• gelin itiraf edelim. okul bitti bir şekilde işe başladık. kimimiz kpss ile atandı aileden uzak şehirlere gittik kimimiz özel sektörün cazibesi ile uzak şehirlere, ülkelere çalışmaya gitti. ilk zamanlar her şey çok güzel. cepte para var, özgürlük var. bir kaç ay sonra yavaş yavaş sorumluluk binmeye başladı üstümüze. yemek yapmak, bulaşık yıkamak, ütü yapmak, ev temizliği vb. işler uzayıp gidiyor. bir sonu yok.

    o an işte hanginiz; "amk ben bunları yapmak için mi onca sene okudum!!!!" demedi? ben dedim. ama sonra evlendik barklandık. evin sorumluluğunu iki kişi paylaşmaya başladık. eşimizde çalışıyorsa çift maaş olduk. gelir seviyemiz ve yaşam standardımız yükseldi. ama aramızda bazı hayvanlar evin bütün sorumluluğunu kadına yükleme yolunu seçti. ana evi rahatlığını yaşamaya devam etti. halbuki o kadın onca sene öküzün birine hizmet etmek için mi okumuştu?

    bence boşanma davasındaki bazı laflar cımbızlanmış ve haber değeri taşıması için uğraşılmış. yoksa kimse "ben boğaziçi mezunuyum sarma sarmam" "ben odtü mezunuyum ütü yapmam" demez. sanmıyorum. bence "ben bunca sene bu öküze hizmet etmek için mi okudum" demiştir.
  • pipili, mipili, yarıya yakını evli geçmiş 40 küsür yaş ve kariyerli falan erkeğim.
    arada oğlum cheesecake istiyor, ben yapıyorum; çünkü anasından daha güzel yapıyorum.
    ben hatundan yemeğe yarım saat kala menüye soğuk çorba ilave etmesini istiyorum; ikiletmiyor, yapıyor.
    o benden kuru istiyor, yanına turşuyu, pilavı ben düşünüyorum.
    oğlana masayı kur, topla diyoruz; ikiletmiyor.
    lan kadınlıkla, erkeklikle, çocuklukla, vs.. ne alakası var aynı evi paylaştığın, sayıp, sevdiğin, canım dediğin bir insanın ricasını elinden geliyorsa yapmanın??
    sokayım cinsiyetine, tercihine, yaşına, kariyerine, mezun olduğun okula (evet, özellikle boğaziçi'lilere kafam girsin, onların ego diğerlerine göre az biraz daha şişik, kendilerine bir de herhangi bir sarmaşık ligi mezununun yanında bakmanızı tavsiye ederim...)
  • ezik bir gazili olarak neden her yemeği çok iyi yapabildiğimi anlamış oldum, öhöm öhöm, övünmek gibi olmasın.
  • her ne kadar cımbızlanıp absürdleştirilmişse de ana fikri şu:
    - ben ilkokul+lise+lisans yaklaşık 17 yıl eğitim aldım
    - benim aldığım ve seçtiğim eğitimin içeriği yemek yapmak, evin iç işleri vb. pratik mevzular değildi
    - aldığım eğitim de iyiydi (bu kısmı normalde çok önemli değil, ama ülkemizde maalesef kadın sadece okula gittiğini söylese yeterli gelmeyecek bazılarına, akademik olarak başarılı ve ciddi olduğunu illa vurgulaması gerek, benzerleri 'bunca yıl bunun için mi tıp okudum' 'koskoca savcı olduk hala...' şeklinde gider)

    - bir alanda uzmanlaştım işimi gücümü hayatımı ona göre planladım
    - şimdi eşim benden sırf kadın olduğum için sanki bu benim vazifemmişçesine mutfakta bir görev üstlenmemi bekliyor
    - yetmiyor sanki zorunluymuş gibi bu mutfak vazifesinde de -boğaziçigilizce söylersek- 'advanced skills' bekliyor.
    -ben bunca yıl bunlarla uğraşıp kendimi bu konularda geliştirmiş bir insan değilim,
    -eğer (evlendiği kişiden) böyle bir şey(evin içişlerini üstlenme, temizlik ve yemek yapma) bekliyorduysa eğitimine daha az ağırlık vermiş ve onun yerine mutfak sanatının inceliklerinde mahir birisiyle evlenseydi.
    - yok eğer hem evin maddi olarak geçindirilmesi hem de evin içindeki işler dahil düzen ve organizasyon ikimizin ortak yükümlülüğüyse ona göre davransın

    evet görüldüğü üzere yine, bir argümanı retorik gücü fazla olsun diye söylenmiş tek bir cümle üzerinden ele alıp saçma /komik/absürd bir hale sokmak çok kolay bir iş, zor olan onun ardındaki esasında makul ve doğru şeyler de söyleyen önermeleri ve sonuçları göz ardı etmemek. hemen gaza gelip atlamamak. türk basını da bu kolay olan kısımda epey maharetlidir, haklarını vermek lazım.
  • doğrudur ve büyük ayıptır, nasıl ve ne sebeple böyle bir şey istenir muallaktır. normalde evin içine küçük çaplı bir hadron çarpıştırıcısı yapmanı istemeliydi, bence boşanma sebebi
  • boğaziçi mezunu bir hanımefendiye ait olduğunu düşündüğüm bir beyanat. bir boğaziçi mezunu nasıl böyle bir duruma sokulur aklım almadı. ben de beklemiyordum.

