• uyaktan sonra tekrarlanan, aynı anlamdaki kelime veya ek hatta ekler, filhakika;

    aklımı yitirdim nazlı yarim seni gördükçe,
    şahlandı bozok barak, sıvaz verdikçe,
    tarumar etti ortalığı sen, malı serdikçe,
    gösterip de vermedin diye sana küskünüm.
  • yedege ayrilan er.
  • (bkz: kafiye) (bkz: tunç kafiye)
  • (bkz: uyak) (bkz: kafiye)
  • uyaktan sonra gelen söylenişleri, görevleri, anlamları aynı olan hedelerdir.uyak sayılmayan ancak uyağı güçlendiren ve ahenk sağlayan unsurlardır. hem ek, hem kelime/kelime grubu olabilirler. misal:

    garibim namıma kerem diyorlar
    aslımı almış harem diyorlar
    hastayım derdime verem diyorlar
    maraşlı şehoğlu satılmışım ben
    ---bu dizelerde "diyorlar"uyak değil, kelime rediftir.

    hastayım, yalnızım seni yanımda
    sanıp da bahtiyar ölmek isterim
    o nazlı ismini son nefesimde
    anıp da bahtiyar ölmek isterim
    ---bu dizelerde "-ıp da bahtiyar ölmek isterim" kelime grubu rediftir.

    şair kanı gezmiş gibi mermer damarında
    hulyalar uçar heykelin a'mü nazarında
    ---bu dizelerde -ında ek rediftir.
  • sanat yapmaya çalışıp da çapları yetmeyen kifayetsizlerin sigortası. hayır redifle şiir yazılmaz diye bir şey yok. çok güzel örnekler de var. ancak o örneklerde redif kafiyeden sonra gelir. sadece rediflerle durumu kurtarmaya çalışırsanız yazdığınız şiir kadük kalır.
  • sanat yapmaya çalışan kifayetsizlerin sigortası olduğu görüşümü yinelemek durumunda olduğum ek/ekler. kafiye ile ses benzeşimini kurmaya kelime dağarcığı yetmeyenlerin sığınağı diye bir tanım daha ekleyeyim. komik sataşmalara da sahne olmuştur. hele hele başlıkta bir şiirden bahsetmediğim halde bir şiirden bahsediyormuşum sanrısına düçar olunduğunu görmek de komik olmuştur. redifin kafiyenin bilinmediği gibi bir durum sözkonusu değil. zaten türkçe/edebiyat derslerinde öğretiliyor. benim burada yazdığım, redif hakkındaki görüşümdür. yoksa redifin genel geçer tanımı değildir. bir kısım sancılardan mütevellit tepkimeler ile ortaya çıkacak yeni semptomları bekliyoruz.*
  • "sanat yapmaya çalışıp da çapları yetmeyen kifayetsizlerin sigortası" diye kendi görüşümü belirten bir tanım yaptığım ek ya da eklerdir. bir şiirden ya da bir kişiden bahsetmemişim tanımımda. dediğim açık ve net: "hele hele başlıkta bir şiirden bahsetmediğim halde bir şiirden bahsediyormuşum sanrısına düçar olunduğunu görmek de komik olmuştur." başlığı arayınız tarayınız aksine bir şey bulamazsınız. ama maksat saldırı işte. tamam ne reddettim ne de reddederim, o tanımı yapmama başka bir başlıktaki bir şiir ilham olmuştur ama buradaki genel bir tanımdır. bir şiirden falan bahsedilmemektedir. tutup da başlıkları karıştırıp "o şiir" diye burada olmayan bir şiirden bahsetmek komiktir. direkt hedef alındığım o kadar bellidir ki bir kısım dertleri akla getirmektedir bu durum. böyle bodoslama mesnetsiz saldırılar ve edenin düzeyini belli eden hakaretler sahibini küçültmektedir ancak.

    bu #498464 #893910 anlamlarında bir ad hominem değildir ama #1042534 anlamında bir ad hominemdir. yani saldırma açık arama kişisel olarak yüklenme olmayacak:

    gerek bu başlıkta olsun gerekse diğer başlıklarda olsun birinci nickli şahsın entrylerini incelediğimizde şöyle bir panorama çıkmaktadır:

    nerede ise 18 ayı bulmuş bu muhterem sözlük yazar olalı. an tibarı ile 18 ayda, 23 başlıkta, 28 entry. son bir yılda yazdığı 9 başlıktan 4'ü benimle ilgili. 4 başlıkta 8 entry. 1 tane de silindi. 2006 yılı içinde 7 başlıkta 4 başlık, 11 entryde 8 entry. ha bir de silinen var. bu durum bir sözlük yazarının da dikkatini çekmiş (bkz: birinci/@fiore)

    bu nasıl bir durumdur? arkadaşın kişisel derdi ve şahsi meselesi ben miyim? avasas'lı kabuslarla mı sıçrıyor yatağından? ve de bu ne kindir? üzüldüm şimdi. düşünsenize biri sözlük hesabını tek bir kişiye takık olarak kullanıyor. dikkat çekiyor, komik oluyor. açık bulduğunu sanıyor ama bulduğu bir şey de yok. kendini tatmin ediyor diyeceğim, böyle bir tatmin anlayışını da idrakte havsalam aciz kalıyor. huzur diliyorum kendisine.

    not: şu an çaylak. ama bir tanıdığı vasıtası ile ya da döndüğünde bizzat kendisi derdini anlatırsa memnun olurum. bana mesaj atmasına da gerek yok entry de yazdırabilir/yazabilir. çözüm yolları da önerebilirim belki.
  • klasik iran müzik formu*kendi yorumunu katmadan, önceki ustaların çaldığı, söylediği gibi çalarak/söyleyerek icra edilir.
  • yedeğe ayrılmış askerin dışında, daima yedekte kalma ayrıcalıklarının kaldırıldığı ikinci meşrutiyet sonrasına kadar silah altına alınmayan osmanlı’nın payitahtı istanbul doğumluları da tanımlardı.
    *
    yüzyıl önce, osmanlı imparatorluğu, dört bir yanında çıkan büyük kargaşalık ve savaşlarla dağılmanın arifesindeyken, o güne kadar askerlikten muaf tutulmuş istanbul çocukları, ilan edilen seferberlikle birlikte bu ayrıcalıkları kaldırılarak askere alınmaya, muhtelif cephelere gönderilmeye başlamışlardır.
    *
    o tarihten sonra, istanbul’lu annelerinin askere gönderdikleri oğullarının arkasından düzdüğü yemen türküsü’nde bu bitmiş ayrıcalığın yakınması da vardır.
hesabın var mı? giriş yap