus kompleksi, elektra kompleksi, çocukta cinsellik (oral, sadik anal, fallik safhalar), kastrasyon korkusu vb hep bu teze dayanır. freud'un bu konudaki klişe tanımlası şu: 'kazanılan psişik karakterler dölden döle aktarılır!'; 'insanın bilinçaltında herzaman ilkel bir babaya sahip olduğu düşüncesi yatar'. kazanılan karakterlerin nesilden nesile aktarılmadığı, 1930'lardan sonra darwinizm'in kabul edilmesiyle kanıtlandı, fakat acaba psişik karakterler aktarılamaz mı ? psikanalistlere göre (freud ve öğrencilerini (adler, jung gibi) kastediyorum) rüyaların yorumu ve seanslar sırasında yaptıkları gözlemler bu durumu kanıtlıyor. hadi bakalım aksini ispatlayabilen varsa beri gelsin..

    siz psikanalizmi bilimsel olmamakla suçlarsanız, sizin de tedaviye ihtiyacınız olduğunu ve bilinçaltınızdaki korkulardan tabana kuvvet kaçtığınızı duyarsınız. çünkü 'erişilmez ve deney yapılamaz yasak bölge' bilinçaltı söz konusudur. çok bilimsel değil mi ?

    aslında bu entry ile kendimi yalanlamış oluyorum; (bkz: escinsellik toplumsal bir dayatmadır)'daki bana ait birçok düşünce böylelikle geçersizmiş gibi oldu şimdi. olabilir.
    fakat bence daha önemlisi bilimsel bir önermenin niteliğiyle ilgili sonuçtur: freudçuluğun büyük bir bölümünde yanlışlığı ispatlanamayan önermelerin doğru kabul edilmesi durumu vardır.
    'bütün kargalar siyahtır' önermesi bilimsel bir önermedir; günün birinde yeşil bir karga da bulunabilir. fakat 'uzayda hayat vardır' önermesi bilimsel değildir; bunun aksi kanıtlanamaz ve fakat doğruluğu hakkındaki kanıtlar önermeyi bilimsel kılacaktır.
    bir önermenin bilimsel olabilmesi için 'onun yanlışlığını kanıtlayacak metodların var olması gereklidir'. yani bilimsel tezimiz yahut teorimizin, çürütülebilir fakat çürütülememiş olması gereklidir. bunun dışındaki her tez bir olasılık olmaktan öteye geçemez. bu konu epistemolojinin bir sorunu.

    sanırım bir de çok ses getiren mühendis'in garajımdaki ejderha entrysi de bu açıdan incelenmesi gerekiyor.
  • 'kazanılan psişik karakterler' konusuna bu sefer tam ters bir açıdan bakalım:
    her türlü sonradan edinilen karakterin kalıtıma geçmediğini söyledik ancak; bir de böyle bir deney var:
    deneyimiz bilindik toprak solucanları ile yapılıyor; solucanlar hafif fakat iç gıcıklayıcı voltajlara tutalarak bir tür yemek veya tuvalet eğitimi veriliyor. solucanlar öğreniyor. bunlar daha sonra ince ince kıyılarak yem haline getiriliyor, ardından arkadaşlarının menüsüne katılıyor. daha sonra gelecek olan yinelemeleri, istatistikleri geçiyor ve sonuca geliyorum: yamyam solucanların 'sanki öğrenilmesi gerekeni daha önceden biliyormuş gibi' davrandıkları gözlemleniyor. ayrı ayrı solucan grupları arasında telepati olmadığına göre; freud ve yandaşlarının kanlı bıçaklı düşmanları şimdi ne diyeceklerdi ? kaynak belirtemiyorum fakat evet böyle bir deney var ve deneydeki 'kalıtımı' sağlayan unsur ise hafıza mekanizmasını yürüten proteinlerdir.

    deneyde 'psişik karakterlerin aktarıldığı' gün gibi ortada hatta hipotez 'yediğin hayvana benzeyebilirsin?!' gibi hafiften tehditkâr bir başlık altında incelenebilir; yine de şimdi freud karşıtı tezleri darmadağın ettiğimi düşünürsem yanılırım gibi geliyor, neden ? çünkü 'eksik bilgi' burada da kendisini benim için aşılamaz bir çelişki olarak ortaya koyuyor; konuyu yine bilgi teorisinin sınırlarına sokabilmek için kıvranıyorum fakat ortada irdelenecek önerme de yok. en iyisi tanıdık başlıklara link atmaktır (bkz: karl popper) (bkz: freud) (bkz: psikanaliz) (bkz: toprak solucanı) (bkz: psişik) (bkz: yeşil kiraz).
  • (bkz: bilincdi$i)
  • (bkz: alt beyin)
    (bkz: üst beyin)
  • fruedun kişilik kuramının en önemli kavramı. bilinçaltı bir havuzdur; birey tüm duygularının görünen yüzlerini burada toplar.
    frued insan bilincini buzdağı benzetmesi ile açıklar; buzdağının herkesce görünen kısmı insanların dış dünya ile kurdukları ilişkilerdeki bilinçli oldukları varsayılan kişilikleri ve buna bağlı olarak yapıp ettikleri. ancak kişiliğin 3 temel birimi sayılan idin tümü, üstbenin büyükçe bir kısmı ve ego bir kısmı bilinçaltında kalır.
  • dikkatimizi yogunlastirdigimiz algilarimizi,yaptigimiz bazi otomatik hareketlerimizi,çagrişimlari,hatta üzerinde bilinçli olarak düşünmedigimiz halde bir anda olgunlasmis olarak bilinç alanında buldugumuz fikirlerimiz vs.ilgilendirir.bilinçaltı ve bilinçdışı farklı kavramlardır.
    (bkz: bilinçdışı)
hesabın var mı? giriş yap