• 1347-51 arasinda avrupa'da 25 milyon kişinin ölmesine yol açan salgın... çin ve orta asya'da başlayan veba, kırım'daki bir ceneviz ticaret merkezini kuşatan kıpçak ordusunun, vebalı cesetleri mancınıkla kentin içine atmasıyla avrupa'ya taşındı... o zamanki avrupa nüfusunun üçte biri telef oldu...

    fakat ilginç olanı, hastalığın aşırı hızlı yayılmasının, bizzat salgının da sonunu hazırlamasıydı:

    salgının belirli bir döneminde, virüs o kadar güçlü hale gelmişti ki, bulaştığı insanları öldürme süresi hızla kısalmaya başlamıştı...

    bu da virüsü kapmış olanların başka insanlarla pek fazla temas edip onlara da veba bulaştırmaya imkan bulamadan ölmeleri ve kireç çukurlarına gömülmeleri anlamına geliyordu...

    zamanla, içinde yaşayacağı yeni canlı vücut bulamayacak kadar güçlenen virüs, kendi kurbanlarının arasındaki yerini aldı...
  • (bkz: 1665 vebası)
  • (bkz: sikiyönetim)
    (bkz: albert camus)
  • kimileri bunu dünya üzerinde yaşanan gelmiş geçmiş en büyük doğal afet sayar. tahmin edilen rakamlara göre 75 milyon kişi bu hastalık nedeniyle ölmüştür. 14.yy'în ortalarında avrupa ve asya'yı alt üst eden veba, dünya tarihine şekil veren en önemli olaylardan birisi olarak kabul ediliyor.
  • özellikle hrıstiyan ülkelerde son derece yüksek sayıda ölüme yol açan salgın (fransanın neredeyse 2/3ü ölmüştür)...skolastik düşüncenin hakim olmasının etkisiyle, vebadan ölenler rahipler tarafından "işte inançsızların sonu budur" gibisinden halka teşhir edilmek için, gömülmek yerine ağaçlara asılmış, bu da hastalığın yayılmasını hızlandırmıştır...salgının başlangıç noktasına olan yakınlığına rağmen müslüman ülkelerde salgın çok etkili olmamıştır..
  • salgının müslüman ülkelere sıçramamasında çok önemli bir faktör de orta çağ avrupasında şimdilerde kendilerini medeni sayanların atalarının parfümü icad edecek derecede bok içinde yaşadıkları sırada bizimkilerin hamamlarda sabunlanmalarıdır.
  • insanların yayılmasından sorumlu olduklarını düşündükleri kedi ve köpekleri topluca katletmeleri ile esas taşıyıcı olan farelerin hiç bir düşmanı kalmaması ve bu sayede daha büyük bi hızla üreyen ve heryerde cirit atan hastalıklı farelerin daha çok insana bulaştırmayı başardığı, avrupanın nerdeyse kökünü kurutan hastalık... londra şehri bu illetten anca şehrin yarısını - belki daha da fazlasını - yok eden büyük londra yangını sayesinde kurtulabilmiştir
  • 1330'larda iklim değişimi sebebi ile bozkırlardaki kemirgenlerin yok olması;bit-pire gibi bakteri taşıyan mahlukların moğolların içine girmesine sebep vermiştir.böylece büyük veba salgınını yaratan ilk kıvılcım ortaya çıkmıştır.
  • ayse hür'ün taraf gazetesindeki 08 kasim 2009 tarihli yazisindan cok sey ögrenilen hastalik:

    kara ölüm’ün avrupa seyahati

    ilk olarak 1331’de çin’de başlayan, 1338’de baykal gölü civarında, 1345’te aşağı volga nehri civarında görülen ikinci büyük salgın, 1345’te kırım’daki ceneviz kolonisini kuşatan moğol orduları vebalı ölüleri mancınıklarla şehre fırlatınca, avrupalı ticaret gemilerinin uğrak yeri olan kefe’ye sıçramıştı. 1347 ocağında konstantinopolis’i, ilkbaharında iskenderiye’yi vurmuş, haziranda kıbrıs’a, kasımda kefe’den aldığı malları getiren 12 ceneviz gemisi ile sicilya’nın messina limanına ulaşmıştı.

    şehir halkı önce başına gelenleri anlamamıştı. hastalığa yakalananlarda önce titreme, kusma, ağır kas ağrıları, ışığa duyarlılık, uykusuzluk ve çevreye ilgisizlik görülüyor; ateş hızla 40 dereceye çıkıyor, kasıklardaki lenf düğümlerinde önce fındık sonra da yumurta büyüklüğüne ulaşan kabarcıklar oluşuyordu. hasta üçüncü ya da en fazla dördüncü gün hayata veda ediyordu. bu salgınını yaşayan italyan yazarı boccacio, decameron adlı eserinde o günleri şöyle anlatır: “babalar oğullarını, anneler bebeklerini terk ediyor, hizmetçiler hanımlarından kaçıyor, noterler ölülerin son arzularını kaydetmekten vazgeçiyor, doktorlar, rahipler ve rahibeler hastaları ziyarete gitmiyorlardı. kimse hıristiyan usullerine göre gömülemiyordu, evler birer mezarlığa dönüşmüştü. öğle yemeğini arkadaşlarıyla yiyen biri akşam yemeğinde ataları ile cennette buluşuyordu.” açılan yaralar hızla siyaha dönüştüğü için halk hastalığa ‘kara ölüm’ adını takmıştı. ‘kara ölüm’, üç yıl içinde ispanya’dan rusya’ya, romanya’dan grönland’a kadar tüm avrupa’yı saracaktı.