    odtü mezunlarında durumlar nasıl yaprak sarmaya karşı ne düşünüyorlar sözlük yazarlarından bilgilendirme bekliyorum.

    kaynak

    edit: imgur türkiye'de engelliymiş, linki değiştirdim. bu arada buradan seksist bir yaklaşım çıkacağını düşünmemiştim. çalışan bir kadından ev işlerini tek başına yapmasını beklemek doğru değil. zaten ev işleri de gereksiz bence. 5 yıldır yalnız yaşıyorum ev işlerini de yapmıyorum evi bok götürüyor umurumda da değil. evleneceğim kadından da böyle bir beklentim yok, bok içinde yaşarız mutlu mesut, sarma zaten türkiye'de kalmış bir hayal.

    ama boğaziçi mezunlarındaki kafa gerçekten bambaşka, bu nasıl bir düşünce şeklidir ben anlamadım gitti.
  • biz kari koca bogazici mezunuyuz. aci acina yatiyoruz her gece. la bi yardim edin, bi buldurun su sarmayi!
  • ister. erkek çünkü o. erkek olunca, annenin yaprak sarmasını isteyebiliyorsun gönül rahatlığıyla. "the yuva"yı -aman sen değl ha!- illa dişi kuş yapıyor.

    boğaziçi moğaziçi, neticede mesaj şu: benim zaman açısından ve yorgunluk açısından senden evla bir durumum yokken, neden evi yuva yapma misyonu bana yükleniyor? sen yap lan sarmayı! madem annenin evi missss gibi sarma kokardı, yaşat bana o nostaljiyi; benimle de paylaş çocukluk hatıranı!

    illa kadınlığa not verme sevdası! bugün yeterince annem olabildi mi bakalım?!

    peki abdurrahman, ben yapıcam o sarmayı. annenden aldığım ve annenin illa en kritik malzemeyi söylemediği tarifle yapıcam hem de. ailenin evi gibi hissediceksin, pek güzel.

    ben napıcam abdurrahman?

    ben de elimi sıcak sudan soğuğa sokmazdım. babam hep başarılarımla gurur duydu, iş hayatımı destekledi.

    sana sarma yapıcam diye mesaiye kalmadım misal. 7de eve geldim. sarmaya başladım sarmaları, pişmesi filan derken oldu sana 9. yedik ettik. e sofrayı kaldırmak da benim görevim. en iyi ihtimalle 10da görevlerim sona erdi.

    e sen şimdi benle sevişmek de istersin, eşinim; ten çekiyor. ben de isterim de derman kalmadı abdurrahman. performansım düşük biraz bu gece. ertesi gün şirkette göreceğin kız gibi enerjik takılamıyorum maalesef.

    abdurrahman, sinir yaptım şu an. ömrümü yiyeceğine, annene git ve sarmanı ye.
  • öncelikle hayatımda bana sarma yapan tüm kişilere ve sevdikleri için sarma yapan herkese teşekkür ederim. ama sarma o kadar kutsal bir yemek ki bu gibi bir ego kapışmasına alet olduğu için üzülüyorum.

    sarma kolay yapılan bir yemek değildir. çalışan bir insan bu yemeği anca haftasonu yapabilir. o kadar zordur yapması. ben, kendim, bizzat şahsım bu yemeği yapabiliyorum. bir insanı tek başına, sevdiklerinden alıp, lokantası bile olmayan küçük bir kasabaya gönderirseniz bu şekilde oluyor işte. sarma yapmayı öğreniyor. neyse konu ben değilim ki. neydi konu? hah.

    bakın güzel insanlar. buradaki sorun kimsenin okuduğu okul değil sanki. buradaki uymanız gereken kuralları işaret edeyim sonra yine özgeçmişiniz ile sarmayı aynı yere koyarsınız.

    1) yare götürülen elma kaç kilo diye tartılmaz.
    2) kimse kimseye bir bardak çay vermek zorunda değil. ama ne mutlu sevdiğine bir bardak çay verene...

    sen kadın! sevdiğine yaptığın yemek sana dert oluyorsa boşan o heriften.
    sen erkek! sevdiğini hizmetçin olarak görüyorsan sen ne işe yaramaz bir herifsin...

    bakın bu iyiliğimi de unutmayın. sarma mı çekti canınız? karınızı karşınıza alın cumartesi sarma yapalım mı beraber deyiverin... merak etme sen yine karışmayacaksın o sarmanın yapılışına ama ilginç bir şey olacak karın gidip yaprağın en güzelini arayacak. en güzel pirinci bulup çıkaracak. daha güzeli yüzünde muhteşem bir gülümseme olacak. o sarma zevkle yapılacak. diploma da dolabın içinde duracak. akla bile gelmeyecek.

    işte bunlar hep mutluluk!
  • hacettepeli müstakbel eşimden isterim ben de. bilkentli kocası olarak eve gelmeden önce yoğurt alırım, oturur yeriz.

    o sarma sarılacak!
hesabın var mı? giriş yap