• üniversiteli bir kız öğrenci için olağan, eşcinsel bir erkek için oeehh ve normal bir erkek için şukela durumdur. eşcinsel bayan için olan kısmı ise sadece fantazi tadında açıklanabilir.
  • kiz kardesiniz varsa dogaldir...
  • iyi yemek yapıyorsa leziz bir durumdur
  • kafalar uyuştuğu sürece sorun olmuyor ama iki tarafında aşırı toleranslı olması şart yine de.
  • müthiş bir şeydir yav. düşünsene kız. kızzz.... ulan iliğim kemiğim kurur be.
    galiba bu yüzden bir kızla aynı evde yaşamıyorum.
  • dört ablanın en küçük erkek kardeşi olarak açıklıyorum:
    -evde rahat rahat gezemezsiniz, zira 5 odalı bir eviniz olsa bile, odalardan birisinde mutlaka birinden biri elbise deniyordur ve siz kapıyı açınca şamarı yersiniz
    -bilumum mekanda uzun saç bulaşır oranıza buranıza
    -anneniz evde yokken aç kalmazsınız. mutlaka birinden biri yemek yapar
    -makyaj malzemeleri hakkında bol bilgi sahibi olursunuz.
    -traştan sonra yüzünüze sürmek için envai çeşit bakım kremi içinden seçim yapmanın ne kadar zor olduğunu anlarsınız
    -kendi aralarında çete gibi yaşadıkları için genelde muhabbet dışında kalırsınız. dördü birşey konuşurken odaya girdiğinizde konu değişir
    -vesaire

    sonuç olarak, dört kızla aynı evde yaşamak yukarıdaki sonuçları doğuran durumsa, bir kızla aynı evde yaşamak olsa olsa yukardakilerin dörtte biri sonuçları doğuran durumdur. hiçbirşeydir yani...
  • ev arkadasinizin kiz arkadasi sizin evinize coktuyse cekilmez durumdur. mesela evin tek ruzgar alan yeri mutfaktir istersiniz ki tassaklarimi havalandirayim olmaz tabi kiz her an mutfaga girebilir. mesela banyoya girersiniz havlu felan yok tabi normalde odaniza yuruyeceginize once ev arkadasinizi cagirir, onun gonlu oluncaya kadar banyoda usur sonra da odaniza gidersiniz. daha var bir suru sey ama iyi taraflari da vardir sap sapa ayni evde kalmaktan her zaman iyidir varsin pisik olsun tassaklar.
  • fıkralara konu olan olay. fıkralara konu ama bize değil. bir türk genci olarak fıkrada bile olsa bir kızla aynı evde yaşayamamanın verdiği buruklukla fıkrayı arz ediyorum:

    "mehmet ile handan öğrenci olup, aynı evi paylaşmaktadırlar. bir gün handan ve mehmet, mehmet'in annesini yemeğe davet ederler. mehmet'in annesi akşam yemeği süresince handan'ı uzun uzun süzer
    ve aslında handan'ın çok alımlı ve güzel bir kız olduğunu, acaba aralarında ev arkadaşlığından daha ileri bir boyutta bir ilişkinin mevcut olup olmadığını merak eder. annesinin aklını okumuşcasına mehmet annesine der ki;
    "ne düşündüğünü biliyorum ama emin ol ki sadece ev arkadaşıyız, ötesi yok."

    akşam yemeğinden sonra mehmet'in annesi evine döner. aradan bir iki gün sonra handan der ki:
    - "mehmet, annen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesini bulamıyorum."

    mehmet yanıtlar:
    - "annemin almış olabileceğini tahmin etmiyorum ama ben yine de kendisine bir mektup yazayım" der.
    oturur ve yazar: "anneciğim, gümüş çorba kasesini sen aldın demiyorum ama almadın da demiyorum. fakat konu şu ki; sen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesi kayıp. sevgilerle, oğlun ahmet."

    bir hafta sonra ahmet'in annesinden mektup gelir: "sevgili oğlum; candan'la yatıyorsun demiyorum ama yatmıyorsun da demiyorum. konu şu ki; candan kendi yatağında yatıyor olsaydı, gümüş çorba kasesini çoktan bulmuş olurdu. sevgilerle, annen."
hesabın var mı? giriş yap