    suçlu yıldızlar mı

    fransa kralı vi. philippe, paris üniversitesi tıp fakültesi’ne bu salgının nedenlerini sorduğunda henüz mikroplardan habersiz olan doktorlar günler ve geceler boyu süren tartışmalardan sonra hastalığı satürn, jüpiter ve mars’ın 20 mart 1345 tarihinde kova (saka) takımyıldızı ile 40 derecelik ters açı yapmasına bağlamışlardı. fransız akademisyenler yıldızlardan sonra, rüzgârlarla dünyanın dört bir yanına dağılan pis ve kötü kokuyu, depremler yüzünden evrenin merkezinden kurtulup dünyayı istila eden çürümüş havayı, hıristiyanlıktan sapmış yaşam tarzlarını, seksle ve banyo yapmakla fazlaca meşgul olmayı suçluyorlardı. halk ise azrail’i şifalı bitkiler, okunmuş taşlar ve mucizevî şarkılar ile yenmeye çalışıyordu. şehirler kilise çanları ve top atışlarıyla uyarılıyordu. kendilerini zincirle döven meczuplardan oluşan gruplar, şehir şehir dolaşarak halkı salgının müsebbibi olarak gördükleri yahudilere karşı uyarıyorlardı.

    bazı şehirler bu vesileyle tarihin ilk karantina uygulamalarını başlattılar ancak 1352 yılına gelindiğinde o sıralar 75 milyon olduğu tahmin edilen avrupa nüfusunun üçte biri, yani 25 milyon kişi hayatını kaybetmişti bile. hastalık 1352 yılında bugün bile hala sırrını koruyan şekilde, kendiliğinden söndü ve yerini tifo, tifüs, kolera gibi hastalıklara bıraktı.

    veba sonrası avrupa

    ‘kara ölüm’, avrupa tarihinde bir dönüm noktası oluşturdu. öncelikle salgın sırasında kilisenin halkın ihtiyaçlarını karşılamakta ve durumu açıklamakta yetersiz kalması, halkın tanrıya inancını azaltmadıysa da kiliseye güvenini ciddi bir biçimde sarsmıştı. bu tarihten sonra avrupa’da pek çok sapkın hareket gelişirken, halkın mucizeler gösteren azizlere ilgisi artmıştı.

    daha önce 40-45 olan ortalama yaşam süresi, 20 yaşın altına düşerken, nüfusun eski düzeyine gelmesi için yaklaşık altı kuşak geçmesi gerekti. şehirlerin büyük kısmı bir daha ayağa kalkamadı. güçlü şehir devletlerin toparlanması bile yüz yıllar aldı. çiftlikler ve köylerin bazılarında tek bir kişi bile hayatta kalamadığından sahipsiz toprak sayısı artarken, serbest kalan serfler şehirlere akın etti, ücretli işçilik ortaya çıktı. kırsal alanda işgücünün azalması sonucu feodal beyler serflerini serbest bırakmaktan vazgeçtiler, hatta onları daha ağır şartlarda çalıştırmaya çalıştılar. bu ağır tedbirlerin neden olduğu 1358’de fransa’da ortaya çıkan jacquerie hareketi, 1381’de ingiltere’de patlak veren köylü ayaklanması, 1395’te ispanya’da yaşanan katalonya ayaklanması ve almanya’daki bir dizi köylü ayaklanması, genel olarak feodalitenin çözülmesinde önemli rol oynadı.
  • hastaligin avrupa'yi kilictan gecirirken musluman ulkelerde cok etkili olmamasinin sebebi avrupa bok icinde yasarken "bizimkilerin" hamamda sabunlaniyor olusu falan degildir. fare, sincap, gelincik gibi hayvanlarla ve pire gibi onune gecilemez bir parazitle yayilan hastaliktan sabunlanarak kurtulan varsa eminim nukleer patlamadan da depar atarak kacip kurtulmustur. bir halti da "avrupalilar soyle pisti, biz boyle temizdik" geyigine baglamayin be. okuyun arastirin bakalim avrupa'nin o zamanki sartlarini, dini konumunu, cadi ve kedi avlarini falan.

    hadi diyelim ki bizim o toz kondurmayip her bir konuda "aslında biz batidan cok daha ileriyik" geyigine malzeme ettigimiz super asmis mukemmel dogu kultur ve yasam tarzimizdan dolayi allah bizi korudu, avrupa'daki yahudilere neden neredeyse hic bulasmadi bu veba? acaba onlar da mi hamamda sabunlaniyordu? yoksa yahudiler turk mu?
hesabın var mı? giriş yap